Evet, nefronlar böbreklerdeki temel yapı taşlarıdır ve vücudun sıvı dengesini, elektrolit seviyelerini ve atıkların uzaklaştırılmasını düzenlemede önemli bir rol oynarlar. Ancak, yetişkin insan böbreklerinde tam bir nefron rejenerasyonu mümkün değildir. Bunun yerine, böbreklerde organ homeostazı ve onarımı için progenitör hücrelerin devreye girmesi gerekmektedir. Nefron segmentlerinden gelen hücrelerin sürekli olarak idrarla atıldığı bilinmektedir.

Mezengial hücreler, böbrek glomerülü bölgesinde bulunan özel hücrelerdir. Bu hücrelerin en önemli özelliklerinden biri fagositoz yapabilme yetenekleridir. Bağ dokusu hücrelerinden köken alan özel bir düz kas hücresi olan mezengial hücreler, fagositik özellikleriyle dikkat çekerler.

Na-K-2Cl pompası, tubul bölgelerinde bulunan önemli bir taşıma mekanizmasıdır. Loop diüretiklerinin etkilediği bu pompada, sodyum, potasyum ve klor iyonları aktif olarak taşınır. Bu pompaya etki eden ilaçlar, böbrek fonksiyonlarını düzenler ve sodyum, potasyum ve klor dengesini sağlarlar.

Böbrekte suyun en çok geri emildiği yer proksimal tübuştür. Glomerüler filtrasyon sonrasında oluşan sıvının büyük bir kısmı proksimal tüpten geçerken geri emilir. Bu emilim süreci, vücudun su dengesini korumasında önemli bir rol oynar.

Polkissen hücreleri, ekstraglomerüler mezengial hücrelerden biridir ve jukstaglomerüler aparatın yapısına katkıda bulunurlar. Bu hücrelerin görevi, afferent arteriol ve efferent arteriol arasındaki basınç farkını ayarlamaktır.

Sodyum-potasyum pompası, hücre zarında bulunan önemli bir taşıma proteini olup sodyumun hücre dışına, potasyumun ise hücre içine taşınmasını sağlar. Bu döngü içinde üç adet sodyum iyonu hücre dışına çıkarken, iki adet potasyum iyonu hücre içine girer.

Son olarak, su geri emiliminin büyük bir kısmı proksimal tüpte pasif olarak gerçekleşir. Distal tüpteki suyun geri emilimi ise ADH (Vasopresin) hormonu tarafından düzenlenir. İdrar toplama kanalında da suyun geri emilimi devam eder. Bu süreçler vücudun su dengesini kontrol etmede önemli rol oynar.