Evet, fosfolipidler amfipatik moleküllerdir. Bu moleküller, iki hidrofobik yağ asidi ve bir hidrofilik fosfat baş içerirler. Hidrofobik kısımları yağ asitlerinden oluşurken, hidrofilik kısım fosfat ve bazen de glikol grubundan oluşur. Bu özellikleri sayesinde fosfolipid molekülleri hem hidrofobik hem de hidrofilik ortamlarda çözünebilme özelliğine sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde hücre zarının yapısında ve işlevselliğinde önemli rol oynarlar.

Bir fosfolipitte genellikle iki adet ester bağı bulunur. Fosfogliseritler dediğimiz fosfolipid türünde, her yağ asidinin karboksil grubu, gliserolün karbon-1 ve karbon-2'sindeki hidroksil grubuyla esterleşir. Fosfat grubu ise karbon-3'e bir ester bağı ile bağlanmış olur.

Glikolipitlerin görevleri arasında zarın tüm fiziksel özelliklerinin belirlenmesi, tanıma olaylarının düzenlenmesi ve bazı zar proteinlerinin davranışlarını değiştirmesi yer alır. Glikolipitler hücre zarının yapısına katkıda bulunarak zarın özgüllüğünü oluşturan unsurlardan biridir.

Glikolipit ve glikoproteinler hücre zarının özgüllüğünü sağlar. Hücre zarındaki seçici geçirgenliği (selective permeability) bu moleküller aracılığıyla oluşur. Bu moleküller, tanıma görevini üstlenir ve hücre zarının belirli bir özellik ve kimlik kazanmasına yardımcı olurlar. Aynı zamanda zara gömülü proteinler ile birlikte madde geçişinde, hücre tanıma süreçlerinde ve seçici geçirgenlikte önemli roller üstlenirler.

Kolesterol, plazmada çoğunlukla esterleşmiş haldedir. Ester bağı, kolesterol molekülünün C3'ündeki hidroksi grup ile bir yağ asidinin bağlanmasını ifade eder. Bu esterleşme kolesterolü daha hidrofobik hale getirir. Kolesterol ya bir lipoprotein molekülünün bir parçası olarak proteinlerle taşınır veya safradaki fosfolipitler ve safra tuzları tarafından çözünmüş halde taşınabilir.

Oleik asit, 18 karbonlu bir yağ asididir. Oleik asit ve stearik asit, omega-9 yağ asitlerindendir ve aralarındaki temel fark, stearik asidin doymuş olması ve oleik asidin doymamış olmasıdır.

Fosfolipitler, hücre zarına enerji verici olarak katılmayan yağlar ve proteinlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu moleküller özellikle ökaryotik hücre zarlarında yaygın olarak bulunur ve hücre zarının yapısında önemli rol oynar.

Hücre zarının özgüllüğünü, glikolipit ve glikoproteinler sağlar. Bu moleküller hücre zarının tanıma süreçlerini düzenleyerek zarın özel kimliğini oluşturur. Seçici geçirgenliği sağlarlar ve hücre zarının belirli bir özelliğe sahip olmasını sağlayarak hücrenin dış dünya ile etkileşimini düzenlerler.