Omurgamız bizim dik durmamızı ve hareket edebilmemizi sağlayan kemiğimizdir. Omurgamız ‘omur (vertebra)’ ismi verilen kemiklerden oluşur. Omurlarımızın arasında da ‘disk’ ismi verilen dışı sert ve lifli içi peltemsi yumuşak husus ile dolu bir destek doku bulunur. Diskler, omurga üzerine binen yükü emerek süspansiyon vazifesi gören kemikler arasındaki yastıkçıklardır.
Omurlara (eğilme ve ağır kaldırma esnasında) gelen basıncı merkezden kenara akıllıca eşit ölçüde dağıtırlar. Birebir vakitte iki kemik dokunun birbirine temas etmesini engellerler. Diskler ve omurga eklemleri omurganın hareketli olmasını sağlarlar. Omurganın ortasından ‘omurilik’ ismi verilen hudut ağı makbul. Omurilikten çıkan, kollara ve bacaklara giden hudutlar, omurlar ve disklerin derhal yanından geçerler. Boynumuzda 7 belimizde 5 omur vardır.
Yaş ilerledikçe yahut travmalar sonrasında diskin dış kısmındaki daha sert olan yapıdaki küçük yırtıklardan içteki yumuşak olan kısım dışarı taşar. Taşan bu husus likit özelliğini kaybedip sertleşir. Damar ve sonlara bası yapmaya başlar. Hadisenin şiddetine nazaran omurlar arasında mahal alan disklerin likit içeriği boşalınca disklerin arasında olması gereken esnek kısım de ortadan kalkacağından bel ve boyun omurlarının esneme kabiliyeti zayıflar. Oluşan bu tabloya omurga kısmına nazaran "boyun yahut bel fıtığı" (servikal yahut lumbal disk hernisi) denir. Bu tablo bazen süratle seyreder ve hasta şiddetli ağrı duyar. Bazen daha yavaş ve sinsi ilerler. Hastalık sinsi ilerliyorsa ani bir hareket, öksürme, aksırma üzere olağan bir aksiyon bile ana tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir.
Bel ve boyun fıtığında klasik tıptaki yaklaşımlar şunlardır:
Cerrahi teşebbüs
Kollayıcı tedavi (İlaç tedavisi ile Fizik tedavi ve Rehabilitasyon)
Akupunktur; bel ve boyun fıtığı tedavisinde üçüncü bir sistem olarak tüm yerkürede saygın bir konum edinmiştir.
Boyun ve bel fıtıkların %97’si ameliyatlık değildir. Ameliyat gerektirmeyen hastalarda birden fazla hengam fizik tedavi, akupunktur ve ilaçlarla tedavi uygulanmaktadır.
Yerküre Sıhhat Örgütünün(WHO) bildirdiği akupunkturla tedavi edilebilen marazlar kümesinde boyun ve bel fıtığı taraf almaktadır.
En önemli fıtık nedenleri olarak; hareketsiz bir iş ve hayat usulü, oturarak iş yapmak, şişmanlık, spora ısınmadan başlamak, gerilim içinde yaşamak, yanlış duruş ve oturuşlar, ağır kaldırma esnasında yanlış eğilme hareketleri, uzun vadeli motorlu araç kullanmak, boynu uzun mühlet hareketsiz tutarak bir noktaya bakmak, uzun uzunluklu olmak, ziyade kilolu olmak, sık topuklu ayakkabı giymek, ziyade gerilimli olmak, kuvvetli ıkınma yahut öksürük, bilgisayar ve TV önünde uzun mühlet oturmak, egzersiz yapmamak ve soğuk klimaların olduğu ortamda bulunmak sayılabilir. Boyun fıtığında ailesel faktörler de değerlidir. Kişinin ailesinde boyun fıtığı varsa kendisinde de ortaya çıkma bahtı artmaktadır. Uzunluğuna alınan darbeler ve geçirilmiş kazalar da boyun fıtığına yol açabilir.
