bizans hukuku - bizans kanunları - bizans adaleti - bizans leon kanunları - roma hukuku - bizans hukuk sistemi
Bizans hukuk sistemi Roma hukukuna dayanır. Theodosius II Codex Theodosianus (Theodosius Kanun Derlemesi) [438] adlı metinleri yayımlayarak Bizans hukukunun kurulmasında ilk adımı attı. Bu metin Büyük Constantinus’tan (312) başlayarak o güne kadar (438) çıkan fermanları bir araya getiriyordu.
Bizans’ın bu tarihe kadar resmi bir kanunnamesi yoktu. Justinianus (527-565), Bizanslı hukuk bilginlerini Tribonianus başkanlığında bir araya topladı ve o zamana kadar yayımlanmış olan Codex Theodosianus, Codex Gregorianus ve Codex Hermogenianus adlı kanun derlemelerinden faydalanarak Codex Justinianus’u meydana getirdi (529-534). Bu derleme o güne kadar yapılmış bütün hukuk çalışmalarını içine alıyordu. Böylece Bizans hukukçularının derledikleri roma hukuku Bizans devletini hukuk alanında bir birliğe götürüyordu.
Bu kanunlar roma hukukunun esi değildi. Çünkü Bizans hukukçuları devrin sosyal şartlarına, Hıristiyan ahlâkına ve helenleşmiş doğunun örf ve âdetlerine uygun bir hale getirmek için, roma hukukunda birçok değişiklikler yaptılar. Bu kanunlarda Hıristiyanlığın etkisi, en çok aile hukukunda göze çarpar. Fakat Hıristiyan doğmasına sıkı bağlılık yüzünden, Hıristiyan olmayanlar hoş görülmemiş ve bu kanunlarda bütün insanların hürriyet ve eşitliğini ilân eden yüksek düşünüş, pratik hayatta her zaman tatbik edilmemiştir.
Justinianus I zamanında çıkarılan kanunlarda aile hukukunda baba her türlü hakka sahipti. Daha sonra Leon III ile Konstantinos V adına 726 tarihinde yayımlanan kanunda anne ve çocuk hakları baba aleyhine genişledi ve evlilik müessesesi de Justinianus kanunlarındakinden daha sağlam temellere dayatıldı. Yine bu devirde ceza hukukunda da önemli değişiklikler yapıldı. Eski kanunlarda var olan ölüm ve para cezası yerine, burnun, dilin ve ellerin kesilmesi, gözlerin kör edilmesi, saçların yakılması v.b. gibi korkunç beden cezaları kondu.
Makedonya hanedanı devrinde, Justinianus kanunları Yunanca olarak yeniden derlendi ve genellikle hukuk araştırmaları yeniden doğdu. Yeni cereyan, bu hanedanın kurucusu Basileios I ile baslar. Bu imparator Justinianus’un hukuk eserlerini yeniden gözden geçirip daha sonraki kanunlarla tamamlayarak, büyük bir kanunlar topluluğu meydana getirmek istedi. Bu büyük eser gerçekleşmedi fakat malzemesi Leon Sophos VI’nın meydana getirdiği Ta Basilika (İmparator Kanunları) adlı kitaba alındı.
Basileios I zamanında başlayan iustinianos hukukunun yeniden derlenmesi yolundaki çalışmalar. Leon VI Sophos devrinde tamamlandı. Bu devirde meydana getirilen Basilikler, Ortaçağ Bizansı’nın en büyük kanun kitapları olup bütün kilise, amme ve medeni hukuk kurallarını bir araya topluyordu. Yine bu devirde Leon VI Sophos kanun yapma ve devrin ihtiyaçları arasında ahenk yaratma amacıyla eski kanunlardan uygulanamaz hale gelmiş olanları kanundan çıkardı, aynı zamanda örf ve âdetlere kanun kuvvetini verdi.
Leon kanunlarında imparator kudretinin mutlak olduğu fikri hâkimdir: Tanrı’nın sevgilisi olan imparator, bütün devlet idaresinin bası, en yüksek ordu kumandanı, en yüksek hâkim ve tek . kanun koyucu, kilisenin ve Ortodoks dininin koruyucusudur. Kararları kesindir ve yaptığı kanunlar Tanrı’nın ilhamlarıdır. Fakat imparator da kanunlara uymak zorundadır; ancak adaleti göz önünde tutmak şartıyla, yeni kanunlar yapmak ve eski kanunları kaldırmaya hakkı vardır.
İmparatorun kudreti yalnız din alanında sınırlandırılmıştır. Zira imparator, laik olduğu için, kilisenin sadece koruyucusu olabilir, başkanı olamaz. Kilisenin başkanı, İstanbul patriğidir. İmparator, patriği doğrudan tayin eder, kanun yapıcı olarak kilise idaresine karışırsa da, tayin, hele azil, din adamlarının rızasına bağlıdır. İmparator seleflerinden farklı olarak, ruhani meclislerin kararlarını değiştiremez, kaldıramaz.
