ANALİZ- Mourinho'nun iletişim dili: Spekülasyon üzerinden güç inşası

haberci

New member
Katılım
21 Haziran 2022
Mesajlar
60.831
Tepkime puanı
3
Puan
0
Akademisyen Dr. Öğretim Üyesi Görkem Turaç, Jose Mourinhonun teknik direktörlük anlayışını ve bu durumun Fenerbahçeye etkisini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Jose Mourinhonun Fenerbahçeye gelişi, sadece bir teknik direktör transferi değil aynı zamanda yeni bir iletişim stratejisinin, bir medya fenomeninin ve futbol kültürü farklılığının Türkiyeye ithal edilmesi anlamına da geliyordu. Bu geliş kısa vadeli heyecanlar yaratmasına rağmen, uzun vadede Fenerbahçenin futboldaki yapısal sorunlarını çözmek bir yana bazı yönlerden daha da derinleştirdi.

Mourinho kariyeri boyunca sadece saha içindeki başarılarıyla değil, aynı zamanda medyadaki varlığı ve söylemleriyle de dikkat çekti. O, kamuoyunu kendi lehine manipüle edebilen, krizleri medya aracılığıyla yöneten ve futbolu bir tiyatro sahnesine çeviren, teknik direktör olmanın ötesinde önemli bir figürdür. Bu yöntem Premier Lig gibi medya odaklı liglerde etkili olabilir; fakat Türkiye gibi futbolun zaten fazlasıyla kutuplaştığı ve medya manipülasyonunun çok hızlı yayıldığı bir ortamda yangına körükle gitmek anlamına gelir.

Fenerbahçe yıllardır futboldaki başarısızlıkların gölgesinde, sürekli olarak medya tartışmalarıyla gündeme gelen bir kulüp. Mourinho gibi spekülasyon üretmeyi seven bir teknik adamın bu yapıya entegre olması çatışmaların çözülmesine değil, aksine kronikleşmesine sebep oldu. Mourinho; Porto, Chelsea ve Interde kazandığı başarılarla zirveye çıkmıştı. Bu dönemde hem taktiksel zekası hem oyuncu yönetimi hem de "underdog" kimliğiyle öne çıktı. Real Madrid ve Chelsea gibi büyük takımlarda daha fazla otoriterleşti. Bu dönemler medya ile savaşa girdiği, oyuncularla ilişkilerinin bozulduğu, kamuoyu algısını manipüle ettiği dönemlerdi. Manchester United, Tottenham ve Romada inişli çıkışlı performanslar gösterdi. Büyük kupalar yerine küçük zaferlerle yetinmek zorunda kaldı. Teknik direktörlükten çok "karizma yönetimi" ve iletişim oyunlarıyla gündemde kaldı. ve bugün baktığımızda Mourinho artık sistem kuran bir teknik direktör değil, sistem boşluklarından faydalanarak kısa süreli etki yaratan bir figür. Fenerbahçe gibi bir kulüpte bu yaklaşım istikrar sağlayamaz.

Mourinhonun kullandığı iletişim dili üç temel üzerine kuruludur. Bunlardan ilki mağduriyet üretmektir. Hakemler, federasyonlar, medya hep ona karşıdır. Böylece başarısızlıkların sorumluluğu dış etkenlere kaydırılır. İkincisi sembolik çıkışlarıdır. Örneğin, bir basın toplantısında kalem fırlatmak, oyuncusunu basın önünde eleştirmek ya da yönetimi ima eden açıklamalar yapmak gibi sembollerle gündemi belirler. Son olarak, Mourinho taraftarla doğrudan iletişim kurar. Yönetimi dışlayarak taraftarı kendi yanına çeker. Ancak Türk futbol kamuoyu zaten yıllardır bu iletişim kaosu içinde yaşıyor. Mourinhonun bu dili, çatışmaları çözmek yerine artırdı. Özellikle hakem ve federasyon eleştirileri, zaten çok kutuplaşmış futbol ortamını daha da germekten öteye geçmedi.

