canakkale savaşı ilginc olaylar,canakkale savaşı ile ilgili ilginc hikayeler,canakkale savaşında yaşanmış ilginc olaylar
Canakkale'de Askerleri orten bulutlar
Canakkale savaşının en cok konuşulan ve Allah'ın (cc) bizlere yardımını acıkca ortaya koyan onemli bir olay bulutların namaz kılan askerlerimizi ortmesidir
Savaşın başlamasından bitimine kadar meydana gelen bircok olay nedeniyle yabancılar dahi bunu tasdik etmiştir 1915 yılının Temmuz ayı ile Ağustos ayları arası Ramazan?dır ve Mehmetcik oruclarını aksatmadan tutmuş, mucadelesine devam etmiştir Bayram yaklaşırken akıllara şu soru gelir ? Acaba bayram namazı nasıl kılınacak? Toplu halde kılınan bir namaz savaş durumunda uygun olacak mı? Acaba kılamayacak mıyız?
Butun bu endişeleri yaşayan bir gazimiz neticeyi şoyle anlatıyor:
“Gelibolu ’da oturmakta idim Canakkale ’de 9 Tumen teşekkul edince gonullu olarak kıtaya kaydoldum Savaş ilerledikce din gorevlilerinin yerleri de belirsiz olmuştu Bizim gibi gencler o zaman 28 yaşındaydım savaşın icinde gorev yaparken yaşlılar Sargıyeri ve hastanelerde gorev ifa ediyorlardı Ben Seddulbahir Cephesi ’nden savaş bitinceye kadar hic ayrılmadım Miladi 1915 yılında Ramazan 13 Temmuz Salı gunu başlamış 11 Ağustos Carşamba gunu bitiyordu Arife gunu idi cephe kumandanı
Vehip Paşa beni cağırdı
“Hafız askerin bir talebi var Yarın Ramazan Bayramı sabahleyin hep beraber bayram namazı kılmak istiyorlar Eratın toplu bir halde bulunmaları tehlikeli ve duşman icin bulunmaz bir fırsattır Tekliflerini kabul etmedim Sen de munasip
bir lisan ile anlatırsın! dedi
Paşanın yanından ayrılmıştım ki zamanın ulularından gozu gonlu Hak adına bağlanmış arif zarif bir zat cıktı karşıma Bilgide kimse onunla yarışamazdı Develer yuku okumuştu Sohbette onu dinleyenler yangın icinde olsalar sohbetini bırakıp ateşten kacamazlardı Bu zat o gun orada idi
Bana dedi ki: “Sakın ola ki erata bir şey soyleme gun ola hayır ola! Allah ne derse o olur!
12 Ağustos 1915 Perşembe gunu Ramazan Bayramı ’nın sabahı erken kalktım Musluman Turk askerleri bayram namazını mutlaka eda edeceklerdi Aynı gole dokulen sular gibi; Allah sevgisinde birleşen yuzlerce asker de ayakta idi Hak katında birlikte secdeye varacaklardı Hep beraber başımızı goğe kaldırdık; hevenk hevenk beyaz bulutlar gorundu Biraz sonra da bu bulutlar yere coktu Herkes “Allahu Ekber! deyip yuzlerini toprağa surdu Hepimizin icinde ince bir huzur ciceklenmiş ve Yuce Allah bizi bulutlar arasında gorunmez hale getirmişti Bu ulu kişi askerin karşısında baş kesti; sonra o derin o tatlı ve yanık sesiyle Hazreti Kur ’an ’dan “Fetih SUresi ’nin 1 ’den 9 ayetine kadar okudu Sonra iki rekat bayram namazı eda edildi Namaz bitiminde yuzlerce asker hep birden “La ilahe İllallah Muhammedun ResUlullah sozlerini devamlı tekrarlıyorlardı Askerin betleri benizleri kul gibi olmuş kimsenin yureğinde dur durak kalmamıştı Bu duruma taş olsa dayanamazdı Gorenler mi soyleyenler mi dayanacak? “Allah! Allah! diyen kendinden geciyor sanki birlikte goklerde ucmak istiyorlardı Allah ile bir butun olmanın ilahi ahengi icinde varlıklarından benliklerinden soyunmuşlar kendilerinden gecmişlerdi
Zığındere ’nin susuz yatağında bir alcalıp bir yukselen ‘ ’La ilahe İllallah sesleri insanın kalbini kah varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor kah yokluğun takat getirilmez guzelliğinde dinlendiriyordu Hak ’tan başka Hak yoktu Tekrarlanan hep buydu Sonra kısa bir sessizlik oldu ve arkasından duşman siperlerinden yukselen “Allahu Ekber Allahu Ekber! sesleri bir uğultu şeklinde bize kadar perde perde geldi
Daha sonraki gunlerde oğrendik ki İngiliz somurgesinin Musluman askerleri; Musluman Turk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp cepheden uzaklaştırılmışlardı
12 Ağustos 1915 tarihinden sonra Seddulbahir cephesinde durum oldukca sakinleşirken Anafartalar cephesinde ise; kan govdeyi goturmekteydi Evladım bu bulutları yere indirip sis halinde bize gosterilmesi ancak Hazreti Allah ’ın emriyle dort buyuk melekten biri olan Mikail Aleyhisselam tarafından yerine getirilmiştir Bu olay Ulu Allah ’ın (cc) buyuk bir mucizesidir (Mİhsan Genccan C S ve Menkıbeler İst1998 s 75)
