Öncelikle, sık hastalanan çocukların doğal enfeksiyonlar geçiren sağlıklı çocuklardan ayırt edilmesi önemlidir. Normal immün sisteme sahip, 5 yaşın altındaki sağlıklı çocuklar yılda 4-9 kez üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE) geçirebilir. Kreş gibi kalabalık ortamlarda yaşayanlarda bu sıklık yılda 12’e kadar çıkmaktadır. Fakat tekrarlayan enfeksiyonları olan çocuklarda bazı özellikler varsa bu hastalarda ileri inceleme yapılmalıdır. Bunlar:
Uygun antibiyotik tedavileri ile tam düzelme olmaması
Uzamış antibiyotik tedavilerine gereksinim duyulması
Enfeksiyonlar beklenenden ağır seyretmesi
Enfeksiyonun kronik hale gelmesi
Ancak bazı çocuklarda sık hastalanmaya zemin hazırlayan bazı faktörler olabilir.
İmmun sistemin tam gelişmemiş olması: İmmün sistemdeki bazı koruyucu antikorların yaşla gelişmesine bağlı olarak küçük yaşlarda enfeksiyonlar daha sık olabilir
Uygunsuz çevresel etkenler: Kalabalık ev ortamı, evde sigaraya maruziyet, uygunsuz sağlık ve beslenme koşulları, kreş-yuva ve okul ortamında hasta çocuklar ile sık temas, okul çağında kardeşe sahip olma
Alerjik hastalıklar
Üst ve alt solunum yollarının anatomik defektleri
Gastroözofageal reflü
Sık hastalanan çocuklarda bu tür faktörlerin varlığının araştırılması önemlidir. Fakat asıl hayati olan sık hastalanan bir çocukta immün yetmezlik olup olmadığının anlaşılmasıdır. Primer immün yetmezlikler immün sistemin herhangi bir komponentinde gelişen genetik hatalar sonucunda ortaya çıkan, farklı klinik ve immünolojik özellikleri olan hastalıklardır. Bu hastalıkların erken tanısı hayat kurtarıcıdır. Bu hastalıkların erken tanısı için 1993 yılında Jeffrey Modell Vakfı tarafından uzman görüşleri alınarak primer immun yetmezlik hastalıkları için 10 uyarıcı işaret yayınlanmıştır. Bunlar:
1. Bir yılda 4 veya daha fazla kulak enfeksiyonu
2. Bir yılda 2 veya daha fazla sinüs enfeksiyonu
3. Bir yılda 2 veya daha fazla pnömoni
4. 2 veya daha fazla derin doku yerleşimli enfeksiyon, fırsatçı mikroorganizmalarla enfeksiyon
5. 2 ay veya daha uzun süren antibiyotik kullanımı
6. Enfeksiyonu iyileştirmek için damar içi antibiyotik kullanımı gereksinimi
7. Yineleyen cilt, derin doku veya organ apseleri
8. Ağızda veya ciltte uzun süren mantar enfeksiyonu
9. Büyüme ve gelişme geriliği
10. Ailede immün yetmezlik öyküsü
Bu özellikleri olan hastalarda immün yetmezlik açısından mutlaka tetkik edilmelidir.
Enfeksiyonlara yatkınlık oluşturan alerjik hastalıklara bakacak olursak; astım ve alerjik rinit çocukluk döneminde sık görülen solunum yolu alerjik hastalıklarıdır. Enfeksiyonlar ve alerjik hastalıklar arasındaki farklı ilişki modelleri vardır. Bunların ilki; enfeksiyonların alerjik hastalıklara karşı “koruyucu” özelliğidir. Bu amaçla “Hijyen hipotezi”inde öne sürülmüştür. Bu hipotez göre; son yüzyılda aile yapısının küçülmesi, ev içi konforundaki iyileşme, kişisel temizlik standartlarında yükselme, ailedeki genç bireyler arasında çapraz enfeksiyonları azaltmıştır. Bu durum, alerjik hastalıkların yaygınlaşmasına neden olabilir. Çocukluk döneminde azalmış enfeksiyonlara sık enfeksiyon geçirmek ileride gelişebilecek alerjik hastalıklara karşı koruyucu olabilir. Diğer bir ilişki modelinde ise enfeksiyonların ileride gelişebilecek alerjik hastalık riskini arttırmasıdır (Provakatif ilişki). Özellikle süt çocukluğu döneminde geçirilen Rhinovirus ve Respiratuar Sinsisyal Virus enfeksiyonlarından sonra alerjik hastalıklar özellikle astım riskinde artma olmaktadır. Diğer bir ilişki türü ise, direkt enfeksiyona bağlı olmamakla birlikte, son yıllarda araştırılan bağırsaktaki mikrobiyom ile alerjik hastalıklar arasındaki ilişkidir (mikrobiyom hipotezi). Bu çalışmalarda bağırsaktaki bakteri çeşitliliği, yoğunluğu ile ileri dönemdeki alerjik hastalıklar arasında bir ilişkinin olduğu gösterilmiştir.
