haberci
Meraklı Üye
Cumhuriyet Çocukları Draması
KİŞİLER
FİLİZ (Kız çocuk) — FİDAN (Kız çocuk) — MERAL (Kız çocuk) — CEYLAN (Kız çocuk) — NAR (Erkek Çocuk) BULUT (Erkek Çocuk) — COŞAN (Oğlan) — YILDIZ (Oğlan) GÜNDÜZ (Erkek Çocuk) — HAYRİ (öğretmen)
1 SAHNE
(Sabah, ders saatinden önce Hazırlanmış bir derslik Filiz sırasında meşgulken Fidan girer)
FİDAN — A Filiz, ne değin erken gelmişsin Bundan Böyle bu derecesi de olur mu? Hiç Olmazsa bundan sonra güneş doğmadan gel
FİLİZ — Ya sen? Sen pek mi geç kalmışsın Baksana ortalıkta senden diğer kimse var mı?
FİDAN — Sen bana bakma Ben annemden dayak yedim de onun için böyle sabahleyin sabahtan dışarıya uğradım
FİLİZ — Sen de bana bakma… Ben de dün akşam öğretmenden canice aldım da bu gece burada yattım
FİDAN (Pencereden bakarak) — A… A… Karşıdan Meral 'le Çınar da geliyor İşte Ceylan da arkalarında Bulut, Coşan, Yıldız hepsi geliyorlar
FİLİZ — Elbet gelecekler Yalnız sen mi annenden dayak yedin? Onlar da yemişlerdir FİDAN — Peki Sen orada ne yapıyorsun?
FİLİZ — Karınca çocuk hikayesini okuyorum
FİDAN — Bugünkü ödevini yaptın mı?
FİLİZ — Ne ödevi?
FİDAN — Bugün ne ödevi olduğunu bilmiyor musun?
FİLİZ— Yo…
FİDAN — A… Ayol, geçen hafta öğretmen görev vermişti ya… Türk devriminde hangi yeniliğin en büyük olduğunu hazırlayacak değil miydik?
FİLİZ — Benim haberim değil
FİDAN — Sahi mi? Çağrıda Bulunmak acilen sen hiç bir şey hazırlamadın?
FİLİZ— Yoo…
(Meral, Çınar, Ceylan, Bulut, Coşan, Yıldız, Pınar, Gündüz; tümü birden girerler)
2 SAHNE
FİDAN — Çocuklar, Filiz hiç bir şey hazırlamamış Bugünkü ödevden haberi bile yokmuş TÜMÜ PAT DIYE — Eyvah, yazık…
FİDAN (Filiz 'e) — Peki, sen şimdi öğretmene ne yanıt vereceksin
FİLİZ — Ne sorarsa onun cevabını vereceğim
FİDAN — İyi amma bir şey hazırlamamışsın fakat…
FİLİZ — Hazırlamağa ne ihtiyaç var, söylerim
TÜMÜ PAT DIYE — Haydi, söyle bakalım, söyle bakalım
FİLİZ — Peki, söyleyeyim Kendimce Türk devriminin en büyük tarafı kadınlığı yükseltmesidir Bunu anında anlayıvermek için bir kere kendi kendimize bakmak yeter örnek olarak ben bir günlük hayatımı size anlatayım Bu sabahleyin güneşle beraber kalktım Yıkanıp tarandıktan ve kahvaltı ettikten sonradan siyah göğüslüğümü giydim Derslerimi bir kere gözden geçirdim Çantamı ve yemeğimi alarak sokağa çıktım Geze geze okula geldim Bugün burada beş ders okuyup birçok şeyler öğrendikten daha sonra eve döneceğim Çantamı bırakıp gezmeğe çıkacağım Azıcık kırları, biraz babamın dairesini, azıcık da kütüphaneyi dolaşacağım Akşam üstü koltuğumda bir sürü mecmua ve kitapla odama gireceğim Bundan Böyle tüm dünya benimdir Bu Nedenle günler, aylar, yıllar geçecek Ben ilkokulu, ortaokulu ve yüksek tahsili bitirerek iyi bir kafa sahibi olacağım O zaman yıllarca düşündüğüm ülküme bundan böyle yaklaşacağım: Bir idarehane açacak, bir kadınlık gazetesi çıkaracağım Milletimizi daha pozitif kuvvetlendirmek için, kadınlarımızın daha çok yükselmesine çalışacağım ve Türk kadınının tüm dünya kadınlarından daha üstün olduğunu cihana tanıtacağım Hemen düşünün Türk devrimi bana bütün bu fırsatları hazırlamamış, önüme bu yolları açmamış olsaydı bunu yapabilir miydim? Türk devrimi olmasaydı ola ki ben de haminnem gibi