17. Yüzyılda Osmanlı Devleti Konu Anlatım
17. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ
17. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmeye başladı. Yapılan savaşların uzaması yer yer yenilgilerin alınması, sınırların genişlemesinin yavaşlaması, iç isyanların artması, mali sorunların yaşanması bu durumun göstergesiydi.
Devletin duraklamasında; Ordunun bozulması, maliyenin bozulması, yönetimdeki bozulmalar ve yöneticilerin yetersizliği, hükümdarların iyi yetişmemesi veya çocuk yaşta tahta geçmesi, bilim ve teknik alanda Avrupa'nın gerisinde kalınması, devletin doğal sınırlarına ulaşması ve kuvvetli devletlerle karşılaşılması etkili olmuştur.
A. SİYASİ OLAYLAR
1. Osmanlı - İran Savaşları
Osmanlılar 1590 Ferhat Paşa Antlaşması ile doğuda en geniş sınırlara ulaşmıştı. İranlılar Osmanlı Devleti'nin batıda Avusturya ile içerde de Celali isyanları ile uğraşmasını fırsat bilerek 1603'te savaşları yeniden başlattılar. Bu savaşlar aralıklarla 1639'da yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na kadar sürdü. Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Bağdat Osmanlılarda kaldı, Revan ve Azerbaycan İran'a bırakıldı. Bu antlaşma geçerliliğini uzun süre korudu.
2. Osmanlı - Avusturya Savaşları
Avusturya, Kanuni zamanında yapılan İstanbul Antlaşması gereği Osmanlılara yıllık vergi vermekteydi. Avusturya'nın bu vergiyi kesmesi ve bazı sınır olayları yüzünden 1593'te başlayan savaşlar 1606'ya kadar sürdü.
Osmanlılar Haçova ve Kanije'de büyük zaferler kazandılar. Ancak Anadolu'da Celali isyanlarının çıkması ve doğuda İran savaşlarının başlaması yüzünden istenilen sonuç alınamadı. 1606'da imzalanan Zitvatorok Antlaşması’na göre;
Kanije, Eğri ve Estergon Osmanlılarda kalacaktı.
Avusturya yıllık vergi ödemeyecek, ancak savaş tazminatı ödeyecekti.
Avusturya kralı Osmanlı padişahına denk sayılacaktı.
Bu antlaşma Osmanlıların savaştan galip ve karlı çıktığını, ancak Avusturya üzerindeki üstünlüğünü kaybettiğini göstermektedir.
1662'de Avusturyalıların Erdel işlerine karışması üzerine sefer çıkan Fazıl Ahmet Paşa Uyvar’ı aldı. Kuvvetli bir Avusturya ordusunu da yendi. Avusturya barış istedi. 1664’te yapılan Vasvar Antlaşması’na göre;
Avusturya savaş tazminatı ödeyecekti.
Avusturya Erdel işlerine karışmayacakti.
Uyvar ve Neograt kaleleri Osmanlılarda kalacaktı.
Bu antlaşma ile Avusturya'dan son kez toprak alındı.
1683'te Avusturya egemenliğindeki Macarların yardım istemesi üzerine sefere çıkan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Avusturya’nın başkenti Viyana'yı kuşattı, ancak yenildi.
Bu durumdan yaralanan papanın kışkırtmasıyla Avusturya, Rusya, Lehistan, Venedik ve Malta arasında kutsal ittifak kuruldu. Osmanlı Devleti kutsal ittifak devletleri ile 16 yıl süren savaşta yenildi. 1699'da Karlofça Antlaşması imzalandı. Buna göre;
Temeşvar dışında tüm Macaristan ve Erdel Avusturya'ya,
Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a verildi.
Antlaşmadan bir yıl sonra Ruslarla da İstanbul Antlaşması yapıldı. Buna göre;
Azak kalesi Ruslara bırakılacak,
Ruslar İstanbul'da daimi elçi bulundurabilecekti.
