Tarihte bilinmeyen bir şey yoktur aslında Bizim bilmediklerimiz vardır yalnızca Bize anlatılmayan, bizden saklanan Ya da farkında olunmayan
Cemal Kutay, yıllar once Siyaset Meydanı'nda genclere sorduğunda kimse bilememişti o sorunun cevabını: Ataturk kac kardeşti?
Altıcevabı herkesi şaşırtmıştı Oysa bilinmeyen bir şey değildi, pek cok kitapta yazılmıştı Ama resmi ve yaygın tarih pek soz etmiyordu bundan Zubeyde Hanım'ın Mustafa'dan once dunyaya getirdiği uc cocuğu; Ahmet, Fatma ve Omer hastalık sonucu arka arkaya olmuştu Selanik'e goc ettiklerinde Mustafa, ardından Makbule ve Naciye dunyaya geldi Naciye de genc kızken oldu Okul kitapları, hep hayatta kalan tek kardeşi Makbule'den soz edince Ataturk'un gercekte beş kardeşi olduğundan coğu kimsenin hic haberi olmadı Ne var ki, Cemal Kutay'ın ilk kez acıkladığı tarihiveriler, yalnızca biyografikbilgilerden ibaret değildi
Doksan yaşını aşmış olmasına rağmen, bellek ve duşunce sistematiğindeki işleyiş hayranlıktan ote şaşkınlık uyandıracak kertedeydi
Kendi inandığı değerler acısından ihanetolarak gorduğu sapmalara karşı sesini ofkeyle yukseltebiliyor; ancak hemen ardından karşısındaki muhatabına olcusuz bir tevazu ve nesli tukenmiş bir celebiedası ve kibarlığıyla sesleniyordu
Şu anda masamın uzerinde duran sarı zarfın uzerindeki hitap da onun soylu kibarlığının insanı her zaman mahcup eden orneklerinden biridir:
Saygıdeğer Ali Kırca Beyefendiye
Buyuk sarı zarfın icinde ekleriyle birlikte 80 sayfalık bir rapor duruyor (Cemal Kutay kamuoyuyla ilk kez canlı yayında paylaştığı raporun bir suretini, isteğimiz uzerine bize ertesi gun bu sarı zarf icinde gondermişti) Raporun başında şu ifade var:
Gayet mahrem ve zate mahsustur
Bugunku dille; Cok gizli ve kişiye ozel!Raporun başlığı da şoyle: İktisat Vekili Celal Bayar'ın Şark Raporu Tarih: Birincikanun 1936 Yani Aralık 1936
Cumhurbaşkanı GMK Ataturk, Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarının etkileri yatıştıktan sonra Doğu illeri icin bir durum tespitiyapılmasını istemiş Celal Bayar da uzun inceleme ve gozlemlerden sonra Cumhuriyet doneminin ilk ve en kapsamlı Doğu Raporunu hazırlayarak Cok gizli ve kişiye ozelkaydıyla Ataturk'e sunmuş
Raporun MukaddemeGirişbolumunde Doğu ve Kurt sorunuuzerine cok carpıcı tespitler var: Doğu illeri bizim rejimimize gelinceye kadar kat'i tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir Şarkta bugun icin dahi tamamen yerleştiğimiz iddia olunamaz
Doğu illerinde hakimiyet ve idare bakımından goze carpan bariz bir hakikat vardır: Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarından sonra Turkluk ve Kurtluk ihtirası karşılıklı şahlanmıştır İsyandan sonra, fark gozetmeksizin idare etmek de, bundan ayrı ve mutedil bir sistemdir
Muşahedelerime (gozlemlerime) gore Kurtce konuşan vatandaşlarımızın hayatında dahi zindeği (canlanma) vardır Faaliyet vardır Bu husus kendilerinde ve cocuklarında nazarı dikkati celp etmektedir (dikkati cekmektedir)
Haricten sokulmağa calışılan politikanın muzır cereyanlarını (zararlı akımlarını) kırmak ve bu yurttaşları ana vatana bağlamak icin devamlı calışmak ister Kendilerine, yabancı bir unsur oldukları resmi ağızlardan ifade edildiği takdirde, bizim icin elde edilecek netice bir aksulamelden (karşı tepkiden) ibarettir
Bugun Kurt diye bir kısım vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniyor
Gecen defaki Şark seyyahatimde (Doğu gezimde) Dersim meselesi had safhalarından birini yaşıyordu Bu defaki seyahatimizde, kan dokulmeden bu meselenin halli ve Dersim halkının diğer vatandaşlardan farklı olmayarak birer vatandaş haline gelebilecekleri hakkındaki umid başlı başına bir hadisedir
Rapordan Cemal Kutay'ın bizzat altını cizdiği ve yanına Osmanlıca notlar aldığı birkac cumleyi alıntıladık yalnızca
Soylemek istediğimiz şudur aslında: Kutay'ın ozel arşivinde buna benzer pek cok onemli belgenin bulunduğunu biliyoruz
Bugune kadar akademik tarih cevrelerinin biraz mesafeli baktığı Kutay'ın tam bir asra varan calışma ve birikimlerinin, universiteler ve Turk Tarih Kurumu aracılığıyla ulkeye ve yeni kuşaklara acılması ve kazandırılması gerekiyor Koca cınara karşı yapabileceğimiz başka ne var ki bundan sonra!
