haberci
Efsanevi Üye
Nebe Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 78. suresi olup 40 ayetten oluşmaktadır. Mekke döneminde inen bu sure, kıyamet ve ahiret hayatının gerçekliği üzerine önemli mesajlar verir. Sure, insanları düşünmeye sevk ederek, dünya hayatının geçiciliğine ve ahiret hayatının ebediliğine dikkat çeker.
عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ (١) عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ (٢) ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ (٣) كَلَّا سَيَعْلَمُونَ (٤) ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ (٥) أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَـٰدًۭا (٦) وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًۭا (٧) وَخَلَقْنَـٰكُمْ أَزْوَٰجًۭا (٨) وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًۭا (٩) وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًۭا (١٠) وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا (١١) وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًۭا شِدَادًۭا (١٢) وَجَعَلْنَا سِرَٰجًۭا وَهَّاجًا (١٣) وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءًۭ ثَجَّاجًۭا (١٤) لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّۭا وَنَبَاتًۭا (١٥) وَجَنَّـٰتٍ أَلْفَافًا (١٦) إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَـٰتًا (١٧) يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًۭا (١٨) وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا (١٩) وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَٰبًا (٢٠) إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًۭا (٢١) لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابًۭا (٢٢) لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًۭا (٢٣) لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًۭا وَلَا شَرَابًا (٢٤) إِلَّا حَمِيمًۭا وَغَسَّاقًۭا (٢٥) جَزَآءًۭ وِفَاقًا (٢٦) إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًۭا (٢٧) وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا كِذَّابًۭا (٢٨) وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَـٰهُ كِتَـٰبًۭا (٢٩) فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا (٣٠) إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا (٣١) حَدَآئِقَ وَأَعْنَـٰبًۭا (٣٢) وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًۭا (٣٣) وَكَأْسًۭا دِهَاقًۭا (٣٤) لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًۭا وَلَا كِذَّٰبًا (٣٥) جَزَآءًۭ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًۭا (٣٦) رَّبِّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَـٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا (٣٧) يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ صَفًّۭا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابًا (٣٨) ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا (٣٩) إِنَّآ أَنذَرْنَـٰكُمْ عَذَابًۭا قَرِيبًۭا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَـٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًا (٤٠)
Nebe Suresi Türkçe Okunuşu
Amme yetesâelûn(1) 'anin-nebe'il-azîm(2) ellezî hum fîhi muhtelifûn(3) kellâ seya'lemûn(4) summe kellâ seya'lemûn(5) e lem nec'alil-arda mihâdâ(6) vel-cibâle evtâdâ(7) ve halaknâkum ezvâcâ(8) ve cealnâ nevmekum subâtâ(9) ve cealnâl-leyle libâsâ(10) ve cealnâl-nehâre meâşâ(11) ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(12) ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(13) ve enzelnâ minel-mu'sırâti mâen seggâcâ(14) li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(15) ve cennâtin elfâfâ(16) inne yevmel-fasli kâne mîkâtâ(17) yevme yunfehu fîs-sûri fe te'tûne efvâcâ(18) ve futihatis-semâ'u fe kânet ebvâbâ(19) ve suyyiret-il-cibâlu fe kânet serâbâ(20) inne cehenneme kânet mirsâdâ(21) lit-tâgîne meâbâ(22) lâbisîne fîhâ ahkâbâ(23) lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(24) illâ hamîmen ve gassâqâ(25) cezâen vifâqâ(26) innehum kânû lâ yercûne hisâbâ(27) ve kezzebû bi'âyâtinâ kizâbâ(28) ve kulle şey'in ahsaynâhu kitâbâ(29) fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(30) inne lil-mutteqîne mefâzâ(31) hadâika ve a'nâbâ(32) ve kevâibe etrâbâ(33) ve ke'sen dihâkâ(34) lâ yesme'ûne fîhâ lagven ve lâ kizâbâ(35) cezâen min rabbike atâen hisâbâ(36) rabbi's-semâvâti vel-ardi ve mâ beynehumâ er-rahmân lâ yemlikûne minhû hitâbâ(37) yevme yekûmur-rûhu vel-melâiketu saffâ lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur-rahmânu ve kâle savâbâ(38) zâlike yevmul-hakku fe men şâe'ttehaze ilâ rabbihî meâbâ(39) innâ enzernâkum azâben karîbâ yevme yenzurul-merru mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul-kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(40)
Nebe Suresi Anlamı (Meali)