Kore ’de de bulutlar askerlerimizi ortmuştu
Kore Savaşı ’nın efsane isimlerinden Albay Celal Dora 1951 ’de yaşanan bayram namazı hadisesini şoyle anlatıyor:
“6 Temmuz 1951 gunu Ramazan Bayramı ’nın birinci gunu idi Bayram namazını ihtiyat bolgesinin ortasında ve etrafı yuksek kavak ağacları ile cevrili zumrut gibi yemyeşil buyuk cayırlıkta butun tugayca toplu olarak kılmamızı kararlaştırdıktan sonra icimde bir urperti hissetmiştim
Beş bin kişi namazda iken maazallah duşmanın bir ucak filosunun taarruzuna uğradığımız takdirde ne buyuk bir felakete uğrayacağımızı gozumun onune getiriyor ve bir turlu gonlum razı olmuyordu General Tahsin Yazıcı ’ya taburların kendi bolgelerinde ve ayrı ayrı namazlarını kılmalarını teklif ettimse de imam adedinin azlığı yuzunden imkan gorulmemişti
O sabah hava cok acık ve berraktı En kucuk bir parca bulut dahi yoktu Birlikler cayırlık bolgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da cayırlık uzerine cokmeye başlamıştı Cemaat coğaldıkca bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi gorunmez bir hal almıştı
Bir hikmeti ilahi bu sis tabakası yalnız kavaklık bolgenin dışında inhisar etmiş ve bu bolgenin dışında kalan sahada sisten hicbir emare gorulmemişti Cenabı Hakk ’ın Turk birliğini koruduğunun en buyuk nişanesi olan bu sis tabakası icinde namazımızı kıldıktan duasını yaptıktan ve bunu muteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bolgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu(Bkz: Celal Dora Kore Savaşı ’nda Turkler 19501951 İstanbul 1963)
Duşmanın meşhur Golyat adlı zırhlısının batırılması olayında da ortalığı bir anda kaplayan sis Osmanlı askerlerinin cok işine yaramıştı Haince saldırılar planlayan Golyat bu şekilde teslim alınabilmişti Golyat ’in batırılması karşısında da General Hamilton husranla şu satırları yazmıştı: “Dun geceki kesif sis sırasında bir Turk torpidobotu Canakkale Boğaz ’ından sızıp Golyat zırhlısını torpidoladı Duşman madalyayı hak etti Kahrolsunlar!
Sadece bulut olayları değildi meydana gelenler İngilizler yon bulmak icin kullandıkları pusulalarında bile zaman zaman akıl almaz oynamalar goruyor ve ne yapacaklarını şaşırıyorlardı Orneğin John Hargrave adlı İngiliz subayının verdiği raporda elindeki pusulanın sık sık yon değiştirdiği ve aynı anda bircok yeri kuzey olarak gosterdiği yazılıdır Uc Anzak istihkam askerinin yemin ederek ve Anzak Sahra Birliği ’ndeki diğer 19 arkadaşlarını da şahit gostererek anlattıkları “Duşman yutan bulut hadisesi şu şekildedir: 267 kişilik Norfolk Kraliyet Taburu Alcıtepe ’den bir onceki tepe olan 60 tepeye doğru rahat bir şekilde ilerler Havada soluk renkli bulutlar vardır Bu bulutlar saatte 6 veya 8 km hızla esen ruzgara rağmen sabit bir şekilde durmaktadırlar Bunlardan yaklaşık 250 m uzunluğunda 60 ’ar metre eninde ve 60 m yuksekliğinde olan bir bulut tepeyi kaplamıştır Norfork Kraliyet alayının subayları ve askerleri bulutun icine girmeye başlarlar Son asker de girince bulut yukunu almış bir ucak gibi havalanmaya başlar Havadaki diğer soluk renkli bulutlarla birleşerek kuzeye yani Trakya tarafıa doğru gider Savaş sonrasında bu 267 kişilik alayın bir tek ferdine bile ne oluler arasında ne de esirler arasında rastlanamamıştır
Canakkale'de Askerleri orten bulutlar
Canakkale savaşının en cok konuşulan ve Allah'ın (cc) bizlere yardımını acıkca ortaya koyan onemli bir olay bulutların namaz kılan askerlerimizi ortmesidir
Savaşın başlamasından bitimine kadar meydana gelen bircok olay nedeniyle yabancılar dahi bunu tasdik etmiştir 1915 yılının Temmuz ayı ile Ağustos ayları arası Ramazan?dır ve Mehmetcik oruclarını aksatmadan tutmuş, mucadelesine devam etmiştir Bayram yaklaşırken akıllara şu soru gelir ? Acaba bayram namazı nasıl kılınacak? Toplu halde kılınan bir namaz savaş durumunda uygun olacak mı? Acaba kılamayacak mıyız?