Alerjik hastalığı olanlarda özellikle astımlılarda enfeksiyon ve alerji arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu çalışmalarda alerjik kişilerde hem doğal immün sistemde, hem de sonradan oluşan edinsel immün sistemde oluşan pek çok immünolojik anormallik ve fonksiyon bozukluğunun olduğu gösterilmiştir. Özellikle viral enfeksiyonlara karşı oluşan İnterferon yanıtında bozulma olması önemlidir. Sıklıkla viral enfeksiyonlarda artış olmakla birlikte özellikle solunum yollarının bakteriyel patojenlerinin enfeksiyonlarına karşı da duyarlılıkta artış olduğu gösterilmiştir. İmmun sistemdeki mikrobiyal patojenlere karşı duyarlılık artışının yanısıra alerjik hastalarda süreğen inflamasyona bağlı solunum yolu epitelinde bozulmalar olur. Buna bağlı olarak da enfeksiyöz ajanların epitel altındaki dokulara geçişi kolaylaşır. Bu durumda enfeksiyonların artışında önemli faktörlerden biridir.
Alerjik rinit; tekrarlayan burun akıntısı, tıkanıklık, geniz akıntısı, hapşırık, burunda kaşıntı semptomları ile karakterize olup, burnun immunglobulin E aracılı inflamatuar hastalığıdır. Alerjik rinitli çocuklarda özellikle gece yatarken ve sabah kalkınca öksürük olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında da benzer bulgular olabilir. Bu iki durum birbirine karışabilir ve bu hastalara sıklıkla antibiyotik tedavileri verilmektedir. Sık tekrarlayan bu tür şikayetleri olan, şikayetleri 1-2 haftadan uzun süren ve ailesinde/kendisinde alerjik hastalığı olan çocuklar alerjik rinit açısından Çocuk alerji doktorları tarafından değerlendirilmelidir. Alerjik rinitin doğru tanı ve tedavisi ile gereksiz antibiyotik kullanımı önlenecektir.
Özellikle sonbahar ve kış döneminde tekrarlayan viral solunum yolu enfeksiyonları çocuklarda sık görülmektedir. Bu infeksiyonlar çoğunlukla üst solunum yolu enfeksiyonları şeklindedir. Bazı çocuklarda öksürük, burun akıntısı, tıkanıklığı ile başlayan solunum yolu enfeksiyonları hırıltılı solunum, nefes darlığı, hızlı nefes almaya yol açabilir. Bu hastalara buhar tedavileri verilmektedir. Bu tür hastalıkları tekrarlayan hastalarda ileri inceleme yapılmalıdır.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle alerjik hastalığı olan çocuklar solunum yolu enfeksiyonlarına daha yatkındırlar. Grip; çoğunlukla İnfluenza cinsi virüsların neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Sağlıklı kişilerde herhangi bir komplikasyona neden olmadan iyileşebilirken, yaşlılarda ve astım gibi kronik hastalığı olanlarda ölüme kadar varabilen ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Grip; bakteriyel zatürre, dehidratasyon (vücudunda susuz kalması), sinüs hastalıkları, kulak enfeksiyonları ve astım gibi var olan hastalıklarda kötüleşme gibi komplikasyonlara yol açabilir. Alerjik hastalığı olan çocuklarda grip gibi solunum yolu enfeksiyonları daha uzun sürmekte ve daha ciddi seyretmektedir. Astımlılarda grip solunum fonksiyonlarında bozulmaya, astım semptomlarında kötüleşmeye, astım kontrolünde bozulmaya ve astım ataklarına neden olabilir. Bunlara ek olarak çocuklarda okul devamsızlığı, ebeveynlerinde iş gücü kaybına neden olmaktadır.
