Bekir Sıtkı Çobanzade Kimdir - Bekir Sıtkı Çobanzade Biyografisi - Kırım Türk Edebiyatı Yazarı - Bekir Sıtkı Çobanzade Resmi
Kırım’da yetişen en büyük şairlerden olduğu gibi en iyi dil bilginlerinden biri olan Bekir Sıtkı Çobanzade (1893-1939), ilk ve orta tahsilini Karasupazar’da yaptıktan sonra 1909′da liseyi okumak için İstanbul’a gelir. Burada Arapça ve Fransızca’yı öğrenen Çobanzade, 1915′te Odesa’ya giderek Slav dillerini öğrenir. 1916′da Budapeşte Üniversitesi’ne giden alim, burada Codeks Cumanicus’u inceler ve 1920′de bu üniversitede doktor ünvanını alır. 1920′de Kırım’a dönen Bekir Sıtkı Çobanzade’nin değişik okullarda Kırım Türkçesi ve edebiyatı dersleriyle Türkçe’nin Mukayeseli Grameri konusunda verdiği dersler çok önemlidir. Bu dönemde “Yanı Çolban”, “İleri” ve “Okuv İşleri” dergilerinde ilmi makaleler yazar. Değişik üniversitelerde profesör, dekan ve rektör olarak çalışan Çobanzade, 1926 yılında Baku’da toplanan I.Türkoloji Kongresi’nde “Türk Lehçeleri Arasında Karşılıklı İlişkiler” ve “Türk Tatar Dillerinde İlmi Terminoloji Meydana Getirme” konularında önemli tebliğler verir. Sovyetler Birliği Yeni Alfabeler Merkez Komitesi, Azerbaycan Terminoloji Komitesi gibi komisyonlarda çalışan Çobanzade’nin Türk lehçelerinin alfabesi, imlası ve terminolojisi konularında pek çok çalışmaları olmuştur.
Bu büyük Türkoloji aliminin Türk dili ve edebiyatı tarihi sahasında büyük yekun tutan çalışmaları bulunmaktadır. Almanca, Fransızca, Arapça, Macarca, Çekce ve Lehçe’yi çok iyi bilen Çobanzade, Türk şivelerinin hemen hepsiyle ilgili eserler vermiştir. “Rusya Tatarlarının Kültür Hayatının Gelişmesi Üzerinde Bir Deneme” (1915), Türk Edebiyatında Yeni Akımlar” (1916), “Kırım Tatarcası’nın Grameri Hakkında İlmi Bir Deneme” (1924), “Kumukların Dili ve Sözlü Edebiyatı Üzerine Etüdler” (1926), “Nevai’nin Dili Üzerine” (1926), “Türk Tatar Diyalektolojisi” (1927), “V. Tomsen” (1927), “Azerbeycan Türk Edebiyatı’nın Yeni Dönemi” (1930), “Azerbeycan Türk Dilinin İlmi Grameri” (1930), “Yabancı Dil Öğretiminin Temel Metodu Meseleleri” (1932), “Özbek Dilinin Öğretiminin Temel Metodu” (1932), “Karaçay Balkar Dili Üzerine Notlar” (1932), “İbni Mühenna’nın Türk Grameri” (1933), “Kitab-ı Dedem Korkut’un Edebi Lengüstik Tahlili” (1935) gibi eserleri bu gün hala ilmi değerini muhafaza etmektedir.
Büyük bir Türkolog olan Bekir Sıtkı Çobanzade, alimliği kadar şairliği ile de ün kazanmıştır. Onun “Yaz Akşamı Üy Altında”, “Tuvdım Bir Üyde”, “Oy Suvuk Şu Gurbet”, “Ah Tabılsam”, “Suv Anası”, “Tunay Taşa”, “Anam”, “Bulutlar” gibi şiirlerinin de bulunduğu “Boran” isimli şiir kitabı 1927 yılında basılmıştır.
Şairin şiirlerinden bir kısmı, Abdullah Latifzade’nin şiirleriyle beraber bir kitap halinde Eşref Şemizade tarafından (1971) de neşredilmiştir.
Bekir Sıtkı Çobanzade de komünist sistemin kurulmuş çarkının işletilmeye başlamasıyla belli dönemlerde arkadaşlık yaptığı yazar ve şairler tarafından burjuva milliyetçisi olmakla suçlanmış ve dönemin acımasız zulmünden kurtulamayarak 1939′ da gönderildiği sürgünde helak olmuştur.