Osmanlı Devleti Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile batıda ilk kez büyük topraklar kaybetti. Devlet gerilemeye başladı, Ruslar Karadeniz'e doğru bir adım attı.
3. Osmanlı - Lehistan Savaşları
1621'de Lehistan'ın Boğdan'ın iç işlerine karışması üzerine Padişah II. Osman (Genç) sefere çıkarak Lehlileri Yaş yakınlarında yapılan savaşta yendi. Lehlilerle Hotin Antlaşması yapıldı.Buna göre; Lehistan Boğdan’ın işlerine karışmayacak, ayrıca Kırım Hanlığı'na yıllık vergi ödeyecekti.
Lehlilerin Osmanlı sınırlarını ihlal etmeleri üzerine padişah IV. Mehmet sefere çıktı. Lehliler yenilerek barış istedi.
1672'de yapılan Bucaş Antlaşması’na göre;
Podolya ve Ukrayna Osmanlılarda kalacaktı.
Lehistan yıllık vergi ödeyecekti.
Lehistan meclisinin vergi maddesini kabul etmemesi yüzünden savaş yeniden başladı. Sonunda Osmanlılar vergi maddesinden vazgeçti.
Osmanlılar, Bucaş Antlaşması ile batıda son kez toprak kazanıp, batıda en geniş sınırlara ulaştılar.
4. Osmanlı - Venedik Savaşları
Venediklilerin elinde bulunan Girit'teki Hristiyan korsanlar Osmanlıların ticaret, hac ve yolcu gemilerine saldırıyorlardı. Bu durum Girit'in fethini gerekli hale getirdi. 1645'te ada kuşatıldı. Ancak Osmanlılar denizcilikte eskisi kadar güçlü değillerdi. Kuşatmaya gereken önemde verilemedi.
Bu nedenlerden dolayı kuşatma 25 yıl sürdü. Sonunda Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa adaya gitti ve 1669'da adanın fethini tamamladı. Girit'in alınmasıyla Doğu Akdeniz bir Osmanlı gölü haline geldi. Osmanlıların Doğu Akdeniz'deki ticari ve siyasi çıkarları korundu.
Girit kuşatmasının uzun sürmesi, Osmanlı deniz kuvvetlerinin zayıfladığını göstermektedir.
B. İÇ İSYANLAR
17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetimin bozulması, siyasi ve mali sorunların artmasına bağlı olarak bir çok isyan çıktı. Bunlar;
a. İstanbul İsyanları
Bu isyanlar genellikle yeniçeri ve diğer kapıkulu ocakları tarafından çıkarılmıştır.
İsyanların en önemli nedenleri; çıkarları elden giden bazı devlet adamlarının askerleri kışkırtması, askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi ve kapıkulu ocaklarındaki bozulmalardır. Bu isyanların en önemlisi II. Osman (Genç)'ın ölümüyle sonuçlananıdır.
İstanbul isyanları yeniçerilerin yönetimdeki etkinliğinin artmasına, padişahların otoritelerinin sarsılmasına yol açmıştır. Bu durum Yeniçeri Ocağı kaldırılana kadar devam etmiştir.
b. Anadolu (Celali) İsyanları
Bu isyanların çıkmasında,
Padişahların ve devlet adamlarının yetersiz olması, birçok yöneticinin rüşvet ve kayırma yolu ile atanması yüzünden yönetimin bozulması
Tımar sisteminin bozulması, tımarların dağıtımında haksızlıklar yapılması
Yöneticilerin kanunlara aykırı olarak halktan haksız yere vergi toplaması
Uzun süren savaşlar nedeniyle Anadolu'da güvenliğin bozulması, savaştan kaçan askerlerin Anadolu'ya geçip eşkıyalığa başlaması
Halkın devlete olan güvenini kaybederek isyancıları desteklemesi
etkili oldu.
Yukarıdaki nedenlerden dolayı 17. yüzyılda Anadolu'da uzun süren isyanlar çıktı. Devlet isyanları zor kullanarak bastırdı. Ancak sorunlar çözülmediğinden isyanlar bir süre sonra yeniden ortaya çıktı.
