Asit Yağmuru -Asit Yağmuru Nedir - Asit Yağmuru Hakkında Bilgi
Asit yağmuru asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çiğ veya kuru parçacıklar halinde düşmesine verilen isimdir. Atmosfere yayılan kükürt dioksit ve azot dioksit gazlarının kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlarıdaki su damlacıkları tarafından emilmesi ile oluşur. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşerler. Bu toprağın asitlik miktarını arttırır ve tatlı su kaynaklarının kimyasal dengesini bozar. Havadaki tipik karbondioksit konsantrasyonunda oluşan yağmurun pH'ı 5.6 civarındadır. Bu yüzden pH'ı 5.6'nın altındaki yağmur asit yağmuru olarak nitelendirilir.
Ama doğal asit kaynakları yüzünden yağmurun pH'ı zaten 4.5 ile 5.6 arasında değiştiği için 5.0'ın altı daha doğru bir ölçü olarak nitelendirilebilir.
Asit yağmuru akarsuların zehirlenmesi ve yüksek irtifalardaki ormanların zarar görmesinin başlıca sebeplerindendir.
Kutup buzlarının katmanlarını incelenmesi asit yağmurlarının seviyesinin arttığını kanıtlıyor. Endüstri devrimi'nin başlangıcında 6 olark ortalama pH 4.5 ila 4 seviyesine kadar düşmüştür. Bu konuda daha fazla bilgi göllerde bulunan diatom isimli organizmaları inceleyerek elde edilmiştir. Bu canlılar öldükten sonra göllerin dibine çökerek bir çökelti tabakası oluştururlar. Diatomların belirli cinsleri belirli pHlarda yaşadıkları için farklı tabakalarda bulunan diatom sayısı da yıllar boyunca oluşan pH değişikliklerini gösterir.
Endüstri devriminden beri atmosferdeki kükürt ve azot oksitlerinin seviyesi arttı. Yoğun endüstrinin olduğu yerlerde arasıra 2.4 gibi pH oranları (sirkeninkine eşit) okunmaya başlandı. Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Avrupa, Rusya gibi yerlerde ve rüzgarın bulutları bu ülkelerden taşıyıp yağmur bıraktıkları yerlerde asit yağmurları ciddi bir problem olmaya başladı. Bu bölgelerin ortak özelliği kükürt açısından zengin olan kömürü elektrik ve ısı üretiminde kullanmalarıdır. Yerel kirliliği düşürmek için yapılan yüksek bacalar dumanı atmosferin hareketli olan bandına taşıdığı için asit yağmurlarının yayılmasına katkıda bulundu. Asit yağmurlarından en çok nasibini alan yerler kirliliğin kaynağından uzaktaki yüksek rakımlı dağlar oldu.
Asit yağmurları ilk olarak Endüstri Devriminin önemli şehirlerinden İngiltere Manchester'da farkedildi. 1852'de Robert Angus Smith hava kirliliği ile asit yağmurları arasındaki ilişkiyi farketti. 1852'de keşfedilmiş olmasına rağmen 1960lara kadar bu olay bilim camiasının ilgisini çekmedi. Ölü göllerden birini inceleyen lk bilim adamı Kanadalı Harold Harvey oldu.
Adirondack Konsülü santral emisyonlarının azaltılmasını savunan en önemli organizasyonların başında gelir. Yayınladıkları "Acid Rain: A Continuing National Tragedy" (Asit yağmurları: Süregiden bir ulusal trajedi) isimli raporda bu olguyla ilgili önemli bilgileri açıklamışlardır.
Asit yağmurlarına yol açan emisyonlar Asit yağmurlarına yol açan gazların en önemlisi kükürt dioksit'tir. Kükürtlü bileşiklerin kullanımı üzerindeki kontrol arttıkça nitrojen oksit de önem kazanmaktadır. Senede 70 Tg(S) SO2 fosil yakıt tüketimi ve endstriyel tüketim sonucunda, 2.8 Tg(S) orman yangınlarından, 7-8 Tg(S) de yanardağlardan atmosfere karışmaktadır.
Doğal kaynaklar Asit yağmurlarına sebep olan gazların doğada bulunan en önemli kaynağı yanardağlardır. Karada, bataklıklarda ve okyanusta yaşayan bazı canlılarda bu biyolojik süreçleri sonucu bu gazları yayarlar. Orman yangınları da atmosfere SO2 yayarlar.
İnsan faaliyetleri Asit yağmuruna yol açan en önemli faktör insan faaliyetidir. Elektrik üretimi, fabrikalar ve motorlu araçlar gibi pek çok insan yapımı nesne zararlı gazları atmosfere bırakır. Bu gazlar asite dönüşüp yere geri düşmeden önce yüzlerce kilometre taşınabilirler.Ayrıca asit yağmuruna neden olan sebeblerden en önemlisi parfüm ve deodarantlardır...
