Ali Demirel’in Çanakkale Anıları
Ali Demirel’in Çanakkale Hatıraları
Biga-Gündoğdu Bucağı'ndan
1301 ( 1885 ) doğumluyum 96 yaşındayım Köyden bir çıktım 8 senede geldim Arıburnu Cephesinde 27 Alaydaydım Sonra Arabistan cephesine gittim İngiliz' e 2 yıl da esir kaldım Arıburnu Cephesinde 27 Alay'ın o meşhur aynalı tüfeklerini ben yapardım Marangozdum
Makinalı tüfekçi yazmışlar beni Benimle beraber 5 kişi var daha bizim köyden Çanakkale'ye varınca, piyadeye çevirdiler Beni verdiler 27 Alaya Mevzilerimiz Arıburnu'nun üzerlerindeydi
Ben 27 Alay , 2 Tabur, 1 Bölükte bulundum Alay Kumandanımız Şefik Bey, Tabur Kumandanımız Kör Hali, Bölük Kumandanımız Hasan Efendi, Takım Kumandanımız Kara Mahmut ( Mülazım'ı evvel)'diMevzilerde 9 ay durdum 9 ay çakmak çaldım
Bizim bölük Karatepe'deydi Düşmanın çıktığı sabah, 1 ve 3 Taburlar Maydos (Eceabat)'taydılar Biz yalnız ikinci tabur vardık Anburnun'da Arkadan 1 Ve 3 Taburlar da yetiştiler Gavur bizim üzerimize çıktı Bütün Alayca hücum ettik düşmana Bizim bölükte bütün subaylar vuruldu Lapsekili Eyüp Sabri kaldı bölüğün başında Başçavuştu
Düşman mevzileri bize çok yakındılar Bomba atarlardı bizim mevzilerimize Soğan filan da attılar Sonra bizim mevzilerin üzerine teller gerdiler de düşmanın attığı bombalar bir daha mevzilerimize düşmedi Tellere çarpıp geri düştü
Düşman kaçarken, tünel kazıp içine dinamit doldurmuş Patlatınca bizden bir bölük gitti Hiç kimse kurtulamadı Toprak minare gibi havaya çıktı
27 Alay'ın aynalı tüfeklerini ben yaptım Marangozum demiştim ya Sivillikte marangozluk bildiğimden tüfeklere ayna takma işini ben yaptım Bölükte piyadeydim esasında
Bir gün düşmandan, düşman mevzilerine yaptığımız bir hücumdan, bir aynalı tüfek ele geçirmiştik Bizim mevzilerin yanında bir tünel vardı O tünelin içinde düşmandan ele geçirdiğimiz tüfeğe baka baka bizim tüfeklere de ayna takmıştım Her mangaya bir tana aynalı tüfek dağıtılmıştı benim yaptıklarımdan Tüfeğin namlusuna önlü arkalı iki tane ayna koyardım Siperden kafanı çıkarmadan aynalara bakıp düşmanı görürdün
18 Mart'ta düşman zırhlılarının boğazı zorladıkları zaman ben Arıburnu'ndaydım Boğazdan geçemeyince kafir, Mortu Limanı'a, Seddülbahir'e zorladı Oralardan da söktüremeyince, Arıburnu'na çıkardı Daha sonra Tuzla'ya da çıkardı
Macaristan'dan getirdikleri kısa, ağır otobüsler çok işe yaradı Dik atıyor Olduğu gibi gemilerin üzerine düşürüyordu o toplar Biz istihkamlardan görüyorduk Gemiye mermi düşünce duman içinde kalıyor ortalık Gemideki gavurlar kendilerini denize atıyorlardı
Gavur bizim üzerimize çıkınca biz de hücum etmiştik O hücumda katırların yanına kadar vardık O sırada yan ateşine tuttu bizi kafir Elimdeki tüfeğin kundağı filan paralandı da, bir demiri kaldı elimde O gün kalçalarımdan yaralandım Bak şimdi yürüyemiyorum Paralandı her yanım benim Şarapnel parçaları denk geldi bana
Yaralanınca, Demetoka Hastanesi'ne yolladılar Üç ay hastanede yattım Sonra, çıkınca tekrar eski birliğime, mevzilere döndüm Hastaneden dönünce ben hep aynalı tüfek işine baktım Alay kumandanı beni mevziye sokmadı da, aynalı tüfek işine ayırdı
Arıburnu'nda Atatürk'ü gördüm Öteki kumandanlarla beraber dikilmişlerdi Alaylar onların önünden geçtiler Yürüyüş yaptılar O zaman gördüm Heybetli adamdı Önünden geçtik resmigeçitle Öyle gördüm Harbiye Nazırı Enver Paşa da gelmişti Onu da gördüm
