Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatroya olan katkıları nedir ?
Ahmet Vefik Paşa, bugun bile Turk Tiyatrosu'na hizmetlerinden cok, eli sopalı bir vali olması, Bir Seyirci Yetişiyor dusturuyla vatandaşları ve yanında calışan memurları zorla tiyatroya goturmesi ve halkı canından bezdirmesi ile meşhur, birtakım tuhaf davranışlar sergileyen, acayip bir adam olarak hatırlanmaktadır Oysa, gecmiş zaman olur ki deyip, gunun koşullarına ve o koşulların yarattığı zorluklara rağmen Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro icin gosterdiği yoğun caba ve bu yoğun cabanın neticesinde başardıkları goz onune alınacak olursa, Paşa ile ilgili onyargılardan kurtulmak mumkun olur Peki, hakkında aslısız onca dedikodu ve yıpratma hareketlerine rağmen bildiğinden şaşmayan inatcı ve inanclı bir tiyatro sever olarak Ahmet Vefik Paşa hakkında neler soylenebilir?
Ahmet Vefik Paşa, 1832 yılında İstanbul'da doğmuştur Once muhendislik okuluna başlamasına rağmen, babası Paris'teki elcilikte gorevlendirilince, oğlunu da yanına alıp Fransa'ya gitmiştir ve oğlunu St Louis Lisesi'ne yazdırmıştır 1937'de İstanbul'a donduğunde on beş yaşında olan Ahmet Vefik, Fransızca'yı iyi duzeyde oğrenmiş, aynı zamanda Latince eğitimi de almıştır Doc Dr Nurhan Tekerek'in aktardığına gore Paris ve St Louis Lisesi'nde; Corneille, Moli
re, Racine, Rousseau, Balzac, Bern Ardin de SaintPierre, Stendhal, Chateaubriand gibi Fransız klasiklerini okumak, onlar hakkında yapılan acıklamaları dinlemek fırsatını elde eder 18 yaşındayken, babasının tayini Londra'ya cıktığında, yine ona eşlik edecek ve orada İngiliz tiyatrosunu yakından izleme ve tanıma imkanı bulmuş olacaktır Ancak, Vefik Paşa'yı diğer Tanzimat ve Meşrutiyet munevverlerindenaydınlarından farklı kılan yanı; bu kadar batı etkisinde eğitim almış olmasına rağmen kendisini Osmanlı aydını olarak muhafaza etmesindeki başarıdır O donemde Osmanlı icişlerine karışma sevdalısı olan Fransızlarla ters duştuğunden, ikinci kez gorev icin gittiği Paris'ten İstanbul'a geri cevrilmiş ve Divanı Muhasebat Musteşarı olarak goreve alınmıştır Ancak, Ahmet Vefik Paşa, tiyatro konusunda icinde onulmaz bir ateşin yanmasına engel olamamaktadır Her ne kadar bir devlet adamı olsa da, Paris tiyatrolarında izlediği ve hem oyun yazarı hem de rejisor olarak Moli
re'e neredeyse hayranlık duymaktadır Turk sahnesinin Moli
re'liğine soyunmak sevdasındaki bu burokratdiplomat icin Fransız yazarın eserlerinden faydalanmadığını duşunmek imkansızdır Once Zoraki Nikah ve Zoraki Hekim oyunlarını olayları değiştirmeden, 17 yuzyıldaki Fransız ahalisinin huy, anlayış, konuşma şekli ve kısacası her bakımdan, 19 yuzyıldaki Osmanlı yaşantısına uygun hale getirir Paşa'nın ilk adaptasyonu diyebileceğimiz, Zor Nikah 18681869 senelerinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda oynanmıştır Soz konusu edilen adaptasyonu sonraki sezonda Tabibi Aşk (Aşk Doktoru) izledi Daha sonra da tercumeadaptasyon calışmalarına devam eden