Biz insanlar, nasıl bir yaratılış özelliğine sahip olduğumuzu biliyor muyuz? YANİ KENDİMİZİ TANIYOR MUYUZ? Kendisini tanımayan bir insan, nefsinin duygularının etkisiyle, neler yapabileceğini inanın hayal bile edemez. Lütfen bu makalemi, sonuna kadar sabırla okuyunuz. Bizlerin kendimizi tanıyabilmemiz için, Hz. Âdem ve eşinin hangi özelliklere sahip olduğunu, iyi bilmeliyiz. Allah boşuna bu konudaki örnekleri, Kur’an’da bizlere vermiyor. Hatırlayınız Allah Hz. Âdem ve eşine, SAKIN ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN, MEYVESİNDEN YEMEYİN YOKSA ZALİMLERDEN OLURSUNUZ diye emir vermişti. Ama İblis Hz. Âdem ve eşini duyguları nefsi ile aldatarak, Allah’ın apaçık emrini çiğnemesine neden oldu. Düşünebiliyor musunuz Allah’ın emri olduğunu bildiği halde, nefsinin duygularının esiri oldu. Peki neden? Çünkü Hz. Âdem’i ve eşini bakın hangi sözlerle, vaatle kandırmıştı. “EY ÂDEM! SANA EBEDÎLİK/SONSUZLUK AĞACINI VE SONU GELMEZ BİR OTORİTEYİ GÖSTEREYİM Mİ?” Diyerek o yasak ağacın meyvesini yedirmişti.
Biz insanlar bu duyguların baskısında, yaşamın kurallarını yerine getirmemiz gerekirken, hiç düşünmeden çok büyük yanlışlar yapıyoruz. Ne olursa olsun bir gün öleceğimizi bildiğimiz halde çok uzun yaşamayı, çok zengin olmayı hayal ediyoruz ama fırsatını bulursak, SONUCU NE OLURSA OLSUN ONLARI YAPABİLECEK ZAAFLARIMIZ VAR. Hatta Allah’ın kanunlarını esnetebilmek ve nefsimizin arzularını yaşayabilmek için, kendimize Allah’ın dinin emri diye, beşeri kurallar uydurmaktan da çekinmiyor, her rivayete düşünmeden inanabiliyoruz. Düşünebiliyor musunuz Allah, büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızın üstünü örterim dediği halde, büyük günah işlemeye çok meyilli nefsimizi tatmin edebilmek için, ALLAH’IN RESULÜNÜN ŞEFAATİ ÜMMETİNİN BÜYÜK GÜNAHLARINA OLACAKTIR diyenlerin iftirasına inanmakta, bir sakınca görmüyoruz. Çünkü işimize geliyor da ondan. BU HATALARI YAPAN BİR İNSANIN, NELER YAPABİLECEĞİNİ DOĞRUSU HAYAL BİLE EDEMİYORUM. Hâlbuki Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye uyarmamış mıydı, iman ettik dediğimiz Kur’an’da? Düşünebiliyor musunuz, tıpkı Hz. Âdemin yaptığı yanlışa bizlerde düşüyor ve Allah’ın emri olduğunu bildiğimiz halde, kendimizi avutacak sebepler yaratıyoruz. BİZLER BU AZGIN USLANMAZ NEFSİMİZİ DİZGİNLEYEMEZSEK, İNANIN AKLIN VE MANTIĞIN ÖTESİNDE OLAN HERŞEYİ BİZLERE YAPTIRIR. LÜTFEN KENDİMİZİ İYİ TANIYALIM VE BEN ŞUNU YAPMAM, BUNU YAPMAM DEMİYELİM. Yapılanları televizyondan izliyoruz. Bunları yapanlarda bir zamanlar izleyip, yok canım buda yapılır mı demişlerdi eminim.
