Kadınların geçmişten bugüne hak ve özgürlüklerinde gözlemlenen değişiklikler oldukça önemli ve etkileyici olmuştur. Örneğin, 1925 yılında yürürlüğe giren Kıyafet Kanunu ve 1926'da kabul edilen Türk Medeni Kanunu, kadınların yasal statülerinde büyük değişikliklere neden olmuştur. Bu yasal düzenlemelerle kadınlara hem aile içinde hem de birey olarak daha fazla eşit haklar tanınmıştır. Ayrıca, Türkiye'de kadınlara 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Bu haklar kadınların toplumsal ve siyasi alanda daha aktif roller üstlenmesine olanak sağlamıştır.

Kadın hareketinin kökenleri ise 19. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. Modern kadın hakları hareketi, kadınların oy kullanma, meslek sahibi olma, eğitim hakkı gibi temel siyasi ve sivil hakları için mücadele etmiştir. Bu dönemde kadın hakları savunucuları, kadınların toplumda daha görünür ve etkili olmaları için çeşitli reformlar talep etmişlerdir.

Kadın hakları maddeleri arasında yer alan bazı temel haklar ise şunlar olabilir:
1. Kadının evlilikle ilgili hakları: İstediği kişiyle evlenme hakkı, eşit miras hakkı, cinsel birleşmeyi reddetme hakkı, şiddete maruz kalmama hakkı, malına sahip olma hakkı, kumayı reddetme hakkı, resmi nikah hakkı gibi haklar.

Türkiye'deki kadın hareketi tarihi zaman içinde değişim göstermiştir. Özellikle Birinci Meşrutiyet'ten Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte Türk kadınları kamusal alanda daha aktif roller üstlenmeye başlamıştır. Bu dönemde kadınların sosyal aktör olma süreci hızlanmış ve kadın hakları konusundaki farkındalık artmıştır.

Türk kadınına eşit haklar verilmesine yönelik önemli adımlardan biri 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla atılmıştır. Bu dönemde kadınların kamusal alana katılımını destekleyen yasal düzenlemeler yapılmış ve eğitimde cinsiyet eşitliği sağlanmıştır.

Kadın-erkek eşitliği, kanun önünde eşitlik ilkesi çerçevesinde ele alınmaktadır. Anayasa'nın "kanun önünde eşitlik" maddesi, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, din gibi farklılıklar gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu vurgulamaktadır. Kadınlar ve erkekler arasında eşit haklara sahip olma ilkesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemli bir temelini oluşturmaktadır.