Ali Kuşçu 1403 yılında Semerkant’da doğmuştur. Türk olduğuna dair konuda kesin bir delil yoktur ki bazı kayıtlara göre Fars asıllıdır. Ali Kuşçu, yaşamını hem Timur Devleti hem de Osmanlı devletinde sürdürmüş ünlü astronomi bilimcisi ve matematikçidir. Aynı zamanda dil bilimiyle de uğraşmaktaydı. Babası Muhammed Timur Devleti Hükümdarı Uluğ Bey’in kuşlarının bakımından sorumluydu. Ailesine ve kendisine kuşçu lakabının takılmasının sebebi budur.
Ali Kuşçu, babasının saraydaki görevi sayesinde çok küçük yaştan itibaren dönemin ünlü astronom ve matematikçilerinden dersler almıştır. Bu bilim adamlarının en önemlileri Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid ve Muinuddin Kaşi’dir. Daha sonra ilim hayatına Kirman şehrinde devam etmiştir. Kirman şehrinde ki çalışmalarından sonra Timur Devleti Hükümdarı Uluğ Beyin veziri olmuştur. Aynı zamanda devlet rasathanesinin de baş astronomu olmuştur.
Osmanlı Devletine Geçişi
Ali Kuşçu 1450 yılı civarlarında hacca gitmek için yola çıktı. Tebriz mevkiinde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan onu görkemli bir törenle karşıladı. Çünkü ondan Osmanlı Devletiyle yapacağı görüşmelerde yardımcı olmasını isteyecekti. Ali Kuşçu bu teklifi kabul etti ve hükümdarla birlikte Fatih Sultan Mehmet’in vezirleriyle görüştüler. Bu durumu öğrenen Fatih önceden de adını duyduğu Ali Kuşçu’yu İstanbul’a davet etti. Sultan Fatih onu Ayasofya Medresesi’nde yüklü miktarda altın maaşla müderris yaptı. Ünlü Fatih Medresesinin müfredatı Ali Kuşçuya aittir.
Eserleri
Osmanlı Devleti Otlukbeli savaşını kazanıp döndükten sonra Sultan Fatihe Ali Kuşçu’nun ilk astronomik eseri olan Risale-i fi’l Hey’e adlı eseri sunulmuştur. Ancak zafer dönüşü bir zamana denk geldiği için eserin ismi Risale-i fi’l Fethiye olarak değiştirilmiştir. Günümüze ulaşan ve bilinen diğer eserleri şunlardır;
Şerh-i Tici Uluğ Bey (Astronomi)
Risale Fi’l Muhammediye (Matematik ve Cebir)
Et-Tezkire fî Âlâti’r-Ruhâniyye
El-‘Unkûdu’z-Zevâhir fî Nazmi’l-Cevâhir
Ali Kuşçu, babasının saraydaki görevi sayesinde çok küçük yaştan itibaren dönemin ünlü astronom ve matematikçilerinden dersler almıştır. Bu bilim adamlarının en önemlileri Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid ve Muinuddin Kaşi’dir. Daha sonra ilim hayatına Kirman şehrinde devam etmiştir. Kirman şehrinde ki çalışmalarından sonra Timur Devleti Hükümdarı Uluğ Beyin veziri olmuştur. Aynı zamanda devlet rasathanesinin de baş astronomu olmuştur.
Osmanlı Devletine Geçişi
Ali Kuşçu 1450 yılı civarlarında hacca gitmek için yola çıktı. Tebriz mevkiinde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan onu görkemli bir törenle karşıladı. Çünkü ondan Osmanlı Devletiyle yapacağı görüşmelerde yardımcı olmasını isteyecekti. Ali Kuşçu bu teklifi kabul etti ve hükümdarla birlikte Fatih Sultan Mehmet’in vezirleriyle görüştüler. Bu durumu öğrenen Fatih önceden de adını duyduğu Ali Kuşçu’yu İstanbul’a davet etti. Sultan Fatih onu Ayasofya Medresesi’nde yüklü miktarda altın maaşla müderris yaptı. Ünlü Fatih Medresesinin müfredatı Ali Kuşçuya aittir.
Eserleri
Osmanlı Devleti Otlukbeli savaşını kazanıp döndükten sonra Sultan Fatihe Ali Kuşçu’nun ilk astronomik eseri olan Risale-i fi’l Hey’e adlı eseri sunulmuştur. Ancak zafer dönüşü bir zamana denk geldiği için eserin ismi Risale-i fi’l Fethiye olarak değiştirilmiştir. Günümüze ulaşan ve bilinen diğer eserleri şunlardır;
Şerh-i Tici Uluğ Bey (Astronomi)
Risale Fi’l Muhammediye (Matematik ve Cebir)
Et-Tezkire fî Âlâti’r-Ruhâniyye
El-‘Unkûdu’z-Zevâhir fî Nazmi’l-Cevâhir