Kırım’da daha hanlık döneminde başlayan din meselesi, bu dönemde de aydınların ilgilendiği konular arasında yer alır. Yerlileşme politikası sonucu mahalli şivenin ilmi tetkikine ve okuma yazma bilmeyenler arasında yayılmasına, Rusça ile beraber resmi dil olarak kullanılmasına destek verilir.
Sovyetler Birliği’nde ki Türk aydınları arasında alfabe reformu, imla ve telaffuz, yazılı dilin hangi ağız üzerine kurulacağı gibi tartışmalar bu dönemde önemli bir yer tutar. 1922 ile 1924 yılları arasında Sovyetler Birliği Merkezi Hükümeti tarafından dergilerde tartışmalar açılıp konferanslar verilmiş, komite ve komisyonlar kurulmuştur. 1924′de Kırımlılar arasında dil konusunda ve Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş konusunda şiddetli tartışmalar yapılmıştır. Bazı Kırım Türkleri, Merkezi Hükümetin desteklediği Latin alfabesin kabul ederken; Veli İbrahimov, Asan Sabri Ayvazov ve dil alimi Bekir Sıtkı Çobanzade gibi aydınlar, buna itiraz ederek şiddetle mücadele etmişlerdir. Merkezi Hükümetin de baskılarıyla 1929′da 31 harfli Latin alfabesinin kabulü bütün bu tartışmalara son verir.
1928′de Kırım Tatar Edebi Dilinin İmlası Üzerine Birinci İlmi Konferansı, Akmescit’te toplanarak step ve dağ bölgeleri arasında kalan şeridin, (Bahçesaray ağzının) yazı dili olmasına karar vermiştir. Daha sonra 1929′da ikinci, 1934′de üçünçü ilmi konferanslar toplanarak gramer, imla, telaffuz, terminoloji ve sözcüklerin düzenlenmesi konularında çalışmalarını sürdürürler. 1938′de Stalin döneminde bir kanunla bütün Slav olmayan (Ermenice ve Gürcüce hariç) dillerde olduğu gibi, Kırım Türkçesinde de Kiril alfabesi kullanılmaya başlanır.
alıntı
Kırım’da yetişen en büyük şairlerden olduğu gibi en iyi dil bilginlerinden biri olan Bekir Sıtkı Çobanzade (1893-1939), ilk ve orta tahsilini Karasupazar’da yaptıktan sonra 1909′da liseyi okumak için İstanbul’a gelir. Burada Arapça ve Fransızca’yı öğrenen Çobanzade, 1915′te Odesa’ya giderek Slav dillerini öğrenir. 1916′da Budapeşte Üniversitesi’ne giden alim, burada Codeks Cumanicus’u inceler ve 1920′de bu üniversitede doktor ünvanını alır. 1920′de Kırım’a dönen Bekir Sıtkı Çobanzade’nin değişik okullarda Kırım Türkçesi ve edebiyatı dersleriyle Türkçe’nin Mukayeseli Grameri konusunda verdiği dersler çok önemlidir. Bu dönemde “Yanı Çolban”, “İleri” ve “Okuv İşleri” dergilerinde ilmi makaleler yazar. Değişik üniversitelerde profesör, dekan ve rektör olarak çalışan Çobanzade, 1926 yılında Baku’da toplanan I.Türkoloji Kongresi’nde “Türk Lehçeleri Arasında Karşılıklı İlişkiler” ve “Türk Tatar Dillerinde İlmi Terminoloji Meydana Getirme” konularında önemli tebliğler verir. Sovyetler Birliği Yeni Alfabeler Merkez Komitesi, Azerbaycan Terminoloji Komitesi gibi komisyonlarda çalışan Çobanzade’nin Türk lehçelerinin alfabesi, imlası ve terminolojisi konularında pek çok çalışmaları olmuştur.
