Atatürk tiyatro

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
52
Yaş
36
Coin
256,936
Ataturk ve Tiyatro
Ataturk'un Tiyatroya verdiği Onem

Ataturk Donemi Tiyatro ve Opera Calışmalarında Turk Halk Kulturunden Nasıl Yararlanıldı?


Yuce Ataturk, Cumhuriyet donemi muzik calışmalarında nasıl ki, halk ezgilerinin derlenerek, en son muzik kurallarına gore işlenip yeni Turk muziğininyaratılmasını hedef gostermişse tiyatro ve opera alanında da Turk tarihinden, mitolojisinden, halk kulturunden yararlanılmasını istemiştir

Ataturk, cok okuyan, okuduğundan milleti icin yararlı sonuclar cıkaran bir cumhurbaşkanıydı Dunya tiyatro ve opera tarihinin onemli eserlerinde, antik Yunan tiyatrosunda ve W Shakespeare'in eserlerinde mitolojinin, destan ve efsanelerin bol bol kullanıldığını, bu sayede gorkemli eserler yaratıldığını cok iyi biliyordu Diğer taraftan, onunde Tanzimat, Meşrutiyet donemi tiyatrosuyla DarU'l Bedayi'nin tiyatro, operet mirası duruyordu Ziya Gokalp gibi, iyi bir kultur kuramcısını tanıma fırsatını bulmuştu Avrupa'yı da kısmen gezmişti

Ulkemizde tiyatroda halk kulturunden yararlanma duşuncesinin uygulamalarına bilincsiz bir şekilde Tanzimat ve Meşrutiyet donemlerinde başlanmıştır Şinasi, Şair Evlenmesi'nde (1859); halk diline yaklaşmaya calışmış, bu amacla bol bol atasozu ve deyim kullanmıştır 1868 Nisan'ında İstanbul Gedikpaşa Tiyatrosu'nda ilk duzenli temsiller verilmeye başlandığında; Gullu Agop, tiyatroya seyirci cekebilmek icin Leyla ile Mecnun hikayesine el atmış, bu hikayeyi, Dinibutun Mustafa Efendi'ye oyunlaştırmıştır Recaizade Mahmut Ekrem'in 1874 yılında yazdığı Cok Bilen Cok Yanılır oyunu 1001 Gece Masalları'ndan uyarlamadır

Meşrutiyet donemi oyun yazarlarından, mitolojiye değer verip oyunlarında en cok kullananı Abdulhak Hamit Tarhan olmuştur Tarhan'ın konusunu mitolojiden, efsane ve masallardan, tarihi olaylardan alan oyunları şunlardır: Nesteren (1877), Eşber (1880), Zeynep (1908), Garam (1912), İlhan (1913), Turhan (1916), İbni Musa (1917), Hakan (1935) 1874'te yazdığı Sabr u Sebat oyununda ise 73 atasozu ve 36 deyim kullanmıştır Feraizcizade Mehmet Şakir Evhami (188586) oyununda golge ve orta oyunu tiplerinden yararlanmıştır Musahipzade Celal ise oyunlarında Turk Halk Edebiyah'ndan, halk tiyatrosundan, gelenek ve goreneklerimizden bilincli bir şekilde yararlanmasını bilmiştir İstanbul Efendisi (191314) ve Kaşıkcılar (1920) oyunlarında bu ozelliği acıkca gorulmektedir

29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildikten sonra, her alanda olduğu gibi guzel sanatlar alanında da calışmalar bir disipline bağlandı Osmanlı'dan, intikal eden Daru'l Elhan, Daru'l Bedayi, Muzıkai Humayun ve Sanayii Nefise Mektebi Ali'si yeniden yapılandırıldı, adları değiştirildi Halk muziği derlemelerine başlandı (1925) Ankara'da Musiki Muallim Mektebi (1924) ve Ankara Devlet Konservatuvarı (1936) acılarak Batı Muziği eğitimine ağırlık verildi Muzik, opera, bale, tiyatro dallarında ihtiyac duyulan sanatcıların yetiştirilmesine başlandı