İsyanlar sonunda,
Devlet otoritesi zayıfladı. Halkın devlete olan güveni azaldı.
Anadolu'da güvenlik azaldı. Halkın bir kısmı toprağını terk ederek şehirlere göç etti. Şehirlerde işsizlik ve nüfus arttı.
Anadolu harap oldu. Üretim azaldı. Vergiler zamanında toplanamadı. Ekonomi durgunlaştı. Buna bağlı olarak devletin gelirleri de azaldı.
Devlet İran ve Avusturya savaşlarına gereken önemi veremedi.
c. Eyalet İsyanları
Merkezi otoritenin bozulmasından yararlanan Erdel, Eflak, Boğdan, Yemen, Tunus gibi merkeze uzak eyaletlerde isyanlar çıktı. İsyanlar zor da olsa bastırıldı.
C. ISLAHATLAR
17. yüzyılda devletin durakladığını fark eden bazı devlet adamları bu durumu önlemek için çeşitli ıslahatlar yaptılar.
1. II. Osman (Genç)
Devletin durumunun iyileştirilmesi için bazı çalışmalar yapılması gerektiğini düşünen ilk Osmanlı padişahı II. Osman oldu. Onun zamanında;
İlmiye sınıfının yetkileri azaltıldı. Şeyhülislamın fetva vermek dışındaki yetkileri kaldırıldı.
Gereksiz harcamalar kısılarak maliye düzeltilmeye çalışıldı.
İçki içmek yasaklandı.
Saray dışından evlenme geleneği yeniden başlatıldı.
Yeniçeri Ocağı kaldırılmak istendi ancak durumu öğrenen yeniçeriler isyan ederek Genç Osman'ı öldürdüler.
Genç Osman’ın öldürülmesiyle ıslahatlar yarım kaldı.
2. IV. Murat
IV. Murat 12 yaşında hükümdar oldu. Bu yüzden hükümdarlığının ilk yılları karışıklık içinde geçti. 22 yaşlarına geldiğinde devlet yönetimini eline alarak ıslahatlara başladı.
İstanbul'daki yeniçeri zorbalarını ortadan kaldırdı. İçki ve sigarayı yasakladı. Kahvehaneleri kapattı. Bu yolla asayiş ve güvenliği sağlamaya çalıştı.
Anadolu'da çıkan Celali isyanlarını bastırdı. İran seferlerine çıkarak Bağdat'ı aldı. Böylece devletin iç ve dış durumunu düzeltti.
Yeniçeri Ocağı’nı bir düzene soktu.
Maliyeyi düzeltti.
IV. Murat devletin duraklamasının nedenlerini araştırıp sorunlara kesin çözümler bulmak amacıyla devlet adamlarına raporlar hazırlattı. Bunlardan Koçi Bey’in raporları doğrultusunda ıslahatlar yaptı. Ancak genç yaşta ölümü ıslahatların yarım kalmasına yol açtı.
3. Tarhuncu Ahmet Paşa
IV. Mehmet zamanında sadrazam olan Tarhuncu Ahmet Paşa devletin duraklamasının en önemli nedeni olarak mali alandaki bozulmaları görmüştür. Bu nedenle mali alanlarda ıslahatlar yapmaya çalışmıştır.
Saray masraflarını kısmış, gümrük, mutfak ve tersane giderlerini denetleyerek yolsuzlukların önüne geçmiştir. Devletin kimde alacağı varsa almıştır. Devletin gelirleri ile giderleri arasında denge kurmak amacıyla denk bütçe yapmıştır. Ancak bu ıslahatlar bazılarının çıkarlarına dokunduğundan çıkan dedikodular sonucu görevden alınmıştır.
Tarhuncu Ahmet Paşa Osmanlılarda ilk modern bütçeyi yapan devlet adamıdır.
4. Köprülüler
Tarhuncu’dan sonra devletin mali ve siyasi sorunları artarak devam etti. Bunun üzerine IV. Mehmet Köprülü Mehmet Paşa’ya sadrazamlık teklif etti.