Paşa'nın insani ve sosyal yonu kuvvetli bu eserleri cok yerinde bir şekilde secmiş olduğunu anlayabiliyoruz Bu arada sadece tiyatro ile ilgili değil, Turk dili ve kulturune katkıları da ; orneğin sozluk calışmaları yapma yoluyla sureklilik gostermektedir Oldukca karışık bir donemde Meclis i Mebusan başkanlığına getirilmiş olmasından oturu başarılı olmayınca, hem kendisinin hem de Hudavendigar (Bursa) halkının kaderini değiştirecek olan tayin kararı gelir, Ahmet Vefik Paşa; Bursa Valiliği'ne atanmıştır
Tiyatroya olan hevesini ve coşkusunu yeni atandığı bu kentte de kaybetmemiş olan Paşa, donemin tiyatro oyuncularından Fasulyacıyan, Hiranuş, Koharik Şirinyan gibi isimleri Bursa'da izledikten sonra, onları ertesi gun makamına cağırmış ve; Size bir tiyatro yaptıracağım, eserler vereceğim ve onları oynayacaksınız, yaptıracağım tiyatroya para vermeyeceksiniz, sadece Gureba (yetimler) icin yılda iki oyunu onların hayrına oynayacaksınız demiştir Bu olayı aktaran o zamanların unlu tiyatro oyuncularından biri olarak bilinen Ahmet Fehim Efendi'dir Bundan sonraki aşamada Paşa, Moli
re'in butun oyunlarını tercume etmeye başlar, Bursa tiyatrosunun tum masrafını da oder Paşa gorevinden azledildikten sonra hakkında ovguler yazmakla unlu gazetelerden Tercumanı Hakikat'te, valinin dillerde dolanan ve garip sayılan hallerine iki tane daha ilave edildiği yazılmıştır Paşanın uykusu kactığı geceler, odasında sabaha kadar yuksek sesle Moliere'den Fransızca pasajlar irşad etmesi de yine o devirde bir başka manyaklık sayılmaktadır (aktaran Tekerek) , ancak gazetede ozellikle iki tuhaf huyundan daha soz edilir:
1 Halkı cebren tiyatroya sevk ediyor
2 Kendisi el cırparsa halkın el cırpmasına izin veriyor, kendisi alkışlamamış da halktan biri alkışlamışsa adamı acıkca eleştiriyordu
Kısacası Ahmet Vefik Paşa'nın gorevinden alınmasına yol veren nedenlerin başında tiyatro yaptırması, sanatı koruması, piyesler oynatması, aktorlerin parasını devlet butcesinden odemesi gibi genelde kapısı tiyatroya acılan sorunlar gelmektedir Paşa'nın azlinden once yayınlanan bir bildirgede, ozellikle onuncu ve on birinci maddeler dikkate şayandır: Madde 10: Valiliğe tayininden azline kadar tiyatro ile uğraşmış, İstanbul'dan Fasulyacıyan namında birinin idaresinde olarak getirttiği bir kumpanya uc sene boyunca haftada uc gece oynamıştır, biletler vilayet matbaasında bastırılmış ve Zaptiye cavuşları tarafından ahaliye dağıtılmıştır; halktan toplanılan hasılatın ayda sekiz bin kuruşa kadar cıktığını kumpanyanın direktoru soylemiştir Hukumet sıfatına yakışmayacak surette piyeslerin provasında bulunmuştur Zaptiyeler marifetiyle birtakım fahişelere bilet verecek ve fahişeleri tiyatroya getirtecek kadar bilet sattırarak halkı zarara sokmuştur Haftanın birkac gecesini kadınlara ayırarak onları da tiyatroya getirtmiş, aralarına fahişeleri de sokmuştur Zaptiyelerden teşkil edilen bir mızıka takımını da tiyatroya tahsis etmiştir Madde 11: Cehalet icinde yuzen ehaliye maarifi yayacağı