Alkolden Kurtulmanın Yolları Nelerdir?
İçkiyi bırakmak için özel bi dua bilmiyoruz. Ama istenildiği gib dua okunabilir.
Hem sadece dua ile değil birazda gayret ederek içkiden kurtulmaya çalışmalıdır. Bırakmak için uğraşmak fiili duadır. Fiili dua en etkili dualardandır.
İslamiyet gelir gelmez, Arap Yarımadası'ndaki insanlardan, uzun senelerden beri dem ve damarlarına yerleşmiş olan alışkanlıklarını birden bire söküp atmak, elbette zor olacaktı. Hele alkollü içkiler gibi, kullanıldıkça adeta insanı kendine esir eden maddelerden vazgeçmek, daha da zordur. Fakat İslamiyet’in getirdiği nur, bütün kötü adetler gibi, alkollü içkileri de o cemiyetten kaldırdı.
Allah’ın bir ismi de Hakim’ dir. Yani yaptığı her işi, hikmet ve faydalara göre yaratır. Nitekim insanın büyüyüp kemale ermesi, çekirdeğin yeşerip ağaç olması, bir yumurtanın açılıp kuş olması belli bir süreçle gerçekleşmektedir. Allah’ın kainatta geçerli olan bu kanununu, dinin bazı emirlerinde de görmek mümkündür. İşte yüce Rabbimiz, Hakim isminin gereği olarak, alkollü içki alışkanlığını o cemiyetten söküp atmak için, tedriç yani yavaş yavaş men etme metodunu irade etmiştir. Diğer taraftan, içki birdenbire haram edilseydi, içkiye müptela olmuş o asrın insanları İslamiyet'i kabulde nazlanabilirlerdi. Alışkanlıklarını bırakmak istemeyebilirlerdi. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de içki ile ilgili ayetler, kademe kademe şu sıraya göre nazil olmuştur:
1. “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl, 67) Bu ayette içkinin güzel rızk olmadığı açıklanmıştır. Bu ayetin nüzulü ile, içkinin dinen tasvip edilmeyen bir madde olduğu anlaşıldığından, bazı sahabeler içkiyi terk etmişlerdi. Aslında bu ayetin inzali ile, içkinin ileride haram olacağı da anlaşılmıştı.
2. “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 219)
3. “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 43) Bu ayet-i kerime, sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Çünkü alkole alışmış olan vücutlar, artık yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu.
4. “Ey iman edenler! İçki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide 90)
5. “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?” (Maide 91)
Bu son ayet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi “içki haram edildi” dedi. Arkadaşlar derhal “şu içki kaplarını dök, temizle” emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Şu muhakkak ki içki deva değildir. Bilakis marazdır. Yani hastalık vericidir.” (İbn-i Mace, Tıp, 27; Müslim, Eşribe, 12) İşte belirttiğimiz, içkinin hangi çeşidi olursa olsun ilaç gibi kullanılamayacağı tarzındaki ifadeler, bu hadis-i şerifin açık bir teyidinden ibarettir.
İçki Tansiyonu Düşürür mü, Yüksek Tansiyonlularda Az Miktarda İçki Kullanılmasının Faydası Olur mu? Yoksa Zararı mı Olur?
Alkollü içkilerin az miktarda kullanılmasının bilhassa kalbi besleyen damarlarda vozadilatasyon yani damar genişlemesi yaparak faydalı olabileceği fikri mevcuttu. Bu kanaatin yanlışlığı yapılan yeni çalışmalarla çok daha iyi bir şekilde anlaşılmıştır. Alışkanlığı olan veya daha önce hiç içki kullanmamış şahıslarda, tansiyonları normal veya yüksek olsun, şahısların hepsinde az miktarlarda bile alkol kullanılması tansiyonu arttırmaktadır.
15-80 yaşları arasındaki 80000 şahısta yapılan çalışma, günde normal büyüklükte bir bardak içki kullanan şahsın tansiyonu (sistolik basınç) ortalama 1 mmHg artmaktadır. Günde iki bardak veya daha fazla miktarda içki kullananlarda, içki içmeyenlerle mukayese edilince, tansiyon adeta ikiye katlanarak artmaktadır. Alkollü içkiler, batı memleketlerinde erkeklerde görülen bütün yüksek tansiyonların takriben %10’nun sebebidir. Bazı memleketlerde bu nisbet %33’e kadar çıkar.