Ataturk doneminde profesyonel tiyatro calışmalarının merkezi Duru'l Bedayi idi Ayrıca ozel tiyatro grupları da vardı Osmanlı'dan intikal eden bu kuruluşun başına 1927 yılında Muhsin Ertuğrul getirildi ve buyuk gelişme kaydedildi Kadın oyuncuların sayısı artırıldı Oyun dağarcığı geliştirildi Bilindiği gibi, Afife Jale'den sonra Ataturk'un isteğiyle Bedia Muvahhit de ilk kez İzmir'de sahneye cıkmış (Temmuz 1923), filmlerde rol almıştı 25 Haziran 1927 gun ve 1167 sayılı kanun cıkarılarak eğitim amaclı temsillerden ve konserlerden tuketim vergisi alınmaması sağlandı 19 Kasım 1930 tarihinde Daru'l Bedayi'ye bağlı bir Tiyatro Meslek okulu acılarak yeni sanatcılar yetiştirilmeye başlandı 1931 yılında Daru'l Bedayi'nin adı İstanbul Şehir Tiyatroları olarak değiştirildi



Ataturk doneminde amator tiyatro calışmalarının merkezi ise onceleri Turk Ocakları, 1932 yazından itibaren de Halkevleri'ydi Halkevleri'ndeki dokuz şubeden biri Temsil Şubesiydi Temsiltiyatro şubesinde birden fazla tiyatro grubu bulunabiliyordu Halkevleri Calışma Talimatnamesi'ne gore, şubelerde oynanacak temsillerin CHP yonetimince secilmiş olması, kadın rollerinin erkeklerce oynanmaması şart koşulmuştu, Talimatnamenin 48 maddesinde, Karagoz ve kukla sanatlarımıza da calışmalarda yer verileceği belirtilmişti

İstanbul Şehir Tiyatrolarının 1930 yılında actığı Tiyatro Meslek Okulu başarılı olamadı 1936 yılında Ankara'da Paul Hindemith'in yonetiminde bir Devlet Konservatuvarı kuruldu Tiyatro bolumunun başına Prof Carl Ebert getirildi Uc kız (Melek OkteGun, Muazzez LutasKurdaoğlu, Nermin Sarova) ve beş erkek oğrenciyle (Ertuğrul İlgin, Esat Tolga, Mahir Canova, Nuzhet Şenbay, Salih Canar) oğretime başladıKonservatuvarın şan ve bale bolumlerinden opera ve bale, muzik bolumlerinden de orkestra sanatcıları yetişmeye başladı Konservatuvar sanatcıları yetişinceye kadar, Ankara'da temsillerde Muzik Oğretmen Okulu, Gazi Eğitim Enstitusu, Kız Lisesi, İsmet Paşa Kız Enstitusu oğretmen ve oğrencilerinden yararlanıldı

Tiyatro, opera, bale sanatlarının alt yapısı oluşturulurken, yeni oyun ve operalar yazılması, bestelenmesi konusu gundeme geldi Ataturk, Cumhuriyet donemi guzel sanatlar calışmalarının kaynağını Turk tarihinin, Turk halk kulturunun ve Cumhuriyet'in getirdiği yeni değerlerin oluşturmasını istiyordu Bu amacla, bazı oyunların konularını bizzat kendisi vermiş, bu oyunların metinlerini bir dramaturg gibi inceleyip duzeltmiş, ilk temsillerinde de hazır bulunmuştur Ataturk, tarih konusuna eğildiği zaman Faruk Nafiz Camlıbel'e AkınOzyurtKahraman uclemesini yazdırmış, Akın oyununun yazılışını denetlemiş, sonunu değiştirmiştirBehcet Kemal'in Coban oyununun temsilinden (3 Nisan 1932) sonra da; Tiyatro bir memleketin kultur seviyesinin aynasıdırdemiştir Ataturk, Munir Hayri Egeli'nin 1932 yılında yazdığı Bayonder, Bir Ulku Yolu ve Taş Bebek oyunlarının metinlerini de bir damaturg gibi incelemiş, uzerinde onemli duzeltmeler yapmıştırAta, Abdulhak Hamit Tarhan'ın Hakan (1935) oyununu da okumuş bazı satırların altını cizmiştir Bu oyunlardan Bayonder'i Necil Kazım Akses'e, Taş Bebek'i Ahmet Adnan Saygun'a vererek opera olarak bestelemelerini istemiştir Ataturk, ayrıca Oz Soy operasının librettosu İcin Munir Hayri Egeli'yi gorevlendirmiş ve operanın konusunu bizzat kendisi vermiştir Turk ve İran mitolojilerini birleştiren, Turkİran dostluğunu, kardeşliğini vurgulayan bu opera, Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenmiş ve İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Ankara'yı ziyareti sırasında Haziran 1934 tarihinde Ankara Halkevi'nde sahneye konulmuştur
 
Üst Alt