yerde gayretini tiyatronun idaresine hasretmiştir Kız mektebi muallimi İbrahim Efendi'yi aktirislere hoca tayin ederek, halkın ondan nefret etmesine ve bu yuzden birtakım kızların mektebi bırakmalarına sebep olmuştur Tiyatroya mahsus on dokuz piyesi resmi ruhsat almadan Bursa matbaasında bastırmıştır, bundan dolayı da matbaaya yirmi bin kuruş borcu kalmıştır (Sevengil, 130) Bursa'dan ayrıldıktan sonra tiyatrosu kapatılmış olan Ahmet Vefik Paşa icin Prof Dr Metin And, Osmanlı Tiyatrosu kitabında; Turk Tiyatrosu icin bu onemli donem kapanmıştır Boylece Bursa'daki tiyatro 18791892'ye dek uc yıl surmuştur(88) demektedir Yunan İşgali (1925) sırasında yanan tiyatronun yerine yapılan, Bursa Devlet Tiyatrosu'na, Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu ismi gerek Bursa, gerekse Turk tiyatrosu icin oldukca onemli bir insanın hatırasını anmak maksadıyla konulmuştur 21 Nisan 1891'de hayata gozerini yuman Ahmet Vefik Paşa hayatı boyunca Beni Sultan Mahmut Turbesi'ne gommesinler, omrum boyunca uğraştığım adamlarla bir de ahirette kapışmak istemem dediğinden, Eyup Sultan Mezarlığı'na gomulmuştur
3 Moli
re Tercumeleri:
Ahmet Vefik Paşa'nın Moli
re kulliyatının hepsini dilimize kazandırdığını biliyoruz Her ne kadar Ahmet Fehim Efendi, Paşa'nın aslından tercume ettiği otuz dort oyunu da oynadık diyorsa da, Moli
re'nin sadece otuz iki oyunu olduğundan bu mumkun değildir Dolayısıyla Ahmet Vefik Paşa'nın on dokuz adaptasyon yaptığını ve basılmış olarak on altı tanesinin elimize kaldığını soyleyebiliriz Ahmet Vefik Paşa'nın neden yeni oyunlar yazmak yerine ceviri ve adaptasyon yontemini tercih ettiğine ilişkin Reşat Nuri Guntekin şunları soylemektedir:
Ahmet Vefik Paşa Turk tiyatrosunun hakiki piri ve patronudur; hakiki sanat tiyatrosunu onun kadar iyi anlayan yetişmemiştir Ahmet Vefik Paşa, işe Moli
re'i adapte etmekle başlamıştır; bu demir gibi bir başlangıctır
Paşa, memlekette yerli malı eserle tiyatro kurulmayacağını biliyordu, fakat yabancı eser tercumesiyle de bunun kabil olmayacağını anlayacak kadar mutekamil kafalı ve sanat işlerine vakıftı Tiyatroda vaka icat etmek ve bunlara enteresan bir piyes kurmak zor iştir Yerli edebiyatcı birdenbire tiyatro yapamaz, fakat hazır patron uzerine elbise bicip diken terzi gibi hazır bir piyes uzerinde calışmak suretiyle iyi bir adaptasyon meydana getirilmesi daima mumkundur O zaman kendisinin yapacağı iş orijinal piyesteki tip ve vakaların karşılıklarını kendi muhitinde arayıp bulmak ve o evvelkilerini bunlarla değiştirmekten ibaret kalır Muharrir ve aktor gibi seyircinin de başka turlu yetişmesine ve normal yoluna girerek ilerlemesine imkan yoktur (137) Ancak, Ahmet Vefik Paşa'yı Moli
re uyarlamaları yapmaya iten bir başka sebep, Melahat Gul Uluğtekin'in isabetli bir şekilde belirttiği uzere; Aslında Moli
re'nin, bir taraftan eleştirel bakış acısına sahipken, obur taraftan monarşiyle olan zorunlu bağı ve burjuva bir yaşam bicimi benimsemiş olması,Tanzimat donemi aydınlarının celişkilerine benzemektedir İki donem arasındaki bu benzerlik, Ahmet Vefik'in surec oncesi ceviri normlarını etkilemiş olmasıdır (92)
