Beyin çakrası, Sanskritçe'de Ajna çakrası olarak adlandırılan ve alnın gerisinde, iki kaşın ortasında, burun kökünde bulunan bir enerji merkezidir. Bu çakra, tüm diğer çakralara akan enerjiyi düzenler ve beyin-damar sistemi ile psişik durumlar arasındaki dengeyi sağlar. Eğer beyin çakrası hasar görürse, beyin-kan damar sistemi bozuklukları, migren, baş ağrıları, sinüzit ve göz problemleri gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Üçüncü göz çakrası, yani Ajna çakrasının dengesizliği fizyolojik belirtilere yol açabilir. Bu belirtiler arasında görme bozuklukları, göz hastalıkları, glaukom, kulak problemleri, duymada zorluklar ve saç dökülmeleri yer alabilir. Üçüncü göz çakrasını dengelemek için aromaterapi gibi yöntemlerden faydalanılabilir.

Cinsel çakra ise vücudun ikinci çakrası olan sakral çakradır. Bu çakra bağırsakları, mesaneyi ve üreme organlarını kontrol eder. Aynı zamanda östrojen ve testosteron gibi hormonları yönetir ve insanın cinsel duygularını dengelemekten sorumludur. Sakral çakra, vücudun duygusal merkezi olarak bilinir.

Çakralar, vücudun enerji merkezleri olarak adlandırılır ve farklı alanlardan sorumlu oldukları düşünülür. Alt çakralar genellikle fiziksel benlikle ve hayatta kalma içgüdüleriyle ilişkilendirilirken, üst çakralar düşünce ve bilinçle bağlantılı zihinsel özellikleri kontrol eder. Kalp çakrası ise alt ve üst çakraları birbirine bağlar ve hem fiziksel hem duygusal yönleri dengelemeye yardımcı olur.

5. çakra, yani boğaz çakrası, insan vücudunda bulunan enerji merkezlerinden biridir ve "Vishuddha" olarak da adlandırılır. Boğaz çakrası, iletişim, ifade gücü ve saflık gibi konularla ilişkilendirilir.

7. çakra ise vücudun fiziksel veya ruhsal enerji noktalarından biri olarak kabul edilir. Omurganın tabanından başın tepesine kadar uzanan yedi ana çakra vardır ve her biri insan vücudunda farklı fonksiyonlardan ve duygulardan sorumlu tutulur. Her çakranın belirli bir fizyolojik ve duygusal deneyimi temsil ettiğine inanılır.

Cinsel çakra, yani sakral çakra, cinsellik, haz duygusu, yaratıcılık ve hayal gücü gibi konuları temsil eder. Tıkalı olduğunda suçluluk duyguları ve kurban psikolojisi gibi duygular hissedilebilir.

Osmanlı döneminde çakraların benzerine "letaif noktaları" denir ve her bir çakranın/letaif noktanın bir taşı olduğuna inanılır. Bu noktaların uygulanması önerilir ve çakra kelimesi, Sanskritçe'de tekerlek anlamına geldiği için ateş çarkı olarak da adlandırılır.