Köprülü Mehmet Paşa, serbestçe çalışabileceği bir ortam oluşturmak ve yaşamını garanti altına almak amacıyla bazı şartlar öne sürdü. Bunlar;
Saray devlet işlerine karışmayacak, saraya sunacağı bütün teklifler kabul edilecek.
Atamalara kimse karışmayacak.
Hakkında bir dedikodu çıkarsa hemen karar verilmeyecek, önce kendisine sorulacaktı.
Bu şartların kabul edilmesiyle göreve başlayan Köprülü; devletin iç ve dış durumunu düzeltti, asayiş ve güvenliği sağladı, maliyeyi düzeltti.
Köprülü Mehmet Paşa’dan sonra yerine oğlu Fazıl Ahmet Paşa getirildi. Onun zamanında Girit'in fethi tamamlandı. Avusturya yenilgiye uğratılarak Vasvar Antlaşması yapıldı. Lehistan yenilgiye uğratılarak Bucaş Antlaşması yapıldı. Mali sorunlar çözüldü. Devlet adeta yükseliş dönemi yaşadı.
Fazıl Ahmet Paşa’dan sonra yerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa geçti, ancak onun Viyana’da yenilmesi bütün yapılanları mahvetti.
17. yüzyılda yapılan Islahatlar duraklamayı önleyememiştir. Bunda;
Islahatların yetersiz olması ve kişilere bağlı kalması, ıslahatlarda sürekliliğin sağlanamaması
Sorunlara kesin çözümler bulunamaması, ıslahatların genelde kuvvete ve şiddete dayalı olarak yapılması
Başta yeniçeriler olmak üzere bazı kesimlerin ıslahatları engellemesi
Batıdaki gelişmelerin takip edilememesi
etkili olmuştur.
Bütün bunlara rağmen ıslahatlar devletin ömrünü uzatmış, 18. yüzyıl ıslahatları için bir basamak olmuştur.
17. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ
17. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmeye başladı. Yapılan savaşların uzaması yer yer yenilgilerin alınması, sınırların genişlemesinin yavaşlaması, iç isyanların artması, mali sorunların yaşanması bu durumun göstergesiydi.
Devletin duraklamasında; Ordunun bozulması, maliyenin bozulması, yönetimdeki bozulmalar ve yöneticilerin yetersizliği, hükümdarların iyi yetişmemesi veya çocuk yaşta tahta geçmesi, bilim ve teknik alanda Avrupa'nın gerisinde kalınması, devletin doğal sınırlarına ulaşması ve kuvvetli devletlerle karşılaşılması etkili olmuştur.
A. SİYASİ OLAYLAR
1. Osmanlı - İran Savaşları
Osmanlılar 1590 Ferhat Paşa Antlaşması ile doğuda en geniş sınırlara ulaşmıştı. İranlılar Osmanlı Devleti'nin batıda Avusturya ile içerde de Celali isyanları ile uğraşmasını fırsat bilerek 1603'te savaşları yeniden başlattılar. Bu savaşlar aralıklarla 1639'da yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na kadar sürdü. Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Bağdat Osmanlılarda kaldı, Revan ve Azerbaycan İran'a bırakıldı. Bu antlaşma geçerliliğini uzun süre korudu.
2. Osmanlı - Avusturya Savaşları
Avusturya, Kanuni zamanında yapılan İstanbul Antlaşması gereği Osmanlılara yıllık vergi vermekteydi. Avusturya'nın bu vergiyi kesmesi ve bazı sınır olayları yüzünden 1593'te başlayan savaşlar 1606'ya kadar sürdü.
Osmanlılar Haçova ve Kanije'de büyük zaferler kazandılar. Ancak Anadolu'da Celali isyanlarının çıkması ve doğuda İran savaşlarının başlaması yüzünden istenilen sonuç alınamadı. 1606'da imzalanan Zitvatorok Antlaşması’na göre;
Kanije, Eğri ve Estergon Osmanlılarda kalacaktı.