1. Birbirlerine neyi soruyorlar?
2. O büyük haberi mi?
3. Ki onlar bu konuda anlaşmazlık içindedirler.
4. Hayır, ileride bilecekler.
5. Yine hayır, ileride bilecekler.
6. Biz yeryüzünü bir döşek yapmadık mı?
7. Dağları da birer kazık kılmadık mı?
8. Sizi çift çift yaratmadık mı?
9. Uykunuzu bir dinlenme kılmadık mı?
10. Geceyi bir örtü yapmadık mı?
11. Gündüzü de bir geçim zamanı yapmadık mı?
12. Üstünüze yedi sağlam bina kurmadık mı?
13. Parlak bir kandil yapmadık mı?
14. Sıkışan bulutlardan bol bol su indirmedik mi?
15. Onunla taneler ve bitkiler çıkarmak için.
16. Ve sık ağaçlı bahçeler.
17. Şüphesiz hüküm günü belirlenmiş bir vakittir.
18. O gün sura üflenir ve siz bölük bölük gelirsiniz.
19. Gök açılır ve kapı kapı olur.
20. Dağlar yürütülür ve serap olur.
21. Cehennem, azgınlar için bir gözetleme yeridir.
22. Onlar orada uzun zaman kalacaklardır.
23. Orada ne serinlik ne de içecek tadacaklardır.
24. Ancak kaynar su ve irin.
25. Uygun bir ceza olarak.
26. Çünkü onlar hesap gününü ummazlardı.
27. Ayetlerimizi yalanladılar.
28. Biz her şeyi bir kitapta sayıp dökmüşüzdür.
29. Öyleyse tadın! Artık size azaptan başka bir şey artırmayacağız.
30. Şüphesiz muttakiler için başarı vardır.
31. Bahçeler ve üzüm bağları.
32. Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
33. Dolup taşan kadehler.
34. Orada ne boş bir söz ne de yalan işitirler.
35. Rabbinin bir lütfu olarak yeterli bir karşılık.
36. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi olan Rahman'dan.
37. O gün Ruh ve melekler saf saf dururlar. Rahman'ın izin verdiği ve doğruyu söyleyenlerden başkası konuşamaz.
38. İşte o gün gerçektir. Dileyen Rabbine varış yolu tutar.
39. Biz sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, ellerinin ne yaptığını görür ve kâfir, "Keşke toprak olsaydım!" der.
Nebe Suresi Arapça Yazılışı
عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ (١) عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ (٢) ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ (٣) كَلَّا سَيَعْلَمُونَ (٤) ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ (٥) أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَـٰدًۭا (٦) وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًۭا (٧) وَخَلَقْنَـٰكُمْ أَزْوَٰجًۭا (٨) وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًۭا (٩) وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًۭا (١٠) وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا (١١) وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًۭا شِدَادًۭا (١٢) وَجَعَلْنَا سِرَٰجًۭا وَهَّاجًا (١٣) وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءًۭ ثَجَّاجًۭا (١٤) لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّۭا وَنَبَاتًۭا (١٥) وَجَنَّـٰتٍ أَلْفَافًا (١٦) إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَـٰتًا (١٧) يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًۭا (١٨) وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا (١٩) وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَٰبًا (٢٠) إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًۭا (٢١) لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابًۭا (٢٢) لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًۭا (٢٣) لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًۭا وَلَا شَرَابًا (٢٤) إِلَّا حَمِيمًۭا وَغَسَّاقًۭا (٢٥) جَزَآءًۭ وِفَاقًا (٢٦) إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًۭا (٢٧) وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا كِذَّابًۭا (٢٨) وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَـٰهُ كِتَـٰبًۭا (٢٩) فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا (٣٠) إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا (٣١) حَدَآئِقَ وَأَعْنَـٰبًۭا (٣٢) وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًۭا (٣٣) وَكَأْسًۭا دِهَاقًۭا (٣٤) لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًۭا وَلَا كِذَّٰبًا (٣٥) جَزَآءًۭ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًۭا (٣٦) رَّبِّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَـٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا (٣٧) يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ صَفًّۭا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابًا (٣٨) ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا (٣٩) إِنَّآ أَنذَرْنَـٰكُمْ عَذَابًۭا قَرِيبًۭا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَـٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًا (٤٠)