Ahmet Vefik Paşa başka yazarlardan da adaptasyon ve tercume yapmıştır Refik Ahmet Sevengil'in naklettiğine gore; Paşa'nın Arapca, Farsca, Fransızca, İtalyanca ve Latince kadar Cağatay Lehcesine de hakim olduğu bilinir Ayrıca Rusca, Almanca ve eski Yunanca'yı da okuyup anladığı (138) soylenmektedir Tercumelerinde ve adaptasyonlarında Arapca ve Farsca kelimeler gecse de bunlar, kişileri oldukları gibi konuşturmak icin olup, oyunu anlamayı zorlaştırmayan ve yeni yetişen seyirciye sahneye ve tiyatro sanatına yakınlaştırmayı hedefleyen ozelliktedirler Mustafa Nihat Ozon, Zoraki Nikahı kitabının başında Paşa'nın kullandığı dile ilişkin okuyucuyu şoyle bilgilendirir:
Vefik Paşa'nın yazılarında kullandığı dil, imla ve soz dizimi bakımından ilk zamanlardan beri, garip, acayip, kendine mahsus gibi sozlerle nitelenmiştir Oteki yazılarını bir taraf bırakarak, yalnız tiyatro eserleri icin diyebiliriz ki; Vefik Paşa konuşma dilini başarılı bir şekilde kullanmıştır Konuşma dilini başarılı kullanması sadece, acık bir dille yazıp yazı dilindeki bazı ozellikleri konuşma diline uydurmaktan ileri gelmektedir Vefik Paşa, doğrudan konuşulanı yazmıştır (10)
Osmanlı İmparatorluğu'nda, Tanzimat Donemi'nde, yeni bir medeniyet projesini hayata gecirmek icin biraraya gelmiş olan ve Kurucular (gunumuzde bu insanlara toplum muhendisi denilmektedir) sıfatıyla adlandırabileceğimiz bir grup ozverili ve calışkan insanın arasında, Ahmet Vefik Paşa'nın Oncu Kurucular 'dan biri olarak nitelendirilebilecek kadar ozel ve saygın bir yeri vardır Bir Osmanlı aydınımunevveri olarak yaşadıkları, Turk tiyatro sanatını, neredeyse butun bir Rus edebiyatının Gogol'un Palto'sundan cıkmasına benzer şekilde, setresinde saklaması, buyutmesi ve henuz cocuk yaşında iken onu başka hamilere bırakmak zorunda kalması, tiyatromuzun hafızasına asla silinmeyecek kadar guclu bir karakter olarak adını yazmasıyla neticelenir Ahmet Vefik Paşa, aslında bir devlet adamı ve yerel yonetici olmasına karşın, gundelik hayatın karmaşasında estetik hazlardan kendisini mahrum etmek bir yana, bunu etrafındakilerle paylaşmak icin duyduğu guclu heyecanı, idealizmle birleştirerek, sanat icin neredeyse yoktan var etmeyi bilen, inatcı ve kararlı tutumuyla goz dolduran bir insandır Yaşadığı zamanın ve mekanın oldukca otesinde bir zihin yapısına sahip olmasından oturu de, etrafındakiler tarafından kelimenin tam anlamıyla grotesk bir figur değerlendirilir Bu gerceğin de farkında olan Paşa, Ben kendime deli dedirtinceye kadar az mı uğraştım diyebilecek kadar da şansına munhasır bir kişiliktir Ahmet Vefik Paşa'nın ismini Bursa'daki tiyatro binasında ilk gorduğu gunden beri ona karşı bir gonul borcu hisseden bu satırların yazarı, bu buyuk tiyatro insanının aziz hatırası karşısında eğilmektedir
Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatroya olan katkıları nedir ?