Alkol Gıdaların Hazmına veya Sindirilmesine Faydalı mıdır?
Bunun tersi doğrudur. Yani değil alkollü içkilerin hazma faydalı olması, bilakis hazmı geciktirdiği gösterilmiştir. Çünkü alkol sindirim kanalı duvarlarında tahriş edici sebebi ile fazlaca mukus ve hidroklorik asit salgılanmasına vesile olur. Bu ise sindirime menfi tarzda tesir eder. Alkolün hangi çeşidi olursa olsun, ne miktarda olursa olsun, sindirimi tembih edici bir madde olarak kabul edilemez. Bira ve şarapta bu prensibin haricinde değildir.
Alkollü İçkiler Vücudu Isıtır mı, Yani Vücut Sıcaklığını Arttırmak İçin Soğuklarda Kullanılabilir mi?
Alkol, bırakalım vücut sıcaklığını yükseltmek, bilakis vücut sıcaklığını düşürücü tesire sahiptir. Şöyle ki, alkol kullanan şahsın cilt damarlarını genişletir. Bu ise vücuttan hararetin kaybına vesile olmaktadır. Hatta sarhoş şahsın hisleri azaldığı için, şiddetli soğuklarda sokakta kaldığını bile fark etmeyebilir. Donma tehlikesi dahi geçirebilir. Rus İnterfax Ajansı’nın haberine göre 1995-1996 kışında sadece Moskova’da toplam 600 kişi soğuktan donmuştur. Bunların tamamı alkolik kişilerdir.
Alkol Direkt Olarak Ölüme Yol Açabilir mi? Yani Adeta Bir Zehir Gibi Tesir Edip Ölüme Sebep Olabilir mi?
Bilineceği gibi, alkollü içkiyi kullanan şahısta, kanındaki alkol seviyesi, belli miktarların üstüne çıkacak olursa (400-700 mgr/mlt) direkt zehir tesiri yapar. Şahsın solunum felcinden ölümüne vesile olur. Alkolden direkt zehirlenme ile meydana gelen ölümler, alkolden ileri gelen bütün ölümlerin 1/3’ini teşkil eder.
Alkol zehirlenmesi, A.B.D.’de karbon monoksitten sonra, ölümle neticelenen zehirlenme sebeplerinin ikincisidir. Alkol ve karbon monoksitin her yıl sebep olduğu ölümler, diğer bütün zehirlenmelerin hepsinin toplamından çok daha fazla miktardadır. (Hofmann FG: A Handbook on Drug and Alcohol Abuse. 2nd ed, Oxford University Press, 1983, s.115)
Alkollü İçkiler Bir Gıda mıdır?
Bir yakınımızın içki illetinden kurtulması için okuyabileceğimiz bir dua var mı dır ?
Tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse, alkol ne maksatla alınırsa alınsın bir gıda değildir. Bunu birkaç maddede özetlemeye çalışalım;
1-Bir maddenin gıda özelliği taşıması için vücudun gelişmesine, büyümesine faydalı olması lazımdır. Yıpranan ölen hücrelerin yenilenmesi için kullanılmalıdırlar. Proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve ayrıca mineraller, vitaminler ve su vücudun ihtiyacı olan maddelerdir. Alkolün ise vücudun tamirinde, büyümede, gelişmede hiçbir faydalı tesiri yoktur. Bir gıda olarak kabul edilmez.
2- Gıdalar vücutta parçalandığı zaman enerji verirler. Alkol de vücutta yandığı zaman belli miktarda enerji verir. Ancak gıdalar vücuda enerji ve sıcaklık verdiklerinde vücuda hiçbir zararları söz konusu değildir. Halbuki alkol vücuda girdiği andan itibaren, vücuda toksik (zehirli) ve zararlı tesirleri söz konusudur. Vücuda giren her damla alkol, vücutta zarara sebep olur. Vücuda alınan alkol miktarı arttıkça, zararı da o nisbette artacaktır.
