Arkadaş ilişkileri çocukların gelişiminde büyük rol oynar. Gelişim sürecinde
akranlarıyla yaşadığı yoğun ilişkiler çocuğa yeterli sosyal uyumu gösterebilmesi ve gerekli
sosyal becerileri kazanması için birçok fırsat sağlar. Burada akran
ilişkilerinin gelişimini ve işlevlerini kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Çocukların işbirliği becerisi ya da davranışını, diğer kişilere ve hedefe uygun şekilde sergilemesinin 4 yaş dolaylarında başladığı öne sürülmüştür. Örneğin 5 yaşında iken sürekli yalnız oynamak isteyen çocuk, gelecekte sosyal becerileri eksik bir kişiye dönüşebilir. Bu görüşe göre, çocuğun oyun ortamındaki sosyal davranışı, çevreye uyum ve ilişki kurabilme becerisi ile ilgilidir.
Okulun başlamasıyla birlikte, akranların yaşamdaki önemi de artmaya başlar.
Çocuklar arkadaşlık kurabilmenin ve farklı oyun etkinliklerine katılmanın grup tarafından
gördükleri kabule bağlı olduğunu fark ederler. Artık akranlarıyla zaman geçirmek
istemediklerinde bile onlardan eskiden olduğu kadar kolayca uzaklaşamazlar, çünkü zamanlarının büyük bir kısmını okulda geçirmek zorundadırlar.
Okul öncesi çocuğu kendi cinsiyetindeki akranlarıyla oynama eğilimindedir, ancak bu
ayrım ilkokul döneminde daha da belirginleşir. Bu dönemde çocuklar hemcinsleri ile çok daha
yakınlaşırlar. Kız ve erkeklerin grup yapılarında bazı farklılıklar göze çarpar. Kız grupları
daha küçüktür ve daha çok konuşma içerir, oysa erkek grupları daha büyüktür ve daha çok
hareket içerir.
Okulçağı çocuğu, kurduğu arkadaşlıklar sayesinde aile biriminin ötesinde ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmaya başlar, benlik imajı oluşturur ve bir sosyal destek sistemi geliştirir.
Okulöncesi yıllarında oyun, arkadaşlığın temeli olan olumlu sosyal etkileşimlerin ve ortak faaliyetlerin sayısının giderek artmasını sağlar. Saldırgan davranış iki ile dört yaşları arasında artar, ancak daha sonra azalır. Okul çağında kurallar ve sosyal roller giderek önemli hale gelir ve sosyal etkinliklerde cinsiyet farklılıkları belirginleşir. Çocuklar okul çağına eriştiklerinde arkadaşlığın kalıcılığı artar ve kızlar daha sınırlı sayıda çocukla daha kuvvetli ilişkiler kurarken, erkekler daha fazla sayıdaki çocukla arkadaşlık ederler. Bu evre boyunca akranla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir. Çocuklar yaşıt arkadaşlardan oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve ait olmak isterler. Bir akran grubuna uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında oldukça önemli bir yer tutar.
İlkokula başladığında çocuk için arkadaşları vazgeçilmez olmaya başlamıştır. Arkadaşları ve öğretmeni önemlidir. Oyun grupları geniştir, oyun kurallarını koyup bunlara uyulması konusunda yeni gelen çocukları uyarabilirler. Oyunlarda ön plana çıkmak isterler. Bu dönemde rekabet ve kıskançlık duyguları ön plana çıkar, kendi düşüncelerini kabul ettirmek, lider olmak önemlidir. Kendiliğinden fark ederek öğrendiği her şey çok önemlidir. Bu yaşta birbirleriyle alay etmek, ad takmak çok sık görülür.
