Bölgede tansiyon yükseldi, İsrail İran'a saldırıyor! 'Mesele Batı'nın doymak bilmeyen…'
İsrail'in İran'a başlattığı saldırılar saatlerdir devam ediyor. Tüm dünyanın gözü kulağı gelişmelerdeyken, bölgeden yaşanan gelişmelerin Türkiye'ye ve dünyaya nasıl yansıyacağı da merak konusu. Gazeteci yazar Bahadır Selim Dilek, 12punto'ya yaptığı değerlendirmelerde, "Bu saldırılar sadece İran'ı değil Kafkaslar'ı, Orta Asya'yı ve aslında Türkiyeyi de ilgilendiriyor" ifadelerini kullandı.Duygu Kömürcü - 12punto.com.tr
İsrail gece saatlerinden bu yana İran'a yönelik saldırılarına devam ediyor. Tansiyonun yükseldiği bölgede, İran kanadında çok sayıda üst düzey devlet yetkilisinin öldüğü kamuoyuna yansıdı. Tüm dünyanın dikkatle takip ettiği gelişmeler, Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Uzun yıllar boyunca Suriye, Lübnan Pakistan gibi Orta Doğu'nun birçok savaş bölgesine giderek gelişmeleri yakından takip eden deneyimli gazeteci yazar Bahadır Selim Dilek, gelişmeleri 12punto'ya değerlendirdi.Gelişmelerin Türkiye'yi de en az İran ve İsrail kadar yakından ilgilendirdiğinin altını çizen Dilek, "İktidarın bu durumda bıçak sırtında bir diplomasi yürütmesi gerekiyor tabiri caizse. Onu yapacak kadrolar var mı, o da şüpheli. Türkiye'de eski diplomasi yok çünkü" ifadelerini kullandı.
"Belli ki İsrail bu işe daha hazırlıklı maalesef. Günübirlik refleksler ve stratejilerle İsrail'e bir geri adım attırmak zor gibi görünüyor"diyen Dilek, şöyle konuştu:
"Belli ki İsrail bu işe daha hazırlıklı maalesef. Günübirlik refleksler ve stratejilerle İsrail'e bir geri adım attırmak zor gibi görünüyor"
'BÜTÜN BÖLGEYİ İLGİLENDİRİYOR'
İran bu süreçten ne oranda etkilendi? Süreç sonunda İran devletinin parçalanması gibi bir senaryoyla karşı karşıya kalır mıyız?İran bu süreçten ne oranda etkilendi? Süreç sonunda İran devletinin parçalanması gibi bir senaryoyla karşı karşıya kalır mıyız?
"Gerçekten çok kritik bir gelişme yaşandı. Bunun üzerinde durmak lazım çünkü bu durum sadece İran'ı değil bütün bölgeyi ilgilendiriyor. Bu saldırılar sadece İran'ı değil Kafkaslar'ı, Orta Asya'yı ve aslında Türkiyeyi de ilgilendiriyor. O yüzden bu konunun üzerinde dikkatlice durmak lazım. israil'in saldırıları ardından yaşanacak gelişmeler özellikle bölgede yer alan fay hatlarını da etkileyecektir."
Süreç bundan sonra ne getirilebilir?
Süreç bundan sonra ne getirilebilir?
"ABD ve İsrail ilişkileri ve diğer batılı ülkelerin önemli bir bölümünün tutumları bizlere İran'da bir rejim değişikliğinin istendiğini ve beklendiğini açıkça gösteriyor. İran'ın dünya ekonomisinde eklemlenmesi ve neoliberal düzene uyum sağlayarak sömürgeye açık hale gelmesi beklenirken, İran Hükümeti bu duruma bugüne kadar gerek eski ve kadim bir devlet oluşu ile gerekse İran İslam Cumhuriyeti'nin kendi içinde oluşturduğu dini dinamikler ile bu duruma direndi. Ama artık dünya çok kritik bir süreçten geçiyor. Bu kritik süreç nerede, nasıl nihayetlenir sorusunun cevabı ise net değil. Bu konuda hepimizin kafasında soru işaretleri var.