3-Gıda maddeleri icabında kan olan, adaleye değişen, kemik olan kimyevi birleşikler demektir. Vücudun büyümesi, gelişmesi için lüzumludur. Adalelerin kasılması, sinir hücrelerinin faaliyeti için ihtiyaç olan enerjinin kaynağıdır. Hastalıklara karşı vücudu korumada yardımcı olur. Yüksek beyin merkezlerini tahrip etmez, uyuşturmaz.
İçkilerdeki alkol gıdaların aksine adale kuvvetini azaltır, sinir merkezlerini uyuşturur. Hastalıklara karşı vücudun mukavemetini düşürür. Doku yenilenmesine faydalı olmak bir yana, canlı dokuları bile öldürür.
4- Gıdalar vücutta değişik şekillerde depolanıp ihtiyaç anında kullanılırlar. Alkol gıdaların aksine vücutta depolanmaz. Vücuda girer girmez, vücut bir an evvel adeta alkolden kurtulmaya çalışır.
5- Hematoloji yani kan ile alakalı hastalıkların emektar hocası olan sayın Prof.Dr.Şınasi Özsoylu, çok iddia edilen, şarabın kan yapıp yapmadığına dair şunları söylemektedir; “Ben yıllardır kan ile alakalı bahisleri okurum. Şarabın kan yaptığına dair bir neşriyat okumadım. Şahısta demir eksikliği fazla değilse, karaciğer, dalak yemesi tavsiye edilir. Dana eti, ızgara şeklinde az pişirilerek yemesi tavsiye edilir. Kanın kırımızı kürelerinin yani alyuvarların eksikliğinde, bazı demirli preparatlar, folik asit, B12 vitamini ve eritropoietin verilebilir. Kan yapımı için şarap tavsiye edilmez. Fransızların bordo şarabını, İngilizlerin İskoç viskisini ve Rusların da Rus votkasını tavsiye etmeleri manidar değil midir?”
Netice olarak şunu tekrarlayabiliriz ki, değişik çalışmalar göstermektedir ki alkol bir gıda değildir.
Alkollü İçkilerin Azı Faydalı mıdır?
1-Alkolün çok cüzi miktarları dahi (bir veya iki kadeh) vücudun reaksiyon zamanını, yani ışık ve ses ikazlarına olan cevabını %5-10 nisbetinde düşürmektedir.
Daktiloda yazı yazmaktan tutun da, herhangi bir cihazı kullanmaya kadar şahıs ne miktar alkollü içki almış olursa olsun, içkiyi içtikten sonra öncekine göre çok daha fazla sayıda hatalar yapmaya başlar. Böyle bir neticenin, otomobil kullanan, saatte 1000 km. süratle giden uçağı kullanan için ne kadar önemli olduğunu düşünelim.
2- Az da olsa içki kullananlarda karaciğer sirozundan ölüm artmaktadır. Yüksek tansiyona yol açmakta, sarhoş araba kullanmanın yol açtığı kazalara, yaralanma hadiselerine, ani ölümlere sebep olmaktadır. Göğüs ve kalın bağırsak kanserleri, az da olsa içki kullananlarda, içmeyenlere göre daha sık olarak görülmektedir.
3- 15-20 yaşları arasındaki gençlerde yapılan bir araştırmaya göre, bu yaşlardaki gençlerde, intiharlar, trafik kazalarından ölüm gibi, şiddete bağlı ölümler, çok az miktar diye tarif edilen günde birkaç bardak alkollü içki kullananlarda dahi normale göre %75 daha fazla olarak bulunmuştur.
Adölesan dediğimiz, reşit olmanın yani gençliğin başlangıç yılları, içkiye alışma yönünden belki de en tehlikeli yaşlardır. Bu yaşlarda alınan birkaç kadeh içki bile bağımlılığın teşekkülüne sebep olabilmekte, bu da belirtilen menfi halleri netice verebilmektedir.
4- Amerikan Kanser Cemiyeti’nin 276.000 erkek üzerinde yapmış olduğu çalışmanın neticelerine göre, günde sadece tek kadeh içki kullanan şahıslarda ölüm nisbeti, içki kullanmayanlara göre açık bir şekilde artmıştır.