Kilise hayatında en yüksek makam, ruhani meclistir; din meselelerinde yalnız o karar verebilir. Leon VI’nın kanunları, hukuk araştırmalarına büyük bir hız verdi. Basileos devrinde kısa bir durgunluk devri geçtikten sonra, Konstantinos II Monomakhos zamanında açılan (1405) hukuk okuluyla hukuk araştırmaları yeniden hızlandı ve kanun yapma işi Bizans’ın yıkılışına kadar devam etti.
Bu kanunları uygulayan en yüksek hâkim imparatordur. Yalnız onun adına adalet dağıtılabilirdi. XIV. yy. başlarına kadar en yüksek mahkeme, imparatorun kendi idaresindeki imparatorluk mahkemesiydi. Üyeleri yüksek memurlardan seçilirdi. Bu mahkemeden başka, yüksek daire âmirlerinin idare ettikleri mahkemeler ve ayrıca şehirlerde de birçok mahkeme vardı. Mahkemelere belli sayıda avukatlar ve noterler bağlıydılar.
Palaiologoslar zamanında adalet işi çok bozuktu. XIV. yy.da imparatorlar sivil davaların görülmesiyle çok defa yüksek mevki sahiplerini, askeri şefleri, bazen de piskoposları vazifelendirirlerdi. Andronikos III adaleti merkezleştirerek, bütün mahkemeler üstünde yüksek bir mahkeme kurdu (1329). Daha sonra, İstanbul mahkemesine bağlı olmak üzere Makedonya’da, Mora ve Kıbrıs’ta da birer genel mahkeme kuruldu.
Cezalar, Hıristiyanlığın etkisi altında bir süre biraz hafiflediyse de, özellikle İsauria hanedanı devrinden itibaren yeniden ağırlaştı. Çarmıha germe cezası kaldırıldı. İdam yerine çok defa ellerin, kulakların, dudakların veya başka uzuvların kesilmesi veya gözlerin kör edilmesiyle yetinildi. Soruşturmada işkenceye de başvuruldu. Zindanlar yalnız idamdan önce mahkûmları veya yargılanmadan önce sanıkları hapsetmek için kullanılır. Suçlular, cezalarını çekmek için, çoğu zaman; sürgüne veya bir manastıra gönderildiler. Son yüzyıllarda, daimi hapishaneler de kuruldu.
alıntı
Bizans hukuk sistemi Roma hukukuna dayanır. Theodosius II Codex Theodosianus (Theodosius Kanun Derlemesi) [438] adlı metinleri yayımlayarak Bizans hukukunun kurulmasında ilk adımı attı. Bu metin Büyük Constantinus’tan (312) başlayarak o güne kadar (438) çıkan fermanları bir araya getiriyordu.
Bizans’ın bu tarihe kadar resmi bir kanunnamesi yoktu. Justinianus (527-565), Bizanslı hukuk bilginlerini Tribonianus başkanlığında bir araya topladı ve o zamana kadar yayımlanmış olan Codex Theodosianus, Codex Gregorianus ve Codex Hermogenianus adlı kanun derlemelerinden faydalanarak Codex Justinianus’u meydana getirdi (529-534). Bu derleme o güne kadar yapılmış bütün hukuk çalışmalarını içine alıyordu. Böylece Bizans hukukçularının derledikleri roma hukuku Bizans devletini hukuk alanında bir birliğe götürüyordu.
Bu kanunlar roma hukukunun esi değildi. Çünkü Bizans hukukçuları devrin sosyal şartlarına, Hıristiyan ahlâkına ve helenleşmiş doğunun örf ve âdetlerine uygun bir hale getirmek için, roma hukukunda birçok değişiklikler yaptılar. Bu kanunlarda Hıristiyanlığın etkisi, en çok aile hukukunda göze çarpar. Fakat Hıristiyan doğmasına sıkı bağlılık yüzünden, Hıristiyan olmayanlar hoş görülmemiş ve bu kanunlarda bütün insanların hürriyet ve eşitliğini ilân eden yüksek düşünüş, pratik hayatta her zaman tatbik edilmemiştir.
Justinianus I zamanında çıkarılan kanunlarda aile hukukunda baba her türlü hakka sahipti. Daha sonra Leon III ile Konstantinos V adına 726 tarihinde yayımlanan kanunda anne ve çocuk hakları baba aleyhine genişledi ve evlilik müessesesi de Justinianus kanunlarındakinden daha sağlam temellere dayatıldı. Yine bu devirde ceza hukukunda da önemli değişiklikler yapıldı. Eski kanunlarda var olan ölüm ve para cezası yerine, burnun, dilin ve ellerin kesilmesi, gözlerin kör edilmesi, saçların yakılması v.b. gibi korkunç beden cezaları kondu.