Yaralandım dedim ya Hasta da oldum Hava değişimine gönderdiler köye Üç ay sonra tekrar Çanakkale'ye gittim Beni bu sefer 24 Fırkaya verdiler İstanbul'a gittik Giydirdiler, kuşattılar, Haydarpaşa'dan bindirdiler trene Kapattılar kapaklarını trenin hadi bakalım Arabistan'a Gavur dağlarından sonra tren yok 70 gün yol gittik Yürüye yürüye Tell el Şehir'e geldik Ben yürüyemiyorum Zaten bacaklarımdan yara almıştım Çanakkale'de 44 Seyyar Hastane'ye yatırdılar
Hastanede 1 ay kalmadık bile İngilizler hücuma geçtiler Hastaneye geliyor ateş 500 kişi bıraktık hastanede çadırlarda Başladı çadırlar yanmaya Beni verdiler hayvanların başına Kaçtık oralardan herkes kaçıyordu
Bizim alay gitmiş Kudüs ta raf ma Biz de Kudüs tarafına gittik Oralarda bir yerde Sultan Hamid'in bir sarayı varmış O sarayı hastane yaptık İngilizler tekrar hücum ettiler Bozulduk, geri çekildik Almanlar orada bir nehir üzerine köprü kuruverdiler de o köprüden geçtik geri çekilirken Şam'a doğru geri geliyoruz Şam'a kadar geldik Şam'da 50 bin kişi esir düştük İngiliz Şam'ı kuşatmış Bizi öyle esir aldı Şam'da bir açlık bir açlık Ekmek yok,aş yok Ben açıkgözlük yaptım da hastanenin ekmekleri vardı o ekmeklerden doldurdum çuvallara Öyle idare olduk Bir Osmanlı altınına bir ekmek sattım orda Gavur sonra ekmek getirdi Millet hücum ediveriyor Ne yaptı bu sefer kafir geçirdi bizim askeri manga koluna öyle dağıttı Birine konserve, birine ekmek verdi
Biner kişilik kafileler halinde 8 gün yol yürüdük, vardık Mısır toprağına Kanala, İsmailiye'ye 12 tel örgü vardı Üçer bin kişi vardı her tel örgüde Ben 4 Tel örgüdeydim İki sene esir kaldım İngiliz'in elinde
Tel örgülere geldiğimiz ilk günlerden biriydi Bir İngiliz yüzbaşısı Biz ayakta dizili bekliyoruz O İngiliz yüzbaşısı bastonla geziyor, topallıyor Yanında tercümanı var, tercüman başladı bağırmaya:
-27 Alay’dan kim var burada?
"Öldürecek değiller ya,"dedim Çıktım ileriye
-Ben varım, dedim
Bastonlu gavur, topal topal geldi yanıma Ellerimden, gözlerimden öptü beni O topal gavur esirlerin başında kumandan filandı herhalde
Çok rahat ettim o gavurdan Allah razı olsun
Bana ayrı bir çadır kuruverdi” Yanına iki de arkadaş al,” dediler Bir rahat ettim ama Sorma
Arıburnu'nda yaralanmış gavur da Çok korkmuş gavurlar Arıburnu'ndan ” Türkler bir kişi kalmayasıya öldüreceklerdi İngilizleri” dedir Tercüman öyle söylerdi Her ay bana 20 İngiliz Lirası maaş verirdi Her hafta 80 paket Fiili cigaralarından verirdi” Sat bunları da para yap,” derdiKendi de benim çadırımdan çıkmazdı Hep yanımda dururdu
Ben de o topal gavura, Alaman kaputlarından içi kadife kaplı bir sandık yaptım Hani, bizim buralarda vardır ya çeyiz sandığı gibi öyle bir şey Bir de İngiliz potinlerini söküp, 2 çift yarım potin yaptım Elle yaptım Çivilerini filan hep ellerimle yapmıştım İki Osmanlı altını hediye etmişti bana Sandığın üzerine de” Esirler yapmıştır,” diye yazdırıp İngiltere'ye götürmüştü Çok az konuşurdu İngiliz yüzbaşısı
Tel örgülerde 1000 kişi kalıncaya kadar beni bırakmadı
Sonra gemilerle İstanbul'a geldik İstanbul'dan köye geldim
Çok beygir atı yedik İngilizler bir kere bize koyun eti verdiler Geri kalan zamanda hep at eti yedik tel örgülerdeyken
Askere gitmeden evlenmiştim Gelince baktım, ben askerdeyken, Nuriye ölmüş Zatiye'yi aldım Zatiye öleli 13 sene oluyor 3 çocuğum oldu Hepsi yaşıyorlar Oğlum bakıyor bana burada Madalyam da yok, maaş da
Kırık çıkıkta üzerime yoktur Hala yaparım Gözlerimin ikisi de görmüyordu, birini açtırdım Şimdilerde açtırdığım da duman yapıyor Bir torunum İzmir'de subay