Boyun fıtığı, meslek marazı olarak da önümüze çıkmaktadır. Hane hizmetlerinde çalışan hatunlarda, şoförlerde, telefon operatörlerinde, matkap üzere titreşimli cihaz kullananlarda, bankacılarda ve uzun müddet bilgisayar ile çalışması gereken mesleklerde boyun fıtığı sık görülmektedir.
Üretken yaş kabul edilen 30-50 yaş arası görülme orantısı yüksektir.
Bel fıtığı üst teneffüs yolu illetlerinden sonra iş gücü kaybı nedenlerinden 2. Sıradadır.
Boyun fıtığının bulguları:
Baş dönmesi, baş ağrısı
Boyun, sırt, kol, omuz ağrısı,
Kollarda uyuşma ve his kaybı,
Kollarda karıncalanma,
Kollarda güç kaybı,
Kollarda his kaybı,
Sabah yorgunluğu, gün içinde çabuk yorulma,
Gaz ve şişkinlik hali
Halsizlik, sonluluk hali,
Sık sık düşüp çıkan tansiyon,
Kulakta çınlama ve uğultu
Bel fıtığının bulguları:
Belde ve / yahut bacaklarda dayanılmaz ağrılar vardır. Ağrı oturmak, dolaşmak, öksürmek, gülmek ve hapşırmakla artar. Yatınca azalır.
Siyatik ağrısı diye isimlendirilen, uyluğa, dize, bacak ve topuğa, ayak parmaklarına yayılan ağrı,
Hareketlerde kısıtlılık,
Topallayarak yürümek
Bacaklarda uyuşmalar,
Kuvvet kaybı
Bacakta incelme
AKUPUNKTUR İLE BEL FITIĞI TEDAVİSİ
Akupunktur, vücudu bir bütün olarak tedavi eder ve yeniler. Vücuttaki bütün hücrelerde tamir, bakım ve onarım faaliyetini başlatır.
Vücuttaki tüm bağ dokularını kuvvetlendirir. Dokuların kanlanmasına sebep olur.
Akupunktur tedavisi hiçbir yan tesirinin olmayışı, kolay uygulanabilmesi, hastanın vücuduna kimyasal tesirli hususların girmeyişi, uzun vadeli tedavinin risklerinin olmaması, tesirlerinin süratli ve kalıcı olması üzere özelliklerinden ötürü bu sorunu yaşayan hastalarda rahatlıkla uygulanabilir.
Akupunktur tedavisi, ilaç tedavisindeki yan tesirleri ve cerrahi tedavilerdeki riskleri içermez.
Akupunkturun, yalnızca ağrıyı gidermeğe yönelik semptomatik bir tedavi biçimi olarak düşünülmemesi gerekir. Yapılan süreç; ağrıyı oluşturan sebebi tedavi etmektir. Başlangıç seviyesindeki fıtıklarda hastanın şikayetini külliyen düzeltebileceği üzere, ameliyat gereken hastalara da hem ağrı tedavisinde hem de ameliyattan sonraki güzelleşme devrinde muvaffakiyet ile uygulanır.
Akupunktur tedavi sürecinde hasta alışılagelmiş ömrüne devam edebilir. Kesin yatak istirahatine muhtaçlık göstermez. Böylelikle iş gücü kaybı önlenir.
İnsan vücudu, birçok biyokimyasal maddeyi üreten bir ilaç fabrikasına benzetilebilir. Ağızdan vücuda giren besinleri birçok süreçten geçirerek çoğaltır, depo eder ve gerektiğinde salgılar. İşte vücutta bulunan bu doğal ilaçlar akupunktur yolu ile vücudun gereksinim duyduğu kadar ve yan tesir içermeden vücuda salgılatılır. Bununla birlikte ağızdan alınan yapay ilaçlarda, vücuda gerekli olan dozu ayarlamak kolay değildir. Başkaca bu ilaçların yan tesirleri bazen vücudun farklı organ ve sistemlerine zarar verebilir. Örneğin; hastanın bel ağrısını geçirelim derken ilaçlar neticesinde -hiç istemediğimiz halde- midesine zarar verebiliriz. Kısaca vücuttaki o hassas dengeyi bozabiliriz. Akupunktur ise tam bilakis istikrarları kurar.
