Sınıflı toplumlar, içindeki bireyler veya gruplar arasında hiyerarşik farklılığı ifade eden toplum ya da kültürlerdir. Bireyler genellikle ekonomik konumları ve benzer siyasi ve ekonomik ilgileri doğrultusunda gruplaşmaktadırlar. Bu gruplaşma, belirli bir sınıf yapısını oluşturur ve toplum içinde farklı sosyal katmanların mevcut olduğunu gösterir.

Sosyolojide "toplumsal eşitsizlik", belirli bir toplumdaki kaynakların, belirli sosyal kategorilere eşit olmayan şekilde dağıtıldığı durumu ifade eder. Güç, din, akrabalık, prestij, ırk, etnisite, cinsiyet, yaş, cinsel yönelim ve sınıf gibi faktörler, toplumdaki sosyal mallara erişimde farklılıklara neden olabilir.

Sınıflı toplumlar tarihteki Marksist terminolojide genellikle ilkel komünal toplumdan sonraki dönemi ifade eder. Bu dönemde sınıflar, üretim araçlarına sahip olanlar ile bu araçları kullanarak emek harcayan işçiler arasında oluşur.

Sınıflı toplumların ortaya çıkması genellikle 18. yüzyıla, özellikle İngiliz Sanayi Devrimi ve Fransız Devrimi dönemlerine kadar uzanır. Sanayileşme ve kapitalizmin etkisiyle ortaya çıkan bu dönem, günümüzdeki toplumsal eşitsizliklerin ve sınıflandırmaların temellerini atmıştır.

Toplumsal eşitsizlik sistemi, toplumda var olan gruplar ve bireyler arasındaki eşitsizlikleri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bu sistem, toplumda mevcut olan tabakalaşmayı ve farklılaşmayı ifade eder.

Eşitsizlik kavramı ise eşit olmama durumunu ifade eder. Toplumlar arasındaki farklı sınıflar veya bireyler arasındaki büyük ayrımları temsil eden bir kavramdır. Günümüz dünyasında ise eşitsizlik türleri hala devam etmektedir.

Toplum kavramı, sosyolojide bir toplumun sadece içindeki bireylerin basit bir toplamından ibaret olmadığını, özgünlük gösteren ve sürekli değişen ilişkiler ağıyla şekillenen bir sistem olduğunu ifade eder. Bu ilişkiler, insanların maddi üretim faaliyetleri ve sınıfsal mücadelelerine dayanır.