yedi yaşında çarşaf giyecek, dokuzunda hafız olacak, lakin iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemeyecek ve yazamayacaktım Üstümüzdeki yıldızlara baktıkça onları göklerin duvarlarına çakılmış altın çiviler zannedecek, dünya ve yaşam hakkında en ufak bir meseleyi halledemeyecek tim Yani yaşayış itibariyle, benim meşe odunu ağacından yahut araba atlarından farkım olmayacaktı Hatta onlardan daha bedbaht olacaktım Çünkü onlar hiç olmazsa, tabiatın en ufak hayvancıklara bile esirgemeden verdiği havadan ve güneşten istedikleri dek istifade ederler Ben kalın perdeler peşinde, bu en basit ve en tabiat haklardan bile mahrum yasayacak, en acısı, bilgisizliğim yüzünden bu felaketin farkında olmayacaktım Bunları düşündükçe haminnemin, hatta annemin yaşayışı hayret ve sevinçten çıldıracağım geliyor ve diyorum ama, Türk devriminin en büyük eseri kadınlığı yükseltmesidir
DAIMA BIRDEN (Gülerek) — Oh… Oh… Filiz hiç hazırlanmamış
FİLİZ (Fidan 'a) — Haydi sen söyle bakalım, sen ne hazırladın?
FİDAN — Ben şapka devrimini hazırladım Babama sordum Çoğu kitaplar okudum öğrendim fakat; biz vaktiyle şapka değil, fes, sarık, külah, kavuk ve daha bilmem neler giyermişiz Bütün bunlar çok eski ve ilkel şeylermiş Irk arasında kıyafetin muhakkak bir tesiri var Kafamızın içini ne değin işlersek işleyelim, ona medeni bir kıyafet vermeden kendimizi tanıtamaz ve sözümüzü dinletemeyiz Avrupalılar bizi öyle mısır koçanı gibi uzun püsküllü kıpkırmızı bir fesle, üç etek cübbelerle, yedi arşın bilye sahi sarıkla görünce pek haklı olarak ağırlık vermez ve bundan yüz, üç yüz sene evvelki adamlar zannederlermiş Ben bile bugün o eski kavuklu şalvarlı resimleri görür görmez ne değin gülüyorum Geçen gün bizim eski kıyafetimizde gezen iki doğulu seyyah gördüm de Karagöz 'le Hacivat sokağa çıkmış sandım Başlıca mesele: Cahil ve dindar millet bu kıyafetin değişmesini bir zamanlar beri istemezmiş Özellikle başına şapka geçirenler gavur sayılır ve öldürülürmüş Bugün memleketimize gelen bir takım yabancılar, karşılarında aynen, Berlin, Paris sokaklarındaki adamları görünce kendilerini az önce bir Avrupa şehrinde zannederek Türkiye 'ye ne süre çıkacaklarını soruyorlar
MERAL (Fidan a) — Sen bunun sırrını şapka devriminde mi buluyorsun? Şüphesiz şapka devrimi çok büyük Fakat onu da hazırlayan başka bir ihtilal var Sen kafanın içini değiştirmeden dışım şiddet değiştirirsin Bence Türk devriminin bundan daha büyük tarafı halka dini öğretmesidir Ahali dinin ne çağrıda bulunmak olduğunu öğrenince şapka giyene artık gavur demez Eski devirde padişahlar halkı daha kolay soyabilmek için, onlara din namına çoğu dehşet öğütler verir ve onları miskinleştirirlermiş Bilgiden, teşebbüsten, insanlık gururundan mahrum kalan halk padişahı Allah 'ın vekili sanır ve onun dediğine körü körüne kanaldı Türk devrimi, bu yüzlerce yıldan beri kökleşmiş olan inanışları bir hamlede söküp attı Millete dinin ve dünyanın ne çağırmak olduğunu dobra dobra gösterdi