Maalesef bu kimlik siyaseti ile beraber ülkelerin etnik, dinsel ve mezhepsel yapıları kaşınıyor ve bu kimlik siyaseti üzerinden ülkeler yeniden bir şekil almaya zorlanıyor."
'MESELE BATI'NIN DOYMAK BİLMEYEN…'
"İran-Fars inancı ile Şii inancının çarpan etkisi yaptığı bir toplum. Durum böyle olunca Batı'nın bakış açısı ile bu durumun kırılması lazım. Bu kırıldıktan sonra ise İran'da hakim olan Molla Rejimi'nin de yıkılması lazım. Batı'nın düşüncesine göre İran halkının batıya daha uyumlu ve benzer bir rejime geçmesi bekleniyor. Batı'nın beklentisi benim düşünceme göre İran'ın etnik, mezhepsel ve dinsel olarak yeniden şekillenmesi ve bölgede hakim olan Şii etkisini doğrudan ortadan kaldırmasa bile İran'da yaşayan Azeriler ve Kürtleri tabiri caizse bir sopa, bir enstrüman olarak kullanarak bugünkü Şii rejimini ortadan kaldırana kadar gerginlikler yaşanacak.Mesele İran'ın nükleer kapasitesi değil, mesele tamamen Batı'nın doymak bilmeyen neoliberal zihniyetinin Ortadoğu'yu ve bölgeyi yeniden şekillendirme çabası olduğunu düşünüyorum.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ GELİR Mİ?
Rejim değişikliği gelebilir ama çok kolay gelmez. İran dışarıdan bir etki aldığı zaman buna tepki gösteren bir ülke. Dolayısıyla öyle kolay kolay bu rejim yıkılmaz. Ama nihayetinde batının amacı bu, İran'da etnik ve kimliksel kargaşalar yaratarak bir rejim değişikliğine yol açmak."İran'ın hava kuvvetlerinin çok da güçlü olmadığını biliyoruz. Bu büyük bir sorun gibi görünüyor...
İran'ın hava kuvvetlerinin çok da güçlü olmadığını biliyoruz. Bu büyük bir sorun gibi görünüyor...
"İran'ın hava kuvvetleri yok çünkü buna çok fazla yatırım yapılmadı. Bunun sebebi silah endüstrisinin çoğunlukla ABD'nin elinde olması. İran bunun yerine daha çok insansız hava aracı ve füzelere yatırım yaptı. Fakat gördük ki bu yatırımlar çokta yeterli olmadı. İran, İsrail'in saldırılarına güçlü bir şekilde karşı koyamadı. Ya düşünün, bir ülkenin Genelkurmay başkanı'nı öldürüyorlar! İsrail'in yaptığı nokta operasyonları içerden yardım almadan yapması mümkün değil. Demek ki içeride İsrail'e yardım eden bir kesim var. Bu bir kişi de değil bir topluluk, önceden oluşturulmuş bir organizasyon olabilir. Vurulan yerlerin yine İran'ın içerisinden işaretlenmiş olması gerekiyor ki bu kadar rahat operasyon yapabilsinler.Dolayısıyla bunların hepsi not edilmesi ve unutulmaması gereken kritik noktalar.
Güçlü bir hava kuvvetlerinin olmaması İran için çok büyük bir dezavantaj. İsrail maalesef köpeksiz yolda çomaksız gezer gibi rahat rahat hareket edip gitti, vurdu. genelkurmay başkanlarını ve üst düzey askeri yetkililerini öldürdü. İran bundan sonra ne yaparsa yapsın,nasıl tepki verirse versin bu yediği darbeyi ortadan kaldırmayacak. İran yediği darbenin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak.
