Abdulhamid Han - Abdulhamid Han Kimdir - Abdulhamid Han Sonrası Neler Yaşandı - Abdulhamid Han Sonrası Olaylar
Tarihçi – Yazar Sebahattin Arslan, Sultan Abdulhamid’in bundan tam 100 yıl önce tahtan indirilmesiyle ümmetin içine sürüklendiği felaket ve tefrikaları gözler önüne serdi.
Bundan tam 100. yıl önce Sultan Abdulhamid’in askeri bir darbeyle yetkisi elinden alındı.
Tarihi yazar Sebahattin Arslan son yazısında Abdulhamid’in tahtan indirilmesiyle ümmetin içine sürüklendiği sayısız felaketler ve tefrikaları kaleme aldı.
Arslan yaşananları şöyle sıralıyor:
“İlk olarak Osmanlı’nın bir parçası olan Bulgaristan Prensliği hemen bağımsızlığını ilan etti. Böylece Balkanlar’da yaşanacak felaketlerin kapısı aralanmış oldu. 27 Nisan 1909′da Sultan tahttan indirilir indirilmez aynı günün gecesi bir adi suçu muamelesi görerek apar topar Selanik’e yollandı. Ailesinin ve kendisinin bile şahsi eşyalarını almasına fırsat verilmeden Yıldız Sarayı’ndan çıkartıldı. Çıkartıldıktan sonra koskoca bir ümmetin Halifesinin Sarayında bulunan kendisinin ve ailesinin özel eşyaları talan edildi. Üzerine kışlık elbise giyemeden yola çıkmak zorunda kalan hanımı, soğuk aldığı için kısa süre sonra vefat etti. Ailesinin zinet eşyaları bulunan özel çantası zinet eşyalarıyla birlikte satılmak üzere bir Yahudi’ye verilerek Paris’e gönderildi. Ne bu adamdan bir haber alındı ne de Sultan’ın hanımının zinet eşyalarından. Sultan’ı göz hapsine aldıkları Selanik’te Alaaddin Köşkü ise yıllardır tamir görmemiş, kullanılmamış, içi bir harabe gibiydi. O soğuk ve bakımsız köşkte göz hapsine alındı… ”
Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra ümmetin nasıl bir felakete sürüklendiğini maddeler halinde ayrıntıya girmeden ele alan Arslan, “Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilmesi için uğraşanların sayısına baktığımız zaman şaşırmamak elde değil” diyor ve içerden ve dışarıdan olanları sıralıyor:
27 Nisan Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilişinin 100. yılına denk geliyor. Sultan Abdulhamid’in askeri bir darbeyle 1908′de yetkisi elinden alınmasıyla ümmet sayısız felaketler ve tefrikalar içine sürüklendi.
Yetkisi elinden alınır alınmaz Osmanlı’nın bir parçası olan Bulgaristan Prensliği hemen bağımsızlığını ilan etti. Böylece Balkanlar’da yaşayacağımız felaketlerin kapısı aralanmış oldu. 27 Nisan 1909′da Sultan tahttan indirilir indirilmez aynı günün gecesi bir adi suçlu muamelesi görerek apar topar Selanik’e yollandı. Ailesinin ve kendisinin bile şahsi eşyalarını almasına fırsat verilmeden Yıldız Sarayı’ndan çıkartıldı. Çıkartıldıktan sonra koskoca bir ümmetin Halifesinin Sarayında bulunan kendisinin ve ailesinin özel eşyaları talan edildi. Üzerine kışlık elbise giyemeden yola çıkmak zorunda kalan hanımı, soğuk aldığı için kısa süre sonra vefat etti. Ailesinin zinet eşyaları bulunan özel çantası zinet eşyalarıyla birlikte satılmak üzere bir Yahudi’ye verilerek Paris’e gönderildi. Ne bu adamdan bir haber alındı ne de Sultan’ın hanımının zinet eşyalarından. Sultan’ı göz hapsine aldıkları Selanik’te Alaaddin Köşkü ise yıllardır tamir görmemiş, kullanılmamış, içi bir harabe gibiydi. O soğuk ve bakımsız köşkte göz hapsine alındı…
Bu yazımda Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra ümmetin nasıl bir felakete sürüklendiğini maddeler halinde ayrıntıya girmeden ele alacağım. Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilmesi için uğraşanların sayısına baktığımız zaman şaşırmamak elde değil. Dışarıdan olanlar:
1. İngilizler Sultan’ın kurt politikalarından çok rahatsız olmuşlardı. Yemen’den, Umman Denizi’ne, Mısır, Kızıldeniz ve Afrika’nın içlerinden Hindistan Kıtası’na kadar Sultan’ın varlığı ve politikaları İngilizler’i sınırlıyordu. Özellikle Hicaz Demir Yolu inşaatını ağırlıklı olarak Almanlar’a vermesi, İngilizler’i daha da rahatsız etmişti.