ÇINAR (Meral 'e) — İyi amma, tarih devrimi yapılmasaydı senin din devrimini de yarım kalırdı Türk tarihinin tetkiki halka gösterdi ancak gerçek din yüzyıllardan beri birçok masallarla karıştırılan din değildir Ve gene Türk tarihinin tetkiki gösterdi oysa Türk Milleti küçük bir sülalenin esiri yok, böylece yüzlerce sülale yetiştirmiş ve tüm dünyaya medeniyet tohumu atmış eski bir varlıktır Bu büyük hakikati Türk devrimine dek ne Türkler, ne de Avrupa biliyordu Yeni Türk çocuklarına milletlerinin bu asil gururunu ve şuurunu veren Türk devrimi burada en büyük eserini göstermiştir Çünkü yükselmek isteyen bir millete her şeyden evvel Millî gurur lazımdır
CEYLAN (Çınar 'a) — Çok güzel söyledin, Çınar… Lakin bu tarihi halka okutmak ve bu millî gururu duyurmak için ne ister biliyor musun? Maarif… Bu memleketin asırlardan beri en büyük derdi bilgisizliktir… Milyonlarca millet en basit okuyup yazmayı bile bilmiyordu Bugün okulsuz Türk köyü, öğretmensiz Türk çocuğu yoktur İşte devrimin en şanlı tarafı BULUT (Ceylan 'a) — Ceylan, ya dil? Maarif ne ile olur? Eski yöneticilik insanlar okuyup öğrenerek hakkını aramasın diye data dilini, fakat kırk senede öğrenilebilen, garip ve bize tamamıyla tanıdık olmayan bir hale getirmişti O dille insanlar bir şey öğrenebilir miydi? Türk devrimi, Türk milletine Türk dilini getirdi İşte devrimin en sevimli tarafı…
COŞAN — Sorarım sana, Bulut, Arap harfleri varken Türk dili var mıydı? Bu devrimin en büyük tarafı harf devrimidir Dilimiz zenginliğini ve güzelliğini yeni Türk harfleriyle göstermiştir
YILDIZ (Hepsine ansızın) — Ben size tüm bunlardan daha büyük bir devrim göstereceğim: Ekonomi devrimi Padişahlar zamanında Türk unsuru, asırlarca yabancı cephelerde ve şahsa menfaatler için süründürülmüş, ekonomide üstünlük, iş ve sanat yerli yabancıların elinde kalmıştı Türk devrimi, medeni hayatın ekonomi mücadelesiyle kabil olduğunu tüm millete öğretti ve halka sanat, ticaret yollarını, istihsal kapılarını açtı Bugün Türk askerliğinin Türk kahramanlığının yanında dahası Türk işçiliği vardır Şu giydiğin şapka Türk malıdır Bu elbisenin kumaşı Türk tezgahında dokunmuştur Şu ayakkabı, iğneden ipliğine varıncaya dek Türk fabrikasında yapılmıştır İşte devrimimizin en canlı tarafı
PINAR — Ben tüm bu eserlere bir asıl buldum Eğer Cumhuriyet olmasaydı bu saydıklarınızın hiçbiri meydana gelmezdi Türk devriminin en ölmez temeli eski idareyi yıkarak Cumhuriyeti kurmasıdır Saydığımız devrimlerin tümü Cumhuriyetin eseridir
GÜNDÜZ — Ben bundan daha büyük bir temel biliyorum ancak, Türk devriminin en inanılmaz tarafı odur O olmasaydı saydıklarınızın hiçbiri olmazdı Hatta Cumhuriyet bile Hatta siz ve ben bile… Bunu yaşlı tarih de biliyor, bütün dünya da tanıyor Ama siz unuttunuz HEP ANSIZIN — Söyle, sen söyle, söyle, söyle…
GÜNDÜZ — Kurtuluş Savaşı…
HEP BIRDENBIRE — Yaşa, yaşa, doğru, doğru… (Şamata halindeyken hoca içeri girer) *
KİŞİLER
FİLİZ (Kız çocuk) — FİDAN (Kız çocuk) — MERAL (Kız çocuk) — CEYLAN (Kız çocuk) — NAR (Erkek Çocuk) BULUT (Erkek Çocuk) — COŞAN (Oğlan) — YILDIZ (Oğlan) GÜNDÜZ (Erkek Çocuk) — HAYRİ (öğretmen)
1 SAHNE
(Sabah, ders saatinden önce Hazırlanmış bir derslik Filiz sırasında meşgulken Fidan girer)
FİDAN — A Filiz, ne değin erken gelmişsin Bundan Böyle bu derecesi de olur mu? Hiç Olmazsa bundan sonra güneş doğmadan gel
FİLİZ — Ya sen? Sen pek mi geç kalmışsın Baksana ortalıkta senden diğer kimse var mı?