5- Avrupa’da geniş çaplı yapılan bir istatiski çalışmanın neticelerine göre, belli nisbette içki kullanan şahısların, haftada evet haftada sadece bir kadeh fazladan içki kullanmaları, bütün nüfusta alkoliklerin sayısını %10 arttırmıştır. Netice olarak koroner kalb hastalığını önleyeceğiz diye içki kullanmayı tavsiye etmek ancak içki tüccarlarının işine yarar.
6- Her kadeh içki beyinde 2000 kadar sinir hücresinin ölümüne yol açmaktadır. Kitabın ilerleyen sayfalarında bu konuda daha geniş bilgi vardır.
7- Ve unutulmaması gereken önemli noktalardan biriside şudur ki, alkolün azı daha fazlasına alıştırmaktadır. Buna tıpta tolerans adı verilir. Yani vücudun sarhoşluk için daha fazlasına meyletme özelliğidir. Alkolik olan şahısların da bir zamanlar bir iki bardakla içkiye başlamış olduklarını unutmayalım.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1989 yılından beri içki şişelerine yapıştırılması mecburi olan etiket görülüyor. Etikette; doğmamış bebeğe zararlarından dolayı bayanların bilhassa hamilelikte, kesinlikle içki içmemeleri gerektiği, ifade ediliyor. Ayrıca alkollü içkinin, otomobil sürme maharetini, herhangi bir cihazı kullanma kabiliyetini bozduğu ve hastalıklara yol açabileceği belirtiliyor.
İçkiyi bırakmak için özel bi dua bilmiyoruz. Ama istenildiği gib dua okunabilir.
Hem sadece dua ile değil birazda gayret ederek içkiden kurtulmaya çalışmalıdır. Bırakmak için uğraşmak fiili duadır. Fiili dua en etkili dualardandır.
İslamiyet gelir gelmez, Arap Yarımadası'ndaki insanlardan, uzun senelerden beri dem ve damarlarına yerleşmiş olan alışkanlıklarını birden bire söküp atmak, elbette zor olacaktı. Hele alkollü içkiler gibi, kullanıldıkça adeta insanı kendine esir eden maddelerden vazgeçmek, daha da zordur. Fakat İslamiyet’in getirdiği nur, bütün kötü adetler gibi, alkollü içkileri de o cemiyetten kaldırdı.
Allah’ın bir ismi de Hakim’ dir. Yani yaptığı her işi, hikmet ve faydalara göre yaratır. Nitekim insanın büyüyüp kemale ermesi, çekirdeğin yeşerip ağaç olması, bir yumurtanın açılıp kuş olması belli bir süreçle gerçekleşmektedir. Allah’ın kainatta geçerli olan bu kanununu, dinin bazı emirlerinde de görmek mümkündür. İşte yüce Rabbimiz, Hakim isminin gereği olarak, alkollü içki alışkanlığını o cemiyetten söküp atmak için, tedriç yani yavaş yavaş men etme metodunu irade etmiştir. Diğer taraftan, içki birdenbire haram edilseydi, içkiye müptela olmuş o asrın insanları İslamiyet'i kabulde nazlanabilirlerdi. Alışkanlıklarını bırakmak istemeyebilirlerdi. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'de içki ile ilgili ayetler, kademe kademe şu sıraya göre nazil olmuştur:
1. “Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor, hem de güzel rızk ediniyorsunuz. Bunda aklı eren kavim için elbette ibret vardır.” (Nahl, 67) Bu ayette içkinin güzel rızk olmadığı açıklanmıştır. Bu ayetin nüzulü ile, içkinin dinen tasvip edilmeyen bir madde olduğu anlaşıldığından, bazı sahabeler içkiyi terk etmişlerdi. Aslında bu ayetin inzali ile, içkinin ileride haram olacağı da anlaşılmıştı.