2. Avusturya Devleti de Bosna ve Hersek’i ilhak edememesinin önünde tek engel olarak Sultan Abdulhamid’i görmüştü.
3. İtalya 1880′lerden beri Trablusgarp üzerinde hak iddia ediyordu. Bu nedenle Sultan Abdulhamid buraya iyi bir diplomat Vali tayin ederek İtalyanlar’ın Trablusgarp’ta mülk almalarını, ticaret yapmalarını ve imtiyaz almalarını engelledi. Bununla da kalmayarak Trablusgarp halkından oluşan Hamidiye Alayları adlı özel askeri birlikler oluşturdu. Bu bölgede bulunan tabyaları güçlendirdi. Ayrıca bir Tümen’den fazla Osmanlı askeri de bölgede bulunuyordu ( 1909′da bu Tümen’den 11 Tabur Yemen isyanı için gönderilmişti. ).
4. Fransızlar da Suriye ve çevresinde gözleri vardı. Ayrıca Sultan’ın Tunus, Cezair ve Fas üzerindeki etkisi, onlara zaman zaman askeri yardımlar yapması, Fransızları rahatsız ediyordu.
5. Yunanistan ve Sırbistan topraklarını genişletmek istiyordu.
6. Rusya Balkanlar’ı ve Boğazlar’ı almak istiyordu. Doğuda da Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu üzerinde gözü vardı.
7. Siyonist Yahudiler: Bunlar bilindiği gibi Filistin topraklarını elde etmek için 1880′lerden itibaren çalışmalarını hızlandırmışlarsa da en büyük engel olarak Sultan Abdulhamid’i görüyorlardı. Çünkü Sultan Yahudiler’in yapmak istediklerini çok önceden sezdiği için Yahudiler’in Filistin’den toprak almalarını yasaklamış yerleşmelerini de engellemiştir. Yahudiler’in Sultan’a Filistin karşılığında Osmanlı Devleti’nin borçları da dahil büyük paralar teklif etmelerine karşılık bunu hakaret kabul ederek daha da sert tedbirler almış, onlara hiç yüz vermemiştir.
1880′lerin sonunda Avrupa basınında Sultan Abdulhamid ve Osmanlı Devleti hakkında akıl almaz bir karalama kampanyası başladığını görüyoruz. Özellikle Hıristiyan tebaya zulmedildiği işlenerek, Osmanlı Devleti sürekli kötü gösteriliyor. İleride Osmanlı Devleti ile olabilecek bir savaşta Avrupa kamuoyunda Osmanlı aleyhtarı bir hava oluşturmak için bunlar yapılıyordu.
İçeriden tahttan inmesini isteyenler:
1. İttihat ve Terakki örgütü. Bu örgüt özellikle Balkanlar’da örgütlendikte sonra, Sultan Abdulhamid’i tahttan indirip, devlet yönetimini eline geçirmkek için devletin dostu düşmanı demeden herkesle anlaşmaya çalışmıştır. Özellikle orduya sızmaya çalışarak Sultan’ı tahttan indirmek için çalıştı ve muvaffak oldu.