Yine aynı Âdeme ve soyuna Allah, öyle değer vermiş ki, meleklerin ve cinlerden olan İblisin bile Hz. Âdeme saygı göstermesini, ona boyun eğmelerini emretmişti. Peki, siz bu iki örnekten ne anladınız? BİR YANDA APAÇIK ALLAH’IN EMRİNE, NEFSİNİN ETKİSİNDE YENİK DÜŞEN BİR ÂDEM VE EŞİ VAR, BİR YANDAN ALLAH’IN ÇOK ÖZEL YARATTIĞI VE ONU DİĞER CANLILARDAN ÜSTÜN TUTTUĞU BİR GERÇEK VAR. Çok ilgin ve düşündürücü değil mi? Rabbimiz biz kullarına çok önem vermiş özenerek yaratmış, hatta bu dünyada Hz, Âdemi kendisine Halife olarak seçmişti. Peki, neden Allah bu denli değişken duyguların etkisinde kalabilen bir kul olarak yaratmış olabilir bizleri? Böyle bir insanın, bu örnekleri düşündüğümüzde hata yapmaması, normal olarak mümkün görünmüyor. TÜM BUNLARIN ASIL NEDENİ, BİZLERİN İMTİHANI İÇİNDİR. Güçlerle donatılmış olmanın, elbette zorlukları ve bir bedeli vardır.
Peki, Allah bizlerin hata yapmamızı mı istiyor? Elbette hayır. Bu satırları yazdığımda Kur’an’da, Rabbimizin biz insanları tanıtırken, özelliğimizi bizlere anlatıp ne demişti onları da hatırlayalım ki konumuz daha iyi anlaşılabilsin. 1-TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR. 2-ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR 3-ZAYIF YARATILMIŞTIR. Tüm bu bilgileri bir araya getirdiğimizde, eğer Kur’an ile gereken bir bağı kuramayıp Allah’ın ikaz ve uyarıları üzerinde düşünmeyenler, inanın İBLİSİ/ŞEYTANI GERİDE BIRAKIRLAR. Sanırım bırakıyorlar da zaten, diyenlerinizi duyar gibiyim.
Onun için Rabbimiz, yaratılışımız gereği biz kullarına yardımcı olabilmek için sürekli Elçiler ve rehber kitaplar gönderip uyarmıştır. Hatta geçmiş toplumların yaptığı hatalardan örnekler verip, bizlerin aynı hataları yapmamamız içinde ikaz ve uyarılarda bulunmuştur. Peki, bizler bu ikaz ve uyarıları dikkate alıyor muyuz? Yoksa bu ayetler o günkü topluma hitap ediyor bizlere değil diyerek, ALLAH’IN VAHYİNİ YETERLİ GÖRMEYİP kendimize Kur’an’ın dışından uyarılar, rehber kitaplar mı ediniyoruz, ne dersiniz? Ne yazık ki Allah’ın uyarıları kitap Ehli gibi, bizlere de yeterli gelmediğinden, geçmiş toplumların yaptığı hataları, tekrarlamaya devam ediyoruz.
Hâlbuki Allah, Hz. Âdeme çok açık net, sakın şu ağaca yaklaşma yani onun meyvasından yeme dediği halde, nefsinin duygularının etkisiyle ağaca yaklaşmıştı. Hz. Âdem’in ve eşinin, Allah’ın emrini görmezden geldiği gibi bizlere de Allah, YALNIZ ALLAH’IN İPİ KUR’AN’A SARILIN, KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE KUR’AN’I AÇIKLADIK. SİZİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM dediği halde, bizler yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir diyerek, kendimize beşeri rehberler edindik. Böylece zalimlerden, inkârcılardan olduğumuzun farkında bile olamadık. BU KISSADAN HİSSERDEN ANLIYORUZ Kİ, BİZLERE DÜŞEN ELDE KUR’AN, YALNIZ ALLAH’IN VAHYİNİ EMİRLERİNİ HAYATIMIZA GEÇİRİP, BUNUN NEDENLERİNİ ARAŞTIRMAK OLMALIDIR. Allah’ın ayetlerine ilaveler yapmak hiç kimsenin yetkisinde değildir, hatta Resullerine bile bu yetkiyi vermemiştir. “RASULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18)
Peki Allah, bizleri imtihanımız gereği bu denli nefsimizin esiri olabileceğimiz özellikte yaratarak, bizleri cezalandırıp intikam mı alıyor? Elbette hayır, çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, şefkatlidir ama özenerek yarattığı ve yaratılan canlıların en üstünü olmamızın da bir karşılığı, Allah’ın bizlerden bir beklentisi de elbette çok büyük olacaktır. Peki, Allah bizlerin nefsimizin etkisinde kalmadan, imtihanımızı yaşayabilmemizin yolunu, göstermemiş olabilir mi Kur’an’da? Elbette göstermiş. BİZLERİ ÜSTÜN KILAN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİMİZ, ÖZGÜR İRADEMİZLE DÜŞÜNEREK AKLIMIZI KULLANARAK BİZİ BAŞBAŞA BIRAKMIŞ, İMTİHANIMIZI YAŞAMAMIZI İSTEMİŞTİR.