2. “Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Onlarda hem günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 219)
3. “Ey iman edenler! Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 43) Bu ayet-i kerime, sarhoşken namaz kılmayı men etmiştir. Bu durumda, beş vakit namazını hiç geçirmeksizin kılan bir sahabenin, gündüz iki namaz arasında içki içmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gündüz iki namaz arasında içki içecek olsa, alkollü içkinin sarhoşluk edici tesiri geçmeyeceği için namazı kılamayacaktı. Belki yatsı namazından sonra içki içebilecekti. Bu durumda büyük bir sahabe kitlesi daha içkiden tamamen vazgeçmişlerdi. Çünkü alkole alışmış olan vücutlar, artık yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu.
4. “Ey iman edenler! İçki, kumar, tapmaya mahsus dikili taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır. Onun için bunlardan kaçının ki, murada eresiniz.” (Maide 90)
5. “Şeytan, içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi?” (Maide 91)
Bu son ayet ile alkollü içkiler kesin olarak haram edilmiştir. Sahabelerden Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: Biz içki alemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi “içki haram edildi” dedi. Arkadaşlar derhal “şu içki kaplarını dök, temizle” emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Şu muhakkak ki içki deva değildir. Bilakis marazdır. Yani hastalık vericidir.” (İbn-i Mace, Tıp, 27; Müslim, Eşribe, 12) İşte belirttiğimiz, içkinin hangi çeşidi olursa olsun ilaç gibi kullanılamayacağı tarzındaki ifadeler, bu hadis-i şerifin açık bir teyidinden ibarettir.
İçki Tansiyonu Düşürür mü, Yüksek Tansiyonlularda Az Miktarda İçki Kullanılmasının Faydası Olur mu? Yoksa Zararı mı Olur?
Alkollü içkilerin az miktarda kullanılmasının bilhassa kalbi besleyen damarlarda vozadilatasyon yani damar genişlemesi yaparak faydalı olabileceği fikri mevcuttu. Bu kanaatin yanlışlığı yapılan yeni çalışmalarla çok daha iyi bir şekilde anlaşılmıştır. Alışkanlığı olan veya daha önce hiç içki kullanmamış şahıslarda, tansiyonları normal veya yüksek olsun, şahısların hepsinde az miktarlarda bile alkol kullanılması tansiyonu arttırmaktadır.
15-80 yaşları arasındaki 80000 şahısta yapılan çalışma, günde normal büyüklükte bir bardak içki kullanan şahsın tansiyonu (sistolik basınç) ortalama 1 mmHg artmaktadır. Günde iki bardak veya daha fazla miktarda içki kullananlarda, içki içmeyenlerle mukayese edilince, tansiyon adeta ikiye katlanarak artmaktadır. Alkollü içkiler, batı memleketlerinde erkeklerde görülen bütün yüksek tansiyonların takriben %10’nun sebebidir. Bazı memleketlerde bu nisbet %33’e kadar çıkar.
Alkol Gıdaların Hazmına veya Sindirilmesine Faydalı mıdır?
Bunun tersi doğrudur. Yani değil alkollü içkilerin hazma faydalı olması, bilakis hazmı geciktirdiği gösterilmiştir. Çünkü alkol sindirim kanalı duvarlarında tahriş edici sebebi ile fazlaca mukus ve hidroklorik asit salgılanmasına vesile olur. Bu ise sindirime menfi tarzda tesir eder. Alkolün hangi çeşidi olursa olsun, ne miktarda olursa olsun, sindirimi tembih edici bir madde olarak kabul edilemez. Bira ve şarapta bu prensibin haricinde değildir.
Alkollü İçkiler Vücudu Isıtır mı, Yani Vücut Sıcaklığını Arttırmak İçin Soğuklarda Kullanılabilir mi?
Alkol, bırakalım vücut sıcaklığını yükseltmek, bilakis vücut sıcaklığını düşürücü tesire sahiptir. Şöyle ki, alkol kullanan şahsın cilt damarlarını genişletir. Bu ise vücuttan hararetin kaybına vesile olmaktadır. Hatta sarhoş şahsın hisleri azaldığı için, şiddetli soğuklarda sokakta kaldığını bile fark etmeyebilir. Donma tehlikesi dahi geçirebilir. Rus İnterfax Ajansı’nın haberine göre 1995-1996 kışında sadece Moskova’da toplam 600 kişi soğuktan donmuştur. Bunların tamamı alkolik kişilerdir.