-Fenerbahçenin kültürel yapısı ve Mourinho ile uyuşmazlığı

Mourinho gibi üst düzey teknik adamlar belirli bir yapı ve otoriteyle çalışmaya alışkındır. Kulüplerin finansal yapılarının sürdürülebilir olması, sportif direktörlerin teknik direktörle uyum içinde çalışması, altyapı projelerinin desteklenmesi gibi yapısal faktörler Mourinhonun başarı formülünde kritik rol oynar. Oysa Türkiyede kulüplerin çoğunda bu yapı eksiktir. Mourinhonun, sportif otoritesine rağmen bu tür bir yapıda mutlak hakimiyet kuramadığı çok açık. Tam aksine, sürekli medya açıklamalarıyla kendi pozisyonunu savunmak zorunda kaldı ve bu da takım içi uyumu zedeledi.

Fenerbahçe büyük bir camia olmasına rağmen son 11 yılda çok kırılgan bir yapı geliştirdi. Bunun yönetimsel istikrarsızlık, taraftar baskısı, medya etkisi gibi bazı nedenleri var. Her yıl teknik direktör değişiyor, kulüp içi meseleler sürekli basına sızıyor, kamuoyu algısı sürekli değişiyor. Mourinho gibi "her şeyin merkezinde ben olayım" diyen bir figür, bu yapıda istikrar değil kaos doğurur. Zira, Fenerbahçede zaten sürekli değişen gündemlere, Mourinhonun spekülatif tavırları da ekstra yük bindiriyor.

Mourinhonun adı bile başlı başına bir marka. Onun Fenerbahçeye gelişiyle birlikte taraftarda beklentiler tavan yapmış durumda. Fenerbahçe taraftarı takımlarından Avrupa kupası ve lig şampiyonluğu bekliyor. Ancak Mourinho artık zirve döneminde değil. Son olarak Romada geçirdiği süreçte takımını ancak UEFA Konferans Ligine taşıyabildi, Serie Ada istikrarsız sonuçlar aldı. Yani beklentilerle teknik kapasitenin kesişim kümesi daralmış durumda. Mourinhonun hala büyük maçlarda fark yaratabilecek taktiksel bir zekası olabilir ancak Türkiyede şampiyonluk gibi hedefler için istikrarlı ve derin bir kadro, sağlam altyapı ve sabır gerekir. Bu da Mourinhonun spekülatif yönetim anlayışıyla çelişiyor. Türkiye Liginin dinamikleri Premier Lig ya da Serie A gibi değildir.

-Mourinhonun karizmasına karşı Fenerbahçe gerçekliği

Mourinho bir "winner" algısı ile anılıyor. Ancak bu algı artık geçmiş başarıların bir yansıması. Fenerbahçe ise 11 yıldır şampiyon olamayan, taraftarı her yıl travmalarla sınanan bir kulüp. Bu iki yapı bir araya geldiğinde, sonuç bir sinerji değil, bir çarpışma yaratıyor. Çünkü Mourinho başarısızlık durumunda basını, hakemleri, futbolcuları, hatta yönetimi hedef almaktan çekinmeyen bir figür. Bu dil Fenerbahçe gibi zaten kırılgan olan bir yapıda parçalanmayı kaçınılmaz hale geliyor. Bu parçalanmanın son örneği olarak geçtiğimiz günlerde Acun Ilıcalı Fenerbahçe yönetiminden ayrıldı. Geçmişte Ersun Yanal, Vitor Pereira, Jorge Jesus gibi teknik direktörler farklı nedenlerle başarısız olmuşken; Mourinhonun başarısızlığının çok daha gürültülü olduğu aşikar.