Bu büyük Türkoloji aliminin Türk dili ve edebiyatı tarihi sahasında büyük yekun tutan çalışmaları bulunmaktadır. Almanca, Fransızca, Arapça, Macarca, Çekce ve Lehçe’yi çok iyi bilen Çobanzade, Türk şivelerinin hemen hepsiyle ilgili eserler vermiştir. “Rusya Tatarlarının Kültür Hayatının Gelişmesi Üzerinde Bir Deneme” (1915), Türk Edebiyatında Yeni Akımlar” (1916), “Kırım Tatarcası’nın Grameri Hakkında İlmi Bir Deneme” (1924), “Kumukların Dili ve Sözlü Edebiyatı Üzerine Etüdler” (1926), “Nevai’nin Dili Üzerine” (1926), “Türk Tatar Diyalektolojisi” (1927), “V. Tomsen” (1927), “Azerbeycan Türk Edebiyatı’nın Yeni Dönemi” (1930), “Azerbeycan Türk Dilinin İlmi Grameri” (1930), “Yabancı Dil Öğretiminin Temel Metodu Meseleleri” (1932), “Özbek Dilinin Öğretiminin Temel Metodu” (1932), “Karaçay Balkar Dili Üzerine Notlar” (1932), “İbni Mühenna’nın Türk Grameri” (1933), “Kitab-ı Dedem Korkut’un Edebi Lengüstik Tahlili” (1935) gibi eserleri bu gün hala ilmi değerini muhafaza etmektedir.
Büyük bir Türkolog olan Bekir Sıtkı Çobanzade, alimliği kadar şairliği ile de ün kazanmıştır. Onun “Yaz Akşamı Üy Altında”, “Tuvdım Bir Üyde”, “Oy Suvuk Şu Gurbet”, “Ah Tabılsam”, “Suv Anası”, “Tunay Taşa”, “Anam”, “Bulutlar” gibi şiirlerinin de bulunduğu “Boran” isimli şiir kitabı 1927 yılında basılmıştır.
Şairin şiirlerinden bir kısmı, Abdullah Latifzade’nin şiirleriyle beraber bir kitap halinde Eşref Şemizade tarafından (1971) de neşredilmiştir.
Bekir Sıtkı Çobanzade de komünist sistemin kurulmuş çarkının işletilmeye başlamasıyla belli dönemlerde arkadaşlık yaptığı yazar ve şairler tarafından burjuva milliyetçisi olmakla suçlanmış ve dönemin acımasız zulmünden kurtulamayarak 1939′ da gönderildiği sürgünde helak olmuştur.
Kırım’da daha hanlık döneminde başlayan din meselesi, bu dönemde de aydınların ilgilendiği konular arasında yer alır. Yerlileşme politikası sonucu mahalli şivenin ilmi tetkikine ve okuma yazma bilmeyenler arasında yayılmasına, Rusça ile beraber resmi dil olarak kullanılmasına destek verilir.
Sovyetler Birliği’nde ki Türk aydınları arasında alfabe reformu, imla ve telaffuz, yazılı dilin hangi ağız üzerine kurulacağı gibi tartışmalar bu dönemde önemli bir yer tutar. 1922 ile 1924 yılları arasında Sovyetler Birliği Merkezi Hükümeti tarafından dergilerde tartışmalar açılıp konferanslar verilmiş, komite ve komisyonlar kurulmuştur. 1924′de Kırımlılar arasında dil konusunda ve Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş konusunda şiddetli tartışmalar yapılmıştır. Bazı Kırım Türkleri, Merkezi Hükümetin desteklediği Latin alfabesin kabul ederken; Veli İbrahimov, Asan Sabri Ayvazov ve dil alimi Bekir Sıtkı Çobanzade gibi aydınlar, buna itiraz ederek şiddetle mücadele etmişlerdir. Merkezi Hükümetin de baskılarıyla 1929′da 31 harfli Latin alfabesinin kabulü bütün bu tartışmalara son verir.
1928′de Kırım Tatar Edebi Dilinin İmlası Üzerine Birinci İlmi Konferansı, Akmescit’te toplanarak step ve dağ bölgeleri arasında kalan şeridin, (Bahçesaray ağzının) yazı dili olmasına karar vermiştir. Daha sonra 1929′da ikinci, 1934′de üçünçü ilmi konferanslar toplanarak gramer, imla, telaffuz, terminoloji ve sözcüklerin düzenlenmesi konularında çalışmalarını sürdürürler. 1938′de Stalin döneminde bir kanunla bütün Slav olmayan (Ermenice ve Gürcüce hariç) dillerde olduğu gibi, Kırım Türkçesinde de Kiril alfabesi kullanılmaya başlanır.
alıntı