Ahmet Vefik Paşa, bugun bile Turk Tiyatrosu'na hizmetlerinden cok, eli sopalı bir vali olması, Bir Seyirci Yetişiyor dusturuyla vatandaşları ve yanında calışan memurları zorla tiyatroya goturmesi ve halkı canından bezdirmesi ile meşhur, birtakım tuhaf davranışlar sergileyen, acayip bir adam olarak hatırlanmaktadır Oysa, gecmiş zaman olur ki deyip, gunun koşullarına ve o koşulların yarattığı zorluklara rağmen Ahmet Vefik Paşa'nın tiyatro icin gosterdiği yoğun caba ve bu yoğun cabanın neticesinde başardıkları goz onune alınacak olursa, Paşa ile ilgili onyargılardan kurtulmak mumkun olur Peki, hakkında aslısız onca dedikodu ve yıpratma hareketlerine rağmen bildiğinden şaşmayan inatcı ve inanclı bir tiyatro sever olarak Ahmet Vefik Paşa hakkında neler soylenebilir?
Ahmet Vefik Paşa, 1832 yılında İstanbul'da doğmuştur Once muhendislik okuluna başlamasına rağmen, babası Paris'teki elcilikte gorevlendirilince, oğlunu da yanına alıp Fransa'ya gitmiştir ve oğlunu St Louis Lisesi'ne yazdırmıştır 1937'de İstanbul'a donduğunde on beş yaşında olan Ahmet Vefik, Fransızca'yı iyi duzeyde oğrenmiş, aynı zamanda Latince eğitimi de almıştır Doc Dr Nurhan Tekerek'in aktardığına gore Paris ve St Louis Lisesi'nde; Corneille, Moli
re, Racine, Rousseau, Balzac, Bern Ardin de SaintPierre, Stendhal, Chateaubriand gibi Fransız klasiklerini okumak, onlar hakkında yapılan acıklamaları dinlemek fırsatını elde eder 18 yaşındayken, babasının tayini Londra'ya cıktığında, yine ona eşlik edecek ve orada İngiliz tiyatrosunu yakından izleme ve tanıma imkanı bulmuş olacaktır Ancak, Vefik Paşa'yı diğer Tanzimat ve Meşrutiyet munevverlerindenaydınlarından farklı kılan yanı; bu kadar batı etkisinde eğitim almış olmasına rağmen kendisini Osmanlı aydını olarak muhafaza etmesindeki başarıdır O donemde Osmanlı icişlerine karışma sevdalısı olan Fransızlarla ters duştuğunden, ikinci kez gorev icin gittiği Paris'ten İstanbul'a geri cevrilmiş ve Divanı Muhasebat Musteşarı olarak goreve alınmıştır Ancak, Ahmet Vefik Paşa, tiyatro konusunda icinde onulmaz bir ateşin yanmasına engel olamamaktadır Her ne kadar bir devlet adamı olsa da, Paris tiyatrolarında izlediği ve hem oyun yazarı hem de rejisor olarak Moli
re'e neredeyse hayranlık duymaktadır Turk sahnesinin Moli
re'liğine soyunmak sevdasındaki bu burokratdiplomat icin Fransız yazarın eserlerinden faydalanmadığını duşunmek imkansızdır Once Zoraki Nikah ve Zoraki Hekim oyunlarını olayları değiştirmeden, 17 yuzyıldaki Fransız ahalisinin huy, anlayış, konuşma şekli ve kısacası her bakımdan, 19 yuzyıldaki Osmanlı yaşantısına uygun hale getirir Paşa'nın ilk adaptasyonu diyebileceğimiz, Zor Nikah 18681869 senelerinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda oynanmıştır Soz konusu edilen adaptasyonu sonraki sezonda Tabibi Aşk (Aşk Doktoru) izledi Daha sonra da tercumeadaptasyon calışmalarına devam eden Paşa'nın insani ve sosyal yonu kuvvetli bu eserleri cok yerinde