Uygun antibiyotik tedavileri ile tam düzelme olmaması
Uzamış antibiyotik tedavilerine gereksinim duyulması
Enfeksiyonlar beklenenden ağır seyretmesi
Enfeksiyonun kronik hale gelmesi
Ancak bazı çocuklarda sık hastalanmaya zemin hazırlayan bazı faktörler olabilir.
İmmun sistemin tam gelişmemiş olması: İmmün sistemdeki bazı koruyucu antikorların yaşla gelişmesine bağlı olarak küçük yaşlarda enfeksiyonlar daha sık olabilir
Uygunsuz çevresel etkenler: Kalabalık ev ortamı, evde sigaraya maruziyet, uygunsuz sağlık ve beslenme koşulları, kreş-yuva ve okul ortamında hasta çocuklar ile sık temas, okul çağında kardeşe sahip olma
Alerjik hastalıklar
Üst ve alt solunum yollarının anatomik defektleri
Gastroözofageal reflü
Sık hastalanan çocuklarda bu tür faktörlerin varlığının araştırılması önemlidir. Fakat asıl hayati olan sık hastalanan bir çocukta immün yetmezlik olup olmadığının anlaşılmasıdır. Primer immün yetmezlikler immün sistemin herhangi bir komponentinde gelişen genetik hatalar sonucunda ortaya çıkan, farklı klinik ve immünolojik özellikleri olan hastalıklardır. Bu hastalıkların erken tanısı hayat kurtarıcıdır. Bu hastalıkların erken tanısı için 1993 yılında Jeffrey Modell Vakfı tarafından uzman görüşleri alınarak primer immun yetmezlik hastalıkları için 10 uyarıcı işaret yayınlanmıştır. Bunlar:
1. Bir yılda 4 veya daha fazla kulak enfeksiyonu
2. Bir yılda 2 veya daha fazla sinüs enfeksiyonu
3. Bir yılda 2 veya daha fazla pnömoni
4. 2 veya daha fazla derin doku yerleşimli enfeksiyon, fırsatçı mikroorganizmalarla enfeksiyon
5. 2 ay veya daha uzun süren antibiyotik kullanımı
6. Enfeksiyonu iyileştirmek için damar içi antibiyotik kullanımı gereksinimi
7. Yineleyen cilt, derin doku veya organ apseleri
8. Ağızda veya ciltte uzun süren mantar enfeksiyonu
9. Büyüme ve gelişme geriliği
10. Ailede immün yetmezlik öyküsü
Bu özellikleri olan hastalarda immün yetmezlik açısından mutlaka tetkik edilmelidir.
Enfeksiyonlara yatkınlık oluşturan alerjik hastalıklara bakacak olursak; astım ve alerjik rinit çocukluk döneminde sık görülen solunum yolu alerjik hastalıklarıdır. Enfeksiyonlar ve alerjik hastalıklar arasındaki farklı ilişki modelleri vardır. Bunların ilki; enfeksiyonların alerjik hastalıklara karşı “koruyucu” özelliğidir. Bu amaçla “Hijyen hipotezi”inde öne sürülmüştür. Bu hipotez göre; son yüzyılda aile yapısının küçülmesi, ev içi konforundaki iyileşme, kişisel temizlik standartlarında yükselme, ailedeki genç bireyler arasında çapraz enfeksiyonları azaltmıştır. Bu durum, alerjik hastalıkların yaygınlaşmasına neden olabilir. Çocukluk döneminde azalmış enfeksiyonlara sık enfeksiyon geçirmek ileride gelişebilecek alerjik hastalıklara karşı koruyucu olabilir. Diğer bir ilişki modelinde ise enfeksiyonların ileride gelişebilecek alerjik hastalık riskini arttırmasıdır (Provakatif ilişki). Özellikle süt çocukluğu döneminde geçirilen Rhinovirus ve Respiratuar Sinsisyal Virus enfeksiyonlarından sonra alerjik hastalıklar özellikle astım riskinde artma olmaktadır. Diğer bir ilişki türü ise, direkt enfeksiyona bağlı olmamakla birlikte, son yıllarda araştırılan bağırsaktaki mikrobiyom ile alerjik hastalıklar arasındaki ilişkidir (mikrobiyom hipotezi). Bu çalışmalarda bağırsaktaki bakteri çeşitliliği, yoğunluğu ile ileri dönemdeki alerjik hastalıklar arasında bir ilişkinin olduğu gösterilmiştir.
