Boşanma hiç kuşkusuz, çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan birisi olup, onların gelişmelerini ciddi bir biçimde etkileyecek bir dizi değişikliği de beraberinde getirmektedir.
Her çocuk için özellikle yaşamının ilk yıllarında anne-babasıyla olan ilişkisi çok önemlidir. Anne-babanın boşanması ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir. Çocuk açısından düşünülecek olursa, o güne kadar en fazla bağlı olduğu iki kişiye yani anne ve babasına, bundan sonra eşit olarak ulaşamayacak ve dünyası bir anlamda bölünecektir.
Eslerin boşanma olayından sonra gösterdikleri tepkilere benzer tepkiler çocuklarda da görülmektedir. Çocuklarda görülen bu tepkilerin aşamalarını şu şekilde sıralanmaktadır.
1. Boşanmayı kabul etmeyip inkâr etme
2. Boşanmayı yaratan nedenlere öfke duyma
3. Ebeveynleri birleştirme çabası içine girme
4. Depresyon ve çöküntü yasama
5. Boşanma durumunu kabul etme.
Çocuklar bu aşamalardan geçerken karmaşık ve yoğun birçok duyguyu aynı anda iç içe yaşayabilirler. Üzüntü, kaygı, öfke, gücenme, korku ve suçluluk bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca çocukların boşanmadan sonra stresli bir döneme girdikleri; bunun sonucunda da gelişimsel, duygusal ve davranışsal gerilik gösterdikleri gözlemlenmiştir.
Boşanmanın etkilerine çocuk yönünden bakıldığında; üç temel sorun ortaya çıkmaktadır:
Bunlardan birincisi, boşanmanın çocuğun günlük yaşamına getirdiği etkilerdir. Çocuğun çevresinin zenginliği ve anne-babasıyla ilişkisinin niteliği çocuğun yetişme tarzını etkilemektedir. Çocuğun aile ortamı, boşanma sonucunda önemli değişikliklerle karşı karşıya kalabilmekte, çocuğun ebeveynleri ile olan ilişkileri bozulabilmektedir. Çocuk iç dünyasında aile sorunlarına odaklandığı için konsantrasyon bozukluğu yaşayabilmekte, bu durum ise okul başarısında gerilemeye sebep olabilmektedir. Çocuk ile ilgili değerlendirmeler yapılırken bu değişikliklerin etkilerine bakılmalıdır.
İkinci sorun; çocuğun boşanma sürecinde kaç yasında olduğudur. Okul öncesi dönemde ve ergenlik çağında ortaya çıkan boşanma sürecinin olumsuz etkileri diğer yas gruplarına göre daha fazla olabilmektedir. Çünkü gelişimsel süreç içerisinde okul öncesi ve ergenlik dönemleri benmerkezciliğin en yüksek olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde yaşanan gelişimsel özelliklerden dolayı çocuk boşanmanın nedenini kendisinde arayabilir ve ebeveynlerinin boşanmasından daha fazla etkilenebilir.
Üçüncü sorun ise; boşanma durumunda çocuğun kimin yanında kalacağı olup, velayet ile ilgili verilecek karar boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerini doğrudan biçimlendirecektir.
Çocukların, anne ya da babasından ayrı kalması nedeniyle pek çok duygusal, kimi zaman ruhsal sorun yasadıkları görülmektedir. Huysuzluk, kendini yalnız hissetme, uyumsuzluk, hırçınlık, bir yere ait olamama, saldırganlık, sosyal gelişimlerinde gecikme bunlardan bazılarıdır.
Boşanma, çocuklar açısından zor kabullenilen, çoğu zaman okul öncesi dönemde çocuklara utanç veren bir süreç olarak görülmektedir. Çocuklar bu süreçte değişik duygular yasamakta, çocuk öncelikle boşanma gerçeğini reddetme eğilimi göstererek, boşanma hiç gerçekleşmemiş gibi davranabilmektedir.
