Son Konular

şeyh Hâlid Zibârî

ZeberusZeberus doğrulanmış üyedir.

(¯´•._.• Webmaster •._.•´¯)
Yönetici
Katılım
27 Aralık 2022
Mesajlar
342.352
Çözümler
4
Tepkime puanı
1.343
Puan
113
Yaş
37
Konum
Adana
Web sitesi
forumsitesi.com.tr
Credits
6.255
Meslek
Webmaster
Anadolu velîlerinden. 1826 (H.1242) senesinde doğdu. Babası Şeyh Hüseyin Efendi, Diyarbakır'da medfûndur. 1863 (H.1280) senesinde Şırnak'ın Basret köyünde vefât etti. Türbesi, bu köydeki câminin yanındadır.

İlim tahsîline başlayınca, önce Kur'ân-ı kerîmi, kırâat ilmini öğrendi. Sonra diğer ilimlerden bir mikdâr babasından okudu. Tahsîlini devâm ettirmek için çeşitli yerlere gitti. Tanze Medresesinde tahsil gördü. Bu medresede iken Minhâc üzerine bir şerh olan Şerh-i Remlî kitabından eliyle bir nüsha yazdı sonra Siirt'e gidip, bölgenin kıymetli ve meşhur âlimi Molla Halil Si'ridî'nin medresesinde talebe oldu. Burada tahsîlini tamamlayıp Molla Mustafa'dan bütün ilimlerde icâzet aldı.Raşine köyündeki amcası Şeyh Abdüsselâm'ın yanına döndü. Orada Şeyh Muhammed Aynî'nin kerâmet sâhibi kızı Fâtıma-ı Sâliha ile evlendi. Kayın babasından tasavvuf yolunda feyz alıp, kemâle erdi. Bu hocasının emri ile ona vekil olarak insanları irşâd için Basret köyüne gitti. Ders ve sohbetlerinde pekçok talebe toplanırdı. Pekçok âlim ve sâlih insan yetiştirmiştir.

Talebelerinin meşhurlarından ve halîfesi Şeyh Ömer Zerkânî şöyle anlatmıştır: "HocamŞeyh Hâlid Zibârî hazretlerinden çeşitli ilimleri öğrenmekte olduğum sıralarda bir gün huzûrunda ders alıyordum. Başımı elimdeki kitaba eğerek, dersle meşgul olduğum sırada, başımı kaldırdım. Fakat hocamı göremedim.Sağa sola baktım. Ortalıkta görünmüyordu. Fakat ders odasından dışarı çıkmamıştı. Az önce karşımda oturuyordu. Şaşırdım, elindeki kitab da oturduğu yerdeydi. Beni bir titreme, korku ve dehşet kapladı. Ne yapacağımı bilemiyordum. O sırada pencerenin demiri üzerine beyaz bir kuş kondu. Sonra da uçup gitti. Ben bu kuşa bakıp başımı çevirdiğimde hocamı karşımda oturur gördüm. Derse başlayıp bitirdikten sonra bana, kerâmetini gördüğüm için; "Bunu mümkün mertebe hiçbir yerde anlatma!" buyurdu.

Bir defâsında insanları Allahü teâlânın emirlerine uymaları, dünyâya düşkün olmamaları husûsunda irşâd için köyleri dolaştı. Meşhur âlim Molla Muhammed Barşinî'nin köyü Barşa'ya da gitti. Sabah namazından sonra insanlara nasîhat etmek için yüksek bir yere oturdu. Huzûrunda binden fazla insan toplandı. Aralarında pekçok âlim vardı. Bu insanlara gâyet güzel vâz etti. Haramlardan sakınmaları husûsunda uyardı. Fakat insanlar bu güzel ele geçmez nasîhatlerden de etkilenmediler.Bu hâli görünce; "Allahü teâlâya yemin ederim ki, eğer şu ağaca vâzetseydim, Allahü teâlânın azametinden dolayı yanar, yıkılırdı." diyerek karşısındaki dut ağacını gösterdi ve ağaca baktı. O sırada ağaç büyük bir gürültüyle kökünden sökülüp yere yıkıldı. Etrafa fırtına sesi gibi şiddetli bir ses yayıldı. Orada bulunan insanlar, bu hâli görünce, hayret içinde ağlaşmaya başladılar. Kalpleri uyanıp, hepsi Şeyh Hâlid Zibârî hazretlerinin huzûrunda tövbe ettiler.

Ömrünün sonuna kadar insanları irşâd ile meşgûl oldu. Son olarak insanlara nasîhat için Cizre'ye gittiği sırada hastalandı. Oradan Basret köyüne getirildi. Bir iki gün sonra kırk iki yaşında vefât etti.Şeyh Hüseyin ve Şeyh Muhammed Hâlid onun halîfelerindendir.

1) Kitâbu Ahvâl-üd-Dürriyye fî Silsilet-iz-Zibâriyye
 

şeyh Gâlib Dede

şeyh Hasan

  1. Konular

    1. 1.282.873
  2. Mesajlar

    1. 1.683.766
  3. Kullanıcılar

    1. 32.211
  4. Son üye

Geri
Üst Alt