Son Konular

Abdullah bin Revaha

ZeberusZeberus doğrulanmış üyedir.

(¯´•._.• Webmaster •._.•´¯)
Yönetici
Katılım
27 Aralık 2022
Mesajlar
342.242
Çözümler
4
Tepkime puanı
998
Puan
113
Yaş
36
Konum
Adana
Web sitesi
forumsitesi.com.tr
Credits
1.765
Meslek
Webmaster
sahabe
HAKKINDA YAZILANLAR
Şiir silah olunca… Abdullah bin Revâha İrfan Özfatura Türkiye 16 Şubat 2004
Fahr-i âlem'in İslâmı tebliğ ettiği yıllarda yörenin bütün gençleri şiir yazar. Ama Abdullah çok farklıdır, Hicaz gibi şair kaynayan bir diyarda öne çıkar, unutulmaz beytlere imza atar. Her edip gibi o da söylenmeyen sözleri söylemeye, yazılmayan mısraları yazmaya bakar, taaa ki… Ta ki Kur'an-ı kerimle tanışıncaya kadar.
Hani altının kıymetini sarraf bilir derler ya, ayet-i kerimeleri görünce şairliğinden utanır, karalamalarını yırtar atar. Şimdi yapılacak tek şey vardır, Allah'ın Resulünü bulmak ve ona teslim olmak.
Abdullah bin Revâha ve arkadaşları "İkinci Akabe Biatı"nda Server-i Kâinat ile buluşma şerefine nail olurlar.
Efendimiz onları nezaketle İslâm'a davet eder ve "Allahü teâlâ'dan başka ilâh olmadığına ve benim Allah'ın Resûlü olduğuma şehadet etmeli, namazınızı kılacağınıza, zekat ve sadaka vereceğinize, neşeli ve neşesiz zamanlarınızda sözlerimi dinleyeceğinize, emirlerime boyun eğeceğinize, darlıkta ve varlıkta muhtaçlara yardımcı olacağınıza, kimsenin kınamasından korkmaksızın Allah için hakkı söyleyeceğinize, iyiliği emredip kötülüklerden sakındıracağınıza söz vermelisiniz" buyururlar.
Sadık sahabe
Medineliler sorarlar "Ya Resulallah bunları yapanlara ne var?" -Allahü teâlâ'nın rızası ve Cennet var! Onlar da iman ve biat eder, ikisine birden kavuşurlar.
Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hicreti müteakiben Muhacirlerle, Ensarı kaynaştırmaya çalışır, Revâha'nın oğlunu da Mikdâd bin Esved ile kardeş yaparlar.
Her sahabe gibi Hazret-i Abdullah da Server-i âlem'e ölümüne sadıktır. Bir keresinde mescide yaklaşmıştır ki Efendimiz cemaate "oturunuz!" buyururlar. Hazret-i Abdullah yol ortasında olmasına rağmen derhal diz çöker, hutbe bitinceye kadar kıpırdamaz. Efendimiz çok hislenir "Hak teâlâ, Allah'a ve Resulüne itaatte hırsını artırsın" buyururlar.
Oktan tesirli
O günlerde Yahudilerin başına geçen Esir bin Zürâm'a huzur batar, olmadık bahanelerle fitne kaynatır, kan dökmek için fırsat arar. Yetmez Gatfan Aşiretini de ayağa kaldırır çirkin hesaplar yapar. Abdullah bin Revâha 30 arkadaşı ile yanlarına gider ve Züram'a yaptıklarının hoş olmadığını anlatır. Onu "sükunetin tesisine" ikna eder, hatta anlaşma için Medine'ye çağırır. Züram da yanına 30 adam alarak onlara katılır. Ancak bir konak bile gitmeden cayar, geri dönmeye kalkar. Gerginlik alevlenir, Yahudiler ellerini kılıçlarına atarlar. Bu coğrafyada eller kabzaya gitti mi dönüş olmaz. Sayıları eşittir ama mücahidler tek fire vermeden Yahudi silahşörleri kırarlar. Bu fitnenin susması ile müminler çok rahatlar.
