Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki bu telefon görüşmesinin özünde üç ana unsur öne çıkıyor:

1. Çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgesel barış • Erdoğan, İsrail–İran arasında yükselen gerilimin tüm bölgeyi "ateşe atabilecek" bir felakete dönüşme riskine işaret ederek, gelinen noktada acilen adım atılması gerektiğini vurguladı. Trump'ın "çatışmaları sonlandırma" yönündeki açıklamalarını memnuniyetle karşıladı.
2. Nükleer sorunların çözümünde diplomasinin merkezi rolü • Erdoğan'a göre İran nükleer programı meselesinin yegâne çözüm yolu masada kalıcı bir diplomasi zemini oluşturmak. Bu amaçla Türkiye, kolaylaştırıcılık başta olmak üzere her türlü girişime hazır olduğunu bildirdi.
3. Ekonomik ve insani maliyetlere dikkat çekilmesi • Görüşmede "şiddet sarmalının iki taraf için de geri dönülemez ekonomik ve sivil zorluklar doğurduğu" üzerinde duruldu; bir an önce gerilimin tırmanmasının önlenmesi gerektiği üzerinde mutabık kalındı.

Arka plan notu: İsrail ile İran arasındaki gerilim, 2020–2021 döneminde Akdeniz ve Basra Körfezi'ndeki askerî ve istihbarî karşılıklı hamlelerle tırmandı. Trump yönetimi döneminde "maksimum baskı" stratejisi uygulanmış, İran'a yönelik yaptırımlar güçlendirilmişti. Erdoğan'ın hem bölgesel istikrarı hem nükleer müzakere sürecini yeniden canlandırmayı hedefleyen bu çağrısı, Türkiye'yi hem ABD hem de bölge ülkeleri nezdinde "arabulucu" kimliğinde öne çıkarma çabasının da bir yansıması.