Asit yağmuru asidik kimyasalların yağmur, kar, sis, çiğ veya kuru parçacıklar halinde düşmesine verilen isimdir. Atmosfere yayılan kükürt dioksit ve azot dioksit gazlarının kimyasal dönüşümlerden geçtikten sonra bulutlarıdaki su damlacıkları tarafından emilmesi ile oluşur. Daha sonra bu damlacıklar yeryüzüne yağmur, kar gibi yollarla düşerler. Bu toprağın asitlik miktarını arttırır ve tatlı su kaynaklarının kimyasal dengesini bozar. Havadaki tipik karbondioksit konsantrasyonunda oluşan yağmurun pH'ı 5.6 civarındadır. Bu yüzden pH'ı 5.6'nın altındaki yağmur asit yağmuru olarak nitelendirilir.
Ama doğal asit kaynakları yüzünden yağmurun pH'ı zaten 4.5 ile 5.6 arasında değiştiği için 5.0'ın altı daha doğru bir ölçü olarak nitelendirilebilir.
Asit yağmuru akarsuların zehirlenmesi ve yüksek irtifalardaki ormanların zarar görmesinin başlıca sebeplerindendir.
Kutup buzlarının katmanlarını incelenmesi asit yağmurlarının seviyesinin arttığını kanıtlıyor. Endüstri devrimi'nin başlangıcında 6 olark ortalama pH 4.5 ila 4 seviyesine kadar düşmüştür. Bu konuda daha fazla bilgi göllerde bulunan diatom isimli organizmaları inceleyerek elde edilmiştir. Bu canlılar öldükten sonra göllerin dibine çökerek bir çökelti tabakası oluştururlar. Diatomların belirli cinsleri belirli pHlarda yaşadıkları için farklı tabakalarda bulunan diatom sayısı da yıllar boyunca oluşan pH değişikliklerini gösterir.
Endüstri devriminden beri atmosferdeki kükürt ve azot oksitlerinin seviyesi arttı. Yoğun endüstrinin olduğu yerlerde arasıra 2.4 gibi pH oranları (sirkeninkine eşit) okunmaya başlandı. Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Avrupa, Rusya gibi yerlerde ve rüzgarın bulutları bu ülkelerden taşıyıp yağmur bıraktıkları yerlerde asit yağmurları ciddi bir problem olmaya başladı. Bu bölgelerin ortak özelliği kükürt açısından zengin olan kömürü elektrik ve ısı üretiminde kullanmalarıdır. Yerel kirliliği düşürmek için yapılan yüksek bacalar dumanı atmosferin hareketli olan bandına taşıdığı için asit yağmurlarının yayılmasına katkıda bulundu. Asit yağmurlarından en çok nasibini alan yerler kirliliğin kaynağından uzaktaki yüksek rakımlı dağlar oldu.
Asit yağmurları ilk olarak Endüstri Devriminin önemli şehirlerinden İngiltere Manchester'da farkedildi. 1852'de Robert Angus Smith hava kirliliği ile asit yağmurları arasındaki ilişkiyi farketti. 1852'de keşfedilmiş olmasına rağmen 1960lara kadar bu olay bilim camiasının ilgisini çekmedi. Ölü göllerden birini inceleyen lk bilim adamı Kanadalı Harold Harvey oldu.
Adirondack Konsülü santral emisyonlarının azaltılmasını savunan en önemli organizasyonların başında gelir. Yayınladıkları "Acid Rain: A Continuing National Tragedy" (Asit yağmurları: Süregiden bir ulusal trajedi) isimli raporda bu olguyla ilgili önemli bilgileri açıklamışlardır.
Asit yağmurlarına yol açan emisyonlar Asit yağmurlarına yol açan gazların en önemlisi kükürt dioksit'tir. Kükürtlü bileşiklerin kullanımı üzerindeki kontrol arttıkça nitrojen oksit de önem kazanmaktadır. Senede 70 Tg(S) SO2 fosil yakıt tüketimi ve endstriyel tüketim sonucunda, 2.8 Tg(S) orman yangınlarından, 7-8 Tg(S) de yanardağlardan atmosfere karışmaktadır.
Doğal kaynaklar Asit yağmurlarına sebep olan gazların doğada bulunan en önemli kaynağı yanardağlardır. Karada, bataklıklarda ve okyanusta yaşayan bazı canlılarda bu biyolojik süreçleri sonucu bu gazları yayarlar. Orman yangınları da atmosfere SO2 yayarlar.
İnsan faaliyetleri Asit yağmuruna yol açan en önemli faktör insan faaliyetidir. Elektrik üretimi, fabrikalar ve motorlu araçlar gibi pek çok insan yapımı nesne zararlı gazları atmosfere bırakır. Bu gazlar asite dönüşüp yere geri düşmeden önce yüzlerce kilometre taşınabilirler.Ayrıca asit yağmuruna neden olan sebeblerden en önemlisi parfüm ve deodarantlardır...