FİDAN — Sen bana bakma Ben annemden dayak yedim de onun için böyle sabahleyin sabahtan dışarıya uğradım
FİLİZ — Sen de bana bakma… Ben de dün akşam öğretmenden canice aldım da bu gece burada yattım
FİDAN (Pencereden bakarak) — A… A… Karşıdan Meral 'le Çınar da geliyor İşte Ceylan da arkalarında Bulut, Coşan, Yıldız hepsi geliyorlar
FİLİZ — Elbet gelecekler Yalnız sen mi annenden dayak yedin? Onlar da yemişlerdir FİDAN — Peki Sen orada ne yapıyorsun?
FİLİZ — Karınca çocuk hikayesini okuyorum
FİDAN — Bugünkü ödevini yaptın mı?
FİLİZ — Ne ödevi?
FİDAN — Bugün ne ödevi olduğunu bilmiyor musun?
FİLİZ— Yo…
FİDAN — A… Ayol, geçen hafta öğretmen görev vermişti ya… Türk devriminde hangi yeniliğin en büyük olduğunu hazırlayacak değil miydik?
FİLİZ — Benim haberim değil
FİDAN — Sahi mi? Çağrıda Bulunmak acilen sen hiç bir şey hazırlamadın?
FİLİZ— Yoo…
(Meral, Çınar, Ceylan, Bulut, Coşan, Yıldız, Pınar, Gündüz; tümü birden girerler)
2 SAHNE
FİDAN — Çocuklar, Filiz hiç bir şey hazırlamamış Bugünkü ödevden haberi bile yokmuş TÜMÜ PAT DIYE — Eyvah, yazık…
FİDAN (Filiz 'e) — Peki, sen şimdi öğretmene ne yanıt vereceksin
FİLİZ — Ne sorarsa onun cevabını vereceğim
FİDAN — İyi amma bir şey hazırlamamışsın fakat…
FİLİZ — Hazırlamağa ne ihtiyaç var, söylerim
TÜMÜ PAT DIYE — Haydi, söyle bakalım, söyle bakalım
FİLİZ — Peki, söyleyeyim Kendimce Türk devriminin en büyük tarafı kadınlığı yükseltmesidir Bunu anında anlayıvermek için bir kere kendi kendimize bakmak yeter örnek olarak ben bir günlük hayatımı size anlatayım Bu sabahleyin güneşle beraber kalktım Yıkanıp tarandıktan ve kahvaltı ettikten sonradan siyah göğüslüğümü giydim Derslerimi bir kere gözden geçirdim Çantamı ve yemeğimi alarak sokağa çıktım Geze geze okula geldim Bugün burada beş ders okuyup birçok şeyler öğrendikten daha sonra eve döneceğim Çantamı bırakıp gezmeğe çıkacağım Azıcık kırları, biraz babamın dairesini, azıcık da kütüphaneyi dolaşacağım Akşam üstü koltuğumda bir sürü mecmua ve kitapla odama gireceğim Bundan Böyle tüm dünya benimdir Bu Nedenle günler, aylar, yıllar geçecek Ben ilkokulu, ortaokulu ve yüksek tahsili bitirerek iyi bir kafa sahibi olacağım O zaman yıllarca düşündüğüm ülküme bundan böyle yaklaşacağım: Bir idarehane açacak, bir kadınlık gazetesi çıkaracağım Milletimizi daha pozitif kuvvetlendirmek için, kadınlarımızın daha çok yükselmesine çalışacağım ve Türk kadınının tüm dünya kadınlarından daha üstün olduğunu cihana tanıtacağım Hemen düşünün Türk devrimi bana bütün bu fırsatları hazırlamamış, önüme bu yolları açmamış olsaydı bunu yapabilir miydim? Türk devrimi olmasaydı ola ki ben de haminnem gibi yedi yaşında çarşaf giyecek, dokuzunda hafız olacak, lakin iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemeyecek ve yazamayacaktım Üstümüzdeki yıldızlara baktıkça onları göklerin duvarlarına