Hukuk mülkiyet hakkı nedir?
Kişiler, sahip oldukları malları hukuki düzen içerisinde kendi iradesine göre kullanma, o mallardan yararlanma ve tasarruf etme yetkisine sahiptir. Taşınır ya da taşınmaz tüm mallar üzerinde bulundurulan bu yetkiye "mülkiyet hakkı" denir.
Mülkiyet hakkı, kapitalist ekonomik kurallarının hakim olduğu bölge, sistem veya devletlerde; taşınır (menkul) ya da taşınmaz (gayrimenkul) bir eşya üzerinde hak sahibine kullanma (usus), yararlanma (fructus) ve tasarruf (abusus) yetkisi veren, hukuk düzeninin sınırları içinde kullanılabilen, mutlak ve ayni bir haktır.
İslam dininde mülk edinmenin en temel prensibi nedir?
İslam dininde mülk edinmenin en temel prensibi nedir?
2.2. Dolayısıyla İslâm hukukunda mülkiyetin en temel özelliği meşru olmasıdır. Meşru mülkiyet ise helal olan, diğer bir ifadeyle Kur'ân ve Sünnet'in belirlediği uhrevi/ahlaki/hukuki prensiplere uygun olan mülkiyettir.
Islamda ferdi mülkiyet nedir?
Mülkiyet hakkı her türlü haksızlık ve tecavüze karşı İslâm'ın getirdiği tedbirlerle koruma ve güvence altına alınmıştır. Zaruri haller dışında, mal sahibinin rızası bulunmadıkça onun malı üzerinde başkaları hiçbir tasarrufta bulunamaz.
İslâm dininde mülkiyet anlayışı ne demektir?
İslâm dininde mülkiyet anlayışı ne demektir?
İslam dini açısından ticaret ve miras yoluyla mülk edinmemiz helaldir. Hırsızlık, tefecilik, kumar, faiz ve rüşvet gibi yollardan mülk edinmek İslam dininde haramdır. Mülk edinmek haktır fakat bu mülkü savurmak veya israf etmek haramdır.
Bireysel mülkiyet Nedir?
Islamda özel mülkiyet anlayışı var mı?
Islamda özel mülkiyet anlayışı var mı?
İslamiyette mülkiyet düzeni, meşru yollarla edinilen özel mülkiyetin serbest olması ve korunması üzerine kuruludur (Kattan, 1967: 21). Bir başka ifadeyle İslam hukuku özel mülkiyeti kabul etmiş ve her türlü haksız müdahaleye karşı titizlikle korumuştur.
Mülkiyet sınırlarını nasıl tespit edilir?
Madde 11 – Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri, mirasçıları veya haricen iktisap edenler arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise, zilyedleri arasında taksim edildiği belge veya bilirkişi ya da tanık beyanları ile anlaşıldığı takdirde, taksim gereğince tespit yapılır.