Bu dünyadan bir Fahri Kaptan geçti
Fırçasıyla fırtınalar estirip geçti
Yelken açıp, ummanlara
Köpük köpük dalgalara
Mavinin türküsünü söyletip geçti...
Bahriyeli Fahri Kaptan, Batı anlayışına dayalı yağlıboya Türk deniz ve manzara ressamlığının öncülerindendir. Celal Esad Arseven onu birinci devrenin ilk zümresi içinde sayar. Elif Naci Türk resim sanatının ilk ustaları arasında yer aldığını yazar. Değerli sanat tarihçimiz Sezer Tansuğ’a göre “efsaneleşmiş bir ressamdır”.
XIX. yüzyıl ortalarında İstanbul’da doğan Fahri Kaptan, Bahriye Mektebi’nin güverte bölümünden mezundur. Bahriye Mektebi’nde, Darüşşafaka’da ve diğer sivil mekteplerde resim hocalığı yapmıştır. Bu süreçte bir grup asker ressamla birlikte Türk deniz ve manzara resminin ilk örneklerini de veren sanatçı, Asker ressamlar kuşağımızın da ilk temsilcilerindendir.
Sanatçı klasik tarzda yapıtlar üretmiştir. Yapıtlarında yer verdiği konular büyük bir çeşitlilik gösterir.
Deniz peyzajlarına yönelik çalışmalarında; İstanbul’un çeşitli kesimlerinden deniz manzaralarına tanık oluruz. ‘Arnavutköy’, ‘Aşiyan’, ‘Kızkulesi’, ‘Rumeli Hisarı’, ‘Galata Köprüsü’ gibi eserlerinde deniz ve gökyüzü resmin önemli bir bölümünü kaplar. Bu resimler izleyicinin maviye doyduğu resimlerdir. Gökyüzü, adeta bir patlama sonrası çevreye yayılan gür-beyaz, küresel dumanları anımsatan bulut yığınlarıyla örtünmüştür. Bu resimlerde denizin üzerinde gemi ve kayık gibi hareketli unsurlara da yer verilir.
Fahri Kaptan, deniz tematiği anlamında Osmanlı gemi portrelerini de ele almıştır. Bu gemi portreleri arasında Hamidiye Zırhlısı, Sultaniye Yatı, Sultan Osman Dretnotu gibi Osmanlı Donanmasına ait gemiler yeralmaktadır.
Sanatçı fırtınalarda batan gemileri de oldukça çarpıcı bir anlayışla resmetmiştir
Bahriyeli Fahri Kaptan, tablolarına denizin fiziki koşullarını olabildiğince gerçekçi bir biçimde yansıtır. Fırtınalı havalarda keskin sırtlı iri dalgalar diyagonal bir hat boyunca devinerek konuya dinamik bir yorum katar. Dalga çukurlarının üzerinde de minik kırılmalar gözlenir. Hafif rüzgarlı havalarda ise, yine keskin sırtlı ve birbiri ardınca akan eşit boylu dalgacıklar göze çarpar. Sakin havalarda deniz pürüzsüz, ipeksi bir dokuyu andırır.
Yine, deniz tematiği içinde, onun Osmanlı deniz savaşlarını büyük bir ustalıkla yorumladığını görürüz. “Zeytinburnu ‘Yera’ Deniz savaşı’ adlı tablosu resim sanatı tarihimizde deniz savaşlarını konu alan yağlıboya tabloların ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Fahri Kaptan’ın manzaralarında Yıldız Sarayı, Çadır Köşkü, Göksu Kasrı ve Çeşmesi, Kağıthane gibi tarihi yerler büyük bir duyarlılıkla işlenmiştir. Bu manzaralar izleyicide hayranlık ve huzur duygularını uyandırır.
Ressam, kır ve orman manzaralarını da yapıtlarında sıkça işlemiştir. Karbeyazı bulutlarla kaplı masmavi bir gökyüzünün altında yemyeşil ağaçlar, şırıl şırıl akan dereler ve bu derelerden su içen geyikler, sanatçının doğa manzaralarına güzel bir örnek oluştururlar.
Fahri Kaptan Osmanlı Bahriyesiden Kolağası rütbesiyle emekli olmuştur. Üsküdar Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre 2 Mart 1917 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.
