Ahmet Fehmi Türkan'ın Çanakkale Anıları

Ahmet Fehmi Türkan'ın Çanakkale Anıları
0
20

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
44
Yaş
36
Coin
256,937
Ahmet Fehmi Türkan'ın Çanakkale Anıları
Ahmet Fehmi Türkan'ın Çanakkale Hatıraları

Çanakkale - Sarıcaeli Köyü'nden

1313 (1897) de doğdum 84 yaşındayım Beni şubeden Sarıcaeli Köyü'nün yanındaki tepenin üzerindeki Çanakkale Müstahkem Muharebe Okulu'na gönderdiler Asker olarak Okulda iki bölük kurdular Ben 2 Bölükle Kilitbahir'e gittim Kilitbahir'deki Askeri Telgrafhane'de 15-16 ay kadar bulundum Seferberlik yeni açıldığında Mecidiye Kalesinde talim terbiye görmüştüm Sabah kaleye giderdik, akşama kadar talim yapar sonra köye dönerdik

Kilitbahir'deki Askeri Telgrafhane limanda denizin kenarındaydı Arıburnu'nda harp yeni bitmişti Fakat denizde düşman gemileri vardı

Telgrafhanedeyken şöyle bir şey olmuştu Aklımdayken anlatayım

Yavuz'la, Midilli çıktı bir akşam boğazlardan o şifreyi ben aldım O, geçişle ilgili şifreyi Miralay Talat Beye götürdüğümde gözlerinden yaşlar akmaya başladı Emir verdi:

-Bu gece, Lapseki'den Kumkale'ye, Gelibolu'dan Seddülbahir'e kadar her taraf karanlık kalacak Gemiler dış denize çıkacaklar Hiçbir ışık yanmayacak, dedi Ekledi:

-Bu emri iki tarafa da telgrafla yaz

Seddülbahir'de Yüzbaşı Kadir Bey vardı İyi konuşurduk Ona dedim ki:” Gemiler geçerken ben sana bildiririm Sen de dönerlerken bildirirsin"

O gece akşam karanlığından bir saat sonra gemiler boğazdan dışarıya çıktılar Üzerlerinde hiçbir ışık yoktu Öylece sessiz ve karanlıkta geçip gittiler

Kadir Beye bildirdim gemilerin çıktığını O gece sabaha karşı iki gemimiz, Yavuz ve Midilli İmroz Adası'ndaki İngiliz karargahını bombalamışlar Midilli bir torpile çarpıp batıyor Yavuz da geri dönerken bir serseri torpile çarpıp yaralanıyor

Seddülbahir'den Yavuz dönerken, Kadir Bey telefonda hem ağlıyor, hem konuşuyor:

-Gemide bir hal var, sallanarak geliyor

Yavuz'un birkaç bölmesi su almış Gelirken hepimiz sahile çıktık Ağır ağır gelişini takip ediyoruz Soğandere'nin önlerinde bir düşman tayyaresi Yavuz'a ateş etti Yavuz'da uçaksavar toplarıyla tayyareye ateş açtılar Bu arada Kilitbahir'in üzerindeki top da ateş etti Tayyareler dağıldılar

Yavuz sol tarafından yaralıydı Yavaş yavaş geldi Kilitbahir'in önünden Nara Burnu'na yöneldi Gitti Kıyıya baştan kara yaptı

Birkaç gün orada kaldı Yavuz Düşman tayyareleri gelip Yavuz'a ateş ederlerdi 20 kadar tayyaresini gördüm düşmanın ateş ederlerken Yavuz’a Sonra Yavuz İstanbul'a gitti

Kilitbahir'den İstanbul Pendik'teki Harp Okulu'na gönderdiler Orada karargahta 7 ay kaldım O sırada Arabistan'da ordularımız bozulmuş Mütareke yapıldı Ben hava değişimine köye geldim Çanakkale'de İngilizler vardı