Akupunkturun fıtık tedavisindeki tesirleri:
1. Ağrıyı Keser: Akupunktur vücudumuzda bulunan ağrı kesicileri harekete geçirir. Endorfin vücuda has çok güçlü bir ağrı kesicidir. Sonunda hasta tedavi başlangıcı ile birlikte ağrı kesicileri kullanmaktan kurtulur. Tahminen birinci günlerde akupunktur tedavisi ile birlikte kullanmaya devam etse bile tedavi ilerledikçe ağrı kesicileri almayı bırakacaktır.
2. Kasları Gevşetir: Akupunktur vücudumuzda bulunan kas gevşetici hususları harekete geçirir. Kulak kepçesinde bulunan temsili Valiyum noktasına akupunktur iğnesini batırarak GABA’yı harekete geçirir. GABA (Gama-amino-butirik-asid) vücudun çok güçlü kas gevşeticisi olduğu için, hasta kas gevşetici ilaçları kullanmadan, akupunktur tedavisiyle boyun ve bel yerinde oluşan kas spazmından kurtulabilir. Kaslardaki spazm çözüldükçe rahatlama artacaktır.
3. Ödemi çözer: Akupunktur vücudumuzda bulunan ödem çözücü unsurları harekete geçirir. Kulak kepçesinde bulunan temsili böbrek üstü bezi noktasına akupunktur yaptığımızda vücudun kortizonu salgılanır. Kortizon hormonun ödem çözücü tesiri vardır. Kortizon bel nahiyesinde oluşan ödemi dağıtarak, nahiyeyi rahatlatır ve ödeme bağlı damar ve hadlere yapılan ağırlık ortadan kalkabilir. Bu sayede varsa kol ve bacaklara vuran ağrıda azalma olacaktır.
4. Ruhsal Rahatlık Sağlar: Akupunktur vücudun sakinleştirici hususlarını harekete geçirir. Akupunktur vücudun Serotonin ve Endorfin seviyesini artırarak tedavi sırasında insana huzur verir ve rahatlama sağlar. Akupunktur limbik sistemin çalışmasını dengeleyerek kişinin gerilime karşı yansısını değiştirir, bünyeyi gerilime karşı daha dayanıklı kılar ve kişinin tasa ve korkuları ortadan kaldırabilir. Ayrıyeten akupunktur pratiği ile vücut ruhsal açıdan da rahatlar. Bel yahut boyun fıtığının tesiri ile ruhsal açıdan çökmüş olan hastaya büyük bir rahatlama tesiri verir. Günden güne vücudun zindeliği artar. Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik, gerilim üzere durumları ortadan kaldırır.
5. Fıtığı Onarır: Bölgesel olarak kan dolaşımı artar ve tamir mekanizması işlemeye başlar. Diski oluşturan yapılardaki dejenerasyon (bozulma) durur ve bu yapısal elemanlar yenilenmeye başlar.
Seanslar ilerledikçe oradaki yapısal bozuklukta akupunktur tedavisi sayesinde düzelir.
6. Kasları Kuvvetlendirir: Omurga muhiti (paravertebral) kaslar kuvvetlenir, duruş (postur) düzelir. Yana eğik yahut kambur duran hasta dikleşir. Bu kasların kuvvetlenmesi tıpkı devirde fıtık materyalinin geçmişe dönmesine de yardımcı olur.
Tedaviyi hızlandırmak maksadı ile elektroakupunktur ve lazer akupunktur tedavisi de eklenebilir. Elektroakupunktur tedavisinde vücuda takılan iğnelere elektrik akımı verilir. Bu çoklukla tedavinin başında yapılan bir pratiktir. Ağrının daha çabuk geçmesini sağlayarak hastayı süratli bir halde rahatlatan bir tedavidir. Lazer akupunkturu ise iğne fobisi olanlara uygulanan bir tedavidir.
Kimi ağrılarda birinci seansta rahatlama başlar. Kronik ve uzun vadeli ağrılarda ekseriyetle 4–5 seans ahir yanıt alınmaya başlar.