Cemal Kutay, yıllar once Siyaset Meydanı'nda genclere sorduğunda kimse bilememişti o sorunun cevabını: Ataturk kac kardeşti?
Altıcevabı herkesi şaşırtmıştı Oysa bilinmeyen bir şey değildi, pek cok kitapta yazılmıştı Ama resmi ve yaygın tarih pek soz etmiyordu bundan Zubeyde Hanım'ın Mustafa'dan once dunyaya getirdiği uc cocuğu; Ahmet, Fatma ve Omer hastalık sonucu arka arkaya olmuştu Selanik'e goc ettiklerinde Mustafa, ardından Makbule ve Naciye dunyaya geldi Naciye de genc kızken oldu Okul kitapları, hep hayatta kalan tek kardeşi Makbule'den soz edince Ataturk'un gercekte beş kardeşi olduğundan coğu kimsenin hic haberi olmadı Ne var ki, Cemal Kutay'ın ilk kez acıkladığı tarihiveriler, yalnızca biyografikbilgilerden ibaret değildi
Doksan yaşını aşmış olmasına rağmen, bellek ve duşunce sistematiğindeki işleyiş hayranlıktan ote şaşkınlık uyandıracak kertedeydi
Kendi inandığı değerler acısından ihanetolarak gorduğu sapmalara karşı sesini ofkeyle yukseltebiliyor; ancak hemen ardından karşısındaki muhatabına olcusuz bir tevazu ve nesli tukenmiş bir celebiedası ve kibarlığıyla sesleniyordu
Şu anda masamın uzerinde duran sarı zarfın uzerindeki hitap da onun soylu kibarlığının insanı her zaman mahcup eden orneklerinden biridir:
Saygıdeğer Ali Kırca Beyefendiye
Buyuk sarı zarfın icinde ekleriyle birlikte 80 sayfalık bir rapor duruyor (Cemal Kutay kamuoyuyla ilk kez canlı yayında paylaştığı raporun bir suretini, isteğimiz uzerine bize ertesi gun bu sarı zarf icinde gondermişti) Raporun başında şu ifade var:
Gayet mahrem ve zate mahsustur
Bugunku dille; Cok gizli ve kişiye ozel!Raporun başlığı da şoyle: İktisat Vekili Celal Bayar'ın Şark Raporu Tarih: Birincikanun 1936 Yani Aralık 1936
Cumhurbaşkanı GMK Ataturk, Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarının etkileri yatıştıktan sonra Doğu illeri icin bir durum tespitiyapılmasını istemiş Celal Bayar da uzun inceleme ve gozlemlerden sonra Cumhuriyet doneminin ilk ve en kapsamlı Doğu Raporunu hazırlayarak Cok gizli ve kişiye ozelkaydıyla Ataturk'e sunmuş
Raporun MukaddemeGirişbolumunde Doğu ve Kurt sorunuuzerine cok carpıcı tespitler var: Doğu illeri bizim rejimimize gelinceye kadar kat'i tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir Şarkta bugun icin dahi tamamen yerleştiğimiz iddia olunamaz
Doğu illerinde hakimiyet ve idare bakımından goze carpan bariz bir hakikat vardır: Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarından sonra Turkluk ve Kurtluk ihtirası karşılıklı şahlanmıştır İsyandan sonra, fark gozetmeksizin idare etmek de, bundan ayrı ve mutedil bir sistemdir
Muşahedelerime (gozlemlerime) gore Kurtce konuşan vatandaşlarımızın hayatında dahi zindeği (canlanma) vardır Faaliyet vardır Bu husus kendilerinde ve cocuklarında nazarı dikkati celp etmektedir (dikkati cekmektedir)
Haricten sokulmağa calışılan politikanın muzır cereyanlarını (zararlı akımlarını) kırmak ve bu yurttaşları ana vatana bağlamak icin devamlı calışmak ister Kendilerine, yabancı bir unsur oldukları resmi ağızlardan ifade edildiği takdirde, bizim icin elde edilecek netice bir aksulamelden (karşı tepkiden) ibarettir
Bugun Kurt diye bir kısım vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniyor
Gecen defaki Şark seyyahatimde (Doğu gezimde) Dersim meselesi had safhalarından birini yaşıyordu Bu defaki seyahatimizde, kan dokulmeden bu meselenin halli ve Dersim halkının diğer vatandaşlardan farklı olmayarak birer vatandaş haline gelebilecekleri hakkındaki umid başlı başına bir hadisedir
Rapordan Cemal Kutay'ın bizzat altını cizdiği ve yanına Osmanlıca notlar aldığı birkac cumleyi alıntıladık yalnızca
Soylemek istediğimiz şudur aslında: Kutay'ın ozel arşivinde buna benzer pek cok onemli belgenin bulunduğunu biliyoruz
Bugune kadar akademik tarih cevrelerinin biraz mesafeli baktığı Kutay'ın tam bir asra varan calışma ve birikimlerinin, universiteler ve Turk Tarih Kurumu aracılığıyla ulkeye ve yeni kuşaklara acılması ve kazandırılması gerekiyor Koca cınara karşı yapabileceğimiz başka ne var ki bundan sonra!