Butun bu endişeleri yaşayan bir gazimiz neticeyi şoyle anlatıyor:
“Gelibolu ’da oturmakta idim Canakkale ’de 9 Tumen teşekkul edince gonullu olarak kıtaya kaydoldum Savaş ilerledikce din gorevlilerinin yerleri de belirsiz olmuştu Bizim gibi gencler o zaman 28 yaşındaydım savaşın icinde gorev yaparken yaşlılar Sargıyeri ve hastanelerde gorev ifa ediyorlardı Ben Seddulbahir Cephesi ’nden savaş bitinceye kadar hic ayrılmadım Miladi 1915 yılında Ramazan 13 Temmuz Salı gunu başlamış 11 Ağustos Carşamba gunu bitiyordu Arife gunu idi cephe kumandanı
Vehip Paşa beni cağırdı
“Hafız askerin bir talebi var Yarın Ramazan Bayramı sabahleyin hep beraber bayram namazı kılmak istiyorlar Eratın toplu bir halde bulunmaları tehlikeli ve duşman icin bulunmaz bir fırsattır Tekliflerini kabul etmedim Sen de munasip
bir lisan ile anlatırsın! dedi
Paşanın yanından ayrılmıştım ki zamanın ulularından gozu gonlu Hak adına bağlanmış arif zarif bir zat cıktı karşıma Bilgide kimse onunla yarışamazdı Develer yuku okumuştu Sohbette onu dinleyenler yangın icinde olsalar sohbetini bırakıp ateşten kacamazlardı Bu zat o gun orada idi
Bana dedi ki: “Sakın ola ki erata bir şey soyleme gun ola hayır ola! Allah ne derse o olur!
12 Ağustos 1915 Perşembe gunu Ramazan Bayramı ’nın sabahı erken kalktım Musluman Turk askerleri bayram namazını mutlaka eda edeceklerdi Aynı gole dokulen sular gibi; Allah sevgisinde birleşen yuzlerce asker de ayakta idi Hak katında birlikte secdeye varacaklardı Hep beraber başımızı goğe kaldırdık; hevenk hevenk beyaz bulutlar gorundu Biraz sonra da bu bulutlar yere coktu Herkes “Allahu Ekber! deyip yuzlerini toprağa surdu Hepimizin icinde ince bir huzur ciceklenmiş ve Yuce Allah bizi bulutlar arasında gorunmez hale getirmişti Bu ulu kişi askerin karşısında baş kesti; sonra o derin o tatlı ve yanık sesiyle Hazreti Kur ’an ’dan “Fetih SUresi ’nin 1 ’den 9 ayetine kadar okudu Sonra iki rekat bayram namazı eda edildi Namaz bitiminde yuzlerce asker hep birden “La ilahe İllallah Muhammedun ResUlullah sozlerini devamlı tekrarlıyorlardı Askerin betleri benizleri kul gibi olmuş kimsenin yureğinde dur durak kalmamıştı Bu duruma taş olsa dayanamazdı Gorenler mi soyleyenler mi dayanacak? “Allah! Allah! diyen kendinden geciyor sanki birlikte goklerde ucmak istiyorlardı Allah ile bir butun olmanın ilahi ahengi icinde varlıklarından benliklerinden soyunmuşlar kendilerinden gecmişlerdi
Zığındere ’nin susuz yatağında bir alcalıp bir yukselen ‘ ’La ilahe İllallah sesleri insanın kalbini kah varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor kah yokluğun takat getirilmez guzelliğinde dinlendiriyordu Hak ’tan başka Hak yoktu Tekrarlanan hep buydu Sonra kısa bir sessizlik oldu ve arkasından duşman siperlerinden yukselen “Allahu Ekber Allahu Ekber! sesleri bir uğultu şeklinde bize kadar perde perde geldi
Daha sonraki gunlerde oğrendik ki İngiliz somurgesinin Musluman askerleri; Musluman Turk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp cepheden uzaklaştırılmışlardı
12 Ağustos 1915 tarihinden sonra Seddulbahir cephesinde durum oldukca sakinleşirken Anafartalar cephesinde ise; kan govdeyi goturmekteydi Evladım bu bulutları yere indirip sis halinde bize gosterilmesi ancak Hazreti Allah ’ın emriyle dort buyuk melekten biri olan Mikail Aleyhisselam tarafından yerine getirilmiştir Bu olay Ulu Allah ’ın (cc) buyuk bir mucizesidir (Mİhsan Genccan C S ve Menkıbeler İst1998 s 75)
