Hidrojen bağı, moleküller arasında kuvvetli bağlar oluşturan bir tür bağdır. Hidrojen bağı, özellikle hidrojen atomunun oksijen, azot veya flor gibi elektronegatif bir atomla bağlı olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu bağlar, moleküller arasında elektrostatik etkileşimler nedeniyle oluşur ve su, amonyak gibi bileşiklerde gözlemlenebilir.

HF (Hidrojen Florür) molekülünde, bir hidrojen atomu, bir flor atomuyla bağlıdır ve bu molekül iki adet hidrojen bağı oluşturabilir. Aynı şekilde NH3 (Amonyak) molekülünde, üç hidrojen atomu bir azot atomu etrafında düzenlenmiştir ve bu molekül de hidrojen bağları içerir. Bu moleküller hidrojen bağlarına sahip oldukları için özellikle suda çözünebilirler.

Öte yandan, eterlerde hidrojen bağı bulunmaz. Eterler, alkollere göre daha düşük kaynama noktalarına sahiptir çünkü hidrojen bağları içermezler.

Metanol (CH3OH) molekülü, bir metil grubu ve bir hidroksil grubundan oluşur. Hidrojen bağı oluşturma kabiliyetine sahip olan hidroksil grubu nedeniyle metanol, su gibi polar özellikler gösterir ve suda çözünme yeteneğine sahiptir.

NH3 (Amonyak) molekülü üç adet hidrojen atomu içerir ve bu üç hidrojen atomu da hidrojen bağı oluşturabilir. Amonyak molekülü bileşimindeki hidrojen bağları, molekülün suyla etkileşimini sağlar ve amonyakın suda çözünmesine katkıda bulunur.

Hidrojen bağı oluşturan moleküllerin bazılarında kaynama noktalarının farklılıkları, moleküller arasındaki bağ güçlerine bağlı olarak değişebilir. Su molekülü, güçlü hidrojen bağlarından dolayı diğer moleküllere göre daha yüksek bir kaynama noktasına sahiptir. Bu bağlar, moleküller arasındaki etkileşimleri güçlendirir ve daha fazla enerji gerektirir. Bu durum suyun sıvı halde daha yüksek sıcaklıklara kadar kalmasını sağlar.

Yukarıda belirtilen açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, hidrojen bağları moleküller arasında güçlü etkileşimlere yol açarak bazı maddelerin belirli özelliklerini belirler ve bu durumların anlaşılması kimyanın temel prensiplerinden biridir.