Ali Demirel’in Çanakkale Hatıraları
Biga-Gündoğdu Bucağı'ndan
1301 ( 1885 ) doğumluyum 96 yaşındayım Köyden bir çıktım 8 senede geldim Arıburnu Cephesinde 27 Alaydaydım Sonra Arabistan cephesine gittim İngiliz' e 2 yıl da esir kaldım Arıburnu Cephesinde 27 Alay'ın o meşhur aynalı tüfeklerini ben yapardım Marangozdum
Makinalı tüfekçi yazmışlar beni Benimle beraber 5 kişi var daha bizim köyden Çanakkale'ye varınca, piyadeye çevirdiler Beni verdiler 27 Alaya Mevzilerimiz Arıburnu'nun üzerlerindeydi
Ben 27 Alay , 2 Tabur, 1 Bölükte bulundum Alay Kumandanımız Şefik Bey, Tabur Kumandanımız Kör Hali, Bölük Kumandanımız Hasan Efendi, Takım Kumandanımız Kara Mahmut ( Mülazım'ı evvel)'diMevzilerde 9 ay durdum 9 ay çakmak çaldım
Bizim bölük Karatepe'deydi Düşmanın çıktığı sabah, 1 ve 3 Taburlar Maydos (Eceabat)'taydılar Biz yalnız ikinci tabur vardık Anburnun'da Arkadan 1 Ve 3 Taburlar da yetiştiler Gavur bizim üzerimize çıktı Bütün Alayca hücum ettik düşmana Bizim bölükte bütün subaylar vuruldu Lapsekili Eyüp Sabri kaldı bölüğün başında Başçavuştu
Düşman mevzileri bize çok yakındılar Bomba atarlardı bizim mevzilerimize Soğan filan da attılar Sonra bizim mevzilerin üzerine teller gerdiler de düşmanın attığı bombalar bir daha mevzilerimize düşmedi Tellere çarpıp geri düştü
Düşman kaçarken, tünel kazıp içine dinamit doldurmuş Patlatınca bizden bir bölük gitti Hiç kimse kurtulamadı Toprak minare gibi havaya çıktı
27 Alay'ın aynalı tüfeklerini ben yaptım Marangozum demiştim ya Sivillikte marangozluk bildiğimden tüfeklere ayna takma işini ben yaptım Bölükte piyadeydim esasında
Bir gün düşmandan, düşman mevzilerine yaptığımız bir hücumdan, bir aynalı tüfek ele geçirmiştik Bizim mevzilerin yanında bir tünel vardı O tünelin içinde düşmandan ele geçirdiğimiz tüfeğe baka baka bizim tüfeklere de ayna takmıştım Her mangaya bir tana aynalı tüfek dağıtılmıştı benim yaptıklarımdan Tüfeğin namlusuna önlü arkalı iki tane ayna koyardım Siperden kafanı çıkarmadan aynalara bakıp düşmanı görürdün
18 Mart'ta düşman zırhlılarının boğazı zorladıkları zaman ben Arıburnu'ndaydım Boğazdan geçemeyince kafir, Mortu Limanı'a, Seddülbahir'e zorladı Oralardan da söktüremeyince, Arıburnu'na çıkardı Daha sonra Tuzla'ya da çıkardı
Macaristan'dan getirdikleri kısa, ağır otobüsler çok işe yaradı Dik atıyor Olduğu gibi gemilerin üzerine düşürüyordu o toplar Biz istihkamlardan görüyorduk Gemiye mermi düşünce duman içinde kalıyor ortalık Gemideki gavurlar kendilerini denize atıyorlardı
Gavur bizim üzerimize çıkınca biz de hücum etmiştik O hücumda katırların yanına kadar vardık O sırada yan ateşine tuttu bizi kafir Elimdeki tüfeğin kundağı filan paralandı da, bir demiri kaldı elimde O gün kalçalarımdan yaralandım Bak şimdi yürüyemiyorum Paralandı her yanım benim Şarapnel parçaları denk geldi bana
Yaralanınca, Demetoka Hastanesi'ne yolladılar Üç ay hastanede yattım Sonra, çıkınca tekrar eski birliğime, mevzilere döndüm Hastaneden dönünce ben hep aynalı tüfek işine baktım Alay kumandanı beni mevziye sokmadı da, aynalı tüfek işine ayırdı
Arıburnu'nda Atatürk'ü gördüm Öteki kumandanlarla beraber dikilmişlerdi Alaylar onların önünden geçtiler Yürüyüş yaptılar O zaman gördüm Heybetli adamdı Önünden geçtik resmigeçitle Öyle gördüm Harbiye Nazırı Enver Paşa da gelmişti Onu da gördüm