Alkol Direkt Olarak Ölüme Yol Açabilir mi? Yani Adeta Bir Zehir Gibi Tesir Edip Ölüme Sebep Olabilir mi?
Bilineceği gibi, alkollü içkiyi kullanan şahısta, kanındaki alkol seviyesi, belli miktarların üstüne çıkacak olursa (400-700 mgr/mlt) direkt zehir tesiri yapar. Şahsın solunum felcinden ölümüne vesile olur. Alkolden direkt zehirlenme ile meydana gelen ölümler, alkolden ileri gelen bütün ölümlerin 1/3’ini teşkil eder.
Alkol zehirlenmesi, A.B.D.’de karbon monoksitten sonra, ölümle neticelenen zehirlenme sebeplerinin ikincisidir. Alkol ve karbon monoksitin her yıl sebep olduğu ölümler, diğer bütün zehirlenmelerin hepsinin toplamından çok daha fazla miktardadır. (Hofmann FG: A Handbook on Drug and Alcohol Abuse. 2nd ed, Oxford University Press, 1983, s.115)
Alkollü İçkiler Bir Gıda mıdır?
Bir yakınımızın içki illetinden kurtulması için okuyabileceğimiz bir dua var mı dır ?
Tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse, alkol ne maksatla alınırsa alınsın bir gıda değildir. Bunu birkaç maddede özetlemeye çalışalım;
1-Bir maddenin gıda özelliği taşıması için vücudun gelişmesine, büyümesine faydalı olması lazımdır. Yıpranan ölen hücrelerin yenilenmesi için kullanılmalıdırlar. Proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve ayrıca mineraller, vitaminler ve su vücudun ihtiyacı olan maddelerdir. Alkolün ise vücudun tamirinde, büyümede, gelişmede hiçbir faydalı tesiri yoktur. Bir gıda olarak kabul edilmez.
2- Gıdalar vücutta parçalandığı zaman enerji verirler. Alkol de vücutta yandığı zaman belli miktarda enerji verir. Ancak gıdalar vücuda enerji ve sıcaklık verdiklerinde vücuda hiçbir zararları söz konusu değildir. Halbuki alkol vücuda girdiği andan itibaren, vücuda toksik (zehirli) ve zararlı tesirleri söz konusudur. Vücuda giren her damla alkol, vücutta zarara sebep olur. Vücuda alınan alkol miktarı arttıkça, zararı da o nisbette artacaktır.
3-Gıda maddeleri icabında kan olan, adaleye değişen, kemik olan kimyevi birleşikler demektir. Vücudun büyümesi, gelişmesi için lüzumludur. Adalelerin kasılması, sinir hücrelerinin faaliyeti için ihtiyaç olan enerjinin kaynağıdır. Hastalıklara karşı vücudu korumada yardımcı olur. Yüksek beyin merkezlerini tahrip etmez, uyuşturmaz.
İçkilerdeki alkol gıdaların aksine adale kuvvetini azaltır, sinir merkezlerini uyuşturur. Hastalıklara karşı vücudun mukavemetini düşürür. Doku yenilenmesine faydalı olmak bir yana, canlı dokuları bile öldürür.
4- Gıdalar vücutta değişik şekillerde depolanıp ihtiyaç anında kullanılırlar. Alkol gıdaların aksine vücutta depolanmaz. Vücuda girer girmez, vücut bir an evvel adeta alkolden kurtulmaya çalışır.
5- Hematoloji yani kan ile alakalı hastalıkların emektar hocası olan sayın Prof.Dr.Şınasi Özsoylu, çok iddia edilen, şarabın kan yapıp yapmadığına dair şunları söylemektedir; “Ben yıllardır kan ile alakalı bahisleri okurum. Şarabın kan yaptığına dair bir neşriyat okumadım. Şahısta demir eksikliği fazla değilse, karaciğer, dalak yemesi tavsiye edilir. Dana eti, ızgara şeklinde az pişirilerek yemesi tavsiye edilir. Kanın kırımızı kürelerinin yani alyuvarların eksikliğinde, bazı demirli preparatlar, folik asit, B12 vitamini ve eritropoietin verilebilir. Kan yapımı için şarap tavsiye edilmez. Fransızların bordo şarabını, İngilizlerin İskoç viskisini ve Rusların da Rus votkasını tavsiye etmeleri manidar değil midir?”