Avusturya yıllık vergi ödemeyecek, ancak savaş tazminatı ödeyecekti.
Avusturya kralı Osmanlı padişahına denk sayılacaktı.
Bu antlaşma Osmanlıların savaştan galip ve karlı çıktığını, ancak Avusturya üzerindeki üstünlüğünü kaybettiğini göstermektedir.
1662'de Avusturyalıların Erdel işlerine karışması üzerine sefer çıkan Fazıl Ahmet Paşa Uyvar’ı aldı. Kuvvetli bir Avusturya ordusunu da yendi. Avusturya barış istedi. 1664’te yapılan Vasvar Antlaşması’na göre;
Avusturya savaş tazminatı ödeyecekti.
Avusturya Erdel işlerine karışmayacakti.
Uyvar ve Neograt kaleleri Osmanlılarda kalacaktı.
Bu antlaşma ile Avusturya'dan son kez toprak alındı.
1683'te Avusturya egemenliğindeki Macarların yardım istemesi üzerine sefere çıkan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Avusturya’nın başkenti Viyana'yı kuşattı, ancak yenildi.
Bu durumdan yaralanan papanın kışkırtmasıyla Avusturya, Rusya, Lehistan, Venedik ve Malta arasında kutsal ittifak kuruldu. Osmanlı Devleti kutsal ittifak devletleri ile 16 yıl süren savaşta yenildi. 1699'da Karlofça Antlaşması imzalandı. Buna göre;
Temeşvar dışında tüm Macaristan ve Erdel Avusturya'ya,
Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a verildi.
Antlaşmadan bir yıl sonra Ruslarla da İstanbul Antlaşması yapıldı. Buna göre;
Azak kalesi Ruslara bırakılacak,
Ruslar İstanbul'da daimi elçi bulundurabilecekti.
Osmanlı Devleti Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile batıda ilk kez büyük topraklar kaybetti. Devlet gerilemeye başladı, Ruslar Karadeniz'e doğru bir adım attı.
3. Osmanlı - Lehistan Savaşları
1621'de Lehistan'ın Boğdan'ın iç işlerine karışması üzerine Padişah II. Osman (Genç) sefere çıkarak Lehlileri Yaş yakınlarında yapılan savaşta yendi. Lehlilerle Hotin Antlaşması yapıldı.Buna göre; Lehistan Boğdan’ın işlerine karışmayacak, ayrıca Kırım Hanlığı'na yıllık vergi ödeyecekti.
Lehlilerin Osmanlı sınırlarını ihlal etmeleri üzerine padişah IV. Mehmet sefere çıktı. Lehliler yenilerek barış istedi.
1672'de yapılan Bucaş Antlaşması’na göre;
Podolya ve Ukrayna Osmanlılarda kalacaktı.
Lehistan yıllık vergi ödeyecekti.
Lehistan meclisinin vergi maddesini kabul etmemesi yüzünden savaş yeniden başladı. Sonunda Osmanlılar vergi maddesinden vazgeçti.
Osmanlılar, Bucaş Antlaşması ile batıda son kez toprak kazanıp, batıda en geniş sınırlara ulaştılar.
4. Osmanlı - Venedik Savaşları
Venediklilerin elinde bulunan Girit'teki Hristiyan korsanlar Osmanlıların ticaret, hac ve yolcu gemilerine saldırıyorlardı. Bu durum Girit'in fethini gerekli hale getirdi. 1645'te ada kuşatıldı. Ancak Osmanlılar denizcilikte eskisi kadar güçlü değillerdi. Kuşatmaya gereken önemde verilemedi.
Bu nedenlerden dolayı kuşatma 25 yıl sürdü. Sonunda Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa adaya gitti ve 1669'da adanın fethini tamamladı. Girit'in alınmasıyla Doğu Akdeniz bir Osmanlı gölü haline geldi. Osmanlıların Doğu Akdeniz'deki ticari ve siyasi çıkarları korundu.