Boşanmayı oluşturan nedenleri belirleyerek bu nedenlere karsı öfke ve kızgınlık geliştirebilmekte, ardından çocuk, boşanan esler arasında uzlaştırıcı rolü oynayarak eski bir aradaki günlere dönme isteğini ortaya koyama girişimlerini sergileyebilmektedir. Bu isteğin karşılanmaması nedeniyle çocuk depresyon yasayabilmektedir. Bu sürecin son asması ise artık çocuğun boşanma gerçeğini ve sonuçlarını kabullenmesidir. Bu aşamada çocuk duygusal olarak rahatlamakta, anne-babası ile daha rahat bir etkileşim ve iletişim süreci içine girmektedir. Boşanmanın ardından her çocuk bu evreleri aynı sıra ile geçerek son evre olan kabul aşamasına gelemeyebilir. Bu aşamaların birinde kalabilirler. Bazen de bu aşamalarda geriye dönüşler yasayabilir. Bunların tümünün olağan durumlar olduğu unutulmamalıdır. Ya da her çocuk her evreyi yasayamayabilir. Bilindiği gibi her çocuk özgündür ve bu özellikleri nedeniyle de yasadıkları birbirinden farklıdır.
Cinsiyete göre çocukların boşanma olayından etkilenmeleri de değişiklik gösterir. Kız çocuklarının en çok etkilendiği yas beş-altı yas civarı olarak gösterilmektedir. Bu yas döneminde, kız çocuğunun babaya aşırı düşkünlük göstermesi ve boşanmadan dolayı babanın evden ayrılması çocuğu birçok psikolojik sorun yasamasına neden olur. Erkek çocuğun boşanmadan en çok etkilendiği yas ise ergenlik çağına rastlar. Bu dönem çocuğun, babası ile özdeşleşmesi ve paylaşımlarının çoğalması gereken bir dönem olduğu için, bu dönemde baba ile çocuğun ayrılması erkek çocuğunu olumsuz yönlerden etkiler.
Kız ve erkek çocuklar ebeveynlerinin ayrılığına su tepkileri verebilirler:
• Çocukta uyku bozuklukları,
• Gece korkuları,
• Gece ve gündüz altına kaçırma,
• Aşırı yemek yeme ve iştahsızlık,
• Psikolojik kökenli kekemelik,
• Tırnak yeme,
• Konuşmada tutukluk,
• İçe dönüklük,
• Ayrılığı inkâr,
• Tahripkârdık ve saldırganlık,
• Okula direnç,
• Dikkati toplamada güçlük,
• Ağlama ve öfke nöbetleri,
• Okul başarısında düşüş,
• Yalan söyleme,
• Psiko-somatik rahatsızlıklar(bas ve karın ağrıları, mide bulantıları).
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerinde yaş ve cinsiyetin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Boşanmanın yasa bağlı etkilerinde, içinde bulunulan gelişimsel dönemin özelliklerinin de belirleyici etkileri olabileceği düşünülebilir. Okul öncesi dönemde çocuklar, boşanma olayını tam olarak kavrayamazlar. Boşanmadan kendilerini sorumlu tutabilir ve suçluluk duyabilirler. Özellikle küçük çocuklar, boşanma ile babayı kaybetmeyi bir tutarlar. Babadan ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda güvensizlik, özsaygısını yitirme ve terk edilmişlik duyguları oluşmaktadır.
Okul çağında sosyal farkındalık ve kendi özelliklerini fark etme önemli ölçüde artmakta, bu yas grubundaki çocuklarda, anneleri ile birlikte iseler baba ile birlikte olamadığı için üzüntü duyma, ana-babayı suçlama, söz dinlememe, içe kapanma, altını ıslatma, derslerinde başarısız olma, arkadaşlarını kıskanma gibi sorunlar görülebilmektedir. Aynı zamanda değersizlik duygusu, depresyon, korku, kaygı, ebeveynlere öfke duyma, saldırgan davranışlar, toplumdan kaçınma, güvensizlik, aşırı hassasiyet, bas ve karın ağrısı, kusmagibi belirtiler görülmektedir. Okulda bir konu üzerinde odaklanmaları güçleşmekte, ailevi durumunu okulda daha fazla ilgi toplamak için kullanabilmektedir. Öfkesini çatışma yasadığı öğretmenlerine ve arkadaşlarına yöneltebilirler. Boşanmayla ilgili yasadıkları güçsüzlük duygusuna karsı, çevresiyle güç savaşına girebilirler ve ebeveynlerine karsı suçlayıcı şekilde davranabilirler. Bu yaş grubundaki çocuklar bu olumsuz duygulardan kurtulmak için “reddetme”ve “karşıt tepki verme”savunma mekanizmalarını kullanabilirler. Aynı zamanda bu çocuklar ebeveynlerini tekrar birleştirme çabası içine girebilirler.