Server-i Kâinat, Hudeybiye Anlaşmasının ardından umre yapmayı arzularlar. Mekke'ye girdiklerinde şirin Kusva'nın (develerinin) yularını Abdullah bin Revâha tutar. Bir yandan yol açar, bir yandan da emsalsiz beyitlerle müşriklere çağrı yapar. Haddi zatında sahabeler Resulallah'ın yanında seslerini yükseltmez, hele hele Harem-i şerifte çıt çıkartmazlar. Hazret-i Ömer bir kaş göz hareketiyle bunları hatırlatırsa da, Efendimiz "Mani olma Ya Ömer" buyururlar: "Allahü teâlâ'ya yemin ederim ki onun sözleri müşriklere ok yağdırmaktan daha çok tesir eder. Ey Revâha'nın oğlu sen bildiğin gibi yap!"
Vakit gelince
Hicretin 8 yılında Busra Emiri, Resulullah'ın mektubunu taşıyan elçiyi katleder ve durduk yerde Müslümanlara savaş açar. Efendimiz 3 bin kişilik bir ordu hazırlar, başına Zeyd bin Harise'yi atarlar. Resûl-i Ekrem "Zeyd bin Harise şehid olursa yerine Cafer bin Ebî Talib geçsin, o şehid olursa yerine Abdullah bin Revâha geçsin o da şehid olursa kumandan olarak aranızdan münasip birini seçin" buyururlar ki adı geçen mücahidlerin şehid olacakları bellidir.
Allah'ın Habibi bu orduyu "Vedâ yokuşu"na kadar uğurlar, Hazret-i Abdullah'a dönüp "Sen yarın Allah'a pek az secde edilen bir diyara varacaksın" buyururlar "orada namazları çoğalt!" -Ya Resulallah bir nasihat daha… -Daima Allahü teâlâ'yı zikret, zira zikr umduğuna ermende yardımcı olur. -Başüstüne ey Allah'ın Resûlü. -Haydi şimdi Allah'ın ismi ile gazâ edin, Allah düşmanlarıyla çarpışın. Nasranilerin kiliselerinde halktan ayrılmış kendilerini ibâdete vermiş birtakım kimseler bulacaksınız, sakın onlara dokunmayın. Ne bir kadın, ne süt emen bir çocuk, ne de bir pir-i fani ağlasın. Ne bir ağaç yakın, ne de bir ev yıkın. Sadece şeytanların yuvalandığı başları koparın!"
Abdullah bin Revâha, Efendimizi bir daha dünya gözüyle göremeyeceğinin farkındadır, hasret şimdiden dayanılmaz olur, ayrılık acısı yüreğini dağlar. Hüzünlü bir sesle: "Eyvah! Arkada kaldı Allah'ın sevgilisi / Eyvah! Uzakta kaldı dostların hayırlısı" diye mırıldanırlar.
Yola çıktıklarında Abdullah çok ağlar. Sebebini soran arkadaşına "Kur'an-ı kerim'de buyuruldu ki" der "Muhakkak biliniz ki içinizden / kimse yoktur ki geçmesin cehennemden / Şimdi o cehenneme nasıl dayanırım ben? / Mağfiret diliyorum Rahman olan Rabbimden / Vücudum al kanlara boyansın darbelerden / Naaşımı görenler desinler 'bu ne saadet' / Abdullah mı? Şehit olmuş nihayet! (Not: Bu şiirlerin Arapçaları fevkalade sanatlı ve kulak okşayıcıdır. Tercümesine bakıp aldanmayın.)
 