bir şekilde secmiş olduğunu anlayabiliyoruz Bu arada sadece tiyatro ile ilgili değil, Turk dili ve kulturune katkıları da ; orneğin sozluk calışmaları yapma yoluyla sureklilik gostermektedir Oldukca karışık bir donemde Meclis i Mebusan başkanlığına getirilmiş olmasından oturu başarılı olmayınca, hem kendisinin hem de Hudavendigar (Bursa) halkının kaderini değiştirecek olan tayin kararı gelir, Ahmet Vefik Paşa; Bursa Valiliği'ne atanmıştır
Tiyatroya olan hevesini ve coşkusunu yeni atandığı bu kentte de kaybetmemiş olan Paşa, donemin tiyatro oyuncularından Fasulyacıyan, Hiranuş, Koharik Şirinyan gibi isimleri Bursa'da izledikten sonra, onları ertesi gun makamına cağırmış ve; Size bir tiyatro yaptıracağım, eserler vereceğim ve onları oynayacaksınız, yaptıracağım tiyatroya para vermeyeceksiniz, sadece Gureba (yetimler) icin yılda iki oyunu onların hayrına oynayacaksınız demiştir Bu olayı aktaran o zamanların unlu tiyatro oyuncularından biri olarak bilinen Ahmet Fehim Efendi'dir Bundan sonraki aşamada Paşa, Moli
re'in butun oyunlarını tercume etmeye başlar, Bursa tiyatrosunun tum masrafını da oder Paşa gorevinden azledildikten sonra hakkında ovguler yazmakla unlu gazetelerden Tercumanı Hakikat'te, valinin dillerde dolanan ve garip sayılan hallerine iki tane daha ilave edildiği yazılmıştır Paşanın uykusu kactığı geceler, odasında sabaha kadar yuksek sesle Moliere'den Fransızca pasajlar irşad etmesi de yine o devirde bir başka manyaklık sayılmaktadır (aktaran Tekerek) , ancak gazetede ozellikle iki tuhaf huyundan daha soz edilir:
1 Halkı cebren tiyatroya sevk ediyor
2 Kendisi el cırparsa halkın el cırpmasına izin veriyor, kendisi alkışlamamış da halktan biri alkışlamışsa adamı acıkca eleştiriyordu
Kısacası Ahmet Vefik Paşa'nın gorevinden alınmasına yol veren nedenlerin başında tiyatro yaptırması, sanatı koruması, piyesler oynatması, aktorlerin parasını devlet butcesinden odemesi gibi genelde kapısı tiyatroya acılan sorunlar gelmektedir Paşa'nın azlinden once yayınlanan bir bildirgede, ozellikle onuncu ve on birinci maddeler dikkate şayandır: Madde 10: Valiliğe tayininden azline kadar tiyatro ile uğraşmış, İstanbul'dan Fasulyacıyan namında birinin idaresinde olarak getirttiği bir kumpanya uc sene boyunca haftada uc gece oynamıştır, biletler vilayet matbaasında bastırılmış ve Zaptiye cavuşları tarafından ahaliye dağıtılmıştır; halktan toplanılan hasılatın ayda sekiz bin kuruşa kadar cıktığını kumpanyanın direktoru soylemiştir Hukumet sıfatına yakışmayacak surette piyeslerin provasında bulunmuştur Zaptiyeler marifetiyle birtakım fahişelere bilet verecek ve fahişeleri tiyatroya getirtecek kadar bilet sattırarak halkı zarara sokmuştur Haftanın birkac gecesini kadınlara ayırarak onları da tiyatroya getirtmiş, aralarına fahişeleri de sokmuştur Zaptiyelerden teşkil edilen bir mızıka takımını da tiyatroya tahsis etmiştir Madde 11: Cehalet icinde yuzen ehaliye maarifi yayacağı yerde