Arkadaşlık yoluyla çocuk, arkadaşının bir olaya (oyuncağını izinsiz almak),öfkeyle tepki vermesine (bağırıp çağırmak ve vurmak) yol açan ve ardından bu olayı olumsuz sonuçlar doğuran bir biçimde (duygusal kırıklık, kavga-ceza) nasıl yorumlayabildiğini düşünüp anlamaya başlar. Çocuğun olaylara başka birinin görüş açısından bakabilmesi, başka bir insanın tutum, duygu ve güdülenimlerine ilişkin anlayışına dayanarak kendi davranışlarını düzenleyip çevresine uyum sağlamasına fırsat verir.
Çocuk 7 yaşına geldiğinde arkadaş seçiminde daha titiz olmaya başlarlar. 1-2 tane iyi ve sürekli arkadaşları olabilir. Sırdaş olmak çok önemlidir, ancak çok iyi sır sakladıkları söylenemez. Özellikle okul uyumunda arkadaşlarının rolü büyüktür. Okulda arkadaş ilişkileri iyi gidiyorsa, okulu oldukça severler ama ilişkilerinde ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler ya da gönülsüz giderler. Arkadaşlarının düşüncelerini çok önemserler ama ilişkileri için verdikleri kararları çabuk unuturlar. Bu noktada anne baba olarak verdiği kararı hatırlatmak ya da öğütler vermek yerine, etkin dinleme yöntemini kullanarak kendi çözümlerini üretmesine fırsat tanımak yararlı olabilir. Yetişkinler kadar tutarlı ve sabit ilişkileri olmasını ummak, yaşlarına uygun düşmeyen ve gerçekçi olmayan bir beklentidir.
Küçük grup oyunlarını severler, ancak bu devrede moral (ahlaki) gelişim yönünden kuralları kesin ve değişmez olarak algıladıkları için, grup oyunlarında kuralların değiştirilmesine (az da olsa) tepki verirler. İki kişi oynarken herşey yolundayken ortama üçüncü birinin girmesi işleri karıştırabilir. Burada daha çok birinci tercih olamama kaygısı hakimdir. Bu yaş çocuklarının hemen hepsinde arkadaşları tarafından ilk tercih edilen kişi olma isteği vardır. Üç ya da daha fazla kişinin olduğu oyun gruplarında, lider olan kişiyi çekememe, onun koyduğu kurallara isyan etme ama bunun yanında onunla arkadaş olmaktan vazgeçememe gibi çelişik içerikli ilişkiler yaşayabilirler. Kuralların ya bozulmaması ya da sadece kendileri tarafından değiştirilmesi gibi egosantrik bir yaklaşımları vardır. Bu daha çok, henüz kendini değerlendirme becerisine sahip olmayışlarından kaynaklanır. Kavgaları, münakaşaları sık sık olur. Bu yaşlarda erkek çocukların fiziksel saldırganlığı, kız çocukların ise sözel saldırganlığı daha çok yeğlediği gözlenir. Birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştiri ve davranışları olabilir.
8-9 yaşta, arkadaş grupları kısa sürelidir. Sırdaş olmak önemlidir. Arkadaşlık ilişkileri iyiyse okula severek gelirlerken ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler.Bu nedenle 'Okula gitmelisin' şeklinde öğütler vermek yerine aktif dinleme yapılmalı, öğrencinin kendi çözümlerini üretmesine izin verilmelidir. Oyunlarda kuralların hiç bozulmaması ya da kendileri tarafından değiştirilmesi gibi düşünceleri vardır. Kızlar sözel erkekler fiziksel saldırganlığı yeğlerler. Birbirlerine lakap takma, alay etme sık görülür.