çakılmış altın çiviler zannedecek, dünya ve yaşam hakkında en ufak bir meseleyi halledemeyecek tim Yani yaşayış itibariyle, benim meşe odunu ağacından yahut araba atlarından farkım olmayacaktı Hatta onlardan daha bedbaht olacaktım Çünkü onlar hiç olmazsa, tabiatın en ufak hayvancıklara bile esirgemeden verdiği havadan ve güneşten istedikleri dek istifade ederler Ben kalın perdeler peşinde, bu en basit ve en tabiat haklardan bile mahrum yasayacak, en acısı, bilgisizliğim yüzünden bu felaketin farkında olmayacaktım Bunları düşündükçe haminnemin, hatta annemin yaşayışı hayret ve sevinçten çıldıracağım geliyor ve diyorum ama, Türk devriminin en büyük eseri kadınlığı yükseltmesidir
DAIMA BIRDEN (Gülerek) — Oh… Oh… Filiz hiç hazırlanmamış
FİLİZ (Fidan 'a) — Haydi sen söyle bakalım, sen ne hazırladın?
FİDAN — Ben şapka devrimini hazırladım Babama sordum Çoğu kitaplar okudum öğrendim fakat; biz vaktiyle şapka değil, fes, sarık, külah, kavuk ve daha bilmem neler giyermişiz Bütün bunlar çok eski ve ilkel şeylermiş Irk arasında kıyafetin muhakkak bir tesiri var Kafamızın içini ne değin işlersek işleyelim, ona medeni bir kıyafet vermeden kendimizi tanıtamaz ve sözümüzü dinletemeyiz Avrupalılar bizi öyle mısır koçanı gibi uzun püsküllü kıpkırmızı bir fesle, üç etek cübbelerle, yedi arşın bilye sahi sarıkla görünce pek haklı olarak ağırlık vermez ve bundan yüz, üç yüz sene evvelki adamlar zannederlermiş Ben bile bugün o eski kavuklu şalvarlı resimleri görür görmez ne değin gülüyorum Geçen gün bizim eski kıyafetimizde gezen iki doğulu seyyah gördüm de Karagöz 'le Hacivat sokağa çıkmış sandım Başlıca mesele: Cahil ve dindar millet bu kıyafetin değişmesini bir zamanlar beri istemezmiş Özellikle başına şapka geçirenler gavur sayılır ve öldürülürmüş Bugün memleketimize gelen bir takım yabancılar, karşılarında aynen, Berlin, Paris sokaklarındaki adamları görünce kendilerini az önce bir Avrupa şehrinde zannederek Türkiye 'ye ne süre çıkacaklarını soruyorlar
MERAL (Fidan a) — Sen bunun sırrını şapka devriminde mi buluyorsun? Şüphesiz şapka devrimi çok büyük Fakat onu da hazırlayan başka bir ihtilal var Sen kafanın içini değiştirmeden dışım şiddet değiştirirsin Bence Türk devriminin bundan daha büyük tarafı halka dini öğretmesidir Ahali dinin ne çağrıda bulunmak olduğunu öğrenince şapka giyene artık gavur demez Eski devirde padişahlar halkı daha kolay soyabilmek için, onlara din namına çoğu dehşet öğütler verir ve onları miskinleştirirlermiş Bilgiden, teşebbüsten, insanlık gururundan mahrum kalan halk padişahı Allah 'ın vekili sanır ve onun dediğine körü körüne kanaldı Türk devrimi, bu yüzlerce yıldan beri kökleşmiş olan inanışları bir hamlede söküp attı Millete dinin ve dünyanın ne çağırmak olduğunu dobra dobra gösterdi
