İşletme içi sorumluluk alanları genellikle şu bileşenlerden oluşmaktadır:
1. Hissedarlar: İşletmenin sahipleri olan hissedarların haklarına saygı gösterilmesi ve onların çıkarlarının korunması.
2. Yöneticiler: İşletmenin yöneticileri, şirketin etkin bir şekilde yönetilmesinden ve işletmenin amaçlarına uygun olarak faaliyet göstermesinden sorumludurlar.
3. Çalışanlar: İşletmenin en değerli varlıkları olan çalışanların haklarına saygı gösterilmesi, adil çalışma koşullarının sağlanması ve çalışan refahının ön planda tutulması.

Kurum içi sosyal sorumluluk alanlarına ek olarak, kurum dışı sosyal sorumluluk alanları da önemli bir rol oynamaktadır. Bu alanlar arasında rakipler, müşteriler, tedarikçiler, çevre, toplum ve hükümet gibi paydaşlar bulunmaktadır. İşletmelerin sosyal sorumluluk anlayışını genişleterek tüm bu paydaşların beklentilerini karşılaması ve toplumsal fayda sağlaması önemlidir.

İç sorumluluk, bireyin kendi vicdanının sesine karşı hissettiği sorumluluktur. Yani kişinin içinde doğuştan gelen ya da toplumun içinde bulunduğu sosyal çevreden edindiği sorumluluk duygusudur. Dış sorumluluk ise genellikle kanunlar ve toplumsal normlar aracılığıyla belirlenen, dışarıdan gelen beklentilere göre şekillenen sorumluluklardır.

İşletmelerin sorumlulukları dört temel alanda toplanabilir: Ekonomik, hukuki, etik ve sosyal sorumluluklar. Şirketler, sadece ekonomik açıdan karlı olmakla kalmayıp aynı zamanda kanunlara uymalı, etik davranışlar sergilemeli ve toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmalıdır.

Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, şirketlerin kendi çalışmalarıyla sadece kar elde etmeyi değil, aynı zamanda topluma ve çevreye karşı sorumlu davranmayı amaçlayan projelerdir. Bu projeler genellikle çevre koruması, eğitim desteği, toplumsal kalkınma, sağlık projeleri gibi alanlarda faaliyet gösterir ve şirketin topluma katkı sağlamasını hedefler.

Limited şirketlerde müdür atanması genellikle zorunludur. Ortağın şirket müdürü olarak atanması, şirketin günlük işlerini ve operasyonlarını yönetmesine olanak tanır. Tek ortaklı limited şirketlerde, ortak olmayan bir kişi şirket müdürü olarak atanacaksa, tek ortağın da müdür olarak atanması gerekebilir.

Şirket devirlerinde borçlar genellikle bir sorun teşkil eder. Türk Borçlar Kanunu uyarınca, ticari işletme devri sonucunda devredenin ve devralanın iki yıl süreyle devir tarihindeki borçlardan müteselsilen sorumlu olmaya devam etmesi hükme bağlanmıştır.

Şahsın kişisel borçlarından dolayı icra takibi bulunması durumunda, şirket kurulmasında genellikle bir engel oluşmaz. Ancak borçlu kişinin sahip olduğu şirketin hesabına icra konulması mümkün olabilir. Haciz uygulamaları, alacaklıların borçluların malvarlıklarına başvurduğu bir yoldur ve şirketler de bu durumdan etkilenebilir.