2. Bulgarlar: Bir an önce bağımsız olmak için Ruslar’ın desteğiyle iç karışıklık çıkarmaya çalışıyorlardı.
3. Ermeniler: Özellilke doğuda bağımsız bir devlet kurmak için sürekli İmparatorluğun bir çok yerinde karışıklıklar çıkararak Avrupa Devletleri ve Rusya’yı Ermeni Devleti kurulmasına ikna etmek için çok çalıştılar. Özellikle Avrupa basınına Ermenilerin öldürüldüğüne dair sürekli yalan haberler yaymaya çalıştılar. Ermeni Devleti’nin kurulmasına en büyük engel Sultan Abdulhamid’i görüyorlardı. Bu nedenle 11905′te Cuma Namazı çıkışında suikast teşebbüsünde bulundularsa da, Sultan’ı öldüremediler.
4. Bazı devlet adamları ve aydın geçinenler. Bunlar devletin düşmanlarının yapmak istediklerini kavrayamayan, Sultan’ın yaptığı çalışmaları göremeyen hayalperest insanlardı.
Sultan Abdulhamid’in yetkileri elinden alındıktan ve tahttan indirildikten sonra olaylar çok hızlı cereyan etti:
Bulgaristan Müslümanların elinden çıktı. O zamanlar nüfusun %70′ten fazla Müslüman olan Bulgaristan’da bugün dinlerini doğru dürüst bilemeyen %20′lik bir azınlık Müslümanlardan söz edebiliriz.
Bosna ve Hersek’i Avusturya tamamen ilhak ederek kendi toprakları saydı. O gün bu gündür Bosnalılar hala Hıristiyan baskısı ve korkusu altında yaşıyorlar.
Trablusgarp’in işgali ile başlayan Trablusgarp savaşı: Libyalı Müslüman kardeşlerimiz için büyük bir zulüm ve katliam dönemi başladı.
Birinci Balkan Savaşı 1911-12 : Balkanlarda milyonlarca Müslüman’ın yerinden yurdundan olduğu, yüz binlercesinin de öldürüldüğü felaket savaşı.
İkinci Balkan Savaşı 1912-13 : Birinci Balkan Savaşı’nda kaybedilen toprakların bir kısmının geri alındığı savaş.
Birinci Dünya Savaşı : İslam tarihinde Ümmet’in bu kadar büyük çapta bir felaket ve istila yaşadığı bir savaşı hatırlamıyorum. Moğol İstilası olduğu zaman bile bağımsız İslam Devletleri vardı. Bu savaştan sonra bağımsızlığını 1970′lere kadar alamayan eski Osmanlı toprakları olmuştur.
İmparatorluğun bitmeyen son yüz yılı bitti. Ondan sonra başlayan 1900′lü yıllardan 2000′li yıllara kadar insanlık doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde dünya savaşlarıyla ne tür felaketler yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bu felaketlerde en büyük mağdur ve mazlum, sahipsiz bırakılıp sömürülen Alem-i İslam olmuştur. İslam coğrafyası baştan başa uzun süre işgal edilmiş, direnenler katliama uğratılmış, hızla dininden ve tarihinden koparılarak kişiliksiz insanlar yığınına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Şu Afganistan’a bakın. Kırk yıla yakındır işgal altında. Biri gidiyor, diğeri geliyor. Önce Komünist Rusya şimdi de Kapitalist Avrupa. Irak ve başka İslam beldeleri de bu yüzyılda iki üç defa işgale uğradı.
Sonra da Müslümanlar neden geri diye soruyorlar? Kırk yıl bir ülkeyi işgal ve talan et, sonra da bunların geriliğini diline dola…
Gerçekte Osmanlı devleti yönettiği toprakların halkının devletiydi. Müslümanlar arasında ayrılık yoktu. Ne olduysa Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra oldu. Türklerle Araplar arasındaki sorunlar da İttihatçılar’ın elinde başladı. İttihatçılar’dan da her milletten insanlar vardı.
Sultan Abdulhamid’i tahttan indirenler, farkında olmadan Osmanlı İmparatorluğu’nu da tarih sahnesinden indirmiş oldular.
27 Nisan 1909′da Meclis-i Mebusan’dan dört üye Padişah’a tahttan indirildiğine dair haber verecekti. Ayandan Arif Hikmet Paşa, Esat Paşa, Ermeni Katolik Cemaati’nden Aram Efendi ile Selanik Yahudi Cemaati’nden Karasu Efendi. Her gün 14 saat ülkeye hizmet etmiş Müslümanlar’ın Halifesi Sultan’ını aşağılamak için gönderdikleri heyete bakın?