Erkek çocukları, yasadıkları olumsuz duyguları doğrudan çevrelerine yansıtırken; kız çocuklarının, öfke duygularını daha örtük biçimde yansıttıkları görülmüştür. Ayrıca, boşanma, genellikle babanın evden ayrılmasıyla sonuçlandığı için, cinsiyete uygun model eksikliği yaratan bu olayın, erkek çocukların uyumunu olumsuz yönde daha fazla etkilediği, depresyon, karşı koyma ve dürtüsel hareket etme gibi belirtileri içine alan olumsuz davranışları daha fazla gösterdikleri belirtilmektedir.
Boşanmış anne baba çocukları, anne-babası boşanmamış çocuklara oranla daha fazla sosyal, akademik ve davranış problemleri yasamaktadırlar. Bununla birlikte, bu olumsuz etkilere neden olan faktörlerin sadece boşanma olmadığı; boşanma öncesi ve sonrasındaki yaşantılarında belirleyici etkileri olduğu söylenebilir. Ayrıca farklı gelişim dönemlerinde boşanmanın etkilerinde o döneme özgü gelişimsel özelliklerin ve ihtiyaçların da belirli bir rol oynadığı düşünülebilir.
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri her ne kadar açıklanmaya çalışılsa da boşanmanın etkileri konusunda genellemeler yapmanın mümkün olmadığı görülmektedir. Çünkü her boşanma olayı, kendine özgü, karmaşık ve çok yönlüdür. Bu süreçte çocuğun duygularını açığa çıkartmak için psikolojik destek alınması son derece faydalı olmaktadır.
Her çocuk için özellikle yaşamının ilk yıllarında anne-babasıyla olan ilişkisi çok önemlidir. Anne-babanın boşanması ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir. Çocuk açısından düşünülecek olursa, o güne kadar en fazla bağlı olduğu iki kişiye yani anne ve babasına, bundan sonra eşit olarak ulaşamayacak ve dünyası bir anlamda bölünecektir.
Eslerin boşanma olayından sonra gösterdikleri tepkilere benzer tepkiler çocuklarda da görülmektedir. Çocuklarda görülen bu tepkilerin aşamalarını şu şekilde sıralanmaktadır.
1. Boşanmayı kabul etmeyip inkâr etme
2. Boşanmayı yaratan nedenlere öfke duyma
3. Ebeveynleri birleştirme çabası içine girme
4. Depresyon ve çöküntü yasama
5. Boşanma durumunu kabul etme.
Çocuklar bu aşamalardan geçerken karmaşık ve yoğun birçok duyguyu aynı anda iç içe yaşayabilirler. Üzüntü, kaygı, öfke, gücenme, korku ve suçluluk bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca çocukların boşanmadan sonra stresli bir döneme girdikleri; bunun sonucunda da gelişimsel, duygusal ve davranışsal gerilik gösterdikleri gözlemlenmiştir.
Boşanmanın etkilerine çocuk yönünden bakıldığında; üç temel sorun ortaya çıkmaktadır:
Bunlardan birincisi, boşanmanın çocuğun günlük yaşamına getirdiği etkilerdir. Çocuğun çevresinin zenginliği ve anne-babasıyla ilişkisinin niteliği çocuğun yetişme tarzını etkilemektedir. Çocuğun aile ortamı, boşanma sonucunda önemli değişikliklerle karşı karşıya kalabilmekte, çocuğun ebeveynleri ile olan ilişkileri bozulabilmektedir. Çocuk iç dünyasında aile sorunlarına odaklandığı için konsantrasyon bozukluğu yaşayabilmekte, bu durum ise okul başarısında gerilemeye sebep olabilmektedir. Çocuk ile ilgili değerlendirmeler yapılırken bu değişikliklerin etkilerine bakılmalıdır.