Akupunktur tedavisi çok ağrılı durumlarda her gün uygulanabilir. Fakat ekseriyetle uygulanan tedavi prosedürü haftada 2-3 defa uygulanması halindedir. Seanslar 20-30 dakika arası sürmektedir. Yekun 15-20 seans uygulanmaktadır. Kişinin şikayetleri külliyen geçene dek tedavi uygulanır.
Omurlara (eğilme ve ağır kaldırma esnasında) gelen basıncı merkezden kenara akıllıca eşit ölçüde dağıtırlar. Birebir vakitte iki kemik dokunun birbirine temas etmesini engellerler. Diskler ve omurga eklemleri omurganın hareketli olmasını sağlarlar. Omurganın ortasından ‘omurilik’ ismi verilen hudut ağı makbul. Omurilikten çıkan, kollara ve bacaklara giden hudutlar, omurlar ve disklerin derhal yanından geçerler. Boynumuzda 7 belimizde 5 omur vardır.
Yaş ilerledikçe yahut travmalar sonrasında diskin dış kısmındaki daha sert olan yapıdaki küçük yırtıklardan içteki yumuşak olan kısım dışarı taşar. Taşan bu husus likit özelliğini kaybedip sertleşir. Damar ve sonlara bası yapmaya başlar. Hadisenin şiddetine nazaran omurlar arasında mahal alan disklerin likit içeriği boşalınca disklerin arasında olması gereken esnek kısım de ortadan kalkacağından bel ve boyun omurlarının esneme kabiliyeti zayıflar. Oluşan bu tabloya omurga kısmına nazaran "boyun yahut bel fıtığı" (servikal yahut lumbal disk hernisi) denir. Bu tablo bazen süratle seyreder ve hasta şiddetli ağrı duyar. Bazen daha yavaş ve sinsi ilerler. Hastalık sinsi ilerliyorsa ani bir hareket, öksürme, aksırma üzere olağan bir aksiyon bile ana tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir.
Bel ve boyun fıtığında klasik tıptaki yaklaşımlar şunlardır:
Cerrahi teşebbüs
Kollayıcı tedavi (İlaç tedavisi ile Fizik tedavi ve Rehabilitasyon)
Akupunktur; bel ve boyun fıtığı tedavisinde üçüncü bir sistem olarak tüm yerkürede saygın bir konum edinmiştir.
Boyun ve bel fıtıkların %97’si ameliyatlık değildir. Ameliyat gerektirmeyen hastalarda birden fazla hengam fizik tedavi, akupunktur ve ilaçlarla tedavi uygulanmaktadır.
Yerküre Sıhhat Örgütünün(WHO) bildirdiği akupunkturla tedavi edilebilen marazlar kümesinde boyun ve bel fıtığı taraf almaktadır.
En önemli fıtık nedenleri olarak; hareketsiz bir iş ve hayat usulü, oturarak iş yapmak, şişmanlık, spora ısınmadan başlamak, gerilim içinde yaşamak, yanlış duruş ve oturuşlar, ağır kaldırma esnasında yanlış eğilme hareketleri, uzun vadeli motorlu araç kullanmak, boynu uzun mühlet hareketsiz tutarak bir noktaya bakmak, uzun uzunluklu olmak, ziyade kilolu olmak, sık topuklu ayakkabı giymek, ziyade gerilimli olmak, kuvvetli ıkınma yahut öksürük, bilgisayar ve TV önünde uzun mühlet oturmak, egzersiz yapmamak ve soğuk klimaların olduğu ortamda bulunmak sayılabilir. Boyun fıtığında ailesel faktörler de değerlidir. Kişinin ailesinde boyun fıtığı varsa kendisinde de ortaya çıkma bahtı artmaktadır. Uzunluğuna alınan darbeler ve geçirilmiş kazalar da boyun fıtığına yol açabilir.
Boyun fıtığı, meslek marazı olarak da önümüze çıkmaktadır. Hane hizmetlerinde çalışan hatunlarda, şoförlerde, telefon operatörlerinde, matkap üzere titreşimli cihaz kullananlarda, bankacılarda ve uzun müddet bilgisayar ile çalışması gereken mesleklerde boyun fıtığı sık görülmektedir.
Üretken yaş kabul edilen 30-50 yaş arası görülme orantısı yüksektir.