Sebahattin Arslan
Tarihçi – Yazar Sebahattin Arslan, Sultan Abdulhamid’in bundan tam 100 yıl önce tahtan indirilmesiyle ümmetin içine sürüklendiği felaket ve tefrikaları gözler önüne serdi.
Bundan tam 100. yıl önce Sultan Abdulhamid’in askeri bir darbeyle yetkisi elinden alındı.
Tarihi yazar Sebahattin Arslan son yazısında Abdulhamid’in tahtan indirilmesiyle ümmetin içine sürüklendiği sayısız felaketler ve tefrikaları kaleme aldı.
Arslan yaşananları şöyle sıralıyor:
“İlk olarak Osmanlı’nın bir parçası olan Bulgaristan Prensliği hemen bağımsızlığını ilan etti. Böylece Balkanlar’da yaşanacak felaketlerin kapısı aralanmış oldu. 27 Nisan 1909′da Sultan tahttan indirilir indirilmez aynı günün gecesi bir adi suçu muamelesi görerek apar topar Selanik’e yollandı. Ailesinin ve kendisinin bile şahsi eşyalarını almasına fırsat verilmeden Yıldız Sarayı’ndan çıkartıldı. Çıkartıldıktan sonra koskoca bir ümmetin Halifesinin Sarayında bulunan kendisinin ve ailesinin özel eşyaları talan edildi. Üzerine kışlık elbise giyemeden yola çıkmak zorunda kalan hanımı, soğuk aldığı için kısa süre sonra vefat etti. Ailesinin zinet eşyaları bulunan özel çantası zinet eşyalarıyla birlikte satılmak üzere bir Yahudi’ye verilerek Paris’e gönderildi. Ne bu adamdan bir haber alındı ne de Sultan’ın hanımının zinet eşyalarından. Sultan’ı göz hapsine aldıkları Selanik’te Alaaddin Köşkü ise yıllardır tamir görmemiş, kullanılmamış, içi bir harabe gibiydi. O soğuk ve bakımsız köşkte göz hapsine alındı… ”
Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra ümmetin nasıl bir felakete sürüklendiğini maddeler halinde ayrıntıya girmeden ele alan Arslan, “Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilmesi için uğraşanların sayısına baktığımız zaman şaşırmamak elde değil” diyor ve içerden ve dışarıdan olanları sıralıyor:
27 Nisan Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilişinin 100. yılına denk geliyor. Sultan Abdulhamid’in askeri bir darbeyle 1908′de yetkisi elinden alınmasıyla ümmet sayısız felaketler ve tefrikalar içine sürüklendi.
Yetkisi elinden alınır alınmaz Osmanlı’nın bir parçası olan Bulgaristan Prensliği hemen bağımsızlığını ilan etti. Böylece Balkanlar’da yaşayacağımız felaketlerin kapısı aralanmış oldu. 27 Nisan 1909′da Sultan tahttan indirilir indirilmez aynı günün gecesi bir adi suçlu muamelesi görerek apar topar Selanik’e yollandı. Ailesinin ve kendisinin bile şahsi eşyalarını almasına fırsat verilmeden Yıldız Sarayı’ndan çıkartıldı. Çıkartıldıktan sonra koskoca bir ümmetin Halifesinin Sarayında bulunan kendisinin ve ailesinin özel eşyaları talan edildi. Üzerine kışlık elbise giyemeden yola çıkmak zorunda kalan hanımı, soğuk aldığı için kısa süre sonra vefat etti. Ailesinin zinet eşyaları bulunan özel çantası zinet eşyalarıyla birlikte satılmak üzere bir Yahudi’ye verilerek Paris’e gönderildi. Ne bu adamdan bir haber alındı ne de Sultan’ın hanımının zinet eşyalarından. Sultan’ı göz hapsine aldıkları Selanik’te Alaaddin Köşkü ise yıllardır tamir görmemiş, kullanılmamış, içi bir harabe gibiydi. O soğuk ve bakımsız köşkte göz hapsine alındı…
Bu yazımda Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra ümmetin nasıl bir felakete sürüklendiğini maddeler halinde ayrıntıya girmeden ele alacağım. Sultan Abdulhamid’in tahttan indirilmesi için uğraşanların sayısına baktığımız zaman şaşırmamak elde değil. Dışarıdan olanlar:
1. İngilizler Sultan’ın kurt politikalarından çok rahatsız olmuşlardı. Yemen’den, Umman Denizi’ne, Mısır, Kızıldeniz ve Afrika’nın içlerinden Hindistan Kıtası’na kadar Sultan’ın varlığı ve politikaları İngilizler’i sınırlıyordu. Özellikle Hicaz Demir Yolu inşaatını ağırlıklı olarak Almanlar’a vermesi, İngilizler’i daha da rahatsız etmişti.