Girit kuşatmasının uzun sürmesi, Osmanlı deniz kuvvetlerinin zayıfladığını göstermektedir.
B. İÇ İSYANLAR
17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yönetimin bozulması, siyasi ve mali sorunların artmasına bağlı olarak bir çok isyan çıktı. Bunlar;
a. İstanbul İsyanları
Bu isyanlar genellikle yeniçeri ve diğer kapıkulu ocakları tarafından çıkarılmıştır.
İsyanların en önemli nedenleri; çıkarları elden giden bazı devlet adamlarının askerleri kışkırtması, askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi ve kapıkulu ocaklarındaki bozulmalardır. Bu isyanların en önemlisi II. Osman (Genç)'ın ölümüyle sonuçlananıdır.
İstanbul isyanları yeniçerilerin yönetimdeki etkinliğinin artmasına, padişahların otoritelerinin sarsılmasına yol açmıştır. Bu durum Yeniçeri Ocağı kaldırılana kadar devam etmiştir.
b. Anadolu (Celali) İsyanları
Bu isyanların çıkmasında,
Padişahların ve devlet adamlarının yetersiz olması, birçok yöneticinin rüşvet ve kayırma yolu ile atanması yüzünden yönetimin bozulması
Tımar sisteminin bozulması, tımarların dağıtımında haksızlıklar yapılması
Yöneticilerin kanunlara aykırı olarak halktan haksız yere vergi toplaması
Uzun süren savaşlar nedeniyle Anadolu'da güvenliğin bozulması, savaştan kaçan askerlerin Anadolu'ya geçip eşkıyalığa başlaması
Halkın devlete olan güvenini kaybederek isyancıları desteklemesi
etkili oldu.
Yukarıdaki nedenlerden dolayı 17. yüzyılda Anadolu'da uzun süren isyanlar çıktı. Devlet isyanları zor kullanarak bastırdı. Ancak sorunlar çözülmediğinden isyanlar bir süre sonra yeniden ortaya çıktı.
İsyanlar sonunda,
Devlet otoritesi zayıfladı. Halkın devlete olan güveni azaldı.
Anadolu'da güvenlik azaldı. Halkın bir kısmı toprağını terk ederek şehirlere göç etti. Şehirlerde işsizlik ve nüfus arttı.
Anadolu harap oldu. Üretim azaldı. Vergiler zamanında toplanamadı. Ekonomi durgunlaştı. Buna bağlı olarak devletin gelirleri de azaldı.
Devlet İran ve Avusturya savaşlarına gereken önemi veremedi.
c. Eyalet İsyanları
Merkezi otoritenin bozulmasından yararlanan Erdel, Eflak, Boğdan, Yemen, Tunus gibi merkeze uzak eyaletlerde isyanlar çıktı. İsyanlar zor da olsa bastırıldı.
C. ISLAHATLAR
17. yüzyılda devletin durakladığını fark eden bazı devlet adamları bu durumu önlemek için çeşitli ıslahatlar yaptılar.
1. II. Osman (Genç)
Devletin durumunun iyileştirilmesi için bazı çalışmalar yapılması gerektiğini düşünen ilk Osmanlı padişahı II. Osman oldu. Onun zamanında;
İlmiye sınıfının yetkileri azaltıldı. Şeyhülislamın fetva vermek dışındaki yetkileri kaldırıldı.
Gereksiz harcamalar kısılarak maliye düzeltilmeye çalışıldı.
İçki içmek yasaklandı.
Saray dışından evlenme geleneği yeniden başlatıldı.
Yeniçeri Ocağı kaldırılmak istendi ancak durumu öğrenen yeniçeriler isyan ederek Genç Osman'ı öldürdüler.
Genç Osman’ın öldürülmesiyle ıslahatlar yarım kaldı.
2. IV. Murat
IV. Murat 12 yaşında hükümdar oldu. Bu yüzden hükümdarlığının ilk yılları karışıklık içinde geçti. 22 yaşlarına geldiğinde devlet yönetimini eline alarak ıslahatlara başladı.