İlkokul çağı süresince, çocuklar kendi cinsiyetlerine ilişkin görüşlerini de oluştururlar. Çocuklar çoğunlukla kendileriyle aynı cinsten oyun arkadaşlarıyla ilişki kurmaya özen gösterirler. Altı ve on iki yaşları arasında arkadaşlıklar kurmak, son çocukluk döneminin en önemli görevlerinden biridir ve bu hayatları boyunca devam edecek bir sosyal beceridir. Gelişimsel olarak karmaşık ilişkiler geliştirmeye hazırdır. Giderek, duygu ve düşüncelerinden daha çok haberdar olmaya başlar. Bu yaşta artık aileye eskisi kadar bağlı olmadığı gibi kendine dönük ilgileri de azalmıştır. Artık arkadaşlık konusunda akranlarına daha çok güvenmeye, arkadaşlarıyla birlikte okulöncesi döneme kıyasla daha çok vakit geçirmeye başlar. Günden güne çocukluk döneminin zevklerini ve hayal kırıklıklarını paylaşırlar. Yetişkine daha az bağımlıdır.
Eğer çocuğunuzun sosyal becerileri zayıfsa ve arkadaşlık kurmakta güçlük çekiyorsa siz nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Çocuğunuzun Dil Gelişimini Takip Edin: Çocuk dil gelişimine bağlı olarak sosyal
aktiviteler hakkındaki daha karmaşık bilgileri anlayabilir, iletişimini zenginleştirerek diğer
insanların penceresinden olaylara bakmayı öğrenir. İlkokul çağında çocuğumuzun sosyal
becerilerinin gelişmesine yardımcı olurken uzun vadeli planımız çocuğun dil gelişimini
desteklemek ve geniş iletişim olanakları sağlamaktır. Kısa vadeli planımız ise sosyal
etkileşimde problemi olan çocuğunuzun sosyal kavrayışını analiz etmektir.
Çocuğunuza Kendini Kabul Ettirecek Sosyal Becerileri Öğretin: Çocuk dil gelişiminde
ilerleme kaydettiğinde, yaşıtlarına kendini Kabul ettirecek sosyal becerileri öğrenir. Çocuk
sosyal dünyayı anladığında davranışları daha uyumlu olacaktır. Bazı davranış kalıpları
çocuğun daha fazla kabul görmesine yardımcı olur. Bunlar; arkadaş canlısı olmak, paylaşımcı,
yardımsever olmak, oyun oynamayı sevme yeni oyunlar bilmek, oyunda adil davranmak, sır
tutmayı bilmek, diğer insanların özeline saygı duymak, güvenilir olmak, yalan söylememek, eğlenceli olmak, yaşıtlarıyla benzer ilgi alanlarına sahip olmaktır.
Çocuğunuza Yaşıtlarıyla Birlikte Oynama Olanağı Sağlayın: Daha önce belirttiğimiz gibi
çocuğun yaşıtlarıyla kurduğu ilişkiden kazandığı deneyimler çok önemlidir. Küçük yaştan
itibaren yaşıtlarıyla birlikte oynama şansına sahip olan çocuklar okul ortamına girdiklerinde
daha avantajlıdırlar, yeni gruplara adapte olmada daha az zorlanırlar.
Çocuğunuzla Onun Yaşıtıymış Gibi Oynayın: Anne babalarıyla sıkça oyun oynayan
çocuklar yaşıtlarıyla iletişim kurabilmek içindaha gelişmiş sosyal becerilere sahiptirler.
Yapılan gözlemlere göre, sosyal becerileri yüksek olan çocukların ebeveynleri daha sık
gülümseyen, oyun esnasında çocuğu eleştirmeyen, çocuğun fikirlerine duyarlı olan
annebabalardır. Eşit oynanan, çocuğun fikirlerine duyarlılığın esas olduğu bir oyunda çocuk
yaşıtlarıyla aynı şekilde oynamayı öğrenir ve çocuğa yaşıtlarıyla oynamak konusunda pozitif
bir bakış açısı kazandırır.
Çocuğunuzla Sosyal İlişkiler ve Değerler Hakkında Konuşun: Ebeveynleriyle yaşıtlarıyla
olan ilişkileri hakkında daha sık konuşan çocuklar sınıfındaki çocuklar tarafından daha çok
sevilen ve öğretmenleri tarafından sosyal becerileri daha yüksek bulunan çocuklardır. Günlük
sohbetin bir parçası gibi yapılan bu konuşmalar ders verir gibi değil, çocuğun hoşuna gidecek
şekilde olmalıdır. Bu konuşmalar çocuğun bilgi alışverişi yapmasına olanak sağlar.