“AKLINIZI KULLANASINIZ DİYE ALLAH, SİZE ÂYETLERİNİ İŞTE BÖYLE AÇIKLIYOR.” (Bakara 242)
“ALLAH, AZABI AKILLARINI (GÜZELCE) KULLANMAYANLARA VERİR/PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR.” (Yunus 100)
Demek ki bizler Allah’ın istediği yoldan gidebilmemiz için, ÖNCE AKLIMIZI ALLAH’IN VAHYİ İLE BİZZAT BİZLER, HİÇKİMSENİN BASKISI VE ETKİSİ OLMADAN KULLANMAMIZ GEREKİYORMUŞ. Kullanmayanların da sonunun ne olacağını açıkça bildiriyor. Hz. Âdem ve eşi İblisin yalanlarına kanmayıp, Allah bunu emrediyorsa vardır bir nedeni demesi gerekirken, düşünmeden nefsine yenilmiştir. Bu ayetler bizlere ders olmalıdır. Allah Kur’an’da bu konuda bizleri çok sık uyarıyor ve düşünmemizi aklımızı kullanmamızı emrediyor. AMA DİN TACİRLERİ BİZLERİ ALLAH’A DEĞİL, KENDİLERİNE DAVET EDEREK, KUR’AN’I SİZ ANLAYAMAZSINIZ, KUR’AN AÇIK DEĞİLDİR DİYE KORKUTUYORLAR. Allah’ta tam tersini söylüyor ve güvenilecek Veliniz yalnız benim, yalnız Kur’an’a sarılın, kendilerine davet edene değil, Allah’a davet edenlere güvenin. Kur’an’ı biz nice örneklerle açıkladık diye bilgi veriyor. Bizler ne yazık ki nefsimizin etkisinde kalarak, Allah’ı dinlemek yerine, güvendiğimiz Veli edindiğimiz kişilerin sözlerine, düşünmeden itaat ediyoruz. Hatta atalarınız bu konuda hatalar yaptı, siz onların hatalarına düşmeyin diye örnekler veriyor Kur’an. Ne yazık ki bizlerin Kur’an ile bağımızı kestikleri için, aklı düşünmeyi bir kenara bıraktığımızdan, İblisle yarışır olduk. Özellikle tekrar etmek istiyorum, Allah aklını kullanmayanı pislik içinde bırakırım diye uyardığı halde, AKILLA DÜŞÜNEREK İSLAM YAŞANMAZ DİYENLERE UYDUK, ONLARIN SÖZLERİNE İNANDIK. Sonucunu da hep birlikte görüyoruz. Rabbimiz bu konuda bizleri uyarıyor ve bakın ne diyor.
Bakara 170: ONLARA, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ” DERLER. YA ATALARI AKILLARINI KULLANAMAMIŞ, DOĞRUYU DA BULAMAMIŞ İDİYSELER DE Mİ? (Bayraktar Bayraklı)
Rabbimiz onlarca yüzlerce ayetinde, size indirdiğim vahye Kur’an’a uyun onun ipine sarılın, AKLINIZI KULLANIN, DÜŞÜNÜN, HALA DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ dedikçe akıl ve Kur’an’ı devre dışı bırakıp, birilerinin sözlerine/hadislerine güvenerek İslam’ı yaşadığımız için, ne yazık ki hataların yanlışların en büyüğünü bizler yapıyoruz. Akıl devre dışı kalınca, bunun zerre kadar farkında da olamıyoruz. Bu konuda uyaranları da din düşmanı, sünnet inkârcısı ilan edebiliyoruz.
