Pangea'nın keşfinin detaylarına baktığımızda, kıtaların kaymasıyla ilgili kapsamlı tezi ilk olarak 1912'de Alman meteorolog Alfred Wegener tarafından geliştirildi. Wegener, jeolojik ve paleontolojik verilere dayanarak, geçmişte tek bir kıta oluştuğunu ve bu kıtanın Pangea adını taşıdığını öne sürdü. Bu teori, kıtaların hareket ettiğini ve ayrıldığını açıklayarak modern kıta sıralamamızın temelini oluşturdu.

Pangea'nın ayrılmasıyla oluşan iki büyük kıtaya baktığımızda, Laurasia (Kuzey) ve Gondwana (Güney) kıtaları ortaya çıktı. Laurasia Kuzey Amerika ve Avrasya'yı oluştururken, Gondwana Antarktika, Güney Amerika, Avustralya ve Afrika kıtalarını içermektedir.

Güney Amerika kıtası, Gondvana'nın parçalanması sonucu oluşmuştur. Gondvana'nın ayrılmasıyla Antarktika, Güney Amerika, Avustralya ve Afrika kıtaları şekillendi.

Kuzey ve Güney kıtalarının arasında bulunan denizin adı, Tethys Denizi/Okyanusu olarak adlandırılır. Bu okyanus, iki büyük kıta arasında konumlanmıştır.

Kıtalar, yeryüzünü oluşturan büyük kara parçalarıdır. Kıta tanımı standart olmayıp farklı kültürler ve bilim dalları tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Dünya üzerindeki yedi kıta Avrupa, Afrika, Antarktika, Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Avustralya'dır.

Amerika kıtasının oluşumuyla ilgili, Asya'dan göç eden halkların Bering Boğazı üzerinden Amerika'ya ulaştığı düşünülmektedir. Mitokondri DNA analizleri, Amerika yerlilerinin Asya'dan gelen topluluklarla genetik benzerlik taşıdığını göstermektedir. İnsanların zamanla Kuzey Amerika'dan güneye doğru yayıldığı bilinmektedir.

Pangaea ya da Pangea, Paleozoik ve Mezozoik zaman aralığında var olmuş dördüncü ve son süperkıtadır. Yaklaşık 335 milyon yıl önce oluşmuş ve 200 milyon yıl önce ayrılmaya başlamıştır. Bu süperkıta, daha önceki kıta parçalarının bir araya gelmesiyle oluşmuş ve sonrasında kıtaların ayrılmasıyla günümüz kıta yapısını almıştır.