Problem Çözücü Bir Yaklaşım Sergileyin: Ebeveynler çocuklarının bütün problemlerinin
cevabını bilmek, ya da onları çözmek zorunda değillerdir. Çocuğunuz size arkadaşlarıyla olan
bir problemden bahsettiğinde onunla bu konuda konuşarak çeşitli çözümleri ve bakış açılarını
görmesine yardımcı olabilirsiniz. Yapılan araştırmalarda çocuklarıyla olası çözümler üzerine
konuşan annebabaların çocukları, problem çözmede farklı alternatifler sunabilen ve
problemlerini daha kolay çözebilen çocuklardır. Bu yüzden çocukların ilişkileri üzerine
düşünebilmesi ve sonuçlarını tartabilmesini öğrenmeleri onlar için çok yararlıdır. Başkalarının
duygu ve ihtiyaçlarını gözönünde bulundurmaya teşvik edilen çocuklar yaşıtlarıyla daha iyi
ilişkiler kurarlar.
Çocuğunuzun Pozitif ve Yerinde Stratejilerini Onaylayın: Problem çözme yeteneği
gelişmiş çocukların annebabaları çözüm yolları üzerine konuşurken çocuğun arkadaşını
kaybetmesine ya da oyunun sona ermesine neden olmayacak stratejilere olumlu teşvik
verirler. Sorunlara uzlaşmacı yaklaşan çocuklar, saldırgan davranan çocuklara oranla daha
çok kabul görürler. Bu beceriyi çocuğumuza onu dinleyerek ve onunla konuşarak
kazandırabiliriz.
Çocuğunuz Sosyal Alanda Başarısız İse Pozitif bir Tutum Gösteriniz: Daha önce
belirttiğimiz gibi okul çocuklarında arkadaşlık kuramama oldukça sık rastlanan bir durumdur.
Çocuklar bu reddedilme durumlarına farklı tepkiler verirler; bazıları kızabilir, bazıları bu
durumu kabullenirler, bazı çocuklar diğer insanların genellikle acımasız olduklarına inanırlar,
bu çocuklar genelde kendisini dışlayanlara saldırgan tepkiler verirler, bazı çocuklar ise
kabuklarına çekilirler, çünkü bu durumun kendi yetersizliklerinden kaynaklandığına inanırlar.
Diğer taraftan, sosyal becerileri gelişmiş çocuklar bunu geçici bir durum olarak algılarlar veya
durumu düzeltmek için kendi davranışlarını değiştirirler. Bu çocuklar daha iyimser bir bakış
açısı kazanırlar, biraz gayret ve pozitif bir yaklaşımla sosyal ilişkilerin iyileştirilebileceğine
inanırlar.
Sonuç olarak;
Çocuğunuzun başka bir çocuğu sevme nedeni ne olursa olsun, okula başlarken arkadaşlıklar oldukça önemlidir. Çocuğunuzun okulda arkadaşlarının olması,oyun oynarken ona eşlik edebilecek, sınıfta başına gelenler hakkında onunla konuşabilecek, en son okul söylentilerini paylaşabilecek ve bir sorunu olduğunda, başı sıkıştığında yardımcı olacak başka çocuklar olacak anlamına gelir.