Değerli dostlarım kardeşlerim. Lütfen bu can bu bedenden ayrılmadan, ÖNCE KENDİMİZİ VE YARATILIŞ ÖZELLİKLERİMİZİ KUR’AN’DAN ÖĞRENELİM. YANİ BİZLER ÖNCE KENDİMİZİ TANIYALIM Kİ AKLI DÜŞÜNMEYİ VE KUR’AN’I ANLAMADAN ÜZERİNDE DÜŞÜNMEDEN İSLAM’I YAŞADIĞIMIZDA, NASIL GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN AFFEDİLEMEYECEK BÜYÜK HATALAR YAPABİLECEĞİMİZİN ÖNCE BİLİNCİNDE, FARKINDA OLALIM. İnanın bunun bilincinde olsak, önce KENDİMİZDEN KORKARIZ. Çünkü nefsimiz bizlere aklın ve Kur’an’ın asla onaylamayacağı çok şeyi yaptırır ve bizlere de iyi gibi gösterecek avutacak kanıtlar yaratmamızı sağlar. Kaf suresi 16. Ayetinde, bakın Allah bu konuda bizleri nasıl uyarıyor. “ANDOLSUN İNSANI BİZ YARATTIK. NEFSİNİN ONA NELER FISILDADIĞINI BİLİRİZ. BİZ ONA ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ.” Ne kadar doğru, lütfen bir an düşünelim. Aklımızdan neler geçirmişizdir kim bilir. Hatta akıl ve mantık devre dışı kalmış olsaydı duygularımıza kapılsaydık, belki de neler yapabilirdik ama yapmadık, belki de yaptık.
Gelin batılın ve rivayetlerin önce baskısından, etkisinden kurtulalım. Ondan sonrada Allah’ın emrettiği gibi Kur’an’ı anlayarak ve üzerinde düşünerek okuyalım ve yalnız vahyi/Kur’an’ı hayatımıza geçirelim. İşte o zaman her şeyin nasıl daha farklı olduğunu, yaptıklarımızın bizlere nasıl mutluluk verdiğini göreceksiniz. DİLERİM BU GERÇEKLERİN FARKINDA OLAN, ÖZEL YARATILMIŞ BİR İNSAN OLARAK KENDİSİNİ KUR’AN’DAN TANIYAN, ALLAH’IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Biz insanlar bu duyguların baskısında, yaşamın kurallarını yerine getirmemiz gerekirken, hiç düşünmeden çok büyük yanlışlar yapıyoruz. Ne olursa olsun bir gün öleceğimizi bildiğimiz halde çok uzun yaşamayı, çok zengin olmayı hayal ediyoruz ama fırsatını bulursak, SONUCU NE OLURSA OLSUN ONLARI YAPABİLECEK ZAAFLARIMIZ VAR. Hatta Allah’ın kanunlarını esnetebilmek ve nefsimizin arzularını yaşayabilmek için, kendimize Allah’ın dinin emri diye, beşeri kurallar uydurmaktan da çekinmiyor, her rivayete düşünmeden inanabiliyoruz. Düşünebiliyor musunuz Allah, büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızın üstünü örterim dediği halde, büyük günah işlemeye çok meyilli nefsimizi tatmin edebilmek için, ALLAH’IN RESULÜNÜN ŞEFAATİ ÜMMETİNİN BÜYÜK GÜNAHLARINA OLACAKTIR diyenlerin iftirasına inanmakta, bir sakınca görmüyoruz. Çünkü işimize geliyor da ondan. BU HATALARI YAPAN BİR İNSANIN, NELER YAPABİLECEĞİNİ DOĞRUSU HAYAL BİLE EDEMİYORUM. Hâlbuki Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin olmadığı o günden sakının diye uyarmamış mıydı, iman ettik dediğimiz Kur’an’da? Düşünebiliyor musunuz, tıpkı Hz. Âdemin yaptığı yanlışa bizlerde düşüyor ve Allah’ın emri olduğunu bildiğimiz halde, kendimizi avutacak sebepler yaratıyoruz. BİZLER BU AZGIN USLANMAZ NEFSİMİZİ DİZGİNLEYEMEZSEK, İNANIN AKLIN VE MANTIĞIN ÖTESİNDE OLAN HERŞEYİ BİZLERE YAPTIRIR. LÜTFEN KENDİMİZİ İYİ TANIYALIM VE BEN ŞUNU YAPMAM, BUNU YAPMAM DEMİYELİM. Yapılanları televizyondan izliyoruz. Bunları yapanlarda bir zamanlar izleyip, yok canım buda yapılır mı demişlerdi eminim.
