A priori denetim, bir yasa veya hukuk normunun anayasaya uygunluğunun yasalaşma aşamasından önce değerlendirildiği denetim şeklidir. Bu denetim sürecinde, yasal düzenlemenin anayasaya aykırı olup olmadığı incelenir ve eğer aykırılık tespit edilirse ilgili hükümler yürürlüğe girmez. A priori denetim anayasaya uygunluk denetiminin esas alındığı ülkelerde önemli bir mekanizmadır ve hukuk normlarının uygulamaya geçtikten sonra anayasaya aykırı olduğu iddiası ileri sürülememektedir.

Soyut norm denetimi, hukuk normlarının anayasaya uygunluğunun genel ve soyut olarak incelendiği bir denetim biçimidir. Bu denetimde, hukuk normlarının anayasaya aykırı olup olmadığına ilişkin genel bir değerlendirme yapılır. Soyut norm denetimine iptal davası ile başvurulabilir ve bu süreçte normun genel yapısı ve uygulanabilirliği incelenir. Diğer bir başvuru usulü olan itiraz yoluyla ise somut norm denetimi yapılır, bu süreçte ise olaya özgü detaylar ve uygulama şekli değerlendirilir.

"A priori" terimi, kelime anlamı olarak "önce bilinen" veya "önsel" anlamına gelir. Felsefede ise "a priori" terimi, deneyden önce olan, saf zihinsel kavramlar ve önermeler için kullanılır. A posteriori terimi ise deneyden sonra elde edilen bilgileri ifade eder. Dolayısıyla "a priori" terimi, genellikle felsefi ve epistemolojik bağlamlarda kullanılır.

"Itiraz ret kararı" terimi, bir başvurunun veya itirazın reddedilmesini ifade eder. Yargısal bir süreçte, itirazı inceleyen merci ya da mahkeme tarafından verilen bir karardır. İtiraz ret kararı, başvurunun kabul edilmediğini ve talebin reddedildiğini belirtir. Bu kararın nedenleri ve gerekçeleri karar metninde açıklanır.

Anayasa Mahkemesinden cevap, Anayasa Mahkemesi tarafından bir başvurunun sonucunu belirlemek üzere verilen karardır. Anayasa Mahkemesi, başvurunun kendisine ulaştığı tarihten itibaren belirli bir süre içinde (genellikle beş ay) kararını açıklar. Eğer belirlenen süre içerisinde karar verilmezse, ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırabilir.

Somut norm denetimi, bir mahkemede görülen davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak kanun hükmünün anayasaya uygunluğunu belirlemek amacıyla yapılan denetimdir. Bu denetim sürecinde, somut bir olayın hukuki boyutu ve uygulanacak kanun hükmünün anayasaya uygunluğu incelenir. Bu denetim genellikle davaya taraf olan bireyler veya kurumlar tarafından talep edilir ve olaya özgü detaylar dikkate alınarak gerçekleştirilir.

Etikte a priori ifadesi, doğrudan bilgi veya gerçeklerin deney yoluyla elde edilmemesi ve saf akıl yoluyla ulaşılan genel prensipleri ifade eder. Örneğin, bazı filozoflar için "doğru düşünebilirim, yani varım" şeklindeki temel aksiyomlar a priori bilgiye örnektir. Etikte de a priori gerçeklerden bahsedilir ve bazı evrensel etik prensiplerinin bu şekilde kabul edildiği görülebilir.

Tüzüklerin yargısal denetimi genellikle Danıştay tarafından yapılır. Anayasaya göre, tüzüklerin hazırlanması ve yürürlüğe girmesi sürecinde Danıştay'ın incelemeleri ve görüşleri gereklidir. Tüzükler, Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılır ve Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak yasallaşırlar. Danıştay'ın incelemeden geçmeyen tüzük tasarıları yasalaşamazlar ve yasal dayanağa sahip olmazlar.