Yaşıtları tarafından kabul görmek ve arkadaşlıklar kurmak aile biriminin
ötesinde çocuğun ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmasına ve yüksek
benlik saygısının oluşmasına yardımcı olur. Sosyal becerileri kazanması konusunda
çocuğunuza yardım ederken, gerçekçi seviyede beklentiler oluşturun, çabaları ve küçük
gelişmeleri bile destekleyin, onu yüreklendirin, çocuğun çabalarının en büyük ödülü, kurduğu
arkadaşlıklar olacaktır.
akranlarıyla yaşadığı yoğun ilişkiler çocuğa yeterli sosyal uyumu gösterebilmesi ve gerekli
sosyal becerileri kazanması için birçok fırsat sağlar. Burada akran
ilişkilerinin gelişimini ve işlevlerini kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Çocukların işbirliği becerisi ya da davranışını, diğer kişilere ve hedefe uygun şekilde sergilemesinin 4 yaş dolaylarında başladığı öne sürülmüştür. Örneğin 5 yaşında iken sürekli yalnız oynamak isteyen çocuk, gelecekte sosyal becerileri eksik bir kişiye dönüşebilir. Bu görüşe göre, çocuğun oyun ortamındaki sosyal davranışı, çevreye uyum ve ilişki kurabilme becerisi ile ilgilidir.
Okulun başlamasıyla birlikte, akranların yaşamdaki önemi de artmaya başlar.
Çocuklar arkadaşlık kurabilmenin ve farklı oyun etkinliklerine katılmanın grup tarafından
gördükleri kabule bağlı olduğunu fark ederler. Artık akranlarıyla zaman geçirmek
istemediklerinde bile onlardan eskiden olduğu kadar kolayca uzaklaşamazlar, çünkü zamanlarının büyük bir kısmını okulda geçirmek zorundadırlar.
Okul öncesi çocuğu kendi cinsiyetindeki akranlarıyla oynama eğilimindedir, ancak bu
ayrım ilkokul döneminde daha da belirginleşir. Bu dönemde çocuklar hemcinsleri ile çok daha
yakınlaşırlar. Kız ve erkeklerin grup yapılarında bazı farklılıklar göze çarpar. Kız grupları
daha küçüktür ve daha çok konuşma içerir, oysa erkek grupları daha büyüktür ve daha çok
hareket içerir.
Okulçağı çocuğu, kurduğu arkadaşlıklar sayesinde aile biriminin ötesinde ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmaya başlar, benlik imajı oluşturur ve bir sosyal destek sistemi geliştirir.
Okulöncesi yıllarında oyun, arkadaşlığın temeli olan olumlu sosyal etkileşimlerin ve ortak faaliyetlerin sayısının giderek artmasını sağlar. Saldırgan davranış iki ile dört yaşları arasında artar, ancak daha sonra azalır. Okul çağında kurallar ve sosyal roller giderek önemli hale gelir ve sosyal etkinliklerde cinsiyet farklılıkları belirginleşir. Çocuklar okul çağına eriştiklerinde arkadaşlığın kalıcılığı artar ve kızlar daha sınırlı sayıda çocukla daha kuvvetli ilişkiler kurarken, erkekler daha fazla sayıdaki çocukla arkadaşlık ederler. Bu evre boyunca akranla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir. Çocuklar yaşıt arkadaşlardan oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve ait olmak isterler. Bir akran grubuna uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında oldukça önemli bir yer tutar.
İlkokula başladığında çocuk için arkadaşları vazgeçilmez olmaya başlamıştır. Arkadaşları ve öğretmeni önemlidir. Oyun grupları geniştir, oyun kurallarını koyup bunlara uyulması konusunda yeni gelen çocukları uyarabilirler. Oyunlarda ön plana çıkmak isterler. Bu dönemde rekabet ve kıskançlık duyguları ön plana çıkar, kendi düşüncelerini kabul ettirmek, lider olmak önemlidir. Kendiliğinden fark ederek öğrendiği her şey çok önemlidir. Bu yaşta birbirleriyle alay etmek, ad takmak çok sık görülür.