gayretini tiyatronun idaresine hasretmiştir Kız mektebi muallimi İbrahim Efendi'yi aktirislere hoca tayin ederek, halkın ondan nefret etmesine ve bu yuzden birtakım kızların mektebi bırakmalarına sebep olmuştur Tiyatroya mahsus on dokuz piyesi resmi ruhsat almadan Bursa matbaasında bastırmıştır, bundan dolayı da matbaaya yirmi bin kuruş borcu kalmıştır (Sevengil, 130) Bursa'dan ayrıldıktan sonra tiyatrosu kapatılmış olan Ahmet Vefik Paşa icin Prof Dr Metin And, Osmanlı Tiyatrosu kitabında; Turk Tiyatrosu icin bu onemli donem kapanmıştır Boylece Bursa'daki tiyatro 18791892'ye dek uc yıl surmuştur(88) demektedir Yunan İşgali (1925) sırasında yanan tiyatronun yerine yapılan, Bursa Devlet Tiyatrosu'na, Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu ismi gerek Bursa, gerekse Turk tiyatrosu icin oldukca onemli bir insanın hatırasını anmak maksadıyla konulmuştur 21 Nisan 1891'de hayata gozerini yuman Ahmet Vefik Paşa hayatı boyunca Beni Sultan Mahmut Turbesi'ne gommesinler, omrum boyunca uğraştığım adamlarla bir de ahirette kapışmak istemem dediğinden, Eyup Sultan Mezarlığı'na gomulmuştur
3 Moli
re Tercumeleri:
Ahmet Vefik Paşa'nın Moli
re kulliyatının hepsini dilimize kazandırdığını biliyoruz Her ne kadar Ahmet Fehim Efendi, Paşa'nın aslından tercume ettiği otuz dort oyunu da oynadık diyorsa da, Moli
re'nin sadece otuz iki oyunu olduğundan bu mumkun değildir Dolayısıyla Ahmet Vefik Paşa'nın on dokuz adaptasyon yaptığını ve basılmış olarak on altı tanesinin elimize kaldığını soyleyebiliriz Ahmet Vefik Paşa'nın neden yeni oyunlar yazmak yerine ceviri ve adaptasyon yontemini tercih ettiğine ilişkin Reşat Nuri Guntekin şunları soylemektedir:
Ahmet Vefik Paşa Turk tiyatrosunun hakiki piri ve patronudur; hakiki sanat tiyatrosunu onun kadar iyi anlayan yetişmemiştir Ahmet Vefik Paşa, işe Moli
re'i adapte etmekle başlamıştır; bu demir gibi bir başlangıctır
Paşa, memlekette yerli malı eserle tiyatro kurulmayacağını biliyordu, fakat yabancı eser tercumesiyle de bunun kabil olmayacağını anlayacak kadar mutekamil kafalı ve sanat işlerine vakıftı Tiyatroda vaka icat etmek ve bunlara enteresan bir piyes kurmak zor iştir Yerli edebiyatcı birdenbire tiyatro yapamaz, fakat hazır patron uzerine elbise bicip diken terzi gibi hazır bir piyes uzerinde calışmak suretiyle iyi bir adaptasyon meydana getirilmesi daima mumkundur O zaman kendisinin yapacağı iş orijinal piyesteki tip ve vakaların karşılıklarını kendi muhitinde arayıp bulmak ve o evvelkilerini bunlarla değiştirmekten ibaret kalır Muharrir ve aktor gibi seyircinin de başka turlu yetişmesine ve normal yoluna girerek ilerlemesine imkan yoktur (137) Ancak, Ahmet Vefik Paşa'yı Moli
re uyarlamaları yapmaya iten bir başka sebep, Melahat Gul Uluğtekin'in isabetli bir şekilde belirttiği uzere; Aslında Moli
