Bazen kendimizi stresli ve yorgun hissederiz veya duygularımızda dalgalanmalar olur. Nedenini tam olarak belirlemekte zorlandığımız iyi ya da kötü zaman dilimlerinde buluruz kendimizi. Asıl problem ruh halimizi kötü hissetmediğimizde dikkatimiz dağılır. O gün yapacağımız işlere odaklanamayız ve ani kararlar verebiliriz. Önemli olan nokta bizim kendimizi nasıl algıladığımız ve nasıl yorumladığımız. Yorumladığımız algılanan gerçeği takdir etme sonrasında da kabul etmek bize iyi gelecektir. Mindfulness; bilinçli farkındalık anlamına gelmektedir. An içerisinde olanlara dikkat etmek ve odaklanarak dikkatin içeriğini fark etmek. Farkına vardığımız şimdiyi yargılamaksızın kabul etmenin yanı sıra fark ettiklerimizi karşılama biçimimiz önemlidir. Sadece o an ki zamana dikkat etmekten ziyade mevcut zamanı bilinçli bir temiz zihinle, sevgi ve şefkat dolu algılamak gerekir. Aslında kendimize şu soruyu gün içerisinde sormuşuzdur; “ Şu an içerisinde olduğum olay benim gördüğüm gibi mi, yoksa ben mi bu şekilde algılıyorum?” Her zaman gerçek algıyı bulmaya çalışmak, anlamak, belirlemek ile ilgili bir çaba içerisinde oluruz. Belirsizlik hali bizi kaygılandırır ve bu yüzden de gerçek algının peşine düşeriz. Peki ya neye göre kime göre gerçek! İnsanlar genelde olayların neden olduğu düşünce ve algılanan durumlardan rahatsız olurlar. Olayları nasıl yorumladığımız bu yüzden önemlidir. Çünkü herkesin psikolojik gözlüğü vardır ve akıp giden zaman içerisindeki olayları o gözlüklerle görür. Psikolojik gözlük dediğimiz kavram, bizim bakış açımızdır. Yaşadığımız olaylar ve beklentilerimiz, ihtiyaçlarımız, duygularımız, kültürel özellikler, yaşam deneyimleri ve daha nicesi bizim bakış açımızı etkilemektedir. Bilinçli farkındalık bu esnada devreye girmektedir. Bakış açımızı netleştirmek gerekir. Yaşama dair algılarımızı etkileyen unsurları ki bu unsurlar geçmişte yaşadığımız yaşam deneyimleridir. An da yaşadıklarımızı ise geçmişteki algılara göre yorumlarız veya içinde yaşandığı andaki gibi algılarız. Bunun yanı sıra gelece dair kaygılar yaşarız ki bu durum gelece yönelik varsayıma dayalı algılardır. Aslında en somut olan içerisinde bulunduğumuz an ve sadece şimdiki zamana yönelik saf algımızın olması gerekir. Yani geçmişten arınmış ve gelecek kaygısından arınmış bir algı. Bu nedenle şimdi ki zamana objektif olmanın ve gerçeğe en yakın olmanın yolu bilinçli farkındalıktır. Bugüne kadar bizle beraber gelen algılarımız, yaşam deneyimlerimizi, beklentilerimizi fark etmek ve onları kabul ederek an da kalmak bizim düşüncelerimizden çok duyumlarımızla temas etmeyi sağlar.
Zaman an dilimlerinden oluşur bu yüzden geçmişi değiştiremeyiz ve geleceği bilemeyiz. Geçmişi kabul edip, yaşadığımız an dilimine odaklanırsak şimdiki zamanları düne olumlu duygularla uğurlarız. Ayrıca unutmayalım ki şimdiyi yaşamak ve geçmişi kabullenmek bize sağlıklı yarınlar sunar. Şimdi ki anda olmama hali aslında zihnimizin dağılması ve dağınık düşüncelerin bizimle olması halidir. Geçmiş yaşantımızdan edindiğimiz bilgi ve deneyimler, anılar; gelecek için motivasyona sahip olma yolunda belirleyeceğimiz hedeflerin bir anlamda yaşamda kalmanın duygusal bedelleri vardır. Bu duygusal yüklerin kabulü farkındalığı sağlamaktadır. Geçmiş ve gelecekte olmak olumsuz bir durum ise canımız sıkıldığında olumlu düşüncelere dair hayal kurmak bir fikir gibi düşünülebilir. Bu durum geçici bir rahatlama sağlar çünkü o kötü anda olumlu düşünceler düşünenler, gelecekle ilgili kaygılar ya da geçmişe ait pişmanlıkları olanlara göre daha mutlu olur elbette fakat en mutlu olanlar şu anda olanlardır ve geçmişle barışanlardır. Bu yüzden şimdi ve burada olmak çok önemlidir çünkü zaman daha öncede dediğimiz gibi anlardan oluşur ve dünde kalınca adı artık anılar olur yani yine anlardan oluşan anılar. Bilinçli farkındalık şu iki durumu ayırmamız ister; an için yaşamak ile anı yaşamak. Bunlar farklı durumlardır. An için yaşamak; daha haz odaklı bir durumdur ve mutluluğa yönelimli olma halidir. An içinde sadece hoşumuza giden ve bizi mutlu eden şeyleri alıp diğerlerini görmezden gelme eğilimidir. Bilinçli farkındalık da ise; yaşama dair olan her şeyi yani hoşumuza giden ve gitmeyen olduğu gibi yaşamak ve kabullenmektir. Zaten bizi şimdiki zamanda olmaktan alıkoyan şey geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerimizdir. Bilinçli farkındalıkta dikkat, tutum, niyet önemlidir.