Ben İdadinin 2 sınıfından ayrıldım Bursa Ziraat Mektebine gitmek için Gidemedik Kilitbahir'de subay adayıydım Pendik'te de subay adayı olarak talim terbiye gördüm Kendim de ders verdim Din hocaları gelmişti talim yerine Ben onlara öğretmen olarak ders verdim

Neyse bir sene geçince köyde hava değişimim bitti

Başvurdum, Çanakkale Müstahkem Mevkii Jandarma Kumandanlığında tekrar göreve başladım Bir tabur Jandarma vardı Kumandan olarak başımızda Tabur Kumandanı Binbaşı Ali Rıza Bey vardı

Akköy, Bezirganlar, Kumarlar gibi karakollarda çete takibine çıkan kuvvetlerin başında da bulundum Anadolu Harbi yeni başlamıştı Karakollarda bulunduğum sırada Yunanlıların zalimliğini yakından gördüm

Bir görevle Sarıçalı köyüne gitmiştim Orada Yüzbaşı Niyazi Bey, Üsteğmen Hüsamettin, Teğmen Suphi Beyler çete takibi için kuvvetleriyle bulunuyorlardı

O akşam ezandan sonra köyü Yunanlılar sarmışlar Arkadaşlar da kahveye gitmişlerdi Gitmeyin filan dedimse de dinletemedim Gittiler Yanımda Yusuf isminde bir arkadaş kalmıştı Yusuf ev sahibinin ufak bir çocuğu var 7-8 yaşlarında onu gönderdi, aşağı kahveye Çocuk geldi” Jandarmaların silahlarını topluyor gavurlar” dedi Yusuf'a eledim:” Sür atlan" Köyün dışında yol kenarında bir evdi Alçak avlulu bir ev Atlara bindik, sürdük atları Ben önde Yusuf arkadan geliyor Yunan askerleri köyün etrafını sarmışlar Biz gürültüyle iki atla çıkınca bir takur takur oraya buraya koşturmalar oldu Yunanlılar bizi üzerlerine hücuma geçmişiz diye, kaçışırlarken Köyün etrafını saran Yunan askerlerinin paniğe kapılmalarından yararlanıp köyün dışına çıktık

Çınarlı Köyü'ne gelip, karakoldaki Cafer Çavuş'a haber verdim

-Belki buraya da gelirler Boş bulunma Ben gidip Tabur Kumandanına haber vereceğim

Olayı Tabur Kumandanına söyledim Tabur Kumandanımız Ali Rıza Bey:

-"Ne kadar askerimiz varsa etraftaki köylere dağıtın” diye emir verdi

Dağıttık askerleri yakın köylere

Tabur Kumandanımız daha sonra Çanakkale'deki İngiliz Kumandanı ile konuşup Yunanlıların aldıkları silahları geriye almıştı Benim rütbem filan yoktu Fakat başçavuş gibi bana vazife verirlerdi Askerin başında giderdim

Çanakkale Jandarma Taburunda iken, Yunanlılar Çan'ı yaktıklarında bir İngiliz Heyetiyle beraber Çan'a da gitmiştim

Heyette bir general, bir binbaşı ve de bir yüzbaşı vardı Çan'a girdiğimiz de dumanlar tütüyordu Biz heyetin yanında 20 süvariydik Heyettekiler Çan'a Yunanlıların yaptıkları hareketleri sordular rastladıkları insanlara Tercümanları da vardı Biga'dan, Karabiga'ya gittik İngiliz heyeti İstanbul'a gideceklerdi Vapura bindiler Biz Lapseki üzerinden Çanakkale'ye döndük

Bizim taburda iki tane Cemal Bey vardı Biri yüzbaşı Cemal Bey, diğeri Tabur Doktorumuz Cemal Bey, o da yüzbaşıydı

Yüzbaşı Cemal Bey beni çağırtmış, dedi ki:

-Oğlum biz Kuvayi Milliye'ye geçiyoruz, gelecek misin?

Onlarla beraber Kuvayi Milliye'ye katıldım Taburdan 5 kişiydik Sivillerle filan 30 kişi
 
Üst Alt