Fırçasıyla fırtınalar estirip geçti
Yelken açıp, ummanlara
Köpük köpük dalgalara
Mavinin türküsünü söyletip geçti...
Bahriyeli Fahri Kaptan, Batı anlayışına dayalı yağlıboya Türk deniz ve manzara ressamlığının öncülerindendir. Celal Esad Arseven onu birinci devrenin ilk zümresi içinde sayar. Elif Naci Türk resim sanatının ilk ustaları arasında yer aldığını yazar. Değerli sanat tarihçimiz Sezer Tansuğ’a göre “efsaneleşmiş bir ressamdır”.
XIX. yüzyıl ortalarında İstanbul’da doğan Fahri Kaptan, Bahriye Mektebi’nin güverte bölümünden mezundur. Bahriye Mektebi’nde, Darüşşafaka’da ve diğer sivil mekteplerde resim hocalığı yapmıştır. Bu süreçte bir grup asker ressamla birlikte Türk deniz ve manzara resminin ilk örneklerini de veren sanatçı, Asker ressamlar kuşağımızın da ilk temsilcilerindendir.
Sanatçı klasik tarzda yapıtlar üretmiştir. Yapıtlarında yer verdiği konular büyük bir çeşitlilik gösterir.
Deniz peyzajlarına yönelik çalışmalarında; İstanbul’un çeşitli kesimlerinden deniz manzaralarına tanık oluruz. ‘Arnavutköy’, ‘Aşiyan’, ‘Kızkulesi’, ‘Rumeli Hisarı’, ‘Galata Köprüsü’ gibi eserlerinde deniz ve gökyüzü resmin önemli bir bölümünü kaplar. Bu resimler izleyicinin maviye doyduğu resimlerdir. Gökyüzü, adeta bir patlama sonrası çevreye yayılan gür-beyaz, küresel dumanları anımsatan bulut yığınlarıyla örtünmüştür. Bu resimlerde denizin üzerinde gemi ve kayık gibi hareketli unsurlara da yer verilir.
Fahri Kaptan, deniz tematiği anlamında Osmanlı gemi portrelerini de ele almıştır. Bu gemi portreleri arasında Hamidiye Zırhlısı, Sultaniye Yatı, Sultan Osman Dretnotu gibi Osmanlı Donanmasına ait gemiler yeralmaktadır.
Sanatçı fırtınalarda batan gemileri de oldukça çarpıcı bir anlayışla resmetmiştir
Bahriyeli Fahri Kaptan, tablolarına denizin fiziki koşullarını olabildiğince gerçekçi bir biçimde yansıtır. Fırtınalı havalarda keskin sırtlı iri dalgalar diyagonal bir hat boyunca devinerek konuya dinamik bir yorum katar. Dalga çukurlarının üzerinde de minik kırılmalar gözlenir. Hafif rüzgarlı havalarda ise, yine keskin sırtlı ve birbiri ardınca akan eşit boylu dalgacıklar göze çarpar. Sakin havalarda deniz pürüzsüz, ipeksi bir dokuyu andırır.
Yine, deniz tematiği içinde, onun Osmanlı deniz savaşlarını büyük bir ustalıkla yorumladığını görürüz. “Zeytinburnu ‘Yera’ Deniz savaşı’ adlı tablosu resim sanatı tarihimizde deniz savaşlarını konu alan yağlıboya tabloların ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Fahri Kaptan’ın manzaralarında Yıldız Sarayı, Çadır Köşkü, Göksu Kasrı ve Çeşmesi, Kağıthane gibi tarihi yerler büyük bir duyarlılıkla işlenmiştir. Bu manzaralar izleyicide hayranlık ve huzur duygularını uyandırır.
Ressam, kır ve orman manzaralarını da yapıtlarında sıkça işlemiştir. Karbeyazı bulutlarla kaplı masmavi bir gökyüzünün altında yemyeşil ağaçlar, şırıl şırıl akan dereler ve bu derelerden su içen geyikler, sanatçının doğa manzaralarına güzel bir örnek oluştururlar.
Fahri Kaptan Osmanlı Bahriyesiden Kolağası rütbesiyle emekli olmuştur. Üsküdar Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre 2 Mart 1917 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.