Spor ve egzersizin ölüm riskiyle ilişkili olduğu konusu gerçekten önemli ve dikkate değerdir. Özellikle erkeklerde ve 35 yaş üstündeki bireylerde görülme oranının daha yüksek olması, bu yaş gruplarında ani ölüm riskinin arttığını göstermektedir. Genç erişkin sporcular ile spor yapmayan yaşıtlarının karşılaştırılması sonucunda ani ölüm görülme sıklığının 2.5 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir.

Ani ölümlerin nedenlerine baktığımızda, büyük bölümünün kalbi besleyen koroner damarlardaki darlık ve tıkanmalarla ilişkili olduğu görülmektedir. Diğer nedenler arasında kalp kası hastalıkları (kardiyomiyopatiler), kalbin elektriksel bozuklukları, iletim bozuklukları, damar genişlemeleri ve yırtılmaları (anevrizma ve rüptür) yer almaktadır. Bazı kapak hastalıklarının da ani ölüme neden olabileceği unutulmamalıdır.

Ani kardiyak ölüm ise beklenmedik bir şekilde ve şikayetlerin başlamasıyla kısa süre içinde (genellikle 1-2 saat içinde) ortaya çıkan ölümlere verilen isimdir. Özellikle bu durumda önceden ciddi bir hastalığı olmayan bireylerde yaşanan ani ölümler vurgulanmaktadır.

Spora bağlı ani ölüm riski ile yaşın artması arasında bir ilişki olduğu Danimarka'da yapılan bir çalışmada belirtilmektedir. Bu çalışmada yaşın artmasıyla sporla ilişkili ani ölüm oranının arttığı tespit edilmiştir. Ancak yarışmacı sporcularla eğlence amaçlı spor yapanlar arasında ani kardiyak ölüm insidansının benzer olduğu da belirtilmektedir.

Ölümün yaklaştığı bir dönemde belirtiler arasında solunum değişiklikleri, düzensizleşen kalp atışları, düşen tansiyon ve böbreklerin çalışmasını bırakması gibi durumlar bulunabilir. Özellikle idrar renginde değişiklikler görülebilir.

Ölen kişinin öleceğini hissedip hissetmediği konusu ise dinî bir açıdan ele alındığında, insanın ölüm anını önceden bilemeyeceği ifade edilmektedir. Bu konuda yapılan açıklamalar Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Kapukaya tarafından yapılmış olup, kişinin öleceğini hissedip hissetmeyeceğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Kalp enzimlerinin yüksek çıkması ise genellikle kalbe bağlı hasarlanmayla ilişkili olabilir. Troponin gibi kalp kasına özgü bir proteinin kanda yüksek çıkması, kalp krizi gibi beklenmedik durumlarda kalbin hasar görmesini işaret edebilir.

Apikal hipertrofik kardiyomiyopati ise kalp hastalıklarından biridir. Kalbin belirli bölgelerinde kalınlaşma ve hacim değişikliklerinin meydana geldiği bu durum, ventriküllerdeki yapısal değişikliklerle ilişkilidir.

Bu bilgiler ışığında, spor ve egzersiz yaparken dikkatli olmak, düzenli kontrolleri aksatmamak ve vücut sinyallerini dinlemek önemlidir. Herhangi bir sağlık sorunu veya rahatsızlık hissedildiğinde mutlaka bir sağlık profesyoneline başvurulmalıdır. Sağlıklı ve dengeli bir yaşam için sporun yanı sıra düzenli kontroller ve bilinçli yaşam tarzı büyük önem taşımaktadır.