Bu durum bugünden yarına nihayetlendirilmese bile uzum bir döneme yayıldığında bölgede yer alan tüm ülkeler bundan etkilenecektir.Öte yandan İran'ın parçalanması demek Türkiye için gerçekten bir kabus senaryosu olur. Çünkü Türkiye ve İran eskiden bölgenin iki dev ülkesiydi.Şimdi Türkiye'nin durumu belli, dış politikada çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. İç politikayı zaten söylemiyorum bile. Ne hak kaldı ne adalet kaldı ne de hukuk! Hiçbir şey yok ortada. Dış politikada da çok sıkıntılıyız. Milyonlarca göçmen,sığınmacı var. Ülke ekonomisinin durumu zaten belli. Savunma sanayiimiz iyi diye övünüyoruz ama hala eski uçakları kullanıyoruz. Son teknoloji uçaklara erişimimiz yok,alamadık bile.
'ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINI 2001'DEN BERİ YAŞIYORUZ'
İran'ın Molla İslam rejimi ülkeyi içten içe çürütmüş durumda. Ülke halkının toplumsal yapısı da eskisi kadar sağlam değil. Önceden dışarıdan bir tepki geldiğinde İran halkı ne olursa olsun toplanarak bir arada olabiliyordu fakat şimdi bu refleksi gözlemleyemiyoruz halkta.Dolayısıyla bu iki ülkenin bir darbe yemesiyle ortaya çıkacak boşluk bölgede çok ciddi bir kargaşayı,bir kaosu meydana getirebilir. İran'ın da bu darbeden sonra yaşayacağı sarsıntı bir kargaşayı beraberinde getirebilir. Bu durum üç beş günde sonuçlanacak bir durum değil, uzunca bir sürece yayılacak.Bazı yorumcular bu durumun üçüncü dünya savaşından söz ediyor. Bana sorarsanız biz üçüncü dünya savaşını 2001'den beri mevzi-muharebelerle zaten yaşıyoruz. Bu iş Afganistan'da başladı, Irak'ta devam etti. Arkasından Lübnan İç Savaşı, Yemen Problemi, Arap Baharı, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Pakistan-Hindistan savaşı derken aslında çeyrek asırdan bu yana üçüncü dünya savaşını postmodern bir şekilde yaşıyoruz zaten. Her tarafta çatışma her tarafta sıkıntı var. Her yerde kan akıyor. İran meselesi de önümüzdeki dönemlerde hepimizi meşgul edecek gibi görünüyor. Dediğim gibi bu süreç üç beş güne nihayetlenecek bir süreç değil ama bu durum beraberinde ciddi sıkıntıları da getirecektir.
İran'ın İsrail'e misilleme yapması bir sonuç verir mi diye soracak olursanız ben çokta bir sonuç vereceğini düşünmüyorum. Belli ki İsrail bu işe daha hazırlıklı maalesef. Günübirlik refleksler ve stratejilerle İsrail'e bir geri adım attırmak zor gibi görünüyor."
İsrail'in İran'daki nükleer santralleri ve askeri üsleri doğrudan hedef alması üçüncü dünya savaşının çıkış noktası olabilir mi?
İsrail'in İran'daki nükleer santralleri ve askeri üsleri doğrudan hedef alması üçüncü dünya savaşının çıkış noktası olabilir mi?
"Dediğim gibi biz içindeyken pek fark etmesek de üçüncü dünya savaşını 2001'den beri fiilen yaşıyoruz zaten. Her tarafımız çatışma dolu. Rusya-Ukrayna meselesi, Pakistan'ın Hindistan'la olan savaşı, İsrail'in Gazze'ye operasyonu devam ederken bir taraftan İran'ı vurması, nihayetlendi gibi görünse de devam eden Suriye meselesi ki hemen güneyimizde bir terör devletçiği kurulma aşamasında, Irak kendi içinde karışık ve Karabağ meselesi derken her yerde bir savaş var aslında. Bana sorarsanız birinci ya da ikinci dünya savaşı gibi bir patlama noktası olmayacak. Üçüncü dünya savaşını aslında günümüz koşullarına uygun, vekil ve vekalet savaşları ile yürütülen bir dönem olarak yaşayacağız ve yaşıyoruz da zaten.İran'da nükleer santrallerin vurulması bunu daha da arttırıp ateşe benzin döker mi? Tabi ki arttırır.