Yine aynı Âdeme ve soyuna Allah, öyle değer vermiş ki, meleklerin ve cinlerden olan İblisin bile Hz. Âdeme saygı göstermesini, ona boyun eğmelerini emretmişti. Peki, siz bu iki örnekten ne anladınız? BİR YANDA APAÇIK ALLAH’IN EMRİNE, NEFSİNİN ETKİSİNDE YENİK DÜŞEN BİR ÂDEM VE EŞİ VAR, BİR YANDAN ALLAH’IN ÇOK ÖZEL YARATTIĞI VE ONU DİĞER CANLILARDAN ÜSTÜN TUTTUĞU BİR GERÇEK VAR. Çok ilgin ve düşündürücü değil mi? Rabbimiz biz kullarına çok önem vermiş özenerek yaratmış, hatta bu dünyada Hz, Âdemi kendisine Halife olarak seçmişti. Peki, neden Allah bu denli değişken duyguların etkisinde kalabilen bir kul olarak yaratmış olabilir bizleri? Böyle bir insanın, bu örnekleri düşündüğümüzde hata yapmaması, normal olarak mümkün görünmüyor. TÜM BUNLARIN ASIL NEDENİ, BİZLERİN İMTİHANI İÇİNDİR. Güçlerle donatılmış olmanın, elbette zorlukları ve bir bedeli vardır.
Peki, Allah bizlerin hata yapmamızı mı istiyor? Elbette hayır. Bu satırları yazdığımda Kur’an’da, Rabbimizin biz insanları tanıtırken, özelliğimizi bizlere anlatıp ne demişti onları da hatırlayalım ki konumuz daha iyi anlaşılabilsin. 1-TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR. 2-ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR 3-ZAYIF YARATILMIŞTIR. Tüm bu bilgileri bir araya getirdiğimizde, eğer Kur’an ile gereken bir bağı kuramayıp Allah’ın ikaz ve uyarıları üzerinde düşünmeyenler, inanın İBLİSİ/ŞEYTANI GERİDE BIRAKIRLAR. Sanırım bırakıyorlar da zaten, diyenlerinizi duyar gibiyim.
Onun için Rabbimiz, yaratılışımız gereği biz kullarına yardımcı olabilmek için sürekli Elçiler ve rehber kitaplar gönderip uyarmıştır. Hatta geçmiş toplumların yaptığı hatalardan örnekler verip, bizlerin aynı hataları yapmamamız içinde ikaz ve uyarılarda bulunmuştur. Peki, bizler bu ikaz ve uyarıları dikkate alıyor muyuz? Yoksa bu ayetler o günkü topluma hitap ediyor bizlere değil diyerek, ALLAH’IN VAHYİNİ YETERLİ GÖRMEYİP kendimize Kur’an’ın dışından uyarılar, rehber kitaplar mı ediniyoruz, ne dersiniz? Ne yazık ki Allah’ın uyarıları kitap Ehli gibi, bizlere de yeterli gelmediğinden, geçmiş toplumların yaptığı hataları, tekrarlamaya devam ediyoruz.