2. Avusturya Devleti de Bosna ve Hersek’i ilhak edememesinin önünde tek engel olarak Sultan Abdulhamid’i görmüştü.
3. İtalya 1880′lerden beri Trablusgarp üzerinde hak iddia ediyordu. Bu nedenle Sultan Abdulhamid buraya iyi bir diplomat Vali tayin ederek İtalyanlar’ın Trablusgarp’ta mülk almalarını, ticaret yapmalarını ve imtiyaz almalarını engelledi. Bununla da kalmayarak Trablusgarp halkından oluşan Hamidiye Alayları adlı özel askeri birlikler oluşturdu. Bu bölgede bulunan tabyaları güçlendirdi. Ayrıca bir Tümen’den fazla Osmanlı askeri de bölgede bulunuyordu ( 1909′da bu Tümen’den 11 Tabur Yemen isyanı için gönderilmişti. ).
4. Fransızlar da Suriye ve çevresinde gözleri vardı. Ayrıca Sultan’ın Tunus, Cezair ve Fas üzerindeki etkisi, onlara zaman zaman askeri yardımlar yapması, Fransızları rahatsız ediyordu.
5. Yunanistan ve Sırbistan topraklarını genişletmek istiyordu.
6. Rusya Balkanlar’ı ve Boğazlar’ı almak istiyordu. Doğuda da Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu üzerinde gözü vardı.
7. Siyonist Yahudiler: Bunlar bilindiği gibi Filistin topraklarını elde etmek için 1880′lerden itibaren çalışmalarını hızlandırmışlarsa da en büyük engel olarak Sultan Abdulhamid’i görüyorlardı. Çünkü Sultan Yahudiler’in yapmak istediklerini çok önceden sezdiği için Yahudiler’in Filistin’den toprak almalarını yasaklamış yerleşmelerini de engellemiştir. Yahudiler’in Sultan’a Filistin karşılığında Osmanlı Devleti’nin borçları da dahil büyük paralar teklif etmelerine karşılık bunu hakaret kabul ederek daha da sert tedbirler almış, onlara hiç yüz vermemiştir.
1880′lerin sonunda Avrupa basınında Sultan Abdulhamid ve Osmanlı Devleti hakkında akıl almaz bir karalama kampanyası başladığını görüyoruz. Özellikle Hıristiyan tebaya zulmedildiği işlenerek, Osmanlı Devleti sürekli kötü gösteriliyor. İleride Osmanlı Devleti ile olabilecek bir savaşta Avrupa kamuoyunda Osmanlı aleyhtarı bir hava oluşturmak için bunlar yapılıyordu.
İçeriden tahttan inmesini isteyenler:
1. İttihat ve Terakki örgütü. Bu örgüt özellikle Balkanlar’da örgütlendikte sonra, Sultan Abdulhamid’i tahttan indirip, devlet yönetimini eline geçirmkek için devletin dostu düşmanı demeden herkesle anlaşmaya çalışmıştır. Özellikle orduya sızmaya çalışarak Sultan’ı tahttan indirmek için çalıştı ve muvaffak oldu.
2. Bulgarlar: Bir an önce bağımsız olmak için Ruslar’ın desteğiyle iç karışıklık çıkarmaya çalışıyorlardı.
3. Ermeniler: Özellilke doğuda bağımsız bir devlet kurmak için sürekli İmparatorluğun bir çok yerinde karışıklıklar çıkararak Avrupa Devletleri ve Rusya’yı Ermeni Devleti kurulmasına ikna etmek için çok çalıştılar. Özellikle Avrupa basınına Ermenilerin öldürüldüğüne dair sürekli yalan haberler yaymaya çalıştılar. Ermeni Devleti’nin kurulmasına en büyük engel Sultan Abdulhamid’i görüyorlardı. Bu nedenle 11905′te Cuma Namazı çıkışında suikast teşebbüsünde bulundularsa da, Sultan’ı öldüremediler.
