Lipoprotein lipaz enzimi kılcal damarların çeperlerindeki endotel hücrelerinde bulunur. Bu enzim, hücrelerin yüzeyinde, damar lümeni tarafında bulunan eksi yüklü heparan sulfat-proteoglikan (HSPG) molekülleriyle etkileşime girerek görev yapar.

Lingual lipaz, lipid sindiriminde görev alan bir enzimdir ve dil kökünde bulunan bezler (lingual lipaz) ile mide mukozasından (gastrik lipaz) kaynaklanır. HSPG, bu enzimlerin olduğu gibi, asitlere dayanıklıdırlar ve optimum pH seviyeleri genellikle 4-6 arasındadır.

Lipaz seviyesinin yüksek çıkması genellikle safrakesesi ve pankreas hastalıkları, pankreas kanserleri ve bağırsak hastalıkları gibi durumların işaretçisi olabilir. Bu durumda konunun detaylı olarak incelenmesi ve gerektiğinde radyolojik görüntüleme tekniklerinin de kullanılması önemlidir.

Lipaz seviyesini düşürmek için sağlıklı beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek önemlidir. Alkol tüketiminden kaçınılmalı, az yağlı yiyecekler tercih edilmeli ve bol su içilmelidir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolü de lipaz seviyesinin kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.

Gliserol kinaz enzimi yağ hücrelerinde bulunmaz, bu nedenle lipoprotein lipaz etkisiyle salınan gliserol, hücreler tarafından metabolize edilemez. Gliserol kana geçer ve karaciğerde gliserol kinaz enzimi aracılığıyla gliserol-3-fosfata dönüştürülür; burada triasilgliserol sentezi için kullanılır.

Triaçilgliserol, karaciğerde ve yağ dokusunda (ayrıca meme dokusu ve barsak mukoza hücrelerinde) sentezlenen bir lipit türüdür. Bu sentezin gerçekleşebilmesi için gliserol 3-fosfat ve yağ asitlerinin bulunması gerekmektedir.

Gliserol, biyolojide sıvı halde bulunan, tatlı ve zehirli olmayan bir trihidroksi alkoldür. Su ve etanol ile karışabilir, asetonda çözünebilir. Tıbbi açıdan, gliserin diyabet hastalığında dış kullanım için merhemlerde kullanılabilir.