Anadolu'nun Renk Ambarı...Doğu'nun Çarşıları

SoruCevap

Üye
Çözümler
1
Tepkime
62
Yaş
36
Coin
256,936
Anadolu'nun Renk Ambarı...Doğu'nun Çarşıları

Baharat kokulu otantizmi yansıtan gizemli bir ayna, ışık huzmelerinin çağrısı, geçmişin geleceğe mirası, bambaşka bir dünyadır, Doğu'nun çarşıları…




Öykücü ve romancı Bilge Karasu'nun dediği gibi, ancak girilebilir bir dünyadır Doğu'nun çarşıları; çıkışı yoktur. Siz içine girdiniz mi bir kere, dışı kalmaz geriye. Geçmişi bugüne, bugünü geleceğe taşıyan ayrı bir dünyadasınızdır artık. Öyle ki, yaşam kadar renklidir Doğu'nun çarşıları... Bazen Suriye'yi, bazen İran'ı, ama en çok da Anadolu'yu çağrıştıran renkler, sesler ve kokular ambarıdır Doğu'nun çarşıları.

Portreler müzesi

Yüzyılların yükünü sırtlayarak günümüze ulaşan Tarihi Urfa Çarşısı, 50'ye yakın sokağı, hanları, kahveli avluları ve 3 bin çalışanı ile Ortadoğu'nun en önemli kapalı çarşılarından biri. Güneş yeryüzüne gülümsemeden hareketlenen Haşimiye Meydanı'ndaki çarşı, dar koridorlarına buyur ettiği misafirlerine ortaçağdan günümüze uzanan geniş yelpazeli bir tarihin türlü zaman dilimlerinde gezinme şansı sunuyor. Çarşının taş koridorları sanki bir portreler müzesi: Araplar, Farslar, Azeriler, Süryaniler ve daha niceleri kapıların ardından çıkarken şaşkına dönmeden edemiyor insan.



Kürk, keçe, isot, puşi…

Tam sekiz kapalı çarşının iç içe girmesiyle oluşan Tarihi Urfa Çarşısı'nda her bölümün bir adı var: Bedesten, Göncü, İsotçu, Kazancı, Kınacı, Saraçlar, Kürkçü, Keçeci… Suriye kumaşları, puşi, eşarp, kilim, halı, heybe, keçe, altın takı, bakır eşya, tütün, isot, baharat gibi çok geniş bir ürün çeşitliliği sunan çarşının Hacı Kamil, Mençek, Topçu ve Barutçu Hanları'ndaki terzilere yöresel giysi bile diktirmek mümkün. Kent halkının büyük meraklarından biri de güvercin. Çarşı içinde birçok dükkânda kuş alışverişi yapılıyor. Kentte, Osmanlı döneminden kalma çok sayıdaki hanın en önemlisi ise Gümrük Han'dır. Kanuni zamanında, 1562 yılında Behram Paşa'ya yaptırılan ve üst katı terzilerle çevrili han; aromatik Uzakdoğu çayları, köstekli saat, tespih, kumaş ve gümüş işlerinin bulunabileceği bir yer. Eskiden şıra pazarı olan hanın avlusundaki tarihi kıraathanede; puşili, şalvarlı köylülerin dama ve domino oynadıkları anlar fotoğrafçılar için bir hazine…





Anadolu'nun renkleri

Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kadim kenti Mardin, tarihi boyunca İran, Azerbaycan, Kafkasya ve Suriye'den gelen tüccarların uğrak yer olmuş. Taş işçiliğinin doruklara vardığı hanlarında, ışık huzmeleri ile harmanlanan çarşılarında, çanak çömlekçilik, telkâri işçiliği, bakırcılık, kuyumculuk, dericilik ve dokumacılık el emeği göz nuruyla eski çağlardan bu günlere ulaşmış. Mardin'in merkezinde, ana yolun güneyinde genişçe bir alana yayılan çarşı bölgesi, Mardin'in bir zamanlar sahip olduğu ticari canlılığın izlerini taşıyor hâlâ. Kumaşçılar Çarşısı da, kentin diğer çarşıları gibi sınır ticaretinden nasbini almış. Burada sadece birbirinden güzel kadifeler değil, her çeşit işlemeli ve işlemesiz kumaşa, Dubai'den gelmiş şallara ve başörtülerine, Pakistan'dan gelen batiklere, Suriye işi siyah ve kırmızı puşilere, rastlamak mümkün.