Nebe Suresi Türkçe Okunuşu
Amme yetesâelûn(1) 'anin-nebe'il-azîm(2) ellezî hum fîhi muhtelifûn(3) kellâ seya'lemûn(4) summe kellâ seya'lemûn(5) e lem nec'alil-arda mihâdâ(6) vel-cibâle evtâdâ(7) ve halaknâkum ezvâcâ(8) ve cealnâ nevmekum subâtâ(9) ve cealnâl-leyle libâsâ(10) ve cealnâl-nehâre meâşâ(11) ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(12) ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(13) ve enzelnâ minel-mu'sırâti mâen seggâcâ(14) li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(15) ve cennâtin elfâfâ(16) inne yevmel-fasli kâne mîkâtâ(17) yevme yunfehu fîs-sûri fe te'tûne efvâcâ(18) ve futihatis-semâ'u fe kânet ebvâbâ(19) ve suyyiret-il-cibâlu fe kânet serâbâ(20) inne cehenneme kânet mirsâdâ(21) lit-tâgîne meâbâ(22) lâbisîne fîhâ ahkâbâ(23) lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(24) illâ hamîmen ve gassâqâ(25) cezâen vifâqâ(26) innehum kânû lâ yercûne hisâbâ(27) ve kezzebû bi'âyâtinâ kizâbâ(28) ve kulle şey'in ahsaynâhu kitâbâ(29) fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(30) inne lil-mutteqîne mefâzâ(31) hadâika ve a'nâbâ(32) ve kevâibe etrâbâ(33) ve ke'sen dihâkâ(34) lâ yesme'ûne fîhâ lagven ve lâ kizâbâ(35) cezâen min rabbike atâen hisâbâ(36) rabbi's-semâvâti vel-ardi ve mâ beynehumâ er-rahmân lâ yemlikûne minhû hitâbâ(37) yevme yekûmur-rûhu vel-melâiketu saffâ lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur-rahmânu ve kâle savâbâ(38) zâlike yevmul-hakku fe men şâe'ttehaze ilâ rabbihî meâbâ(39) innâ enzernâkum azâben karîbâ yevme yenzurul-merru mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul-kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(40)
Nebe Suresi Anlamı (Meali)
1. Birbirlerine neyi soruyorlar?
2. O büyük haberi mi?
3. Ki onlar bu konuda anlaşmazlık içindedirler.
4. Hayır, ileride bilecekler.
5. Yine hayır, ileride bilecekler.
6. Biz yeryüzünü bir döşek yapmadık mı?
7. Dağları da birer kazık kılmadık mı?
8. Sizi çift çift yaratmadık mı?
9. Uykunuzu bir dinlenme kılmadık mı?
10. Geceyi bir örtü yapmadık mı?
11. Gündüzü de bir geçim zamanı yapmadık mı?
12. Üstünüze yedi sağlam bina kurmadık mı?
13. Parlak bir kandil yapmadık mı?
14. Sıkışan bulutlardan bol bol su indirmedik mi?
15. Onunla taneler ve bitkiler çıkarmak için.
16. Ve sık ağaçlı bahçeler.
17. Şüphesiz hüküm günü belirlenmiş bir vakittir.
18. O gün sura üflenir ve siz bölük bölük gelirsiniz.
19. Gök açılır ve kapı kapı olur.
20. Dağlar yürütülür ve serap olur.
21. Cehennem, azgınlar için bir gözetleme yeridir.
22. Onlar orada uzun zaman kalacaklardır.
23. Orada ne serinlik ne de içecek tadacaklardır.
24. Ancak kaynar su ve irin.
25. Uygun bir ceza olarak.
26. Çünkü onlar hesap gününü ummazlardı.
27. Ayetlerimizi yalanladılar.
28. Biz her şeyi bir kitapta sayıp dökmüşüzdür.
29. Öyleyse tadın! Artık size azaptan başka bir şey artırmayacağız.
30. Şüphesiz muttakiler için başarı vardır.
31. Bahçeler ve üzüm bağları.
32. Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
33. Dolup taşan kadehler.
34. Orada ne boş bir söz ne de yalan işitirler.
35. Rabbinin bir lütfu olarak yeterli bir karşılık.
36. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi olan Rahman'dan.
37. O gün Ruh ve melekler saf saf dururlar. Rahman'ın izin verdiği ve doğruyu söyleyenlerden başkası konuşamaz.
38. İşte o gün gerçektir. Dileyen Rabbine varış yolu tutar.
39. Biz sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, ellerinin ne yaptığını görür ve kâfir, "Keşke toprak olsaydım!" der.