İkinci sorun; çocuğun boşanma sürecinde kaç yasında olduğudur. Okul öncesi dönemde ve ergenlik çağında ortaya çıkan boşanma sürecinin olumsuz etkileri diğer yas gruplarına göre daha fazla olabilmektedir. Çünkü gelişimsel süreç içerisinde okul öncesi ve ergenlik dönemleri benmerkezciliğin en yüksek olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde yaşanan gelişimsel özelliklerden dolayı çocuk boşanmanın nedenini kendisinde arayabilir ve ebeveynlerinin boşanmasından daha fazla etkilenebilir.
Üçüncü sorun ise; boşanma durumunda çocuğun kimin yanında kalacağı olup, velayet ile ilgili verilecek karar boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerini doğrudan biçimlendirecektir.
Çocukların, anne ya da babasından ayrı kalması nedeniyle pek çok duygusal, kimi zaman ruhsal sorun yasadıkları görülmektedir. Huysuzluk, kendini yalnız hissetme, uyumsuzluk, hırçınlık, bir yere ait olamama, saldırganlık, sosyal gelişimlerinde gecikme bunlardan bazılarıdır.
Boşanma, çocuklar açısından zor kabullenilen, çoğu zaman okul öncesi dönemde çocuklara utanç veren bir süreç olarak görülmektedir. Çocuklar bu süreçte değişik duygular yasamakta, çocuk öncelikle boşanma gerçeğini reddetme eğilimi göstererek, boşanma hiç gerçekleşmemiş gibi davranabilmektedir.
Boşanmayı oluşturan nedenleri belirleyerek bu nedenlere karsı öfke ve kızgınlık geliştirebilmekte, ardından çocuk, boşanan esler arasında uzlaştırıcı rolü oynayarak eski bir aradaki günlere dönme isteğini ortaya koyama girişimlerini sergileyebilmektedir. Bu isteğin karşılanmaması nedeniyle çocuk depresyon yasayabilmektedir. Bu sürecin son asması ise artık çocuğun boşanma gerçeğini ve sonuçlarını kabullenmesidir. Bu aşamada çocuk duygusal olarak rahatlamakta, anne-babası ile daha rahat bir etkileşim ve iletişim süreci içine girmektedir. Boşanmanın ardından her çocuk bu evreleri aynı sıra ile geçerek son evre olan kabul aşamasına gelemeyebilir. Bu aşamaların birinde kalabilirler. Bazen de bu aşamalarda geriye dönüşler yasayabilir. Bunların tümünün olağan durumlar olduğu unutulmamalıdır. Ya da her çocuk her evreyi yasayamayabilir. Bilindiği gibi her çocuk özgündür ve bu özellikleri nedeniyle de yasadıkları birbirinden farklıdır.
Cinsiyete göre çocukların boşanma olayından etkilenmeleri de değişiklik gösterir. Kız çocuklarının en çok etkilendiği yas beş-altı yas civarı olarak gösterilmektedir. Bu yas döneminde, kız çocuğunun babaya aşırı düşkünlük göstermesi ve boşanmadan dolayı babanın evden ayrılması çocuğu birçok psikolojik sorun yasamasına neden olur. Erkek çocuğun boşanmadan en çok etkilendiği yas ise ergenlik çağına rastlar. Bu dönem çocuğun, babası ile özdeşleşmesi ve paylaşımlarının çoğalması gereken bir dönem olduğu için, bu dönemde baba ile çocuğun ayrılması erkek çocuğunu olumsuz yönlerden etkiler.