Mourinhonun geçmişinde başarısızlıkla sonuçlanan görev sürelerinin ortak özelliği, suçun sürekli dış faktörlere atılmasıdır. Manchester Unitedda "Kulüp kültürü bana uygun değil" dedi. Tottenhamda "Oyuncular yeterince savaşmıyor" dedi. Romada "Hakemler bizi doğradı" dedi. Fenerbahçede de geçtiğimiz sezonki söylemleri devam ettiği sürece, kulüp içi birlik tamamen dağılabilir. Başkan, yönetim, teknik heyet ve futbolcular arasında oluşacak gerilimin yeni bir kriz dalgası başlatması muhtemeldir.

Jose Mourinhonun Fenerbahçeye gelişi, kısa vadeli bir heyecan dalgası yaratmıştı. Ancak uzun vadede spekülasyona dayalı iletişim dili, Türk futbolunun yapısal sorunları ve Fenerbahçenin krizlere açık yönetim modeliyle birleştiğinde bu işbirliğinin başarısızlıkla sonuçlanması sürpriz değil. Fenerbahçenin ihtiyacı olan şey; Mourinhonun karizması değil, sabırlı bir yapılanma, medya manipülasyonuna kapalı bir iletişim stratejisi ve sürdürülebilir futbol aklıdır. Aksi takdirde, Mourinhonun adı Türk futbol tarihinde sadece bir "deneme" olarak kalacaktır.

[Dr. Öğretim Üyesi Görkem Turaç, Akademisyendir.]

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
 
Dr. Öğretim Üyesi Görkem Turaç'ın analizine göre, Jose Mourinho'nun Fenerbahçe'ye transferi sadece bir teknik direktör değişikliği değil, aynı zamanda yeni bir iletişim stratejisi, medya fenomenliği ve farklı bir futbol kültürünün Türkiye'ye getirilmesi anlamına geliyordu. Mourinho'nun medya odaklı, kriz yönetimine dayalı teknik direktörlük anlayışı, Türkiye gibi kutuplaşmış ve medya manipülasyonunun yaygın olduğu bir ortamda sorun yaratabilir.

Fenerbahçe'nin kronikleşmiş yapısal sorunlarını çözme konusundaki beklentilerin aksine, Mourinho'nun spekülatif tavrı ve medya manipülasyonu, çatışmaları daha da derinleştirebilir. Mourinho'nun geçmişteki başarılarından farklı olarak artık sistem kuran bir teknik direktör olmaktan çıktığını ve kısa vadeli etkiler yaratan bir figür haline geldiğini belirten Turaç, Türkiye'nin futbol dinamiklerinin Premier Lig veya Serie A gibi olmadığını ve Mourinho'nun bu ortamda istikrar sağlayamayacağını ifade ediyor.

Mourinho'nun iletişim stratejisinin temelinde mağduriyet üretme, sembolik çıkışlar yapma ve taraftarla doğrudan iletişim kurma gibi unsurların olduğunu söyleyen Turaç, Fenerbahçe'nin kültürel yapısıyla Mourinho'nun uyuşmazlığının, otoriter bir yapıda mutlak hakimiyet kuramamasından kaynaklandığını belirtiyor. Fenerbahçe'nin istikrarsız yapısının, Mourinho'nun spekülatif yönetim anlayışıyla çatıştığını vurgulayan Turaç, Mourinho'nun artık zirvede olmadığını ve beklentilerle teknik kapasitesinin kesişim noktasının daraldığını ifade ediyor.

Son olarak, Mourinho'nun Fenerbahçe'ye gelmesinin kısa vadeli heyecan yarattığını ancak uzun vadede başarısızlıkla sonuçlanabileceğini belirten Turaç, Mourinho'nun karizmatik figürüyle Fenerbahçe'nin gerçekliği arasındaki çelişkinin, çarpışmaya neden olabileceğini ve kulüp içindeki gerilimin kriz dalgası başlatabileceğine dikkat çekiyor. Turaç'a göre Fenerbahçe'nin ihtiyacı, Mourinho'nun karizmasından ziyade sabırlı bir yapılanma, medya manipülasyonuna kapalı bir iletişim stratejisi ve sürdürülebilir bir futbol akıdır.
 
Geri
Üst Alt