ÇINAR (Meral 'e) — İyi amma, tarih devrimi yapılmasaydı senin din devrimini de yarım kalırdı Türk tarihinin tetkiki halka gösterdi ancak gerçek din yüzyıllardan beri birçok masallarla karıştırılan din değildir Ve gene Türk tarihinin tetkiki gösterdi oysa Türk Milleti küçük bir sülalenin esiri yok, böylece yüzlerce sülale yetiştirmiş ve tüm dünyaya medeniyet tohumu atmış eski bir varlıktır Bu büyük hakikati Türk devrimine dek ne Türkler, ne de Avrupa biliyordu Yeni Türk çocuklarına milletlerinin bu asil gururunu ve şuurunu veren Türk devrimi burada en büyük eserini göstermiştir Çünkü yükselmek isteyen bir millete her şeyden evvel Millî gurur lazımdır
CEYLAN (Çınar 'a) — Çok güzel söyledin, Çınar… Lakin bu tarihi halka okutmak ve bu millî gururu duyurmak için ne ister biliyor musun? Maarif… Bu memleketin asırlardan beri en büyük derdi bilgisizliktir… Milyonlarca millet en basit okuyup yazmayı bile bilmiyordu Bugün okulsuz Türk köyü, öğretmensiz Türk çocuğu yoktur İşte devrimin en şanlı tarafı BULUT (Ceylan 'a) — Ceylan, ya dil? Maarif ne ile olur? Eski yöneticilik insanlar okuyup öğrenerek hakkını aramasın diye data dilini, fakat kırk senede öğrenilebilen, garip ve bize tamamıyla tanıdık olmayan bir hale getirmişti O dille insanlar bir şey öğrenebilir miydi? Türk devrimi, Türk milletine Türk dilini getirdi İşte devrimin en sevimli tarafı…
COŞAN — Sorarım sana, Bulut, Arap harfleri varken Türk dili var mıydı? Bu devrimin en büyük tarafı harf devrimidir Dilimiz zenginliğini ve güzelliğini yeni Türk harfleriyle göstermiştir
YILDIZ (Hepsine ansızın) — Ben size tüm bunlardan daha büyük bir devrim göstereceğim: Ekonomi devrimi Padişahlar zamanında Türk unsuru, asırlarca yabancı cephelerde ve şahsa menfaatler için süründürülmüş, ekonomide üstünlük, iş ve sanat yerli yabancıların elinde kalmıştı Türk devrimi, medeni hayatın ekonomi mücadelesiyle kabil olduğunu tüm millete öğretti ve halka sanat, ticaret yollarını, istihsal kapılarını açtı Bugün Türk askerliğinin Türk kahramanlığının yanında dahası Türk işçiliği vardır Şu giydiğin şapka Türk malıdır Bu elbisenin kumaşı Türk tezgahında dokunmuştur Şu ayakkabı, iğneden ipliğine varıncaya dek Türk fabrikasında yapılmıştır İşte devrimimizin en canlı tarafı
PINAR — Ben tüm bu eserlere bir asıl buldum Eğer Cumhuriyet olmasaydı bu saydıklarınızın hiçbiri meydana gelmezdi Türk devriminin en ölmez temeli eski idareyi yıkarak Cumhuriyeti kurmasıdır Saydığımız devrimlerin tümü Cumhuriyetin eseridir
GÜNDÜZ — Ben bundan daha büyük bir temel biliyorum ancak, Türk devriminin en inanılmaz tarafı odur O olmasaydı saydıklarınızın hiçbiri olmazdı Hatta Cumhuriyet bile Hatta siz ve ben bile… Bunu yaşlı tarih de biliyor, bütün dünya da tanıyor Ama siz unuttunuz HEP ANSIZIN — Söyle, sen söyle, söyle, söyle…
GÜNDÜZ — Kurtuluş Savaşı…
HEP BIRDENBIRE — Yaşa, yaşa, doğru, doğru… (Şamata halindeyken hoca içeri girer) *