Preeklampsi, hamilelik sırasında ortaya çıkabilen ve anne ve bebek sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilen bir durumdur. Gebeliğin ikinci yarısında (genellikle 20. haftadan sonra) gelişen hipertansiyon, idrarda protein varlığı ve ödem gibi belirtilerle kendini gösterir. Preeklampsi, plasentanın yeterince oksijen alamaması sonucu oluşan plasental hipoksi nedeniyle meydana gelir.

Preeklampsi genellikle 37. haftada ortaya çıkar, ancak hamileliğin herhangi bir döneminde gelişebilir. Hatta bazen doğum sırasında veya doğumdan sonra da ortaya çıkabilir. Durum hafiften şiddetliye kadar farklı seviyelerde olabilir ve ilerleme süreci de değişkenlik gösterebilir.

Tedavi edilmediği takdirde preeklampsi ciddi sonuçlara yol açabilir. Eğer erken ve uygun şekilde tedavi edilmezse karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, kardiyovasküler problemler gibi hayati tehlike oluşturan sorunlara neden olabilir. Ayrıca preeklampsi ilerlerse eklampsi adı verilen daha şiddetli bir durum ortaya çıkabilir, bu durumda annede nöbetler (konvülsiyonlar) gelişebilir.

Gebelik zehirlenmesi veya preeklampsi genellikle 20. haftadan sonra ortaya çıkar ve anne adayının tansiyon yükselmesi (140/90 mm ve üzeri), idrarda protein kaçağı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu durum yaklaşık her 100 hamile kadından 5-8'ini etkileyebilir.

Gebelik tansiyonu olarak adlandırılan gestasyonel hipertansiyon da gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkar ve doğumdan sonra genellikle düzelir. Ancak gebelikte ortaya çıkan hipertansiyon durumlarının hepsinin mutlaka doktor kontrolünde takip edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi önemlidir.

Eklampsi ise preeklampsi tanısı konmuş bir kadında nöbetlerin (konvülsiyonlar) başlaması durumudur. Eklampsi genellikle preeklampsiye bağlı olarak gelişir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle gebelik sırasında düzenli kontroller ve doktor önerilerine uyum hayati önem taşır.