Makedonya hanedanı devrinde, Justinianus kanunları Yunanca olarak yeniden derlendi ve genellikle hukuk araştırmaları yeniden doğdu. Yeni cereyan, bu hanedanın kurucusu Basileios I ile baslar. Bu imparator Justinianus’un hukuk eserlerini yeniden gözden geçirip daha sonraki kanunlarla tamamlayarak, büyük bir kanunlar topluluğu meydana getirmek istedi. Bu büyük eser gerçekleşmedi fakat malzemesi Leon Sophos VI’nın meydana getirdiği Ta Basilika (İmparator Kanunları) adlı kitaba alındı.
Basileios I zamanında başlayan iustinianos hukukunun yeniden derlenmesi yolundaki çalışmalar. Leon VI Sophos devrinde tamamlandı. Bu devirde meydana getirilen Basilikler, Ortaçağ Bizansı’nın en büyük kanun kitapları olup bütün kilise, amme ve medeni hukuk kurallarını bir araya topluyordu. Yine bu devirde Leon VI Sophos kanun yapma ve devrin ihtiyaçları arasında ahenk yaratma amacıyla eski kanunlardan uygulanamaz hale gelmiş olanları kanundan çıkardı, aynı zamanda örf ve âdetlere kanun kuvvetini verdi.
Leon kanunlarında imparator kudretinin mutlak olduğu fikri hâkimdir: Tanrı’nın sevgilisi olan imparator, bütün devlet idaresinin bası, en yüksek ordu kumandanı, en yüksek hâkim ve tek . kanun koyucu, kilisenin ve Ortodoks dininin koruyucusudur. Kararları kesindir ve yaptığı kanunlar Tanrı’nın ilhamlarıdır. Fakat imparator da kanunlara uymak zorundadır; ancak adaleti göz önünde tutmak şartıyla, yeni kanunlar yapmak ve eski kanunları kaldırmaya hakkı vardır.
İmparatorun kudreti yalnız din alanında sınırlandırılmıştır. Zira imparator, laik olduğu için, kilisenin sadece koruyucusu olabilir, başkanı olamaz. Kilisenin başkanı, İstanbul patriğidir. İmparator, patriği doğrudan tayin eder, kanun yapıcı olarak kilise idaresine karışırsa da, tayin, hele azil, din adamlarının rızasına bağlıdır. İmparator seleflerinden farklı olarak, ruhani meclislerin kararlarını değiştiremez, kaldıramaz.
Kilise hayatında en yüksek makam, ruhani meclistir; din meselelerinde yalnız o karar verebilir. Leon VI’nın kanunları, hukuk araştırmalarına büyük bir hız verdi. Basileos devrinde kısa bir durgunluk devri geçtikten sonra, Konstantinos II Monomakhos zamanında açılan (1405) hukuk okuluyla hukuk araştırmaları yeniden hızlandı ve kanun yapma işi Bizans’ın yıkılışına kadar devam etti.
Bu kanunları uygulayan en yüksek hâkim imparatordur. Yalnız onun adına adalet dağıtılabilirdi. XIV. yy. başlarına kadar en yüksek mahkeme, imparatorun kendi idaresindeki imparatorluk mahkemesiydi. Üyeleri yüksek memurlardan seçilirdi. Bu mahkemeden başka, yüksek daire âmirlerinin idare ettikleri mahkemeler ve ayrıca şehirlerde de birçok mahkeme vardı. Mahkemelere belli sayıda avukatlar ve noterler bağlıydılar.
Palaiologoslar zamanında adalet işi çok bozuktu. XIV. yy.da imparatorlar sivil davaların görülmesiyle çok defa yüksek mevki sahiplerini, askeri şefleri, bazen de piskoposları vazifelendirirlerdi. Andronikos III adaleti merkezleştirerek, bütün mahkemeler üstünde yüksek bir mahkeme kurdu (1329). Daha sonra, İstanbul mahkemesine bağlı olmak üzere Makedonya’da, Mora ve Kıbrıs’ta da birer genel mahkeme kuruldu.
Cezalar, Hıristiyanlığın etkisi altında bir süre biraz hafiflediyse de, özellikle İsauria hanedanı devrinden itibaren yeniden ağırlaştı. Çarmıha germe cezası kaldırıldı. İdam yerine çok defa ellerin, kulakların, dudakların veya başka uzuvların kesilmesi veya gözlerin kör edilmesiyle yetinildi. Soruşturmada işkenceye de başvuruldu. Zindanlar yalnız idamdan önce mahkûmları veya yargılanmadan önce sanıkları hapsetmek için kullanılır. Suçlular, cezalarını çekmek için, çoğu zaman; sürgüne veya bir manastıra gönderildiler. Son yüzyıllarda, daimi hapishaneler de kuruldu.
alıntı