Arkadaşlık yoluyla çocuk, arkadaşının bir olaya (oyuncağını izinsiz almak),öfkeyle tepki vermesine (bağırıp çağırmak ve vurmak) yol açan ve ardından bu olayı olumsuz sonuçlar doğuran bir biçimde (duygusal kırıklık, kavga-ceza) nasıl yorumlayabildiğini düşünüp anlamaya başlar. Çocuğun olaylara başka birinin görüş açısından bakabilmesi, başka bir insanın tutum, duygu ve güdülenimlerine ilişkin anlayışına dayanarak kendi davranışlarını düzenleyip çevresine uyum sağlamasına fırsat verir.
Çocuk 7 yaşına geldiğinde arkadaş seçiminde daha titiz olmaya başlarlar. 1-2 tane iyi ve sürekli arkadaşları olabilir. Sırdaş olmak çok önemlidir, ancak çok iyi sır sakladıkları söylenemez. Özellikle okul uyumunda arkadaşlarının rolü büyüktür. Okulda arkadaş ilişkileri iyi gidiyorsa, okulu oldukça severler ama ilişkilerinde ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler ya da gönülsüz giderler. Arkadaşlarının düşüncelerini çok önemserler ama ilişkileri için verdikleri kararları çabuk unuturlar. Bu noktada anne baba olarak verdiği kararı hatırlatmak ya da öğütler vermek yerine, etkin dinleme yöntemini kullanarak kendi çözümlerini üretmesine fırsat tanımak yararlı olabilir. Yetişkinler kadar tutarlı ve sabit ilişkileri olmasını ummak, yaşlarına uygun düşmeyen ve gerçekçi olmayan bir beklentidir.
Küçük grup oyunlarını severler, ancak bu devrede moral (ahlaki) gelişim yönünden kuralları kesin ve değişmez olarak algıladıkları için, grup oyunlarında kuralların değiştirilmesine (az da olsa) tepki verirler. İki kişi oynarken herşey yolundayken ortama üçüncü birinin girmesi işleri karıştırabilir. Burada daha çok birinci tercih olamama kaygısı hakimdir. Bu yaş çocuklarının hemen hepsinde arkadaşları tarafından ilk tercih edilen kişi olma isteği vardır. Üç ya da daha fazla kişinin olduğu oyun gruplarında, lider olan kişiyi çekememe, onun koyduğu kurallara isyan etme ama bunun yanında onunla arkadaş olmaktan vazgeçememe gibi çelişik içerikli ilişkiler yaşayabilirler. Kuralların ya bozulmaması ya da sadece kendileri tarafından değiştirilmesi gibi egosantrik bir yaklaşımları vardır. Bu daha çok, henüz kendini değerlendirme becerisine sahip olmayışlarından kaynaklanır. Kavgaları, münakaşaları sık sık olur. Bu yaşlarda erkek çocukların fiziksel saldırganlığı, kız çocukların ise sözel saldırganlığı daha çok yeğlediği gözlenir. Birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştiri ve davranışları olabilir.
8-9 yaşta, arkadaş grupları kısa sürelidir. Sırdaş olmak önemlidir. Arkadaşlık ilişkileri iyiyse okula severek gelirlerken ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler.Bu nedenle 'Okula gitmelisin' şeklinde öğütler vermek yerine aktif dinleme yapılmalı, öğrencinin kendi çözümlerini üretmesine izin verilmelidir. Oyunlarda kuralların hiç bozulmaması ya da kendileri tarafından değiştirilmesi gibi düşünceleri vardır. Kızlar sözel erkekler fiziksel saldırganlığı yeğlerler. Birbirlerine lakap takma, alay etme sık görülür.
İlkokul çağı süresince, çocuklar kendi cinsiyetlerine ilişkin görüşlerini de oluştururlar. Çocuklar çoğunlukla kendileriyle aynı cinsten oyun arkadaşlarıyla ilişki kurmaya özen gösterirler. Altı ve on iki yaşları arasında arkadaşlıklar kurmak, son çocukluk döneminin en önemli görevlerinden biridir ve bu hayatları boyunca devam edecek bir sosyal beceridir. Gelişimsel olarak karmaşık ilişkiler geliştirmeye hazırdır. Giderek, duygu ve düşüncelerinden daha çok haberdar olmaya başlar. Bu yaşta artık aileye eskisi kadar bağlı olmadığı gibi kendine dönük ilgileri de azalmıştır. Artık arkadaşlık konusunda akranlarına daha çok güvenmeye, arkadaşlarıyla birlikte okulöncesi döneme kıyasla daha çok vakit geçirmeye başlar. Günden güne çocukluk döneminin zevklerini ve hayal kırıklıklarını paylaşırlar. Yetişkine daha az bağımlıdır.
