Tabiat ilimleri, fizik, kimya, biyoloji, astronomi ve yerbilim gibi alanları içine alan disiplinlerdir. Bu bilim dalları, doğadaki olayları, olguları, varlıkları inceleyerek bu alanlardaki yasaları ve prensipleri anlamaya çalışırlar. Fizik, maddeyi, enerjiyi ve hareketi incelerken, kimya maddenin yapısını ve reaksiyonlarını ele alır. Biyoloji canlıların yaşamını, yapılarını ve işleyişini araştırırken, astronomi gök cisimlerini ve evreni inceler. Yerbilim ise yer kabuğunu, toprağı, suyu ve atmosferi inceleyerek gezegenimizi anlamaya çalışır. Tabiat ilimleri doğadaki düzeni ve karmaşıklığı anlamaya yönelik önemli bir rol oynar ve insanoğluna doğanın sırlarını açığa çıkarma imkanı sunar.

Tabiat teorisi, Allah'ın yarattığı varlıklara sabit ve değişmez tabiatlar yerleştirdiğini savunan bir anlayıştır. Buna göre, her varlık kendi tabiatı doğrultusunda hareket eder ve doğadaki olaylar bu tabiatlar çerçevesinde gerçekleşir. Tabiat teorisini benimseyenler, evrendeki zorunlu nedensel ilişkilerin varlığını ve doğadaki düzenin arkasındaki sabit kuralları vurgularlar.

Tabiatçılar ise her şeyin cevabını doğada arayan, maddenin temel özü üzerinde düşünen filozoflardır. İslam dünyasındaki karşılığı "Tabiyyun" veya "Tabiatçılık" olarak adlandırılan akım, İyonyalı Natüralist filozofların doğa felsefesine dayanan bir görüşü temsil eder. Tabiatçılar, maddenin varoluşunu ve canlılığı doğadaki yasalara bağlarlar ve tabiatta her şeyin belirli bir düzen içinde gerçekleştiğini savunurlar.

Dehriler ise ateistler, dinsizler, maddeciler ve materyalistler gibi Allah'ın varlığını inkar eden ve her şeyin tabiat kanunlarıyla var olduğunu savunan kişilere verilen isimdir. Dehriler, doğa olaylarının tesadüfen ortaya çıktığını ve her şeyin maddi olgulardan ibaret olduğunu savunurlar. Bu anlayışa göre, varlık sadece doğal sebeplerle açıklanabilir ve metafizik veya ilahi bir varlık kabul edilmez.

Doğa olayları, insanlar tarafından önceden tahmin edilebilen ancak önlenemeyen, genellikle can ve mal kaybına yol açan doğa afetleridir. Deprem, sel, kasırga, volkanik patlamalar gibi olaylar doğa olaylarına örnek gösterilebilir. Bu tür olaylar genellikle beklenmedik bir şekilde gerçekleşir ve ciddi zararlara neden olabilir.

Tabiiyyun felsefesi, İslam felsefesi içinde natüralizm akımını temsil eden bir anlayıştır. Bu felsefi akım, her şeyi doğa içinde gören bir perspektife sahiptir ve Râzî gibi düşünürler tarafından temsil edilmiştir. Tabiiyyun felsefesi, doğanın yasalarını ve düzenini vurgulayarak, varlık üzerine doğa bilimleriyle uyumlu bir bakış açısı sunar.

Dehriyye ise İslam tarihinde materyalist felsefe akımına verilen isimdir. İbn Ravendi gibi düşünürler, dehriyye akımını temsil ederler ve Allah'a ve ahiret inancına karşı çıkarlar. Dehriyye düşüncesine sahip olanlar, maddenin temel olduğunu ve ruhun var olmadığını savunurlar.

Materyalist dehriyye ise Allah'ı ve ahireti inkar eden, maddenin öncelikli olduğunu ve metafiziksel konulara ilgi duymayan düşünürlerin oluşturduğu bir akımdır. Bu akım, duyusal deneyimlere dayanarak gerçekliği açıklamayı amaçlar ve metafiziği reddeder. Şehristânî'nin "Muattılatü'l-Arab" adlı eserinde dehriyye akımı materyalist ve Allahsız bir felsefi yaklaşım olarak ele alınmaktadır.