Hâlbuki Allah, Hz. Âdeme çok açık net, sakın şu ağaca yaklaşma yani onun meyvasından yeme dediği halde, nefsinin duygularının etkisiyle ağaca yaklaşmıştı. Hz. Âdem’in ve eşinin, Allah’ın emrini görmezden geldiği gibi bizlere de Allah, YALNIZ ALLAH’IN İPİ KUR’AN’A SARILIN, KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE KUR’AN’I AÇIKLADIK. SİZİ KUR’AN’DAN SORUMLU TUTUYORUM dediği halde, bizler yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, Kur’an özet bilgiler verir diyerek, kendimize beşeri rehberler edindik. Böylece zalimlerden, inkârcılardan olduğumuzun farkında bile olamadık. BU KISSADAN HİSSERDEN ANLIYORUZ Kİ, BİZLERE DÜŞEN ELDE KUR’AN, YALNIZ ALLAH’IN VAHYİNİ EMİRLERİNİ HAYATIMIZA GEÇİRİP, BUNUN NEDENLERİNİ ARAŞTIRMAK OLMALIDIR. Allah’ın ayetlerine ilaveler yapmak hiç kimsenin yetkisinde değildir, hatta Resullerine bile bu yetkiyi vermemiştir. “RASULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18)
Peki Allah, bizleri imtihanımız gereği bu denli nefsimizin esiri olabileceğimiz özellikte yaratarak, bizleri cezalandırıp intikam mı alıyor? Elbette hayır, çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, şefkatlidir ama özenerek yarattığı ve yaratılan canlıların en üstünü olmamızın da bir karşılığı, Allah’ın bizlerden bir beklentisi de elbette çok büyük olacaktır. Peki, Allah bizlerin nefsimizin etkisinde kalmadan, imtihanımızı yaşayabilmemizin yolunu, göstermemiş olabilir mi Kur’an’da? Elbette göstermiş. BİZLERİ ÜSTÜN KILAN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİMİZ, ÖZGÜR İRADEMİZLE DÜŞÜNEREK AKLIMIZI KULLANARAK BİZİ BAŞBAŞA BIRAKMIŞ, İMTİHANIMIZI YAŞAMAMIZI İSTEMİŞTİR.
“AKLINIZI KULLANASINIZ DİYE ALLAH, SİZE ÂYETLERİNİ İŞTE BÖYLE AÇIKLIYOR.” (Bakara 242)
“ALLAH, AZABI AKILLARINI (GÜZELCE) KULLANMAYANLARA VERİR/PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR.” (Yunus 100)
Demek ki bizler Allah’ın istediği yoldan gidebilmemiz için, ÖNCE AKLIMIZI ALLAH’IN VAHYİ İLE BİZZAT BİZLER, HİÇKİMSENİN BASKISI VE ETKİSİ OLMADAN KULLANMAMIZ GEREKİYORMUŞ. Kullanmayanların da sonunun ne olacağını açıkça bildiriyor. Hz. Âdem ve eşi İblisin yalanlarına kanmayıp, Allah bunu emrediyorsa vardır bir nedeni demesi gerekirken, düşünmeden nefsine yenilmiştir. Bu ayetler bizlere ders olmalıdır. Allah Kur’an’da bu konuda bizleri çok sık uyarıyor ve düşünmemizi aklımızı kullanmamızı emrediyor. AMA DİN TACİRLERİ BİZLERİ ALLAH’A DEĞİL, KENDİLERİNE DAVET EDEREK, KUR’AN’I SİZ ANLAYAMAZSINIZ, KUR’AN AÇIK DEĞİLDİR DİYE KORKUTUYORLAR. Allah’ta tam tersini söylüyor ve güvenilecek Veliniz yalnız benim, yalnız Kur’an’a sarılın, kendilerine davet edene değil, Allah’a davet edenlere güvenin. Kur’an’ı biz nice örneklerle açıkladık diye bilgi veriyor. Bizler ne yazık ki nefsimizin etkisinde kalarak, Allah’ı dinlemek yerine, güvendiğimiz Veli edindiğimiz kişilerin sözlerine, düşünmeden itaat ediyoruz. Hatta atalarınız bu konuda hatalar yaptı, siz onların hatalarına düşmeyin diye örnekler veriyor Kur’an. Ne yazık ki bizlerin Kur’an ile bağımızı kestikleri için, aklı düşünmeyi bir kenara bıraktığımızdan, İblisle yarışır olduk. Özellikle tekrar etmek istiyorum, Allah aklını kullanmayanı pislik içinde bırakırım diye uyardığı halde, AKILLA DÜŞÜNEREK İSLAM YAŞANMAZ DİYENLERE UYDUK, ONLARIN SÖZLERİNE İNANDIK. Sonucunu da hep birlikte görüyoruz. Rabbimiz bu konuda bizleri uyarıyor ve bakın ne diyor.