İlk adımda dikkatimizi odaklamamız gerekir çünkü farkındalığın ilk adımı dikkatten geçer. Dikkatimizi odaklamak demek tam zamanlı yaşamı fark etmek demektir. Şimdi ki anda kalmak hem içsel hem de dışsal uyaranların farkına varmak ve odaklanmaktır elbette bunların hepsine aynı anda odaklanmak zordur. Bu aşamada dikkate niyet kavramı devreye girer. Yalnızca dikkat ermek farkındalığı arttırmaz bu kısımda niyette çok önemlidir. Örneğin tehlikede olduğumuzu düşünürsek bize zarar verebilecek unsurları devamlı düşünür ve o uyaranlara odaklanırız. Örneğin; sosyal fobisi olan bir kişinin dikkati sürekli diğer insanlar üzerindedir. Sahneye çıkıp bir konuşma yapmak isteseniz dikkatiniz diğer insanların sizin hakkınızda ne düşündüğü üzerinedir. Oysa ki o an içerinde kişi konuşmasına ve o ana odaklanmalıdır. Yargılarımızı fark etmeyi, algılarımızın içinde geçmiş ve gelecek etkilerinin olduğunu kabul etmeyi ve görmeyi, olumsuz zamanlarımızda kendimize ve başkalarına şefkatle yaklaşmayı ve yine o şefkatin kabulü önemlidir.
Şimdinin içinde kalabilme zordur ama önemli olan geçmiş ve gelecekte takılı kalan dikkatimizi şimdi ki zamana yoğunlaştırma. Yargılarımızı fark etmek ve kabul etmek yani geçmiş ile barışma ana odaklanmayı kolaylaştırır. Kabul etmek; zevk ve sıkıntıya eşit şekilde yaklaşmak demektir. Bu durumda kendimizle ilgili ya da başkalarıyla ilgili yaşadığımız sorunlara olumsuz tepkiler vermeden durup düşünebilmeyi ve sonrasında değerlendirmeyi kolaylaştırır. Kendimize ve diğer inanlara şefkatli olmak zamana şefkatli olmaktan geçer.
Şefkat, acı çekilmesi durumunda ortaya çıkar. Çünkü acıyı anlamak ve onunla kalmak bizim daha güçlü baş etme yollarımızı güçlendirir. Şefkat bize alternatif yollar sunar; acı çektiğimiz için kendimizi ve başkalarını eksik, şanssız, beceriksiz görmek yerine acının evrenselliğini fark etmek gerekir. Şefkat, acı olduğunda onu dönüştürmek, değiştirmek veya hissetmemekle ilgili değildir. Bizi ve başkalarını sıkıntıya sokan duygu ve durumları bastırmadan, göz ardı etmeden onunla özdeşleşmeden kabul edebilmeyi içerir.
Başkalarına karşı duyulan şefkat ve başkalarının bize verdiği şefkate açık olma hali ve öz şefkat yani kendimize şefkatli olmak önemlidir. İçinde bulunduğumuz anın zenginliği bilinçli farkındalık da bu yüzden önemlidir. Şefkatli olmak aynı zamanda vakte de yani şimdi ki ana da şefkatle yaklaşmak ve her şeyi ilk defa yapıyormuş gibi görmeye istekli olmak ana odaklanmaktır. Sabır ise yine zamana sabırdır yani her şeyin bir vakti olduğunu kabul etmek ve anlamaktır. Zihnin tutunmak istediği belli düşünceler, duygular ve durumlar olduğunu fark ederek onları serbest bırakmak ve izlemek önemlidir. Geçmiş ve gelecekle fazlasıyla meşgul olan zihni fark edip, içinde bulunulan anı yaşamak gerekir. Yaşantılarımızı sınıflandırma ve yargılama alışkanlığından meydana gelen otomatik tepkilerimizi fark ederek yargılardan uzak berrak bir görünüşe sahip olmak gerekir. Hoşa giden ve hoşa gitmeyen deneyimlere karşı açık olmak ve her şeyi aslında şu anda olduğu gibi görmek ve yargılamadan kabul etmek önemlidir.