Eğer çocuğunuzun sosyal becerileri zayıfsa ve arkadaşlık kurmakta güçlük çekiyorsa siz nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Çocuğunuzun Dil Gelişimini Takip Edin: Çocuk dil gelişimine bağlı olarak sosyal
aktiviteler hakkındaki daha karmaşık bilgileri anlayabilir, iletişimini zenginleştirerek diğer
insanların penceresinden olaylara bakmayı öğrenir. İlkokul çağında çocuğumuzun sosyal
becerilerinin gelişmesine yardımcı olurken uzun vadeli planımız çocuğun dil gelişimini
desteklemek ve geniş iletişim olanakları sağlamaktır. Kısa vadeli planımız ise sosyal
etkileşimde problemi olan çocuğunuzun sosyal kavrayışını analiz etmektir.
Çocuğunuza Kendini Kabul Ettirecek Sosyal Becerileri Öğretin: Çocuk dil gelişiminde
ilerleme kaydettiğinde, yaşıtlarına kendini Kabul ettirecek sosyal becerileri öğrenir. Çocuk
sosyal dünyayı anladığında davranışları daha uyumlu olacaktır. Bazı davranış kalıpları
çocuğun daha fazla kabul görmesine yardımcı olur. Bunlar; arkadaş canlısı olmak, paylaşımcı,
yardımsever olmak, oyun oynamayı sevme yeni oyunlar bilmek, oyunda adil davranmak, sır
tutmayı bilmek, diğer insanların özeline saygı duymak, güvenilir olmak, yalan söylememek, eğlenceli olmak, yaşıtlarıyla benzer ilgi alanlarına sahip olmaktır.
Çocuğunuza Yaşıtlarıyla Birlikte Oynama Olanağı Sağlayın: Daha önce belirttiğimiz gibi
çocuğun yaşıtlarıyla kurduğu ilişkiden kazandığı deneyimler çok önemlidir. Küçük yaştan
itibaren yaşıtlarıyla birlikte oynama şansına sahip olan çocuklar okul ortamına girdiklerinde
daha avantajlıdırlar, yeni gruplara adapte olmada daha az zorlanırlar.
Çocuğunuzla Onun Yaşıtıymış Gibi Oynayın: Anne babalarıyla sıkça oyun oynayan
çocuklar yaşıtlarıyla iletişim kurabilmek içindaha gelişmiş sosyal becerilere sahiptirler.
Yapılan gözlemlere göre, sosyal becerileri yüksek olan çocukların ebeveynleri daha sık
gülümseyen, oyun esnasında çocuğu eleştirmeyen, çocuğun fikirlerine duyarlı olan
annebabalardır. Eşit oynanan, çocuğun fikirlerine duyarlılığın esas olduğu bir oyunda çocuk
yaşıtlarıyla aynı şekilde oynamayı öğrenir ve çocuğa yaşıtlarıyla oynamak konusunda pozitif
bir bakış açısı kazandırır.
Çocuğunuzla Sosyal İlişkiler ve Değerler Hakkında Konuşun: Ebeveynleriyle yaşıtlarıyla
olan ilişkileri hakkında daha sık konuşan çocuklar sınıfındaki çocuklar tarafından daha çok
sevilen ve öğretmenleri tarafından sosyal becerileri daha yüksek bulunan çocuklardır. Günlük
sohbetin bir parçası gibi yapılan bu konuşmalar ders verir gibi değil, çocuğun hoşuna gidecek
şekilde olmalıdır. Bu konuşmalar çocuğun bilgi alışverişi yapmasına olanak sağlar.