re'nin, bir taraftan eleştirel bakış acısına sahipken, obur taraftan monarşiyle olan zorunlu bağı ve burjuva bir yaşam bicimi benimsemiş olması,Tanzimat donemi aydınlarının celişkilerine benzemektedir İki donem arasındaki bu benzerlik, Ahmet Vefik'in surec oncesi ceviri normlarını etkilemiş olmasıdır (92)
Ahmet Vefik Paşa başka yazarlardan da adaptasyon ve tercume yapmıştır Refik Ahmet Sevengil'in naklettiğine gore; Paşa'nın Arapca, Farsca, Fransızca, İtalyanca ve Latince kadar Cağatay Lehcesine de hakim olduğu bilinir Ayrıca Rusca, Almanca ve eski Yunanca'yı da okuyup anladığı (138) soylenmektedir Tercumelerinde ve adaptasyonlarında Arapca ve Farsca kelimeler gecse de bunlar, kişileri oldukları gibi konuşturmak icin olup, oyunu anlamayı zorlaştırmayan ve yeni yetişen seyirciye sahneye ve tiyatro sanatına yakınlaştırmayı hedefleyen ozelliktedirler Mustafa Nihat Ozon, Zoraki Nikahı kitabının başında Paşa'nın kullandığı dile ilişkin okuyucuyu şoyle bilgilendirir:
Vefik Paşa'nın yazılarında kullandığı dil, imla ve soz dizimi bakımından ilk zamanlardan beri, garip, acayip, kendine mahsus gibi sozlerle nitelenmiştir Oteki yazılarını bir taraf bırakarak, yalnız tiyatro eserleri icin diyebiliriz ki; Vefik Paşa konuşma dilini başarılı bir şekilde kullanmıştır Konuşma dilini başarılı kullanması sadece, acık bir dille yazıp yazı dilindeki bazı ozellikleri konuşma diline uydurmaktan ileri gelmektedir Vefik Paşa, doğrudan konuşulanı yazmıştır (10)
Osmanlı İmparatorluğu'nda, Tanzimat Donemi'nde, yeni bir medeniyet projesini hayata gecirmek icin biraraya gelmiş olan ve Kurucular (gunumuzde bu insanlara toplum muhendisi denilmektedir) sıfatıyla adlandırabileceğimiz bir grup ozverili ve calışkan insanın arasında, Ahmet Vefik Paşa'nın Oncu Kurucular 'dan biri olarak nitelendirilebilecek kadar ozel ve saygın bir yeri vardır Bir Osmanlı aydınımunevveri olarak yaşadıkları, Turk tiyatro sanatını, neredeyse butun bir Rus edebiyatının Gogol'un Palto'sundan cıkmasına benzer şekilde, setresinde saklaması, buyutmesi ve henuz cocuk yaşında iken onu başka hamilere bırakmak zorunda kalması, tiyatromuzun hafızasına asla silinmeyecek kadar guclu bir karakter olarak adını yazmasıyla neticelenir Ahmet Vefik Paşa, aslında bir devlet adamı ve yerel yonetici olmasına karşın, gundelik hayatın karmaşasında estetik hazlardan kendisini mahrum etmek bir yana, bunu etrafındakilerle paylaşmak icin duyduğu guclu heyecanı, idealizmle birleştirerek, sanat icin neredeyse yoktan var etmeyi bilen, inatcı ve kararlı tutumuyla goz dolduran bir insandır Yaşadığı zamanın ve mekanın oldukca otesinde bir zihin yapısına sahip olmasından oturu de, etrafındakiler tarafından kelimenin tam anlamıyla grotesk bir figur değerlendirilir Bu gerceğin de farkında olan Paşa, Ben kendime deli dedirtinceye kadar az mı uğraştım diyebilecek kadar da şansına munhasır bir kişiliktir Ahmet Vefik Paşa'nın ismini Bursa'daki tiyatro binasında ilk gorduğu gunden beri ona karşı bir gonul borcu hisseden bu satırların yazarı, bu buyuk tiyatro insanının aziz hatırası karşısında eğilmektedir