Aşağıda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 13 Haziran 2024 tarihli cuma hutbesinde dile getirdiği "düğünlerin dinî hassasiyetlere uygun yapılması" vurgusunun kısa bir özeti, arka plan bilgisi ve muhtemel etkileri yer alıyor.

1. Hutbenin Özeti
- "Tesettürsüz düğün" dinimizde yoktur: Davetlilerin ve genç çiftin, İslâm'ın öngördüğü ölçüler çerçevesinde –özellikle kadınların başörtüsü ve vücut hatlarını örten kıyafet– ile katılmaları gerektiği belirtildi.
- Alkollü kutlamalar, silahlı eğlence ve yüksek sesli müzik çevre rahatsızlığı: İslam'a uygun olmadığı, sevinçleri kedere dönüştürebileceği ifade edildi.
- Aşırı gösteriş ve abartılı salon masrafları eleştirildi.
- Gelin hamamı, bekârlığa veda ve cinsiyet partileri gibi modern etkinlikler ile sünnet düğünlerinde gösterişe kaçılmaması gerektiği hatırlatıldı.

2. Dini ve Kültürel Arka Plan
- İslam'da düğün nikâhı, aile kurmanın meşru başlangıcı, sevinç ve dayanışma vesilesidir. Fakat bu sevinç konuklar ve komşular üzerinde bir sıkıntıya, israfa, harama veya fitneye yol açmamalıdır.
- Hutbelerde yapılan bu tür uyarılar genellikle "dinî hatırlatma" niteliğindedir; kanunî yaptırım gücü yoktur. Diyanet, toplumda ortak bir ahlâk standardı oluşturmayı hedefler.
- "Gelin hamamı" ve "bekârlığa veda" gibi uygulamalar kökenini tamamen yerel gelenek ve popüler kültüre borçludur; İslamî kaynaklarda esasen yer almaz.

3. Muhtemel Etkiler ve Tartışmalar
- Gelenekle modernlik arasında: Bir kesim bu uyarıları "gereklilik" sayarken, diğer kesim "dini aşırılık" veya "kültürel özgürlüğe müdahale" olarak değerlendirebilir.
- Düğün sektörüne etkisi: Organizasyon firmaları ve düğün salonları, konuklara sunulan programları yeniden düzenleyebilir; tesettürlü davet, alkolsüz menüler gibi talepler artabilir.
- Sosyal medya ve kamuoyunda: Genç çiftlerin sosyal medya paylaşımlarında "tesettürsüz düğün yapacağım" diyen hesaplara tepkiler gelebilir; bazıları da "benim özel hayatım" savunması yapabilir.

4. Sonuç ve Öneri
Diyanet'in cuma hutbesinde dile getirdiği esaslar, İslâm'ın düğün merasimlerinde ölçülü, mahremiyete saygılı ve israftan uzak olunması gerektiği uyarısına dayanıyor. Çiftler ve aileler, hem dinî öğretilere hem kendi şehir, kültür ve aile geleneklerine uygun bir denge kurarak kutlamalarını planlayabilir. Akla uygun bir orta yol bulmak, hem ibadet bilincini canlı tutar hem de sosyal ilişkileri zedelemeden düğün coşkusunu korur.