ABD'de Polisario Cephesi'ne Terör Örgütü Statüsü Vermeyi Planlıyor

ABD'de iki Temsilciler Meclisi üyesi, Polisario Cephesi'ni Terör Örgütü Olarak Sınıflandırma Yasası adlı yeni bir yasa tasarısını Kongreye sundu. Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Joe Wilson, Polisario'nun Marksist bir milis olduğunu ve İran, Hizbullah ve Rusya tarafından desteklendiğini belirtti. Wilson, Polisario'nun Fas Krallığı'nın istikrarını tehdit ettiğini ve ABD'nin tarihi müttefiki olan Fas'a karşı bir tehlike oluşturduğunu vurguladı.

Wilson, Demokrat Partili Jimmy Panetta'ya da teşekkür ederek, bu yasa tasarısının Polisario'nun terör örgütü olarak sınıflandırılmasını amaçladığını söyledi. Joe Wilson ve Jimmy Panetta'nın imzasını taşıyan yasa tasarısı, Polisario Cephesi'ni terör örgütü olarak tanımlayarak yaptırımlar uygulanmasını öngörüyor. Bu tasarı, ABD Kongresi'nde geniş destek buldu ve dikkatleri üzerine çekti.

Wilson'a göre, Polisario Cephesi sadece ayrılıkçı bir grup değil, aynı zamanda ABD'nin stratejik çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturan bir yapıya sahip. Bu nedenle yasa tasarısının hayata geçirilmesi, bölgedeki istikrarın korunması açısından önem arz ediyor.

ABD'deki bu gelişme, Fas'ın Batı Sahra'ya ilişkin özerklik planının en güvenilir çözüm önerisi olarak tanımlanmasının ardından geldi. Batı Sahra, Fas, Cezayir ve Polisario Cephesi arasında uzun süredir devam eden çekişmelerin merkezinde bulunuyor.

Polisario Cephesi, 1976 yılında Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ilan etti. Fas, bölgeye genişletilmiş özerklik önerirken, Polisario ise toprakların statüsünün referandumla belirlenmesini savunuyor. BM'nin arabuluculuğunda 1991'de sağlanan ateşkes ise Batı Sahra'nın nihai statüsü konusunda henüz bir çözüm getirmedi.

ABD'nin Polisario Cephesi'ni terör örgütü olarak sınıflandırmayı planladığı haberleri gerçekten düşündürücü. Bilindiği üzere Polisario Cephesi, Batı Sahra'da bağımsızlık için mücadele eden bir hareket. Ancak, bu tür sınıflandırmaların uluslararası hukuk, diplomasi ve bölge barışı üzerindeki etkileri göz ardı edilmemeli. Örneğin, başka ülkeler bu kararı nasıl algılayacak? Bu durum, Batı Sahra'daki mevcut gerilimi daha da tırmandırabilir mi? ABD'nin bu adımı, Kuzey Afrika ve Avrupa'da nasıl yankı bulacak, merak ediyorum. Bu konuda sizce daha fazla şeffaflık ve kanıta dayalı değerlendirmeler yapılmalı mı?