Burada asıl mesela İran'ın bu işe nasıl tepki göstereceği ve misillemesinin ne kadar güçlü olacağı. Şimdiye kadar sonuç alacak bir şey yapmadılar. Yaparlar mı ya da yapabilecek kapasiteleri var mı? Onu bir düşünmek lazım.
'ATEŞE BENZİN DÖKÜLÜRSE…'
Maalesef İran'daki Molla rejimi o güzel ve kadim devleti çok zayıflattı. İran'ın parasal ve kültürel zenginliğine rağmen ülke hakettiği güçte değil. Molla rejimi ile dinin çürüttüğü bir ülke haline geldi. Halk gerçek demokrasiyle tanışmak ister mi? Onu da kestirmek güç. Sonuç olarak ateşe benzin dökülürse nükleer santrallerin vurulması o çıkış noktası olabilir gibi geliyor bana."Peki tüm bu gelişmelerin Türkiye'de dahil olmak üzere bölgenin tamamını yakından ilgilendirdiğini söylediniz. Süreçte Türkiye'nin tutumu nasıl olmalı?
Peki tüm bu gelişmelerin Türkiye'de dahil olmak üzere bölgenin tamamını yakından ilgilendirdiğini söylediniz. Süreçte Türkiye'nin tutumu nasıl olmalı?
"Türkiye'nin bu işlerden uzak durması lazım, bu kesin. Bu durum iktidarda olan AKP için iki ucu keskin bir kılıç gibi. Çünkü bir taraftan İsrail'e parmak sallayıp tepki gösterirken bir taraftan İsrail'le de ticareti yürütmeye devam ediyorlar.İran'a arka çıkar gibi görünüyorlar İran'la çok barışık oldukları da söylenemez. Dolayısıyla bu işin içine balıklama atlamamak lazım. 2002'de AKP'nin iktidara gelmesi ile dış politika, iç politikaya malzeme oldu maalesef.. AKP iktidarı kendi tabanını tahkim etmek için buradan bir kahramanlık öyküsü çıkarır mı? Emin değilim, yapabilirler de. Ama Türkiye'nin kesinlikle bu meseleden uzak kalması, karışmaması lazım. Oradan gelecek bir sığınmacı göçüne ne Türkiye'nin ne halkın ne de ekonominin tahammülü var. O yüzden iktidarın, taraflara dışişleri tabiri ile bir itidal telkin etmesi gerekiyor. Bu itidalin bir karşılığı olur mu, ondan da kuşkum var, Çünkü iktidarın İsrail'le arası çok bozuk kamuoyu önünde, siyaseten zaten konuşmuyorlar. İran'a itidal telkin etmenin de bir mantığı yok, adamları zaten vurdular.
İktidarın bu durumda bıçak sırtında bir diplomasi yürütmesi gerekiyor tabiri caizse. Onu yapacak kadrolar var mı, o da şüpheli. Türkiye'de eski diplomasi yok çünkü. O anlı şanlı büyükelçiler, hariciyeciler emekli oldu. Dolayısıyla Ankara'dan bakıp da ahkam kesip parmak sallayıp "Kahrolsun israil!" deseler de ABD seçimlerini Trump kazandı diye iktidarın etekleri zil çaldı.Hem İsrail'e kahrolsun deyip hem de Trump için sevinç çığlığı atan iktidarda inanılmaz bir çelişki var. Ahmet Kaya'nın da dediği gibi: "Bu ne yaman çelişki anne?" Maalesef Türkiye'de de siyaset böyle yürüyor."