4. Bazı devlet adamları ve aydın geçinenler. Bunlar devletin düşmanlarının yapmak istediklerini kavrayamayan, Sultan’ın yaptığı çalışmaları göremeyen hayalperest insanlardı.
Sultan Abdulhamid’in yetkileri elinden alındıktan ve tahttan indirildikten sonra olaylar çok hızlı cereyan etti:
Bulgaristan Müslümanların elinden çıktı. O zamanlar nüfusun %70′ten fazla Müslüman olan Bulgaristan’da bugün dinlerini doğru dürüst bilemeyen %20′lik bir azınlık Müslümanlardan söz edebiliriz.
Bosna ve Hersek’i Avusturya tamamen ilhak ederek kendi toprakları saydı. O gün bu gündür Bosnalılar hala Hıristiyan baskısı ve korkusu altında yaşıyorlar.
Trablusgarp’in işgali ile başlayan Trablusgarp savaşı: Libyalı Müslüman kardeşlerimiz için büyük bir zulüm ve katliam dönemi başladı.
Birinci Balkan Savaşı 1911-12 : Balkanlarda milyonlarca Müslüman’ın yerinden yurdundan olduğu, yüz binlercesinin de öldürüldüğü felaket savaşı.
İkinci Balkan Savaşı 1912-13 : Birinci Balkan Savaşı’nda kaybedilen toprakların bir kısmının geri alındığı savaş.
Birinci Dünya Savaşı : İslam tarihinde Ümmet’in bu kadar büyük çapta bir felaket ve istila yaşadığı bir savaşı hatırlamıyorum. Moğol İstilası olduğu zaman bile bağımsız İslam Devletleri vardı. Bu savaştan sonra bağımsızlığını 1970′lere kadar alamayan eski Osmanlı toprakları olmuştur.
İmparatorluğun bitmeyen son yüz yılı bitti. Ondan sonra başlayan 1900′lü yıllardan 2000′li yıllara kadar insanlık doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde dünya savaşlarıyla ne tür felaketler yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bu felaketlerde en büyük mağdur ve mazlum, sahipsiz bırakılıp sömürülen Alem-i İslam olmuştur. İslam coğrafyası baştan başa uzun süre işgal edilmiş, direnenler katliama uğratılmış, hızla dininden ve tarihinden koparılarak kişiliksiz insanlar yığınına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Şu Afganistan’a bakın. Kırk yıla yakındır işgal altında. Biri gidiyor, diğeri geliyor. Önce Komünist Rusya şimdi de Kapitalist Avrupa. Irak ve başka İslam beldeleri de bu yüzyılda iki üç defa işgale uğradı.
Sonra da Müslümanlar neden geri diye soruyorlar? Kırk yıl bir ülkeyi işgal ve talan et, sonra da bunların geriliğini diline dola…
Gerçekte Osmanlı devleti yönettiği toprakların halkının devletiydi. Müslümanlar arasında ayrılık yoktu. Ne olduysa Sultan Abdulhamid tahttan indirildikten sonra oldu. Türklerle Araplar arasındaki sorunlar da İttihatçılar’ın elinde başladı. İttihatçılar’dan da her milletten insanlar vardı.
Sultan Abdulhamid’i tahttan indirenler, farkında olmadan Osmanlı İmparatorluğu’nu da tarih sahnesinden indirmiş oldular.
27 Nisan 1909′da Meclis-i Mebusan’dan dört üye Padişah’a tahttan indirildiğine dair haber verecekti. Ayandan Arif Hikmet Paşa, Esat Paşa, Ermeni Katolik Cemaati’nden Aram Efendi ile Selanik Yahudi Cemaati’nden Karasu Efendi. Her gün 14 saat ülkeye hizmet etmiş Müslümanlar’ın Halifesi Sultan’ını aşağılamak için gönderdikleri heyete bakın?
Sebahattin Arslan