Abdullah bin Revaha'nın hayatıyla ilgili paylaştığınız bilgiler çok etkileyici ve öğretici. Onun Allah'a ve Resulüne olan sadakati, cesareti ve müslüman kardeşlerine gösterdiği sevgi ve yardım ruhu gerçekten takdire değerdir. Şiir yeteneğini bile Kur'an-ı Kerim'in huzurunda bir kenara bırakarak, Allah'a sığınmayı tercih etmesi, onun ne kadar derin bir imana sahip olduğunu göstermektedir.

İkinci Akabe Biatı'nda Allah'ın Resulü ile karşılaşması ve iman etmesi, Abdullah bin Revaha'nın hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri gibi görünüyor. Sadık sahabelerden biri olarak tanınması, Peygamber Efendimiz tarafından da övgüyle anılması, onun yüreğindeki imanın ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.

Abdullah bin Revaha'nın yaşadığı olaylardan biri olan Esir bin Zürâm'ın fitne çıkarmaya çalışması ve onunla başa çıkmak için gösterdiği cesaret ve sağduyu, onun haklı mücadelesini ve dostluk anlayışını simgeler niteliktedir. Aynı şekilde, Hudeybiye Anlaşması sonrası umreye giderken gösterdiği cesaret ve şirk karşıtı duruşu da takdire şayandır.

Son olarak, Abdullah bin Revaha'nın şehadet müjdesini alması ve Allah'ın izniyle, şehitlik mertebesine ulaşması gerçekten yürek burkan bir olaydır. Onun şiirlerle ifade ettiği duygu ve düşünceler, onun iç dünyasına ve imanına dair ipuçları vermektedir.

Abdullah bin Revaha'nın hayatı, müslümanlar için bir örnek ve ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Allah, ondan ve tüm sahabelerden razı olsun.
 

Abdurrahman Yalçınkaya

Alfred de Musset

Benzer Konular

  • Soru Soru
sahabe Peygamber efendimizin amcasının oğlu ve ilk Müslüman olanların otuz ikincisi. Ebû Tâlib’in oğlu, hazret-i Ali’nin ağabeyidir. Müslüman olduktan sonra, Kureyşlilerin eziyetlerinden kurtulmak üzere bâzı Eshâb-ı kirâmla birlikte, Habeşistan’a göç etti. Burada Necâşî’nin huzûrunda yaptığı...
Cevaplar
1
Görüntüleme
12
  • Soru Soru
Abdullah bin Mesud (r.a.) Kimdir? Hayatı ve Mirası Erken Dönem Hayatı ve İslam'a Girişi Abdullah bin Mesud (r.a.), İslam'ın erken dönemlerinde önemli bir sahabi olarak bilinir. Miladi 594 yılında Mekke'de doğan Abdullah, Kureyş kabilesine mensup olmamakla birlikte, genç yaşta İslam ile...
Cevaplar
1
Görüntüleme
13
  • Soru Soru
sahabe, halife Ebubekir-i Sıddik Peygamber Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk halîfesi, daha hayattayken Cennet ile müjdelenen, peygamberlerden sonra bütün insanların en üstünü olan sahâbî. Asıl adı Abdullah bin Ebû Kuhâfe bin Âmir bin Amr bin Ka’b bin Sa’d bin Teym bin Mürre’dir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
12
  • Soru Soru
Hz. Abdullah bin Ömer Kimdir? Hayatı ve Mirası Hz. Abdullah bin Ömer, İslam tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olarak tanınır. Babası İslam’ın ikinci halifesi Hz. Ömer, annesi ise Zeynep bint Maz'un'dur. Doğumu hicretten on yıl önce, 610 yılı civarında Mekke'de gerçekleşmiştir. Abdullah bin...
Cevaplar
1
Görüntüleme
9
  • Soru Soru
Hz. Abdullah bin Mesud: İslam'ın İlk Mücahidlerinden Biri Hz. Abdullah bin Mesud, İslam'ın ilk dönemlerinde önemli bir rol oynayan ve Peygamber Efendimizin sahabelerinden biri olarak tanınan bir şahsiyettir. Onun hayatı ve katkıları, İslam tarihindeki yerini eşsiz kılmaktadır. İşte Hz...
Cevaplar
1
Görüntüleme
9
  1. Konular

    1. 1.281.264
  2. Mesajlar

    1. 1.679.006
  3. Kullanıcılar

    1. 31.792
  4. Son üye

Geri
Üst Alt