Alerjik hastalığı olanlarda özellikle astımlılarda enfeksiyon ve alerji arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu çalışmalarda alerjik kişilerde hem doğal immün sistemde, hem de sonradan oluşan edinsel immün sistemde oluşan pek çok immünolojik anormallik ve fonksiyon bozukluğunun olduğu gösterilmiştir. Özellikle viral enfeksiyonlara karşı oluşan İnterferon yanıtında bozulma olması önemlidir. Sıklıkla viral enfeksiyonlarda artış olmakla birlikte özellikle solunum yollarının bakteriyel patojenlerinin enfeksiyonlarına karşı da duyarlılıkta artış olduğu gösterilmiştir. İmmun sistemdeki mikrobiyal patojenlere karşı duyarlılık artışının yanısıra alerjik hastalarda süreğen inflamasyona bağlı solunum yolu epitelinde bozulmalar olur. Buna bağlı olarak da enfeksiyöz ajanların epitel altındaki dokulara geçişi kolaylaşır. Bu durumda enfeksiyonların artışında önemli faktörlerden biridir.
Alerjik rinit; tekrarlayan burun akıntısı, tıkanıklık, geniz akıntısı, hapşırık, burunda kaşıntı semptomları ile karakterize olup, burnun immunglobulin E aracılı inflamatuar hastalığıdır. Alerjik rinitli çocuklarda özellikle gece yatarken ve sabah kalkınca öksürük olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında da benzer bulgular olabilir. Bu iki durum birbirine karışabilir ve bu hastalara sıklıkla antibiyotik tedavileri verilmektedir. Sık tekrarlayan bu tür şikayetleri olan, şikayetleri 1-2 haftadan uzun süren ve ailesinde/kendisinde alerjik hastalığı olan çocuklar alerjik rinit açısından Çocuk alerji doktorları tarafından değerlendirilmelidir. Alerjik rinitin doğru tanı ve tedavisi ile gereksiz antibiyotik kullanımı önlenecektir.
Özellikle sonbahar ve kış döneminde tekrarlayan viral solunum yolu enfeksiyonları çocuklarda sık görülmektedir. Bu infeksiyonlar çoğunlukla üst solunum yolu enfeksiyonları şeklindedir. Bazı çocuklarda öksürük, burun akıntısı, tıkanıklığı ile başlayan solunum yolu enfeksiyonları hırıltılı solunum, nefes darlığı, hızlı nefes almaya yol açabilir. Bu hastalara buhar tedavileri verilmektedir. Bu tür hastalıkları tekrarlayan hastalarda ileri inceleme yapılmalıdır.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle alerjik hastalığı olan çocuklar solunum yolu enfeksiyonlarına daha yatkındırlar. Grip; çoğunlukla İnfluenza cinsi virüsların neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Sağlıklı kişilerde herhangi bir komplikasyona neden olmadan iyileşebilirken, yaşlılarda ve astım gibi kronik hastalığı olanlarda ölüme kadar varabilen ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Grip; bakteriyel zatürre, dehidratasyon (vücudunda susuz kalması), sinüs hastalıkları, kulak enfeksiyonları ve astım gibi var olan hastalıklarda kötüleşme gibi komplikasyonlara yol açabilir. Alerjik hastalığı olan çocuklarda grip gibi solunum yolu enfeksiyonları daha uzun sürmekte ve daha ciddi seyretmektedir. Astımlılarda grip solunum fonksiyonlarında bozulmaya, astım semptomlarında kötüleşmeye, astım kontrolünde bozulmaya ve astım ataklarına neden olabilir. Bunlara ek olarak çocuklarda okul devamsızlığı, ebeveynlerinde iş gücü kaybına neden olmaktadır.