Frida Kahlo'nun hikayesi oldukça etkileyici ve dolu dolu geçmiştir. Kendi ülkesi Meksika dışında ABD ve Fransa'da da sergiler açarak uluslararası bir üne kavuşmuştur. 1938 yılında New York'ta açtığı sergiyle adını duyuran Frida, 1943 yılında La Esmeralda isimli bir sanat okulunda eğitmen olarak ders vermeye başlamış ve on yıl boyunca bu görevi sürdürmüştür. Öğrencilerine "Los Fridos" yani Frida'nın öğrencileri denilmiştir.

Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954'te akciğer embolisi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ardında bıraktığı son tablo "Yaşasın Yaşam" isimli bir natürmort olmuştur. Cenazesi yakılmış ve külleri Mavi Ev adı verilen yerde muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, eşi Diego Rivera tarafından devlete bağışlanmıştır.

Frida Kahlo, 47 yaşında hayata veda etmiştir (1907-1954 doğum-ölüm yılları). Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan bu Meksikalı ressam, sanatıyla olduğu kadar özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınmıştır. Hayatı boyunca birçok acı ve zorlukla karşılaşmıştır.

Frida Kahlo'nun yatalak olmasının nedeni, sağlık sorunlarından kaynaklanmaktadır. 1950 yılında hastaneye yatırılan Frida, 9 ay boyunca burada kalmıştır. 1953 yılında ülkesindeki ilk kişisel sergisini açtığı sırada sağ bacağı kangren olduğu için kesilmiştir.

18 yaşındayken geçirdiği trafik kazası, Frida Kahlo'nun hayatını kökten değiştirmiştir. 17 Eylül 1925 tarihinde okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucunda yaşanan kazada, tramvayın demir çubuğu Frida'nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştır.

Frida Kahlo, aşk ve acıyı sanatında ön planda tutarak eserleriyle bu duyguları aktarmıştır. Rauda Jamis'in "Aşk ve Acı: Frida Kahlo" romanı, Frida'nın hayatı boyunca yaşadıklarını ve döneme yaptığı etkileri okuyucularıyla paylaşmaktadır. Kahlo'nun acıları ve aşkları da onun sanatına yansımıştır.