Ahmet Haşim Hayatı Şiirleri Ve Eserleri
Ahmet Haşim Şiirleri Hayatı Ve Edebi Kişiliği
Ahmet Haşim, Osmanlı Döneminde 1884 yılında Bağdat'ta doğmuştur. Şiir sanatında Sembolizmin öncülerinden olmuş Türk şairlerdendir. Babası Bağdat kaymakamlarından ve Bağdat'ın eski ve bilinen ailelerinden birine mensup Ahmet Hikmet Beydir. Annesi yine Bağdat'ın ileri gelenlerinden Kahyazadeler'in kızı Sara Hanım'dır. Annesinin vefatı sebebi ile 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. 1897'de Galatasaray Sultani'de yatılı olarak okudu. 1907 yılın da mezun olunca Reji İdaresine memur olarak atandı. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuku okumaya devam etti. Birinci Dünya Savaşı'ndaki askerliği sırasında Anadolu'nun çeşitli yerlerine gitti. 1924'te Paris'e, 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gitti.
Ahmet Haşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultani de başlamıştır. Bilinen ilk manzumesi Leyal-i Aşkım 1901'de Mecmua-i Edebiyye de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kalmıştır. 1905 - 1908 yılları arasında yazdığı ve Piyale kitabına aldığı Şi'r-i Kamer serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile beğenildi. Ahmet Haşim şiirlerinin yanı sıra nesir yazıları da bulunmaktadır. Mizahı seven şair fıkralarıyla da ün kazanmıştır. Serveti Fünun da yayınlanan şirleri ile meşhur olmuştur. Ahmet Haşim 4 Haziran 1933 yılında Mülkiye Mektebinde Fransızca öğretmenliğine devam ettiği yıllarda vefat etmiştir.
Ahmet Haşim'in Bilinen Eserleri Ve Nesir Yazıları
Merdiven
Göl Saatleri
Piyale
Karanfil
Bir Günün Sonunda Arzu
O Belde
Bir yaz gecesi hatıraları
Gurabahane-i Laklakan (nesir)
Bize Göre (nesir)
Frankfurt Seyahatnamesi (nesir)
Ahmet Haşim'in Şiirlerinden
Karanfil
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Gönlüm acısından bunu bildi!
Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler;
Gönlüm ona pervane kesildi.
Bül Bül
Bir gamlı hazânın seherinde,
Isrâra ne hâcet yine bülbül?
Bil, kalbimizin bahçelerinde,
Cân verdi senin söylediğin gül.
Savrulmada gül şimdi havada,
Gün doğmada bir başka ziyâda.
Ahmet Haşim Şiirleri Hayatı Ve Edebi Kişiliği
Ahmet Haşim, Osmanlı Döneminde 1884 yılında Bağdat'ta doğmuştur. Şiir sanatında Sembolizmin öncülerinden olmuş Türk şairlerdendir. Babası Bağdat kaymakamlarından ve Bağdat'ın eski ve bilinen ailelerinden birine mensup Ahmet Hikmet Beydir. Annesi yine Bağdat'ın ileri gelenlerinden Kahyazadeler'in kızı Sara Hanım'dır. Annesinin vefatı sebebi ile 12 yaşında babasıyla birlikte İstanbul'a geldi. 1897'de Galatasaray Sultani'de yatılı olarak okudu. 1907 yılın da mezun olunca Reji İdaresine memur olarak atandı. Bir taraftan da Mekteb-i Hukuku okumaya devam etti. Birinci Dünya Savaşı'ndaki askerliği sırasında Anadolu'nun çeşitli yerlerine gitti. 1924'te Paris'e, 1932'de de hastalığı sebebiyle Frankfurt'a gitti.
Ahmet Haşim'in sanat ve edebiyata ilgisi Galatasaray Sultani de başlamıştır. Bilinen ilk manzumesi Leyal-i Aşkım 1901'de Mecmua-i Edebiyye de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hamid, Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin'in tesiri altında kalmıştır. 1905 - 1908 yılları arasında yazdığı ve Piyale kitabına aldığı Şi'r-i Kamer serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile beğenildi. Ahmet Haşim şiirlerinin yanı sıra nesir yazıları da bulunmaktadır. Mizahı seven şair fıkralarıyla da ün kazanmıştır. Serveti Fünun da yayınlanan şirleri ile meşhur olmuştur. Ahmet Haşim 4 Haziran 1933 yılında Mülkiye Mektebinde Fransızca öğretmenliğine devam ettiği yıllarda vefat etmiştir.
Ahmet Haşim'in Bilinen Eserleri Ve Nesir Yazıları
Merdiven
Göl Saatleri
Piyale
Karanfil
Bir Günün Sonunda Arzu
O Belde
Bir yaz gecesi hatıraları
Gurabahane-i Laklakan (nesir)
Bize Göre (nesir)
Frankfurt Seyahatnamesi (nesir)
Ahmet Haşim'in Şiirlerinden
Karanfil
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Gönlüm acısından bunu bildi!
Düştükçe vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler;
Gönlüm ona pervane kesildi.
Bül Bül
Bir gamlı hazânın seherinde,
Isrâra ne hâcet yine bülbül?
Bil, kalbimizin bahçelerinde,
Cân verdi senin söylediğin gül.
Savrulmada gül şimdi havada,
Gün doğmada bir başka ziyâda.