Netice olarak şunu tekrarlayabiliriz ki, değişik çalışmalar göstermektedir ki alkol bir gıda değildir.
Alkollü İçkilerin Azı Faydalı mıdır?
1-Alkolün çok cüzi miktarları dahi (bir veya iki kadeh) vücudun reaksiyon zamanını, yani ışık ve ses ikazlarına olan cevabını %5-10 nisbetinde düşürmektedir.
Daktiloda yazı yazmaktan tutun da, herhangi bir cihazı kullanmaya kadar şahıs ne miktar alkollü içki almış olursa olsun, içkiyi içtikten sonra öncekine göre çok daha fazla sayıda hatalar yapmaya başlar. Böyle bir neticenin, otomobil kullanan, saatte 1000 km. süratle giden uçağı kullanan için ne kadar önemli olduğunu düşünelim.
2- Az da olsa içki kullananlarda karaciğer sirozundan ölüm artmaktadır. Yüksek tansiyona yol açmakta, sarhoş araba kullanmanın yol açtığı kazalara, yaralanma hadiselerine, ani ölümlere sebep olmaktadır. Göğüs ve kalın bağırsak kanserleri, az da olsa içki kullananlarda, içmeyenlere göre daha sık olarak görülmektedir.
3- 15-20 yaşları arasındaki gençlerde yapılan bir araştırmaya göre, bu yaşlardaki gençlerde, intiharlar, trafik kazalarından ölüm gibi, şiddete bağlı ölümler, çok az miktar diye tarif edilen günde birkaç bardak alkollü içki kullananlarda dahi normale göre %75 daha fazla olarak bulunmuştur.
Adölesan dediğimiz, reşit olmanın yani gençliğin başlangıç yılları, içkiye alışma yönünden belki de en tehlikeli yaşlardır. Bu yaşlarda alınan birkaç kadeh içki bile bağımlılığın teşekkülüne sebep olabilmekte, bu da belirtilen menfi halleri netice verebilmektedir.
4- Amerikan Kanser Cemiyeti’nin 276.000 erkek üzerinde yapmış olduğu çalışmanın neticelerine göre, günde sadece tek kadeh içki kullanan şahıslarda ölüm nisbeti, içki kullanmayanlara göre açık bir şekilde artmıştır.
5- Avrupa’da geniş çaplı yapılan bir istatiski çalışmanın neticelerine göre, belli nisbette içki kullanan şahısların, haftada evet haftada sadece bir kadeh fazladan içki kullanmaları, bütün nüfusta alkoliklerin sayısını %10 arttırmıştır. Netice olarak koroner kalb hastalığını önleyeceğiz diye içki kullanmayı tavsiye etmek ancak içki tüccarlarının işine yarar.
6- Her kadeh içki beyinde 2000 kadar sinir hücresinin ölümüne yol açmaktadır. Kitabın ilerleyen sayfalarında bu konuda daha geniş bilgi vardır.
7- Ve unutulmaması gereken önemli noktalardan biriside şudur ki, alkolün azı daha fazlasına alıştırmaktadır. Buna tıpta tolerans adı verilir. Yani vücudun sarhoşluk için daha fazlasına meyletme özelliğidir. Alkolik olan şahısların da bir zamanlar bir iki bardakla içkiye başlamış olduklarını unutmayalım.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1989 yılından beri içki şişelerine yapıştırılması mecburi olan etiket görülüyor. Etikette; doğmamış bebeğe zararlarından dolayı bayanların bilhassa hamilelikte, kesinlikle içki içmemeleri gerektiği, ifade ediliyor. Ayrıca alkollü içkinin, otomobil sürme maharetini, herhangi bir cihazı kullanma kabiliyetini bozduğu ve hastalıklara yol açabileceği belirtiliyor.