Bilinçli farkındalığın dikkat ve beyin fonksiyonları üzerindeki etkisi araştırmalar mevcuttur. Beynimizin amigdala bölümü üzerindeki etkisi büyüktür. Medial temporal lobunun derinlerinde nöronlardan oluşan badem şeklini andıran amigdala, duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasında öncelikli etkiye sahiptir ve limbik sistemin yani duygudan sorumlu sistemin bir parçasıdır. Amigdala, algılamayla ilgilidir ve beyin neyi nasıl algılarsa öyle görür bu yüzden çok önemlidir.
Bilinçli farkındalık her şeyden önce kendimize yönelmek, kendimizi tanımak, anlamak ve kabul etmektir. Bunu başardığımızda çevremizi ve yaşamımızı anlamak, tanımak ve kabul etmek kolaylaşır.
Unutmayalım ki yaşamda gerçekleşen olaylar bizim algıladığımız gerçeklikle ilişkilidir bu yüzden bakış açılarımız huzuru bulmalı ve sevgi dolu olmalıdır. Yaşamda yer alan belirsizliklerde konforlu yaşayabilmek kabul ve farkındalıktan geçer.
Zaman an dilimlerinden oluşur bu yüzden geçmişi değiştiremeyiz ve geleceği bilemeyiz. Geçmişi kabul edip, yaşadığımız an dilimine odaklanırsak şimdiki zamanları düne olumlu duygularla uğurlarız. Ayrıca unutmayalım ki şimdiyi yaşamak ve geçmişi kabullenmek bize sağlıklı yarınlar sunar. Şimdi ki anda olmama hali aslında zihnimizin dağılması ve dağınık düşüncelerin bizimle olması halidir. Geçmiş yaşantımızdan edindiğimiz bilgi ve deneyimler, anılar; gelecek için motivasyona sahip olma yolunda belirleyeceğimiz hedeflerin bir anlamda yaşamda kalmanın duygusal bedelleri vardır. Bu duygusal yüklerin kabulü farkındalığı sağlamaktadır. Geçmiş ve gelecekte olmak olumsuz bir durum ise canımız sıkıldığında olumlu düşüncelere dair hayal kurmak bir fikir gibi düşünülebilir. Bu durum geçici bir rahatlama sağlar çünkü o kötü anda olumlu düşünceler düşünenler, gelecekle ilgili kaygılar ya da geçmişe ait pişmanlıkları olanlara göre daha mutlu olur elbette fakat en mutlu olanlar şu anda olanlardır ve geçmişle barışanlardır. Bu yüzden şimdi ve burada olmak çok önemlidir çünkü zaman daha öncede dediğimiz gibi anlardan oluşur ve dünde kalınca adı artık anılar olur yani yine anlardan oluşan anılar. Bilinçli farkındalık şu iki durumu ayırmamız ister; an için yaşamak ile anı yaşamak. Bunlar farklı durumlardır. An için yaşamak; daha haz odaklı bir durumdur ve mutluluğa yönelimli olma halidir. An içinde sadece hoşumuza giden ve bizi mutlu eden şeyleri alıp diğerlerini görmezden gelme eğilimidir. Bilinçli farkındalık da ise; yaşama dair olan her şeyi yani hoşumuza giden ve gitmeyen olduğu gibi yaşamak ve kabullenmektir. Zaten bizi şimdiki zamanda olmaktan alıkoyan şey geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerimizdir. Bilinçli farkındalıkta dikkat, tutum, niyet önemlidir.