İstanbul'daki yeniçeri zorbalarını ortadan kaldırdı. İçki ve sigarayı yasakladı. Kahvehaneleri kapattı. Bu yolla asayiş ve güvenliği sağlamaya çalıştı.
Anadolu'da çıkan Celali isyanlarını bastırdı. İran seferlerine çıkarak Bağdat'ı aldı. Böylece devletin iç ve dış durumunu düzeltti.
Yeniçeri Ocağı’nı bir düzene soktu.
Maliyeyi düzeltti.
IV. Murat devletin duraklamasının nedenlerini araştırıp sorunlara kesin çözümler bulmak amacıyla devlet adamlarına raporlar hazırlattı. Bunlardan Koçi Bey’in raporları doğrultusunda ıslahatlar yaptı. Ancak genç yaşta ölümü ıslahatların yarım kalmasına yol açtı.
3. Tarhuncu Ahmet Paşa
IV. Mehmet zamanında sadrazam olan Tarhuncu Ahmet Paşa devletin duraklamasının en önemli nedeni olarak mali alandaki bozulmaları görmüştür. Bu nedenle mali alanlarda ıslahatlar yapmaya çalışmıştır.
Saray masraflarını kısmış, gümrük, mutfak ve tersane giderlerini denetleyerek yolsuzlukların önüne geçmiştir. Devletin kimde alacağı varsa almıştır. Devletin gelirleri ile giderleri arasında denge kurmak amacıyla denk bütçe yapmıştır. Ancak bu ıslahatlar bazılarının çıkarlarına dokunduğundan çıkan dedikodular sonucu görevden alınmıştır.
Tarhuncu Ahmet Paşa Osmanlılarda ilk modern bütçeyi yapan devlet adamıdır.
4. Köprülüler
Tarhuncu’dan sonra devletin mali ve siyasi sorunları artarak devam etti. Bunun üzerine IV. Mehmet Köprülü Mehmet Paşa’ya sadrazamlık teklif etti.
Köprülü Mehmet Paşa, serbestçe çalışabileceği bir ortam oluşturmak ve yaşamını garanti altına almak amacıyla bazı şartlar öne sürdü. Bunlar;
Saray devlet işlerine karışmayacak, saraya sunacağı bütün teklifler kabul edilecek.
Atamalara kimse karışmayacak.
Hakkında bir dedikodu çıkarsa hemen karar verilmeyecek, önce kendisine sorulacaktı.
Bu şartların kabul edilmesiyle göreve başlayan Köprülü; devletin iç ve dış durumunu düzeltti, asayiş ve güvenliği sağladı, maliyeyi düzeltti.
Köprülü Mehmet Paşa’dan sonra yerine oğlu Fazıl Ahmet Paşa getirildi. Onun zamanında Girit'in fethi tamamlandı. Avusturya yenilgiye uğratılarak Vasvar Antlaşması yapıldı. Lehistan yenilgiye uğratılarak Bucaş Antlaşması yapıldı. Mali sorunlar çözüldü. Devlet adeta yükseliş dönemi yaşadı.
Fazıl Ahmet Paşa’dan sonra yerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa geçti, ancak onun Viyana’da yenilmesi bütün yapılanları mahvetti.
17. yüzyılda yapılan Islahatlar duraklamayı önleyememiştir. Bunda;
Islahatların yetersiz olması ve kişilere bağlı kalması, ıslahatlarda sürekliliğin sağlanamaması
Sorunlara kesin çözümler bulunamaması, ıslahatların genelde kuvvete ve şiddete dayalı olarak yapılması
Başta yeniçeriler olmak üzere bazı kesimlerin ıslahatları engellemesi
Batıdaki gelişmelerin takip edilememesi
etkili olmuştur.
Bütün bunlara rağmen ıslahatlar devletin ömrünü uzatmış, 18. yüzyıl ıslahatları için bir basamak olmuştur.