S
SoruCevap
Guest
Akciğer kanserinde tedavi yaklaşımları
Akciğer kanserinde erken evrelerde diğer kanserlerde olduğu gibi en etkili tedavi yöntemi cerrahi girişimdir.Tümörün cerrahi sınırları temiz olarak çıkarılması hastaların yüzde 50-60 kadarında tam şifa sağlar.
Ancak akciğer kanserlerinde erken tanı her zaman mümkün değildir. Vakaların büyük çoğunluğunda tanı ileri evrelerde konulabilmektedir. Bu durumda radyoterapi ve kemoterapi birlikte uygulanmakta, bu uygulamalarla hastaların ömrü uzamakla birlikte hastalıklarından tümü ile kurtulmaları çoğu kez mümkün olmamaktadır.
Şunu da belirtmeliyim; Uzak organ metastazı olmayan ancak kanserin ana damarları, yemek borusunu, soluk borusunu tutması gibi nedenlerle cerrahi girişimin yapılamadığı durumlarda eş zamanlı radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları ile en iyi hastalık kontrolü sağlanabilmektedir. Bu nedenlerle akciğer kanserlerinde hastaların büyük çoğunluğu radyoterapi ve kemoterapi ile birlikte tedavi görmektedir.
Akciğer kanserlerinde tanı sırasında tümör türünün patolojik değerlendirme ile belirlenmesi de çok önemlidir. Akciğer kanserlerinin yüzde 20 kadarını oluşturan küçük hücreli akciğer kanseri tipinde çok erken evreler dışında cerrahi girişim önerilmemektedir. Küçük hücreli akciğer kanseri erkenden uzak organ metastazı yapabilmekle ancak hem erken, hem ileri evrede kemoterapi ve radyoterapi ile çok etkili hastalık kontrolü sağlanabilmektedir. Erken evrelerde eş zamanlı radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları ile uzun süreli, 5 yılın ötesine uzanan sağ kalımlar görülebilmektedir.
Öte yandan şunu da belirtmeliyim; Akciğer kanserlerinin "Adeno"ait tipinde EGFR ve ALK mutasyonu taşıyan hastalıklarda bazı ilaçlarla çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu nedenle özellikle sigara içmeyen hastalarda ortaya çıkan adeno kanserlerde mutlaka EGFR ve ALK mutasyonu aranmalıdır. Bu mutasyonların varlığında, bazı ilaç kullanımı ile kemoterapiye göre daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
Akciğer kanserlerinde tanı aşamasından başlayarak tedavi planının göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji gibi uzmanlık alanlarının işbirliği ile yapılması zorunludur. Ancak bu yaklaşımlarla hastaların yaşam kaliteleri bozulmadan uzun süreli sağ kalımları mümkün olabilmektedir. İleri evre hastalıkta en iyi merkezlerde bile hastaların beklenen sağkalımı birkaç yıla ulaşmamaktadır. Bu nedenle akciğer kanserlerinde önlem (tütün kullanımının bırakılması) en değerli yaklaşımdır.
Akciğer kanserinde erken evrelerde diğer kanserlerde olduğu gibi en etkili tedavi yöntemi cerrahi girişimdir.Tümörün cerrahi sınırları temiz olarak çıkarılması hastaların yüzde 50-60 kadarında tam şifa sağlar.
Ancak akciğer kanserlerinde erken tanı her zaman mümkün değildir. Vakaların büyük çoğunluğunda tanı ileri evrelerde konulabilmektedir. Bu durumda radyoterapi ve kemoterapi birlikte uygulanmakta, bu uygulamalarla hastaların ömrü uzamakla birlikte hastalıklarından tümü ile kurtulmaları çoğu kez mümkün olmamaktadır.
Şunu da belirtmeliyim; Uzak organ metastazı olmayan ancak kanserin ana damarları, yemek borusunu, soluk borusunu tutması gibi nedenlerle cerrahi girişimin yapılamadığı durumlarda eş zamanlı radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları ile en iyi hastalık kontrolü sağlanabilmektedir. Bu nedenlerle akciğer kanserlerinde hastaların büyük çoğunluğu radyoterapi ve kemoterapi ile birlikte tedavi görmektedir.
Akciğer kanserlerinde tanı sırasında tümör türünün patolojik değerlendirme ile belirlenmesi de çok önemlidir. Akciğer kanserlerinin yüzde 20 kadarını oluşturan küçük hücreli akciğer kanseri tipinde çok erken evreler dışında cerrahi girişim önerilmemektedir. Küçük hücreli akciğer kanseri erkenden uzak organ metastazı yapabilmekle ancak hem erken, hem ileri evrede kemoterapi ve radyoterapi ile çok etkili hastalık kontrolü sağlanabilmektedir. Erken evrelerde eş zamanlı radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları ile uzun süreli, 5 yılın ötesine uzanan sağ kalımlar görülebilmektedir.
Öte yandan şunu da belirtmeliyim; Akciğer kanserlerinin "Adeno"ait tipinde EGFR ve ALK mutasyonu taşıyan hastalıklarda bazı ilaçlarla çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu nedenle özellikle sigara içmeyen hastalarda ortaya çıkan adeno kanserlerde mutlaka EGFR ve ALK mutasyonu aranmalıdır. Bu mutasyonların varlığında, bazı ilaç kullanımı ile kemoterapiye göre daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
Akciğer kanserlerinde tanı aşamasından başlayarak tedavi planının göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji gibi uzmanlık alanlarının işbirliği ile yapılması zorunludur. Ancak bu yaklaşımlarla hastaların yaşam kaliteleri bozulmadan uzun süreli sağ kalımları mümkün olabilmektedir. İleri evre hastalıkta en iyi merkezlerde bile hastaların beklenen sağkalımı birkaç yıla ulaşmamaktadır. Bu nedenle akciğer kanserlerinde önlem (tütün kullanımının bırakılması) en değerli yaklaşımdır.