Bakara 170: ONLARA, “ALLAH’IN İNDİRDİĞİNE UYUNUZ” DENDİĞİNDE, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ ŞEYE UYARIZ” DERLER. YA ATALARI AKILLARINI KULLANAMAMIŞ, DOĞRUYU DA BULAMAMIŞ İDİYSELER DE Mİ? (Bayraktar Bayraklı)
Rabbimiz onlarca yüzlerce ayetinde, size indirdiğim vahye Kur’an’a uyun onun ipine sarılın, AKLINIZI KULLANIN, DÜŞÜNÜN, HALA DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ dedikçe akıl ve Kur’an’ı devre dışı bırakıp, birilerinin sözlerine/hadislerine güvenerek İslam’ı yaşadığımız için, ne yazık ki hataların yanlışların en büyüğünü bizler yapıyoruz. Akıl devre dışı kalınca, bunun zerre kadar farkında da olamıyoruz. Bu konuda uyaranları da din düşmanı, sünnet inkârcısı ilan edebiliyoruz.
Değerli dostlarım kardeşlerim. Lütfen bu can bu bedenden ayrılmadan, ÖNCE KENDİMİZİ VE YARATILIŞ ÖZELLİKLERİMİZİ KUR’AN’DAN ÖĞRENELİM. YANİ BİZLER ÖNCE KENDİMİZİ TANIYALIM Kİ AKLI DÜŞÜNMEYİ VE KUR’AN’I ANLAMADAN ÜZERİNDE DÜŞÜNMEDEN İSLAM’I YAŞADIĞIMIZDA, NASIL GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN AFFEDİLEMEYECEK BÜYÜK HATALAR YAPABİLECEĞİMİZİN ÖNCE BİLİNCİNDE, FARKINDA OLALIM. İnanın bunun bilincinde olsak, önce KENDİMİZDEN KORKARIZ. Çünkü nefsimiz bizlere aklın ve Kur’an’ın asla onaylamayacağı çok şeyi yaptırır ve bizlere de iyi gibi gösterecek avutacak kanıtlar yaratmamızı sağlar. Kaf suresi 16. Ayetinde, bakın Allah bu konuda bizleri nasıl uyarıyor. “ANDOLSUN İNSANI BİZ YARATTIK. NEFSİNİN ONA NELER FISILDADIĞINI BİLİRİZ. BİZ ONA ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ.” Ne kadar doğru, lütfen bir an düşünelim. Aklımızdan neler geçirmişizdir kim bilir. Hatta akıl ve mantık devre dışı kalmış olsaydı duygularımıza kapılsaydık, belki de neler yapabilirdik ama yapmadık, belki de yaptık.
Gelin batılın ve rivayetlerin önce baskısından, etkisinden kurtulalım. Ondan sonrada Allah’ın emrettiği gibi Kur’an’ı anlayarak ve üzerinde düşünerek okuyalım ve yalnız vahyi/Kur’an’ı hayatımıza geçirelim. İşte o zaman her şeyin nasıl daha farklı olduğunu, yaptıklarımızın bizlere nasıl mutluluk verdiğini göreceksiniz. DİLERİM BU GERÇEKLERİN FARKINDA OLAN, ÖZEL YARATILMIŞ BİR İNSAN OLARAK KENDİSİNİ KUR’AN’DAN TANIYAN, ALLAH’IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK