Beyinde Kaotik Çekiciler

SoruCevap

Üye
Çözümler
1
Tepkime
62
Yaş
36
Coin
256,935
Şuursuzluk durumunda gözlenen eş zamanlı ve düzenli aktivite, yaygın (difüz) bir olasılık dalgaları yığını olarak düşünülebilir. Bu durum, aynen kuantum olasılık dalgalarındaki gibi maddeleşmenin (yani algılamanın) olmadığı temel bir durumu temsil eder. Eğer herhangi bir uyaran verilirse, olasılık dalgaları en muhtemel olasılığa doğru "çöker" ve çökme noktasındaki cevap meydana gelir. Bu çökme, beynin durumuna, geçmişine, eğitimine vb.. her türlü faktöre bağlıdır (örneğin, dindar bir insana söylenen "Allah" sözcüğü, dindar olmayan birine göre farklı bir olasılık dalgasının baskın çıkmasına ve farkı bir cevabın-tepkinin oluşmasına neden olur). Öyleyse, olasılık dalgalarının çökme yönü kişiden kişiye de değişiklik gösterir. Yani bir kişiden belli bir uyaranla alınan herhangi bir cevap, bir başka kişide aynen elde edilemeyebilir (kırmızı sözcüğünün ne çağrıştırdığını arkadaşlarınıza ayrı ayrı sorabilirsiniz). Hatta, aynı kişiden aynı uyarana karşı alınan cevaplar bile hiç bir zaman aynı olmaz. Peki bu olasılık dalgaları neye göre "çöker"?

Her türlü algılama ve düşünce üretimi, tüm davranışlar, beyni sürekli değiştirir. Bu değişiklikler hücreler arası bağlantılarda cereyan ettiği gibi, moleküler ve hatta atomik düzeylerde bile ortaya çıkarlar. Sözgelimi, bir sinir hücresinin zarından içeriye kalsiyum iyonunun (Ca2+) girmesi (ki sinir sisteminde çok önemli bir mekanizmadır), hücrede belli bazı enzimlerin, giren kalsiyum miktarına bağlı olarak aktivitelerinin değişmesinden, DNA'daki genetik bilginin hayata geçirilmesine kadar bir çok olay üzerinde doğrudan etkisi olan bir hadisedir. Kalsiyum iyonu, sinir sistemindeki hücrelerin haberleşmelerinin yanı sıra, hücrenin tüm faaliyetlerinde de önemli bir rol oynar ve derişimindeki en küçük bir değişiklik, tüm dokuları olduğu gibi, siniri sistemini de derinden etkiler.

Konuyu basitleştirmek için, milyonlarca ihtimalden birini ele alalım ve bunun nasıl bir "olasılık dalgası çökme odağı" oluşturduğunu anlamaya çalışalım (konuyla uzaktan ilgili okurları sıkmamak için ayrıntılara çok girmemeye çalışacağım): Kasiyum iyonu, hücreye belli kanallar aracılığıyla girebilir. Bu kanallar, hücrenin zarında bulunan proteinlerden oluşan kanallardır ve bir kimyasal maddenin (örneğin bir hormon molekülünün) bağlanmasıyla veya hücre zarının elektriksel yükündeki bir değişiklikle açılıp kapanabilenler başta olmak üzere bir çok değişik tipleri mevcuttur. Bu kanallardan bazıları, özel enzimler aracılığıyla fosforlandıkları zaman, açılır veya kapanırlar. İşin ilginci, bu kanalları fosforlayan enzimler bazen doğrudan kalsiyum iyonunun derşimindeki değişmelere bağlı olarak çalışırlar. Yani kalsiyum hücre dışından hücre içine girdiğinde, bir çok biyolojik fonksiyonu etkilemekle beraber, hemcinslerinin (yani diğer kalsiyum iyonlarının) hücreye giriş olasılıklarını da etkiler.

Bu kanallar aracılığıyla hücre içine giren kalsiyum, bir çok hücre işlevini etkilediğinden, biz bu kanalları şimdilik, sadece benzetme açısından "bilgi giriş kanalları" olarak düşünelim. Şimdi de şöyle bir olay hayal edelim: Bir sinir hücresi, kendisine mesaj taşıyan bir sinir hücresinin getirdiği kimyasal mesajı alarak uyarılıyor ve hücre içine bu uyarım sonucu bol miktarda kalsiyum giriyor. Hücrede miktarı artan kalsiyum, hem hücre çekirdeğindeki DNA üzerindeki bir takım enzimleri hareketlendirerek yeni kalsiyum kanalı proteinlerinin yapılması için gereken planların yapılıp, hücrenin diğer bölgelerindeki protein fabrikalarına gitmesini sağlıyor, hem de özel bazı hücre enzimleri üzerine doğrudan veya dolaylı bir etki yaparak, hücrenin zarında bulunan kalsiyum kanallarına fosfor atomları takıp, onları -sözgelimi- "açık" pozisyona getirecek mekanizmaları harekete geçiriyor. Yani, hücre içine kalsiyum geçişi kolaylaşıyor. Peki bir daha aynı şekilde bir uyarı daha gelirse ne olur? Elbette ki hücre zarında artık bolca kalsiyum kanalı açık durumda bulunduğundan, kalsiyum girişi diğer hücrelere göre bu hücrede çok hızlı olacak ve uyarı ile ilgili cevap çok daha kısa sürede oluşacaktır. İşte bu teorik mekanizma, biyolojik sistemlerde bir olasılık çökme olayının nasıl "olabileceği" hakkında kabaca bir fikir verebilir (burada anlattıklarım sadece mekanizmayı temel olarak anlatmak için kullanılmıştır, gerçekte bu gibi olayların yanında binlerce ilave mekanizma iş görür).

alintidir
 

Create an account or login to comment

You must be a member in order to leave a comment

Create account

Create an account on our community. It's easy!

Log in

Already have an account? Log in here.

Üst Alt