Bel fıtığı üst teneffüs yolu illetlerinden sonra iş gücü kaybı nedenlerinden 2. Sıradadır.
Boyun fıtığının bulguları:
Baş dönmesi, baş ağrısı
Boyun, sırt, kol, omuz ağrısı,
Kollarda uyuşma ve his kaybı,
Kollarda karıncalanma,
Kollarda güç kaybı,
Kollarda his kaybı,
Sabah yorgunluğu, gün içinde çabuk yorulma,
Gaz ve şişkinlik hali
Halsizlik, sonluluk hali,
Sık sık düşüp çıkan tansiyon,
Kulakta çınlama ve uğultu
Bel fıtığının bulguları:
Belde ve / yahut bacaklarda dayanılmaz ağrılar vardır. Ağrı oturmak, dolaşmak, öksürmek, gülmek ve hapşırmakla artar. Yatınca azalır.
Siyatik ağrısı diye isimlendirilen, uyluğa, dize, bacak ve topuğa, ayak parmaklarına yayılan ağrı,
Hareketlerde kısıtlılık,
Topallayarak yürümek
Bacaklarda uyuşmalar,
Kuvvet kaybı
Bacakta incelme
AKUPUNKTUR İLE BEL FITIĞI TEDAVİSİ
Akupunktur, vücudu bir bütün olarak tedavi eder ve yeniler. Vücuttaki bütün hücrelerde tamir, bakım ve onarım faaliyetini başlatır.
Vücuttaki tüm bağ dokularını kuvvetlendirir. Dokuların kanlanmasına sebep olur.
Akupunktur tedavisi hiçbir yan tesirinin olmayışı, kolay uygulanabilmesi, hastanın vücuduna kimyasal tesirli hususların girmeyişi, uzun vadeli tedavinin risklerinin olmaması, tesirlerinin süratli ve kalıcı olması üzere özelliklerinden ötürü bu sorunu yaşayan hastalarda rahatlıkla uygulanabilir.
Akupunktur tedavisi, ilaç tedavisindeki yan tesirleri ve cerrahi tedavilerdeki riskleri içermez.
Akupunkturun, yalnızca ağrıyı gidermeğe yönelik semptomatik bir tedavi biçimi olarak düşünülmemesi gerekir. Yapılan süreç; ağrıyı oluşturan sebebi tedavi etmektir. Başlangıç seviyesindeki fıtıklarda hastanın şikayetini külliyen düzeltebileceği üzere, ameliyat gereken hastalara da hem ağrı tedavisinde hem de ameliyattan sonraki güzelleşme devrinde muvaffakiyet ile uygulanır.
Akupunktur tedavi sürecinde hasta alışılagelmiş ömrüne devam edebilir. Kesin yatak istirahatine muhtaçlık göstermez. Böylelikle iş gücü kaybı önlenir.
İnsan vücudu, birçok biyokimyasal maddeyi üreten bir ilaç fabrikasına benzetilebilir. Ağızdan vücuda giren besinleri birçok süreçten geçirerek çoğaltır, depo eder ve gerektiğinde salgılar. İşte vücutta bulunan bu doğal ilaçlar akupunktur yolu ile vücudun gereksinim duyduğu kadar ve yan tesir içermeden vücuda salgılatılır. Bununla birlikte ağızdan alınan yapay ilaçlarda, vücuda gerekli olan dozu ayarlamak kolay değildir. Başkaca bu ilaçların yan tesirleri bazen vücudun farklı organ ve sistemlerine zarar verebilir. Örneğin; hastanın bel ağrısını geçirelim derken ilaçlar neticesinde -hiç istemediğimiz halde- midesine zarar verebiliriz. Kısaca vücuttaki o hassas dengeyi bozabiliriz. Akupunktur ise tam bilakis istikrarları kurar.
Akupunkturun fıtık tedavisindeki tesirleri:
1. Ağrıyı Keser: Akupunktur vücudumuzda bulunan ağrı kesicileri harekete geçirir. Endorfin vücuda has çok güçlü bir ağrı kesicidir. Sonunda hasta tedavi başlangıcı ile birlikte ağrı kesicileri kullanmaktan kurtulur. Tahminen birinci günlerde akupunktur tedavisi ile birlikte kullanmaya devam etse bile tedavi ilerledikçe ağrı kesicileri almayı bırakacaktır.