Problem Çözücü Bir Yaklaşım Sergileyin: Ebeveynler çocuklarının bütün problemlerinin
cevabını bilmek, ya da onları çözmek zorunda değillerdir. Çocuğunuz size arkadaşlarıyla olan
bir problemden bahsettiğinde onunla bu konuda konuşarak çeşitli çözümleri ve bakış açılarını
görmesine yardımcı olabilirsiniz. Yapılan araştırmalarda çocuklarıyla olası çözümler üzerine
konuşan annebabaların çocukları, problem çözmede farklı alternatifler sunabilen ve
problemlerini daha kolay çözebilen çocuklardır. Bu yüzden çocukların ilişkileri üzerine
düşünebilmesi ve sonuçlarını tartabilmesini öğrenmeleri onlar için çok yararlıdır. Başkalarının
duygu ve ihtiyaçlarını gözönünde bulundurmaya teşvik edilen çocuklar yaşıtlarıyla daha iyi
ilişkiler kurarlar.
Çocuğunuzun Pozitif ve Yerinde Stratejilerini Onaylayın: Problem çözme yeteneği
gelişmiş çocukların annebabaları çözüm yolları üzerine konuşurken çocuğun arkadaşını
kaybetmesine ya da oyunun sona ermesine neden olmayacak stratejilere olumlu teşvik
verirler. Sorunlara uzlaşmacı yaklaşan çocuklar, saldırgan davranan çocuklara oranla daha
çok kabul görürler. Bu beceriyi çocuğumuza onu dinleyerek ve onunla konuşarak
kazandırabiliriz.
Çocuğunuz Sosyal Alanda Başarısız İse Pozitif bir Tutum Gösteriniz: Daha önce
belirttiğimiz gibi okul çocuklarında arkadaşlık kuramama oldukça sık rastlanan bir durumdur.
Çocuklar bu reddedilme durumlarına farklı tepkiler verirler; bazıları kızabilir, bazıları bu
durumu kabullenirler, bazı çocuklar diğer insanların genellikle acımasız olduklarına inanırlar,
bu çocuklar genelde kendisini dışlayanlara saldırgan tepkiler verirler, bazı çocuklar ise
kabuklarına çekilirler, çünkü bu durumun kendi yetersizliklerinden kaynaklandığına inanırlar.
Diğer taraftan, sosyal becerileri gelişmiş çocuklar bunu geçici bir durum olarak algılarlar veya
durumu düzeltmek için kendi davranışlarını değiştirirler. Bu çocuklar daha iyimser bir bakış
açısı kazanırlar, biraz gayret ve pozitif bir yaklaşımla sosyal ilişkilerin iyileştirilebileceğine
inanırlar.
Sonuç olarak;
Çocuğunuzun başka bir çocuğu sevme nedeni ne olursa olsun, okula başlarken arkadaşlıklar oldukça önemlidir. Çocuğunuzun okulda arkadaşlarının olması,oyun oynarken ona eşlik edebilecek, sınıfta başına gelenler hakkında onunla konuşabilecek, en son okul söylentilerini paylaşabilecek ve bir sorunu olduğunda, başı sıkıştığında yardımcı olacak başka çocuklar olacak anlamına gelir.
Yaşıtları tarafından kabul görmek ve arkadaşlıklar kurmak aile biriminin
ötesinde çocuğun ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmasına ve yüksek
benlik saygısının oluşmasına yardımcı olur. Sosyal becerileri kazanması konusunda
çocuğunuza yardım ederken, gerçekçi seviyede beklentiler oluşturun, çabaları ve küçük
gelişmeleri bile destekleyin, onu yüreklendirin, çocuğun çabalarının en büyük ödülü, kurduğu
arkadaşlıklar olacaktır.