Telkârinin anavatanı

Kentin ana caddesi de bugün, geleneksel ve modern dükkânların bir arada bulunduğu bir çeşit çarşıya dönmüş durumda. Tok bir çekicin ritmik melodisinin izinden giderek bir köşebaşını döndüğünüz anda Bakırcılar Çarşısı'nda bulacaksınız kendinizi. Gün boyu aynı gri havayı soluyarak ter döken kalaycılar, bakırcılarla yan yana burada. Yörede el işi bakır işlemeciliği hâlâ revaçta. Güneydoğu Anadolu'ya özgü 'mırra' denilen acı kahve kaynatmada ve sunmada kullanılan cezvelerin en küçüğü olan 'gümgüm', Mardin Çarşı'na özgü el işlerinden. Yöre çarşılarına özgü bakır eşyalarından biri de 'kildan' adı verilen sabun kutuları. Marangozlar Çarşısı'nın daracık sokaklarına dizili, uzun ince kavak gövdeleri, dolap ve merdiven yapımında kullanılıyor daha çok. Marangoz atölyelerinin arasında zar zor fark edilen esnaf kahvesi hemen her zaman loş. Gümüş veya altını, ince teller haline getirilip örülmesiyle yapılan telkârilerin özellikle bu yörede meşhur olması, Mardinli ustalarının hüneriyle ilgili. Kolye, küpe, bilezik gibi takıların yanı sıra; şamdan, çay takımı gibi aksesuarlar da telkâri işlemeciliğinin zarif örneklerini temsil ediyor.

Halil İbrahim bereketi

Tarihi İpek Yolu'nun önemli duraklarından biri üzerinde bulunan uygarlıklar kavşağı Diyarbakır, çoğu halen çarşı işlevini sürdüren eski hanlarıyla ünlü. Anadolu'nun en eski camii olan Ulu Cami'yi bir oya gibi çevreleyen Eski Çarşı'nın labirent sokaklarına gizlenmiş hanların en yenisi 16. yüzyıldan kalma. Deliller, Çifte Han, Yeni Han gibi zamana direnen el zanaatlerinin icra edildiği Osmanlı hanlarından biri de Hasan Paşa Hanı. 1573 yılında, Diyarbakır'ın ünlü siyah ve beyaz sıralı kesme taşlarıyla örülen han, eskiden mücevher dükkânlarının merkeziymiş ve Ortadoğu'dan getirilen değerli taşlar burada işlenirmiş. Çarşının daracık sokaklarına doluşmuş canhıraş kalabalık, Suriye'den ve İran'dan gelen allı, güllü, pullu kumaşlar, ebrulî fularlar, keçe heybeler, halı, kilim ve çizmelerle ilgileniyor. Kentin en önemli el sanatlarından kuyumculuk, köklü bir geçmişe dayanıyor. Yakın zamana kadar Ermeni ve Süryani ustaların elinde şekillenen altın, Diyarbakır Bedesteni de denilen Kuyumcular Çarşısı'nda yaşatılıyor günümüzde. Bu çarşıda yapılan hasır bileziğin ünü tüm dünyaya yayılmış çoktan. 22 ayar altının hamur kıvamına gelene kadar dövülüp iplik gibi örülmesiyle yapılan hasır bilezik, Diyarbakır'a özgü 300 yıllık bir zanaatın ürünü.



Tendeki Gökkuşağı: Kutnu

Diyarbakır'a veda ettikten sonra Doğu'nun gizemli çarşılarının izini Gaziantep'te sürüyoruz bu kez. 6 bin yıllık tarihi bir miras olan hanları ve modern ile gelenekseli harmanlayan çarşılarıyla Gaziantep, gerçek bir alışveriş cenneti. Kentte, Cumhuriyet'le birlikte usta - çırak ilişkisiyle geliştirilen sedefkârlık, günümüzde 50'ye yakın atölyede sürdürülüyor. Bakırdan yapılan kap-kacak, tepsi, cezve, çaydanlık türü objelerden edinmek için tarihi Bakırcılar Çarşısı en doğru istikamet. Deriden yapılmış bir tür topuksuz ayakkabı olan 'yemeni', Osmanlı döneminde padişah kaftanlarının yapıldığı rengârenk şeritleriyle ünlü bir kumaş türü olan 'kutnu', baklava, antepfıstığı ezmesi, cevizli sucuk, menengiç kahvesi, lokum, baharat ve kurutulmuş sebzeler için doğru adres Elmacı Çarşısı. Kısacası, Anadolu'nun doğusunda hangi çarşıya adım atarsanız atın, algılanabilecek tüm renklerin, seslerin ve kokuların hızla değiştiğini ancak zamanın öylece durduğunu fark edeceksiniz siz de. İlkin bir labirenti andıran Doğu'nun çarşıları, içine girince tarihi, mekânları, yüzleri ve sesleriyle defalarca görülmeye değer bir masala dönüşüyor.
 

Create an account or login to comment

You must be a member in order to leave a comment

Create account

Create an account on our community. It's easy!

Log in

Already have an account? Log in here.

Üst Alt