2. Kasları Gevşetir: Akupunktur vücudumuzda bulunan kas gevşetici hususları harekete geçirir. Kulak kepçesinde bulunan temsili Valiyum noktasına akupunktur iğnesini batırarak GABA’yı harekete geçirir. GABA (Gama-amino-butirik-asid) vücudun çok güçlü kas gevşeticisi olduğu için, hasta kas gevşetici ilaçları kullanmadan, akupunktur tedavisiyle boyun ve bel yerinde oluşan kas spazmından kurtulabilir. Kaslardaki spazm çözüldükçe rahatlama artacaktır.
3. Ödemi çözer: Akupunktur vücudumuzda bulunan ödem çözücü unsurları harekete geçirir. Kulak kepçesinde bulunan temsili böbrek üstü bezi noktasına akupunktur yaptığımızda vücudun kortizonu salgılanır. Kortizon hormonun ödem çözücü tesiri vardır. Kortizon bel nahiyesinde oluşan ödemi dağıtarak, nahiyeyi rahatlatır ve ödeme bağlı damar ve hadlere yapılan ağırlık ortadan kalkabilir. Bu sayede varsa kol ve bacaklara vuran ağrıda azalma olacaktır.
4. Ruhsal Rahatlık Sağlar: Akupunktur vücudun sakinleştirici hususlarını harekete geçirir. Akupunktur vücudun Serotonin ve Endorfin seviyesini artırarak tedavi sırasında insana huzur verir ve rahatlama sağlar. Akupunktur limbik sistemin çalışmasını dengeleyerek kişinin gerilime karşı yansısını değiştirir, bünyeyi gerilime karşı daha dayanıklı kılar ve kişinin tasa ve korkuları ortadan kaldırabilir. Ayrıyeten akupunktur pratiği ile vücut ruhsal açıdan da rahatlar. Bel yahut boyun fıtığının tesiri ile ruhsal açıdan çökmüş olan hastaya büyük bir rahatlama tesiri verir. Günden güne vücudun zindeliği artar. Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik, gerilim üzere durumları ortadan kaldırır.
5. Fıtığı Onarır: Bölgesel olarak kan dolaşımı artar ve tamir mekanizması işlemeye başlar. Diski oluşturan yapılardaki dejenerasyon (bozulma) durur ve bu yapısal elemanlar yenilenmeye başlar.
Seanslar ilerledikçe oradaki yapısal bozuklukta akupunktur tedavisi sayesinde düzelir.
6. Kasları Kuvvetlendirir: Omurga muhiti (paravertebral) kaslar kuvvetlenir, duruş (postur) düzelir. Yana eğik yahut kambur duran hasta dikleşir. Bu kasların kuvvetlenmesi tıpkı devirde fıtık materyalinin geçmişe dönmesine de yardımcı olur.
Tedaviyi hızlandırmak maksadı ile elektroakupunktur ve lazer akupunktur tedavisi de eklenebilir. Elektroakupunktur tedavisinde vücuda takılan iğnelere elektrik akımı verilir. Bu çoklukla tedavinin başında yapılan bir pratiktir. Ağrının daha çabuk geçmesini sağlayarak hastayı süratli bir halde rahatlatan bir tedavidir. Lazer akupunkturu ise iğne fobisi olanlara uygulanan bir tedavidir.
Kimi ağrılarda birinci seansta rahatlama başlar. Kronik ve uzun vadeli ağrılarda ekseriyetle 4–5 seans ahir yanıt alınmaya başlar.
Akupunktur tedavisi çok ağrılı durumlarda her gün uygulanabilir. Fakat ekseriyetle uygulanan tedavi prosedürü haftada 2-3 defa uygulanması halindedir. Seanslar 20-30 dakika arası sürmektedir. Yekun 15-20 seans uygulanmaktadır. Kişinin şikayetleri külliyen geçene dek tedavi uygulanır.