Kore ’de de bulutlar askerlerimizi ortmuştu
Kore Savaşı ’nın efsane isimlerinden Albay Celal Dora 1951 ’de yaşanan bayram namazı hadisesini şoyle anlatıyor:
“6 Temmuz 1951 gunu Ramazan Bayramı ’nın birinci gunu idi Bayram namazını ihtiyat bolgesinin ortasında ve etrafı yuksek kavak ağacları ile cevrili zumrut gibi yemyeşil buyuk cayırlıkta butun tugayca toplu olarak kılmamızı kararlaştırdıktan sonra icimde bir urperti hissetmiştim
Beş bin kişi namazda iken maazallah duşmanın bir ucak filosunun taarruzuna uğradığımız takdirde ne buyuk bir felakete uğrayacağımızı gozumun onune getiriyor ve bir turlu gonlum razı olmuyordu General Tahsin Yazıcı ’ya taburların kendi bolgelerinde ve ayrı ayrı namazlarını kılmalarını teklif ettimse de imam adedinin azlığı yuzunden imkan gorulmemişti
O sabah hava cok acık ve berraktı En kucuk bir parca bulut dahi yoktu Birlikler cayırlık bolgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da cayırlık uzerine cokmeye başlamıştı Cemaat coğaldıkca bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi gorunmez bir hal almıştı
Bir hikmeti ilahi bu sis tabakası yalnız kavaklık bolgenin dışında inhisar etmiş ve bu bolgenin dışında kalan sahada sisten hicbir emare gorulmemişti Cenabı Hakk ’ın Turk birliğini koruduğunun en buyuk nişanesi olan bu sis tabakası icinde namazımızı kıldıktan duasını yaptıktan ve bunu muteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bolgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu(Bkz: Celal Dora Kore Savaşı ’nda Turkler 19501951 İstanbul 1963)
Duşmanın meşhur Golyat adlı zırhlısının batırılması olayında da ortalığı bir anda kaplayan sis Osmanlı askerlerinin cok işine yaramıştı Haince saldırılar planlayan Golyat bu şekilde teslim alınabilmişti Golyat ’in batırılması karşısında da General Hamilton husranla şu satırları yazmıştı: “Dun geceki kesif sis sırasında bir Turk torpidobotu Canakkale Boğaz ’ından sızıp Golyat zırhlısını torpidoladı Duşman madalyayı hak etti Kahrolsunlar!
Sadece bulut olayları değildi meydana gelenler İngilizler yon bulmak icin kullandıkları pusulalarında bile zaman zaman akıl almaz oynamalar goruyor ve ne yapacaklarını şaşırıyorlardı Orneğin John Hargrave adlı İngiliz subayının verdiği raporda elindeki pusulanın sık sık yon değiştirdiği ve aynı anda bircok yeri kuzey olarak gosterdiği yazılıdır Uc Anzak istihkam askerinin yemin ederek ve Anzak Sahra Birliği ’ndeki diğer 19 arkadaşlarını da şahit gostererek anlattıkları “Duşman yutan bulut hadisesi şu şekildedir: 267 kişilik Norfolk Kraliyet Taburu Alcıtepe ’den bir onceki tepe olan 60 tepeye doğru rahat bir şekilde ilerler Havada soluk renkli bulutlar vardır Bu bulutlar saatte 6 veya 8 km hızla esen ruzgara rağmen sabit bir şekilde durmaktadırlar Bunlardan yaklaşık 250 m uzunluğunda 60 ’ar metre eninde ve 60 m yuksekliğinde olan bir bulut tepeyi kaplamıştır Norfork Kraliyet alayının subayları ve askerleri bulutun icine girmeye başlarlar Son asker de girince bulut yukunu almış bir ucak gibi havalanmaya başlar Havadaki diğer soluk renkli bulutlarla birleşerek kuzeye yani Trakya tarafıa doğru gider Savaş sonrasında bu 267 kişilik alayın bir tek ferdine bile ne oluler arasında ne de esirler arasında rastlanamamıştır