Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) tanı kriterleri, belirgin obsesyonlar ve/veya kompulsiyonların bireyin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyecek düzeyde olması gerektiğini belirtmektedir. Obsesyonlar tekrarlayan düşünceler veya dürtüler olarak tanımlanırken, kompulsiyonlar da bu obsesyonlara yanıt olarak yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir. Toplum içinde yaygınlaşan bir kavram olan OKB'nin nedenlerinin genetik faktörler, çocukluk dönemi travmaları, kişilik özellikleri ve serotonin düzensizliği gibi faktörler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

OKB ile anksiyete bozuklukları arasında bir ilişki vardır. OKB, kaygı türü bir rahatsızlık olup insanları tekrarlayan düşünce ve davranış döngüsüne hapsederek yaşamlarını kısıtlayabilir. Obsesif-kompulsif bozukluk, rahatsızlığın semptomlarına göre tanımlanan ve tanımlayan bir durumdur.

OKB ile OKB arasında bir ilişki olmamasına rağmen, araştırmalar Streptokok bakterisinin neden olduğu belirli bir enfeksiyon türü ile OKB arasında bağlantılar olabileceğini göstermektedir. Ayrıca çevresel stres yaratan faktörlerin OKB'yi tetikleyebileceği bilinmektedir.

Obsesif-kompulsif bozukluğu olan kişiler genellikle saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya mantıksız olduğunun farkındadırlar, ancak bu düşünceleri kontrol edemezler. Tedavide kullanılan yöntemler arasında bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi yer almaktadır. Bu terapiler, abartılı veya felaket içerikli düşünceleri azaltmaya ve semptomları yönetmeye yardımcı olabilir.

OKB döngüsü, ritüellerin takıntılı düşünceleri engellemek veya uzaklaştırmak için tekrarlanmasıyla oluşur. Ritüeller anksiyeteyi kısa süreli olarak hafifletebilir ancak obsesif düşünceler geri döndüğünde ritüelleri tekrarlamak gerekebilir. Bu durum, kişinin günlük yaşamını etkileyerek normal aktivitelerini sürdürme yeteneğini kısıtlayabilir.