Kız ve erkek çocuklar ebeveynlerinin ayrılığına su tepkileri verebilirler:
• Çocukta uyku bozuklukları,
• Gece korkuları,
• Gece ve gündüz altına kaçırma,
• Aşırı yemek yeme ve iştahsızlık,
• Psikolojik kökenli kekemelik,
• Tırnak yeme,
• Konuşmada tutukluk,
• İçe dönüklük,
• Ayrılığı inkâr,
• Tahripkârdık ve saldırganlık,
• Okula direnç,
• Dikkati toplamada güçlük,
• Ağlama ve öfke nöbetleri,
• Okul başarısında düşüş,
• Yalan söyleme,
• Psiko-somatik rahatsızlıklar(bas ve karın ağrıları, mide bulantıları).
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerinde yaş ve cinsiyetin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Boşanmanın yasa bağlı etkilerinde, içinde bulunulan gelişimsel dönemin özelliklerinin de belirleyici etkileri olabileceği düşünülebilir. Okul öncesi dönemde çocuklar, boşanma olayını tam olarak kavrayamazlar. Boşanmadan kendilerini sorumlu tutabilir ve suçluluk duyabilirler. Özellikle küçük çocuklar, boşanma ile babayı kaybetmeyi bir tutarlar. Babadan ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda güvensizlik, özsaygısını yitirme ve terk edilmişlik duyguları oluşmaktadır.
Okul çağında sosyal farkındalık ve kendi özelliklerini fark etme önemli ölçüde artmakta, bu yas grubundaki çocuklarda, anneleri ile birlikte iseler baba ile birlikte olamadığı için üzüntü duyma, ana-babayı suçlama, söz dinlememe, içe kapanma, altını ıslatma, derslerinde başarısız olma, arkadaşlarını kıskanma gibi sorunlar görülebilmektedir. Aynı zamanda değersizlik duygusu, depresyon, korku, kaygı, ebeveynlere öfke duyma, saldırgan davranışlar, toplumdan kaçınma, güvensizlik, aşırı hassasiyet, bas ve karın ağrısı, kusmagibi belirtiler görülmektedir. Okulda bir konu üzerinde odaklanmaları güçleşmekte, ailevi durumunu okulda daha fazla ilgi toplamak için kullanabilmektedir. Öfkesini çatışma yasadığı öğretmenlerine ve arkadaşlarına yöneltebilirler. Boşanmayla ilgili yasadıkları güçsüzlük duygusuna karsı, çevresiyle güç savaşına girebilirler ve ebeveynlerine karsı suçlayıcı şekilde davranabilirler. Bu yaş grubundaki çocuklar bu olumsuz duygulardan kurtulmak için “reddetme”ve “karşıt tepki verme”savunma mekanizmalarını kullanabilirler. Aynı zamanda bu çocuklar ebeveynlerini tekrar birleştirme çabası içine girebilirler.
Erkek çocukları, yasadıkları olumsuz duyguları doğrudan çevrelerine yansıtırken; kız çocuklarının, öfke duygularını daha örtük biçimde yansıttıkları görülmüştür. Ayrıca, boşanma, genellikle babanın evden ayrılmasıyla sonuçlandığı için, cinsiyete uygun model eksikliği yaratan bu olayın, erkek çocukların uyumunu olumsuz yönde daha fazla etkilediği, depresyon, karşı koyma ve dürtüsel hareket etme gibi belirtileri içine alan olumsuz davranışları daha fazla gösterdikleri belirtilmektedir.
Boşanmış anne baba çocukları, anne-babası boşanmamış çocuklara oranla daha fazla sosyal, akademik ve davranış problemleri yasamaktadırlar. Bununla birlikte, bu olumsuz etkilere neden olan faktörlerin sadece boşanma olmadığı; boşanma öncesi ve sonrasındaki yaşantılarında belirleyici etkileri olduğu söylenebilir. Ayrıca farklı gelişim dönemlerinde boşanmanın etkilerinde o döneme özgü gelişimsel özelliklerin ve ihtiyaçların da belirli bir rol oynadığı düşünülebilir.
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri her ne kadar açıklanmaya çalışılsa da boşanmanın etkileri konusunda genellemeler yapmanın mümkün olmadığı görülmektedir. Çünkü her boşanma olayı, kendine özgü, karmaşık ve çok yönlüdür. Bu süreçte çocuğun duygularını açığa çıkartmak için psikolojik destek alınması son derece faydalı olmaktadır.