Markalama, tarih boyunca farklı kültürlerde ve dönemlerde farklı şekillerde uygulanmıştır. Antik Mısır ve Mezopotamya dönemlerinde ustaların eserlerine işaretler koyarak kendi kimliklerini göstermeye çalıştıkları bilinmektedir. Ancak modern anlamda markalama kavramının ilk örnekleri, 1880'lerde P&G tarafından gerçekleştirilmiştir. Ivory Soap (Ivory Sabunları) markası ile başlayan bu dönem, günümüz marka yönetimi anlayışının temellerini atmıştır.

Markalamanın pazarlama kavramı içindeki yeri ise, bir ürün veya hizmetin diğerlerinden ayırt edilebilir hale getirilmesi ve tanıtılması sürecini ifade eder. Bu süreçte markanın fikri veya görüntüsü, daha geniş bir kitle tarafından tanınabilir hale getirilerek belirli bir ürün veya hizmetle özdeşleştirilir. Bu da tüketicilere markanın değerini ve kalitesini temsil ettiği algısını oluşturabilir.

Ayrıca, markalaşma süreci bir işletmenin kendine sorduğu "ben kimim" sorusunun cevabını da içerir. Markalaşma, bir ürünü ya da hizmeti diğerlerinden ayırmayı sağlar ve tüketicilerde iz bırakan bir marka oluşturarak müşteri sadakatini artırabilir. Müşteri ile marka arasındaki bağın güçlenmesinde önemli bir köprü olan markalaşma, işletmenin güvenilirlik ve saygınlık kazanmasında da etkin bir rol oynar.

Markalama sürecinde kullanılan araçlar ise markalama takımları olarak adlandırılabilir. Bu takımlar arasında pleyt, V yatakları, cetveller, çizecekler ve mihengirler gibi araçlar yer alabilir. Bu araçlar markanın tasarımını ve tanıtımını destekleyerek marka bilinirliğinin artmasına yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, markalama kavramı tarih boyunca evrildi ve günümüzde bir işletme için büyük öneme sahip bir strateji haline geldi. Markalaşma süreci, bir işletmenin kimliğini oluştururken, tüketicilere güven vererek sadakat oluşturmayı hedefler. Bu süreçte kullanılan araçlar ve stratejiler, markanın başarılı bir şekilde tanıtılmasını ve ayırt edilmesini sağlar.