Yaralandım dedim ya Hasta da oldum Hava değişimine gönderdiler köye Üç ay sonra tekrar Çanakkale'ye gittim Beni bu sefer 24 Fırkaya verdiler İstanbul'a gittik Giydirdiler, kuşattılar, Haydarpaşa'dan bindirdiler trene Kapattılar kapaklarını trenin hadi bakalım Arabistan'a Gavur dağlarından sonra tren yok 70 gün yol gittik Yürüye yürüye Tell el Şehir'e geldik Ben yürüyemiyorum Zaten bacaklarımdan yara almıştım Çanakkale'de 44 Seyyar Hastane'ye yatırdılar
Hastanede 1 ay kalmadık bile İngilizler hücuma geçtiler Hastaneye geliyor ateş 500 kişi bıraktık hastanede çadırlarda Başladı çadırlar yanmaya Beni verdiler hayvanların başına Kaçtık oralardan herkes kaçıyordu
Bizim alay gitmiş Kudüs ta raf ma Biz de Kudüs tarafına gittik Oralarda bir yerde Sultan Hamid'in bir sarayı varmış O sarayı hastane yaptık İngilizler tekrar hücum ettiler Bozulduk, geri çekildik Almanlar orada bir nehir üzerine köprü kuruverdiler de o köprüden geçtik geri çekilirken Şam'a doğru geri geliyoruz Şam'a kadar geldik Şam'da 50 bin kişi esir düştük İngiliz Şam'ı kuşatmış Bizi öyle esir aldı Şam'da bir açlık bir açlık Ekmek yok,aş yok Ben açıkgözlük yaptım da hastanenin ekmekleri vardı o ekmeklerden doldurdum çuvallara Öyle idare olduk Bir Osmanlı altınına bir ekmek sattım orda Gavur sonra ekmek getirdi Millet hücum ediveriyor Ne yaptı bu sefer kafir geçirdi bizim askeri manga koluna öyle dağıttı Birine konserve, birine ekmek verdi
Biner kişilik kafileler halinde 8 gün yol yürüdük, vardık Mısır toprağına Kanala, İsmailiye'ye 12 tel örgü vardı Üçer bin kişi vardı her tel örgüde Ben 4 Tel örgüdeydim İki sene esir kaldım İngiliz'in elinde
Tel örgülere geldiğimiz ilk günlerden biriydi Bir İngiliz yüzbaşısı Biz ayakta dizili bekliyoruz O İngiliz yüzbaşısı bastonla geziyor, topallıyor Yanında tercümanı var, tercüman başladı bağırmaya:
-27 Alay’dan kim var burada?
"Öldürecek değiller ya,"dedim Çıktım ileriye
-Ben varım, dedim
Bastonlu gavur, topal topal geldi yanıma Ellerimden, gözlerimden öptü beni O topal gavur esirlerin başında kumandan filandı herhalde
Çok rahat ettim o gavurdan Allah razı olsun
Bana ayrı bir çadır kuruverdi” Yanına iki de arkadaş al,” dediler Bir rahat ettim ama Sorma
Arıburnu'nda yaralanmış gavur da Çok korkmuş gavurlar Arıburnu'ndan ” Türkler bir kişi kalmayasıya öldüreceklerdi İngilizleri” dedir Tercüman öyle söylerdi Her ay bana 20 İngiliz Lirası maaş verirdi Her hafta 80 paket Fiili cigaralarından verirdi” Sat bunları da para yap,” derdiKendi de benim çadırımdan çıkmazdı Hep yanımda dururdu
Ben de o topal gavura, Alaman kaputlarından içi kadife kaplı bir sandık yaptım Hani, bizim buralarda vardır ya çeyiz sandığı gibi öyle bir şey Bir de İngiliz potinlerini söküp, 2 çift yarım potin yaptım Elle yaptım Çivilerini filan hep ellerimle yapmıştım İki Osmanlı altını hediye etmişti bana Sandığın üzerine de” Esirler yapmıştır,” diye yazdırıp İngiltere'ye götürmüştü Çok az konuşurdu İngiliz yüzbaşısı
Tel örgülerde 1000 kişi kalıncaya kadar beni bırakmadı
Sonra gemilerle İstanbul'a geldik İstanbul'dan köye geldim
Çok beygir atı yedik İngilizler bir kere bize koyun eti verdiler Geri kalan zamanda hep at eti yedik tel örgülerdeyken
Askere gitmeden evlenmiştim Gelince baktım, ben askerdeyken, Nuriye ölmüş Zatiye'yi aldım Zatiye öleli 13 sene oluyor 3 çocuğum oldu Hepsi yaşıyorlar Oğlum bakıyor bana burada Madalyam da yok, maaş da
Kırık çıkıkta üzerime yoktur Hala yaparım Gözlerimin ikisi de görmüyordu, birini açtırdım Şimdilerde açtırdığım da duman yapıyor Bir torunum İzmir'de subay