İlk adımda dikkatimizi odaklamamız gerekir çünkü farkındalığın ilk adımı dikkatten geçer. Dikkatimizi odaklamak demek tam zamanlı yaşamı fark etmek demektir. Şimdi ki anda kalmak hem içsel hem de dışsal uyaranların farkına varmak ve odaklanmaktır elbette bunların hepsine aynı anda odaklanmak zordur. Bu aşamada dikkate niyet kavramı devreye girer. Yalnızca dikkat ermek farkındalığı arttırmaz bu kısımda niyette çok önemlidir. Örneğin tehlikede olduğumuzu düşünürsek bize zarar verebilecek unsurları devamlı düşünür ve o uyaranlara odaklanırız. Örneğin; sosyal fobisi olan bir kişinin dikkati sürekli diğer insanlar üzerindedir. Sahneye çıkıp bir konuşma yapmak isteseniz dikkatiniz diğer insanların sizin hakkınızda ne düşündüğü üzerinedir. Oysa ki o an içerinde kişi konuşmasına ve o ana odaklanmalıdır. Yargılarımızı fark etmeyi, algılarımızın içinde geçmiş ve gelecek etkilerinin olduğunu kabul etmeyi ve görmeyi, olumsuz zamanlarımızda kendimize ve başkalarına şefkatle yaklaşmayı ve yine o şefkatin kabulü önemlidir.
Şimdinin içinde kalabilme zordur ama önemli olan geçmiş ve gelecekte takılı kalan dikkatimizi şimdi ki zamana yoğunlaştırma. Yargılarımızı fark etmek ve kabul etmek yani geçmiş ile barışma ana odaklanmayı kolaylaştırır. Kabul etmek; zevk ve sıkıntıya eşit şekilde yaklaşmak demektir. Bu durumda kendimizle ilgili ya da başkalarıyla ilgili yaşadığımız sorunlara olumsuz tepkiler vermeden durup düşünebilmeyi ve sonrasında değerlendirmeyi kolaylaştırır. Kendimize ve diğer inanlara şefkatli olmak zamana şefkatli olmaktan geçer.
Şefkat, acı çekilmesi durumunda ortaya çıkar. Çünkü acıyı anlamak ve onunla kalmak bizim daha güçlü baş etme yollarımızı güçlendirir. Şefkat bize alternatif yollar sunar; acı çektiğimiz için kendimizi ve başkalarını eksik, şanssız, beceriksiz görmek yerine acının evrenselliğini fark etmek gerekir. Şefkat, acı olduğunda onu dönüştürmek, değiştirmek veya hissetmemekle ilgili değildir. Bizi ve başkalarını sıkıntıya sokan duygu ve durumları bastırmadan, göz ardı etmeden onunla özdeşleşmeden kabul edebilmeyi içerir.
Başkalarına karşı duyulan şefkat ve başkalarının bize verdiği şefkate açık olma hali ve öz şefkat yani kendimize şefkatli olmak önemlidir. İçinde bulunduğumuz anın zenginliği bilinçli farkındalık da bu yüzden önemlidir. Şefkatli olmak aynı zamanda vakte de yani şimdi ki ana da şefkatle yaklaşmak ve her şeyi ilk defa yapıyormuş gibi görmeye istekli olmak ana odaklanmaktır. Sabır ise yine zamana sabırdır yani her şeyin bir vakti olduğunu kabul etmek ve anlamaktır. Zihnin tutunmak istediği belli düşünceler, duygular ve durumlar olduğunu fark ederek onları serbest bırakmak ve izlemek önemlidir. Geçmiş ve gelecekle fazlasıyla meşgul olan zihni fark edip, içinde bulunulan anı yaşamak gerekir. Yaşantılarımızı sınıflandırma ve yargılama alışkanlığından meydana gelen otomatik tepkilerimizi fark ederek yargılardan uzak berrak bir görünüşe sahip olmak gerekir. Hoşa giden ve hoşa gitmeyen deneyimlere karşı açık olmak ve her şeyi aslında şu anda olduğu gibi görmek ve yargılamadan kabul etmek önemlidir.
Bilinçli farkındalığın dikkat ve beyin fonksiyonları üzerindeki etkisi araştırmalar mevcuttur. Beynimizin amigdala bölümü üzerindeki etkisi büyüktür. Medial temporal lobunun derinlerinde nöronlardan oluşan badem şeklini andıran amigdala, duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasında öncelikli etkiye sahiptir ve limbik sistemin yani duygudan sorumlu sistemin bir parçasıdır. Amigdala, algılamayla ilgilidir ve beyin neyi nasıl algılarsa öyle görür bu yüzden çok önemlidir.
Bilinçli farkındalık her şeyden önce kendimize yönelmek, kendimizi tanımak, anlamak ve kabul etmektir. Bunu başardığımızda çevremizi ve yaşamımızı anlamak, tanımak ve kabul etmek kolaylaşır.
Unutmayalım ki yaşamda gerçekleşen olaylar bizim algıladığımız gerçeklikle ilişkilidir bu yüzden bakış açılarımız huzuru bulmalı ve sevgi dolu olmalıdır. Yaşamda yer alan belirsizliklerde konforlu yaşayabilmek kabul ve farkındalıktan geçer.